Hamilelik öncesi kontroller sağlıklı bir hamilelik geçirmek ve anne adayının ve bebeğinin sağlığını korumak açısından önemlidir. Risk faktörlerini belirlemek ve potansiyel sorunları erken yakalamak için kan testleri, genetik tarama, ultrason ve diğer tıbbi testler kullanılır. Testler hakkında bizlere önemli bilgiler veren Dr. Öğr. Üyesi Sibel Şeker’in görüşlerini aldık.
Gebelik öncesi yapılması gereken testlerle ilgili bilmeniz gerekenler, tarama ve tanılama testlerinin, girişimsel veya girişimsel olmayan testlerin önemi ve gebelik sürecinde dikkat etmemiz gerekenler hakkında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Sibel Şeker ile gerçekleştirdiğimiz röportajda daha sağlıklı bir gebelik geçirmek için doğum öncesi testlerinin önemine değindik.
Sibel Şeker kimdir, kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?
Ben Dr. Öğr. Üyesi Sibel Şeker, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü öğretim üyesiyim. Aynı zamanda Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevini sürdürmekteyim. 2000-2006 yılları arasında Ege Üniversitesi Sağlık Bilimlerine bağlı olarak kadın sağlığı ve hastalıkları hemşirelik alanında doktoramı yaptım. 30 yılı aşkın süredir meslek hayatım var. 1999 yılında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi'ne geldiğimden beri ebelik bölümünde eğitim vermeye devam ediyorum. Genellikle düşük riskli gebelikler ve yüksek riskli gebeliklerin işlendiği dersleri veriyorum. Ayrıca, doğum eğitimi üzerine çalışmalar yapıyorum. Türkiye'deki ilk doğum eğitimcilerinden biri olmakla beraber kendi öğrencilerime bu alanda eğitim vermeye devam ediyorum. Engelli ve göçmen kadınlar üzerine de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Doğum öncesi risklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi için hangi testler ve taramalar yapılır?
Her ebeveyn sağlıklı bir çocuk sahibi olmayı umut eder. Bizim kültürümüzde de genellikle ‘Allah sağlıkla kucağına almayı nasip etsin’ ya da ‘Cinsiyeti ne olursa olsun önemli değil ama sağlıklı olsun’ şeklinde düşünülür. Ancak çiftler sağlıklı bir çocuk sahibi olmak için yola çıksalar da bazen farklı sorunlar ortaya çıkabilir. Anne karnındaki bebeğin sağlığı olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle farklı testler kullanılır. Genellikle tarama ve tanılama testleri, girişimsel testler veya girişimsel olmayan testler olarak adlandırılır. Temel amaç, doğumsal rahatsızlıkların erken teşhis edilmesi ve mümkünse önlenmesidir.
Bu testler kimlere yapılıyor?
Bu testler genellikle ileri anne yaşına sahip olan kadınlara yapılır. Yapılan araştırmalar, ileri anne yaşında daha fazla kromozom anormalliği riski olduğunu göstermektedir. Günümüzde kadınların eğitim süreçlerinin uzaması ve evlenme yaşlarının ileri yaşlara kayması, çocuk sahibi olmayı daha ileri yaşlara ertelemelerine neden olmaktadır. Eskiden genellikle 17-18 yaşında evlenen kadınlar, 20 yaşına kadar ilk çocuklarını doğururdu. Ancak şimdi kadınlar kariyerlerine odaklandıkları için genellikle 30'lu yaşlarda çocuk sahibi olmaktadır. İleri anne yaşı, genetik rahatsızlığı olan bir çocuk sahibi olma, kalıtsal hastalık taşıma, ardışık düşük yaşama, akrabalık bağı, ilaç kullanımı veya radyasyona maruz kalma gibi durumlarla ilişkilendirilebilir. Bu nedenle, bu risk faktörlerine sahip olan gebeler genellikle tanı testlerine yönlendirilir.
Testlerin riskleri önleme potansiyeli nedir?
Aslında testler riski önlemez, tarama testleri risk olup olmadığını ortaya çıkarır ve tanı testleri de o riski doğrular. Yani genetik problemi olan bir çocuğun oluşmasını engellemez, sadece tarama testleri genetik açıdan risklerinizi ortaya koyar. Tanı testleri ise, amniyosentez gibi testlerle bu risklerin var olup olmadığını belirler. Örneğin, sizin çocuğunuzda down sendromu veya edwards sendromu gibi durumlar olup olmadığını ortaya koyar.
Hangi testler var?
Anne karnındaki bebekle aynı yapıya sahip olan plasenta, onu besleyen organın hücrelerinden erken dönemde örnek alınır. Buna koryon villüs örneklemesi denir. Daha ileriki haftalarda bebeğin vücut hücreleri veya idrarıyla atılan hücrelerin bulunduğu amniyon sıvısından örnek alınarak amniyosentez testleri yapılır. Bunlar genellikle tanı testleridir. Bebeğin anne karnındayken göbek kordonundan veya daha ileri damarlardan alınan fetal kan örneklemeleri de yapılır. Anne karnındaki bebeğin dokularından örnek alınarak fetal doku örneği ya da ultrasonografi sonrasında elde edilen anormal dokulardan örnek alma işlemine ise ankonvansiyonel örnekleme denir.
