Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


HASTANELERİN GİZLİ KAHRAMANLARI: ACİL SERVİS ÇALIŞANLARI

12.01.2025
Sağlık

 

Saliselerin bile çok değerli olduğu acil servisler her dakika yeni bir hikayeye tanıklık ediyor. Elim bir kaza sonucu yaralanan insanlar, kucağında hasta çocuğuyla gecenin kör vaktinde acile gelen bir baba, bazen de iş kazasına maruz kalmış bir emekçi. Bir yanda sevinç bir yanda gözyaşının hakim olduğu acil servisler, çoğu zaman birlik olma duygusunun dibine kadar hissedildiği anlara sahne oluyor.  

 

Acil servisler, hastanelerin domino taşlarını oluşturmaktadır. Peki acil servislerde çalışmanın zorlukları nelerdir? Acil durumlarda koordinasyon nasıl sağlanıyor? Gelen hastanın acil olup olmadığı nasıl anlaşılıyor? Tüm bu soruların cevaplarını almak ve acil tıp branşının tarihi ve önemi hakkında bilgi sahibi olabilmek adına Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Acil Tıp Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Metin Yadigaroğlu, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servis doktorlarından Arş. Gör. Dr. Muhammed Hamdi Uyar, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servis hemşirelerinden Mert Bayar ve Mustafa Doğan ile bir araya geldik. 

 

Çok sayıda asker ölüyordu

Acil tıp ana bilim dalı 1960’larda Amerika Birleşik Devletleri’nde kuruldu. Acil tıp dalının ortaya çıkış hikayesini anlatan Doç. Dr. Metin Yadigaroğlu, “İlk önce sadece “emergency room” (acil durum odası) adı verilen oda kuruldu. Aynı tarihlerde Vietnam Savaşı yaşanıyordu ve çok sayıda asker, cepheden hastaneye giderken yaşamını kaybetti. Bunun üzerine kritik müdahelelerin acilen yapılması gerektiğini düşünen doktorlar acil tıp anabilim dalını kurdu. Türkiye’de ise ilk acil tıp anabilim dalı, 1993 yılında Dokuz Eylül Üniversitesinde kuruldu.” dedi.

 

Acil tıp bilimi son derece önemli

Acil tıp biliminin, gelişiminin ve yayılmasının önemli olduğunu aktaran Yadigaroğlu şöyle konuştu, “Son yıllarda Türkiye’de acil tıp ana bilim dalının önemi son derece arttı. Bunun nedenleri pratisyen hekimlerin daha kolay yetişebilmesi, meslek dalında ki ilk tecrübelerini yaşamaları ve en önemlisi de acil hastalara zamanında müdahale edilebilmesi. Geçmişe göre çok fazla doktor yetişiyor ve bu da Türkiye’nin tıp biliminde  ilerlemesine ışık tutuyor.”

 

Hastaya ilk müdahale triyaj bölümünde yapılıyor 

Acil servise gelen hastaya ilk olarak ön muayene yapılıyor. Triyaj denilen bölümde hastanın nabız, ateş ve tansiyonu ölçülüyor sonrasında ise hastalar yeşil, sarı ve kırmızı alanlara ayrılıyor. Bu renklerin ne anlama geldiğini, acil servis hemşirelerinden Mert Bayar anlatıyor, “Yeşil alan genelde boğaz ağrısı ve gribal enfeksiyon gibi rahatsızlık yaşayan hastalardan oluşuyor. Yeşil alanda olası bir yığılmaya karşı, bu tür rahatsızlığı olan hastaların tedavisini ivedilikle yapıp gönderiyoruz. Acil servis yoğunluğunun birçoğunu bu basit vakalar oluşturuyor. Bizim için önemli olan sarı ve kırmızı alanlar. Sarı alanı genelde böbrek yetmezliği gibi kronik rahatsızlığı olan yaşlı bireyler oluşturuyor. Sarı alanda hastanede yatması gereken hastaları değerlendiriyoruz. Kırmızı alan ise en kritik bölge. Tamamen ölümcül vakalara ayrılan bu bölgeye, kalp krizi veya beyin kanaması gibi rahatsızlıklarla gelen hastalarımızı yönlendiriyoruz.” dedi.

 

Bütün hastalıklar konusunda bilgi sahibi olunması gerekiyor 

Acil servis çalışanları tabiri caizse zamanla yarışıyor. Hız ve çalışma motivasyonunu ön planda tutmanın yanı sıra, tüm tıbbi branşlarla ilgili bilgi sahibi olunması gerekiyor. Bu nedenle kendilerini sürekli geliştirmek zorunda olduklarını belirten Arş. Gör. Dr. Muhammed Hamdi Uyar, “İç hastalıkları uzmanı olmasam da bir iç kanama vakasını tespit etmeliyim veya bir radyolog değilim ama tomografi okumak zorundayım. Hızlı ve pratik olmak zorundayım. Bir dakika erken müdahale ederek belki de bir can kurtarabilirim. Aynı zamanda hastalarımıza doğru yerde, doğru ilacı vermemiz gerekiyor. Bunun için de çok çalışmamız, işimizi sevmemiz ve bütün olumsuzluklara rağmen motivasyonumuzu ön planda tutmamız gerekiyor.” dedi.

