İklim değişikliği yalnızca çevreyi değil aynı zamanda üretim desenini, şehir planlamasını ve kırsal yaşamı da tehdit ediyor. Uzmanlar krizle başa çıkmak için acil ve çok yönlü çözümler çağrısı yapıyor.
Dünya’da etkisini her geçen yıl daha yıkıcı hissettiren iklim değişikliği sadece hava olaylarını değil, yaşam alanlarını ve tarımsal üretimi de kökten sarsıyor. Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Kara, iklim krizinin artık sadece çevresel değil, mekansal bir sorun haline geldiğini vurguladı. Aydın Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu ise kuraklık ve sıcaklık dalgalarının çiftçiyi çaresiz bıraktığını belirtiyor. Bilim insanları ve üreticiler, doğayla uyumlu tasarımlar ve iklimle uyumlu tarım politikalarının aciliyetine dikkat çekiyor.
“İklim değişikliği artık sadece çevresel değil, mekansal bir krizdir”
Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Kara, iklim değişikliğinin etkilerinin yalnızca doğayla sınırlı kalmadığını, kentsel ve kırsal yaşam alanlarını da ciddi biçimde etkilediğini belirtti. Kara, peyzaj mimarlığının bu süreçte kilit bir rol oynadığını söyledi. “Artık iklim değişikliği uzak bir senaryo değil,” diyen Prof. Dr. Kara, “Yaşadığımız şehirlerde artan sıcaklıklar, ani seller, kuraklık ve orman yangınları, iklim krizinin ne kadar yakıcı bir gerçek olduğunu gösteriyor. Bu durum, mekânsal planlama anlayışımızı tamamen değiştirmemizi gerektiriyor.” sözleriyle devam etti. Peyzaj mimarlarının bu değişime yanıt verebilecek en önemli meslek gruplarından biri olduğunu vurgulayan Kara, yeşil altyapı, doğal drenaj sistemleri, gölge sağlayan ağaçlandırmalar ve yerel bitki türlerinin kullanımı gibi uygulamaların önemine “İklimle uyumlu kentsel tasarımlar artık bir tercih değil, zorunluluk. Peyzaj mimarlığı bu bağlamda sadece estetik değil, aynı zamanda işlevsel çözümler sunan bir disiplindir.” diyerek dikkat çekti. Kara, doğayla uyumlu planlama anlayışının yerel yönetimlerden bireysel yaşama kadar her düzeyde benimsenmesi gerektiğini “Her geçen gün kaybettiğimiz doğal dengeyi geri kazanmanın yolu, doğayı taklit eden, onunla birlikte çalışan tasarımlardan geçiyor. İklim değişikliğine karşı mücadelede mekânın nasıl kurgulandığı, en az enerji politikaları kadar önemli hale geldi.” diyerek vurguladı.
“Hayvanlar susarak, ağaçlar kuruyarak bize bir şey anlatıyor”
Prof. Dr. Barış Kara, “Küresel ısınma artık tartışılması değil, durdurulması gereken bir gerçek. Dört mevsim yaşadığımızı sanıyoruz ama artık doğa eskisi gibi işlemiyor. İlkbahar erken geliyor, yazlar kavurucu geçiyor, sonbahar yaşanmadan kışa geçiliyor. Bu, doğanın olağan döngüsünün artık bir yalan haline geldiğini gösteriyor.” dedi. Kara’ya göre küresel ısınmanın başlıca sebebi, insan eliyle atmosfere salınan sera gazları. Özellikle fosil yakıtların kullanımı, ormansızlaşma ve plansız kentleşme bu süreci hızlandırıyor. Kara, “Her araba egzozu, her kesilen ağaç, her betonlaşmış alan küresel ısınmayı besliyor. Atmosferdeki karbon yoğunluğu arttıkça, Dünya'nın ısısı da geri dönülemez biçimde yükseliyor.” şeklinde konuştu. Artan sıcaklıkların yalnızca insanlar için değil, hayvanlar ve ekosistemler için de büyük tehdit oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Kara, “Pek çok hayvan türü, yaşam alanlarını kaybediyor. Bazıları besin zincirinden kopuyor, bazıları göç yollarını şaşırıyor. Bu sessiz bir yok oluş. Hayvanlar susarak, ağaçlar kuruyarak bize bir şey anlatıyor ama biz duymuyoruz.” şeklinde konuşarak biyolojik çeşitliliğin tehlike altında olduğuna vurgu yaptı. Küresel ısınmanın önlenmesi için alınabilecek önlemlere de değinen Kara, “Yenilenebilir enerji kullanımı, karbon ayak izimizi azaltmak, suyu ve enerjiyi verimli kullanmak, doğayı koruyan kent planlamaları yapmak zorundayız. Ayrıca doğayla uyumlu yaşam biçimlerini bir lüks değil, zorunluluk olarak görmeliyiz.” diyerek bireysel ve toplumsal sorumluluk çağrısı yaptı. Prof. Dr. Kara, “Eğer bu gidişata dur demezsek, sadece iklim değil, yaşamın kendisi de geri döndürülemez biçimde zarar görecek ve bu zarar, çocuklarımızın geleceğini karartacak.” diyerek sözlerini tamamladı.