Akciğerlerin doğum sonrası döneme veya doğduktan sonra adapte olup olamayacağını ve akciğerlerin olgunlaşıp olgunlaşmadığını belirlemek için akciğer matürite tahlili yapılıyor. Her gebeye yapılan ultrasonografiyle, kimyasal veya hormon düzeylerine bakılarak hesaplanan ikili, üçlü ve dörtlü tarama testleri, parametrelerle yapılan testler, farklı yöntemlerin bir araya getirildiği kombine testler de var. Tarama testleri ve tanı testleri olarak iki farklı tür bulunuyor. Ultrasonografi, ikili, üçlü ve dörtlü tarama testleri en yaygın kullanılanlar arasında. Eğer riskli bir sonuç çıkarsa veya bir sorun şüphesi varsa, amniyosentez, koryon villüs örneklemesi veya kan örneklemesi gibi yöntemlere geçilebilir. Tarama testleri genellikle 35 yaş altındaki tüm gebelere uygulanır. Eğer çiftlerin itirazı yoksa ve tarama testlerinde bir sorun tespit edilirse, amniyosentez gibi tanı testlerine geçiş yapılır.
Hangi durumlarda daha kapsamlı testlere yönlendirilir?
Özellikle 35 yaş altı kadınlarda tarama testlerini öneriyoruz. 35 yaş üstü kadınlarda ise direkt olarak tanımlama testlerine yönlendirilir. Eğer kadın amniyosentez gibi risk oluşturacak bir tanımlama testini istemiyorsa, bu noktada tarama testleri kullanılır. Bu testlerde farklı parametrelere bakılır. Örneğin, ikili test down sendromu ve edwards sendromu için yapılır. Bu test bize riski verir. Kesme noktası genellikle 1/250'dir. Eğer riskiniz 1/250'den daha yüksekse, o zaman amniyosentez gibi ileri tanı testlerine yönlendirebilirsiniz. Eğer riskiniz 1/250'den düşükse, bu sizin için down sendromu açısından bir fikir verici oluyor. Ancak, bu risk oranı size “Benim testim temiz çıktı, benim sorunum yok.” anlamını vermemelidir. Test, sizin gibi aynı özelliklere sahip, aynı yaşta, tek ya da çoğul gebeliği olan, sigara kullanan veya kullanmayan, sizinle aynı ırktan olan insanlar için hesaplama yaparak size bu bilgiyi sunuyor. Bu noktada test bize şunu açıklar: sizinle aynı özellikteki kadınlardan 500'de 1 risk var ama bu 500 kadından birinin siz olmayacağını göstermez. Risk düşük ise o noktada, özellikle 35 yaş altı kadınlar için biraz daha rahat hareket edilebilir fakat riskiniz yüksek ise, o zaman down sendromlu bir bebek doğurma olasılığınız arttığı için bunu kesin tanı yöntemleriyle ortaya çıkarmak gerekiyor.
Doğum öncesi hangi riskler anne adayının yaşına, sağlık geçmişine veya genetik faktörlere bağlı olarak artış gösterir?
Down sendromu ve edwards sendromu gibi durumlar özellikle günümüzde her yaş grubunda görülebiliyor. Ancak, anne yaşı arttıkça riskin arttığı kesin. Genetik bir sorun olmadığı sürece çevresel faktörlerde etkili olabilir. Örneğin, stres, ilaç kullanımı, zor şartlarda çalışma hem çiftlerin yumurta ve sperm kalitesini hem de sağlıklı bebek doğurma riskini etkileyebilir. Kronik bir rahatsızlığa sahip olmak, radyasyona maruz kalma veya ağır işlerde çalışma gibi durumlar da riski artırabilir.
Testlerin başarı oranı nedir?
Gelişmiş teknolojiler, testlerin başarı oranını artırıyor. Özellikle teknolojik alandaki ilerlemeler, testlerin başarısını artırmaktadır. Her testin başarı oranı farklı olabilir ve teknolojik gelişmelerle birlikte bu oranlar artmaktadır. Örneğin, ultrasonografi ile yapılan bir taramada, ultrasonun kullanım şekline bağlı olarak başarı oranı artar. Bu durumda herhangi bir genetik problemin tespit edilme olasılığını %50'ye kadar çıkabilir ancak bir risk olduğunu düşünürsek, bu noktada riskin tespit edilme olasılığı %99'a kadar çıkabilir.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Sağlıklı bir bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin hamilelik öncesinde hazırlık yapmaları önemlidir. Eğer sigara kullanıyorlarsa, anne adayının bir yıl önce ve baba adayının en az altı ay önce sigarayı bırakması gerekmektedir. Ayrıca, obezite gibi yaygın bir sorunları varsa sağlıklı bir kiloya ulaşmaları ve kronik hastalıkları varsa da bunları kontrol altına almaları önemlidir. Ebeveynliğe hazır olduktan sonra gebe kalmak, bedensel, ruhsal, ekonomik açıdan hazır olmak da önemlidir. Çiftlerin çocuk sahibi olmadan önce kendi yaşamlarını ve bedenlerini buna hazırlamaları gerekmektedir. Ailede herhangi bir hastalık taşıyıcılığı varsa, bununla ilgili önlemleri almak önemlidir. Evlilik öncesi danışmanlık almak ve gebelik öncesi danışmanlık alıp hazır olmak da çok önemlidir.
Son olarak, bu tür riskler başımıza gelmeden önce önlemlerimizi almanın önemini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Sibel Şeker'e bu önemli bilgileri bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz.
Haber: Berivan Karatekin
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...