  

Günde ortalama 300 hasta görülüyor 

Eğitim ve araştırma hastanelerinin acil servislerinin diğer hastanelerin acil servislerine göre çok daha fazla sayıda ağır hasta muayene ettiğini anlatan acil servis hemşirelerinden Mustafa Doğan, “Eğitim ve araştırma hastanelerinin acil servisleri, daha kapsamlı ve daha fazla imkana sahip olduğu için çevre il ve ilçelerden çok fazla hasta geliyor. Bu durum ise yoğunluğumuzu artırıyor. Özellikle gece saatlerinde yoğun olan acil servisimiz günde 200 ile 300  arası hastayı muayene ediyor. Hafif rahatsızlığı olan hastalarımızı polikliniklere yönlendirerek acil servislerin yoğunluğunu azaltıp, daha fazla işlevsel olmasını sağlamak mümkün. Bunun için polikliniklere daha fazla iş düşüyor.” dedi. 

 

Empati kurmak çok önemli 

Acil servis çalışanları diğer hastane çalışanları gibi gün içinde birçok olumsuzlukla karşılaşmakta. Bunların başında hasta ve hasta yakınlarının hizmet almak için çok sabırsız olması geliyor. Bazen anlaşılmakta güçlük çektiğini söyleyen Dr. Muhammed Hamdi Uyar, “Ne yazık ki toplumumuzun sağlık okuryazarlığı açısından eğitim seviyesi oldukça düşük ve bu da bazı sorunları beraberinde getiriyor. Ufak tartışmalar fiziksel temasa bazen de şiddete yol açabiliyor. Bu olaylar genelde yeşil alanda başımıza geliyor. Tabii ki bu tarz durumlara sadece kendi açımızdan bakmamamız gerekiyor. Empati kurmak bu iş için kesinlikle çok önemli. Hastalarla karşılıklı anlayış içerisinde olursak herkes mutlu olacaktır.” diyen Dr. Uyar, sonucu ne olursa olsun hastalara adaletli davranmak ve hasta haklarını korumak zorunda olduklarını belirtti. 

 

Kritik durumlarda sakin kalmak oldukça önemli 

Sağlık alanında çalışmak bazen çok stresli olabiliyor. Hata yapma korkusu, sağlık çalışanlarının motivasyonunu ve gardını düşürmektedir. Bu bağlamda acil sağlık çalışanları kadar hasta ve hasta yakınlarına da çok büyük iş düşmektedir. Bu konuda hastalardan anlayış beklediğini belirten acil servis hemşiresi Mert Bayar, “Yaptığımız iş özelinde sakin kalabilmek hastalarımıza daha iyi destek olmak açısından çok çok önemli.” dedi. 

 

İlk yardım eğitimi daha yaygın hale getirilmeli 

İlk yardım eğitiminin daha yaygın olması gerektiğini ve bu durumun Türkiye’ye özellikle sağlık alanında çağ atlatabileceği konusunda birçok uzmanla hemfikir olduğunu belirten Dr. Uyar, “İlk yardım müdahalelerinden bahsedecek olursak, tıp dilinde ‘kurtarıcı’ dediğimiz uygulamaların halk tarafından yapılması hasta açısından büyük önem arz etmekte. Mesela kalp krizi geçiren bir insanı gördüğümüzde öncelikle yapmamız gereken 112 acil durum numarasını arayıp, ambulansı mevcut lokasyona yönlendirmek. Sonrasında ise acil bir şekilde ilk yardım müdahalesinde bulunmak. Ancak Türkiye'de ilk yardım uygulamalarının halk tarafından bilinçli bir şekilde yapılma oranı oldukça düşük. Bu durum ise sağlık sisteminde ki bazı sorunların açığa çıkmasında temel rol oynuyor. Medyada çok dillendirilmiyor ama Avrupa ve Asya ülkelerinde ilk yardım eğitimi kreş seviyesinde başlıyor. Söz konusu ülkelere odaklandığımızda, tıp alanında ne kadar başarılı ve gelişime açık olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz.” dedi. 

 

Otomatik eksternal defibrilatör uygulaması daha da yaygın hale getirilmeli 

Yurt dışında oldukça yaygın kullanılan “otomatik eksternal defibrilatör” halka açık alanlarda, kalbi duran hastaları hayata döndürebilmek (kardiyopulmoner resüsitasyon) için uygulanan, kullanımı oldukça basit bir tıbbi cihazdır. Söz konusu cihazın Türkiye’de de kullanıldığı ancak daha da yaygın hale gelmesi gerektiğini belirten Dr. Uyar, “Tabii ki sadece yaygın hale gelmesi yetmez. Kullanımı ne kadar kolay olsa da eğitiminin verilmesi kesinlikle şart. Hangi koşul ve durumlarda kullanılması gerektiğinin halka öğretilmesi çok kritik ancak her şey bir anda olup bitmiyor. Öncelikle bir plan yapılması ve bu plana sadık kalınması gerekiyor. Kısacası daha gidecek çok yolumuz var.” dedi. 

 

Acil servis çalışanları vasıtasıyla dikkat çekmek istediğimiz konulardan en önemlisi “sağlık çalışanlarına şiddet” konusudur. Türk halkının sağlığı için gecesini gündüz eden sağlık emekçileri, hak ettiği değeri bulamıyor ve bu durum beyin göçüne sebep oluyor. Hasta ve sağlık çalışanları arasında ki empatinin güçlenmesi ve sağlık çalışanlarına şiddetin son bulmasını temenni ediyor, hastalara acil şifalar diliyoruz. Verdiği bilgi ve önerilerinden dolayı, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç Dr. Metin Yadigaroğlu, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servis doktorlarından Arş. Gör. Muhammed Hamdi Uyar Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi hemşirelerinden Mert Bayar ve Mustafa Doğan’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. 

 

Haber: Mehmet Ayboğan

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00