“Üretim takvimi değişti, üretici zor durumda”
Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu, iklim değişikliğini “Kuraklık, sıcaklık dalgaları ve zamansız yağışlar üreticinin en büyük düşmanı hâline geldi.” şeklinde ifade etti. Aydın’ın verimli topraklarında yetişen incir, zeytin, pamuk ve kestane gibi stratejik ürünler, son yıllarda iklim değişikliğinden ciddi şekilde etkileniyor. Çiftçiler bir yandan artan üretim maliyetleriyle mücadele ederken, diğer yandan doğanın dengesizleşen yüzüyle başa çıkmaya çalışıyor. Aydın Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu, bu durumu “görünmez ama en ağır kriz” olarak tanımlıyor.
“İncirde güneş yanığı, pamukta su sıkıntısı”
Özellikle Aydın’ın sembolü hâline gelen sarılop cinsi incirin aşırı sıcaklardan etkilendiğini vurgulayan Kendirlioğlu, “Eskiden takvime göre hareket ederdik, şimdi doğa saati şaştı. İncir sıcaktan çatlıyor, kuruyamadan bozuluyor. Zeytin ağaçları çiçek tutamıyor, pamuk üreticimiz suya hasret. Girdi maliyetlerini bir kenara bıraktık, hava şartlarıyla baş edemiyoruz.” dedi.
“Çilek erken çiçek açıyor, narenciye dalında kalıyor”
Sultanhisar ve Köşk çevresinde yetiştirilen çileğin, ilkbahar donlarından etkilendiğine de dikkat çeken Kendirlioğlu, “Çilek erken açıyor, sonra soğuk vuruyor. Üretici her yıl zararı göze alarak ekiyor. Narenciye üreticimiz de sıcak dalgaları ve zamansız yağışlarla başa çıkmaya çalışıyor. Dalındaki meyve ya çatlıyor ya dökülüyor.” şeklinde konuştu.
“Üretici artık toprağın dilini değil, gökyüzünün oyununu çözmeye çalışıyor”
İklim değişikliği nedeniyle üretim takvimlerinin kaydığını, geleneksel tarım bilgisinin yetersiz kaldığını belirten Kendirlioğlu, “Çiftçimiz artık ne zaman ekeceğini, ne zaman hasat yapacağını bile kestiremiyor. Çünkü doğa bildiğimiz gibi değil artık. Bu süreçte çiftçiye destek verilmezse, gençler tarımdan tümüyle kopar.” dedi.
“Suya ve desteğe ihtiyacımız var”
Kendirlioğlu, sulama sistemlerinin modernizasyonu, çiftçilere eğitim verilmesi ve iklim koşullarına uyumlu üretim modellerinin geliştirilmesi yönünde çağrıda bulundu. “Çiftçiye sadece maddi destek değil, bilgi ve teknoloji desteği de yeterli değil. Kuraklıkla mücadele etmek istiyorsak, toprağımıza sahip çıkmalıyız.” diyerek sözlerini tamamladı.
İklim krizi ve tarımda yaşanan zorluklarla ilgili değerli görüşlerini paylaşan Prof. Dr. Barış Kara ve Aydın Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu’na teşekkür ederiz.
Haber: Sultan Çelikkanat
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...