Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü
Öğrenci Uygulama Haber Sitesi

Otokros, hızın ve stratejinin bir arada olduğu, toprağın ve adrenalinin bütünleştiği, cesaretin yetenek olarak görüldüğü bir otospor dalıdır. Bu dinamik sporun zirvesine ulaşan yarışçılar, sadece hızlarıyla değil, dayanıklılıkları, zekâları ve refleksleri ile öne çıkıyorlar. Hilal Olgun ve Bekir Kuvvet Erim, bu heyecan dolu dünyayı bizlere aktarıyor.

Otokros, motor sporları arasında önemli bir yerde bulunuyor. Toprak pistlerde yapılan yarışlar, sadece hız değil, aynı zamanda strateji ve dayanıklılık gerektiriyor. Yarışçılar, zorlu parkurlarda teknik beceri, odaklanma ve cesaretle mücadele ediyor. Bu sporu sıradan bir yarıştan ayıran en önemli özellik, sadece pilotlar ile değil aynı zamanda doğa ile de bir yarış halinde olmanızdır.

Otokros: Hız ve stratejinin büyüleyici bileşimi

1980'lerde dünya çapında büyüyen otokros, Türkiye’de özellikle 1990’larda büyük bir popülerlik kazanmıştır. Bugün Türkiye’nin farklı şehirlerinde düzenlenen otokros yarışları, adrenalin tutkunları için önemli buluşma noktalarından biri haline gelmiştir. Aydın’da ise Yenipazar Motor Sporları Merkezi, bu alandaki en önemli gelişmelerden biri olarak öne çıkıyor. Ayrıca Aydın Otomobil Sporları Kulübü (AYSOK), otokros sporunun yayılmasında ve organizasyonların başarısında önemli bir rol oynamaktadır. Aydın’daki pistler, profesyonel ve amatör yarışçılara eşit şartlar altında, zorlu ve adrenalin dolu bir deneyim sunuyor.

Bekir Kuvvet Erim: Motor sporlarıyla birlikte büyüyen bir tutku

Erim, Aydın’ın motor sporları dünyasında en tanınan isimlerinden biridir. 1993’te Türkiye Ralli Şampiyonasında ilk kez yarışarak motor sporlarına adım atan Erim, 2001 yılında Grup N sınıfında 3. olmuş ve 2002 yılında Citroën Trophy Ralli Şampiyonu olarak büyük bir başarıya imza atmıştır. Sayısız kupa sahibi olan ve Türkiye’de motor sporlarının gelişimine katkı sağlayan önemli projelere imza atan Erim, aynı zamanda Aydın Otomobil Sporları Kulübü Başkanlığı yaparak sporu daha geniş kitlelere tanıtmaktadır. Erim: "Bu şoförlük mesleği bana dedemden miras kaldı. Babam ise pek ilgilenmezdi bu işle. Dedem, Nazilli'nin eski şoförlerinden biriydi ve o dönemde Nazilli'de sadece 5-6 araç bulunuyordu. Bu araçlardan biri dedemindi ve o, hem taşımacılık yapar hem de herkesi gidecekleri yerlere götürürdü. Dedemden kalan bu sporu bende bir yaşam biçimi haline getirdim.” diyerek bu spora nasıl başladığını anlatıyor.

İstanbul gece rallisi’nde bir aksilik: "Gişeden geçecek kadar paranızda mı yoktu?"

Her sporda olduğu gibi, rallide de başarı için teknik ekip ve mekanik aksam gibi hayati öneme sahip unsurlar bulunuyor. Bu konuda görüşlerini paylaşan yarışçı Erim, İstanbul Rallisi'ndeki talihsiz anısını şöyle anlatıyor: "Gece etabına başlamak üzereydik. Yarış, akşam saatlerinde Taksim’den başlıyordu ve biz de heyecanla o yola çıkmıştık. Ancak Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne yaklaşırken triger kayışımız aniden koptu. Motor iflas etti ve çok kısa bir sürede yarış dışı kaldık. İşin ilginç tarafı o gün co-pilotumun nikâhı vardı. Saat 14:30’da Beşiktaş Evlendirme Dairesinde nikah kıyıldı, ardından hızla tulumlarımızı giyip 17:00’de start aldık. Ne yazık ki, yarış çok kısa sürdü ve köprüdeki arıza nedeniyle yolda kaldık. Mecburen ekibin ve arkadaşların yanına döndük ve onlardan ‘İlk geceyi evde geçirmek için sabotaj mı yaptın?’ ve ‘Gişeden geçecek kadar paranız mı yoktu?’ sözleri gelince bizde gülmeye başladık." Bu olayın kendisine unutulmaz bir hatıraya, anıya dönüştüğünü belirtiyor.

Bir spor değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı

Motor sporlarının kendisi için bir tutku olduğunu ifade eden Erim, “Yarışlar, benim için yalnızca bir spor değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı. Bu spora olan ilgim devam ettiği sürece, yarışmaya katılmak ve bu tutkumu yaşamak istiyorum.” diye belirtti. Sürüşün insanlara disiplin kazandıran bir etkinlik olduğunu belirten Erim, “Motor sporları, sadece bir spor dalı değil, aynı zamanda güvenli sürüş ve dikkatli araç kullanma becerilerini geliştiren bir alan.” dedi.

Erim, Dubai'deki kapsamlı motor sporları kompleksine yaptığı bir ziyaret sırasında edindiği deneyimleri paylaşarak, bu tür bir tesisin Aydın’da da yapılması gerektiğine olan inancını dile getirdi. “Dubai'de Formula pistinden go-kart pistlerine kadar her seviyeden sporcunun eğitim alabileceği ve yarışlara katılabileceği bir kompleks var. Ben de orada yarışlara katıldım ve dünyanın dört bir yanından gelen yarışçılarla tanıştım. Aydın’da böyle bir tesis kurmak, hem yerel sporcuların gelişimine hem de uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmamıza olanak sağlayabilir.” sözleriyle bu hayalini ifade etti.

Hilal Olgun: Kadın pilot olmanın zorlukları 

Hilal Olgun, otokrosa dünyasında önemli bir yer vermiş, cesur bir kadın pilot olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Bu alanda kadın olmanın zorluklarını aşarak büyük bir başarıya ulaşan Olgun, otokrosu bir yaşam biçimi olarak benimsemiş bir isim. Olgun, “Otokros, benim için pilotluk kariyerimin başlangıcıydı. İlk resmi yarışım otokros ile başladı ve bu spor hayatımda önemli bir yer tutuyor.” şeklinde anlattı. Otokros ile tanışması, Tosfed Yıldızını Arıyor yarışması ile başlamış. Bu organizasyon onun hem deneyim kazandığı hem de motor sporlarına olan ilgisini derinleştirdiği bir dönüm noktası olmuş. “İlk yarış deneyimim bu organizasyonda yer alan 3 aşamalı yarıştı. O andan itibaren spora olan ilgim pekişti.” diyerek kariyerinin başlangıcını anlattı. Otokrosun en büyük zorluklarından birinin, yarış otomobillerindeki mekanik arızalar olduğuna dikkat çeken Olgun, “Bu tür arızalar, yarışın sonucunu doğrudan etkileyebiliyor ve bizi zor bir durumda bırakabiliyor.” diye belirtti.

Kadın pilot mu olurmuş?

Oto sporlarını genellikle erkeklerin yaptığı, kadınların bu sporda olmadığı, ‘Kadın pilot mu olurmuş?’ gibi yanlış bir algı vardır. Ancak Olgun bu algının yanlış bir düşünce olduğunu bizlere şu sözler ile aktarıyor: “Kadın pilot olarak kendimi değerlendirmiyorum, sadece hayalini gerçekleştiren bir sporcu olarak görüyorum. Erkek ve kadın pilotlar arasındaki farkları aşmak, her ikisi için de geçerli olan mücadelelerle başa çıkmakla ilgili.” Kadınların motor sporlarında daha fazla yer alması gerektiğini düşünen Olgun, genç kadınlara cesaret etmeleri ve yeni deneyimlerin peşinden gitmeleri gerektiğini belirterek, “Genç kadınlara mesajım; Asla vazgeçmeyin! Cesaretlerini bulsunlar, tutkularının peşinden gitsinler ve fırsatları değerlendirsinler.” sözlerini söyledi. 

Otokros, cesaretin, hızın ve stratejinin zirvesi

Otokros, yalnızca hızla değil, aynı zamanda zorlukları aşan stratejiler ve mücadeleci bir ruhla da anlatılır. Hilal Olgun ve Bekir Kuvvet Erim gibi isimler, bu heyecan verici dünyada cesaret, tutku ve kararlılıkla önemli bir yer edinerek spora katkı sağlamaya devam etmektedirler. Türkiye’nin farklı köylerinden büyük şehirlere kadar yayılan otokros yarışı, genç yeteneklere ve yeni hobi arayanlara ilham veriyor ve motor sporlarının Türkiye'deki geleceğini şekillendiriyor. Bunun yanı sıra düzenlenen organizasyonlar yerel halka hem bir aktivite hemde bir maddi kaynak yolu oluyor. 

Bu spor, sadece bir yarış değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır ve her geçen gün daha fazla insanı kendine bağlamaktadır. Hem bir spor dalı hem de yaşam tarzı olarak otokros, adrenalini sevenler için vazgeçilmez bir deneyim sunmaya devam edecek. Bu heyecan dolu yolculuk, hızın ve cesaretin birleştiği her yarışla daha da büyüyecek.

Haber: Mehmet Karaboğaz

Fotoğraf: Ömer Faruk Yalçın