Kameramanlık medya dünyasının en önemli mesleklerinden biridir. Kamera, mikrofon, tripod gibi çeşitli teknolojik cihaz ve ekipmanlar yardımı ile profesyonel bir şekilde görüntü alan kişiler kameraman olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) kameraman şefi Faruk Ayaz, Hasan Uslu ve Haber Global kameraman şefi İbrahim Bayram ve Aytaç Atasoy ile kameramanlık hakkında detaylı ve keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Sorularımıza özenle cevap veren kameramanlar, meslekleri ile ilgili detaylı bilgiler aktardılar.
“Bu mesleğin bir aşkı, kara sevdası vardır”
Yaklaşık olarak 22 yıldır kameramanlık mesleğini icra ettiğini ve çocukluk yıllarında evlerine dizi çekimi için gelen kameraman ekibinden ilham aldığını dile getiren İbrahim Bayram, “Lise yıllarımda bizim evimizi dizi çekimi için kiralamışlardı. Annem keşke benim oğlum da bunlar gibi olsa, diye düşünürdü. Okulu bitirdikten sonra asistan olarak bir reklam ajansında çalışmaya başladım. Bu mesleğin bir aşkı, kara sevdası vardır. Sevmeyen yapamaz.” dedi.
“Barış Manço’nun ‘7’den 77’ye’ adlı programı bana ilham verdi”
Meslek hayatına 1991 yılında başladığını ifade eden Faruk Ayaz, “Kameramanlık kaderde varmış. Benim çocukluğumda Barış Manço’nun ‘7’den 77’ye’ adlı programı bana ilham verdi. Bütün Türkiye’yi dolaşırdı o programda. Ben de çocukluğumda hep Barış Manço’nun kameramanı olup bütün dünyayı dolaşacağım, dermişim. Barış Manço’ya yetişemedim ama kameraman olup dünyayı dolaştım. Çocukluk dönemlerimde hayalimde hep vardı bu meslek. Bu meslekte yeni başlayanlar, yol almışlar ve ustalar vardır. Ben de 50 yaşında ve 32 yıldır bu işi yapan bir kameraman olarak naçizane ustalardan oldum.” şeklinde konuştu.
“Kameramanlık, içerisinde birçok şeyi barındıran bir meslektir”
Kameramanlık mesleğinin kendi içerisinde birçok dala ayrıldığını ve çok detaylı bir meslek olduğunu belirten Ayaz, “Kameramanlık, stüdyo kameramanlığı ve aktüel kameramanlık olarak ikiye ayrılabilir. Kendi içerisinde o kadar dala ayrılıyor ki; programda çalışmak ayrı, belgeselde çalışmak ayrı, habercilik yapmak ayrı. Ben zaman içerisinde, 32 yıllık süreç boyunca her branşında çalıştım. Dediğim gibi, belgeselde çalışmak ayrıdır, habercilik ayrıdır. Bunların arasında en karmaşık olanı haber kameramanlığıdır. Çünkü haber kameramanlığında birçok alanı bir arada idare etmeniz gerekiyor. Bir habere gidiyorsanız ve röportaj yapacaksanız, orada kameraman da sizsiniz yönetmen de. Dekorcu da sizsiniz sesçi de. Olduğunuz yerde olabilecek en güzel kompozisyonu ve resmi oluşturmaya çalışırsınız. O yüzden kameramanlık içerisinde birçok şeyi barındıran bir meslektir,” şeklinde konuşurken Bayram ise kameramanların çok yönlü olduğuna dikkat çekti: “Dünyanın en güzel mesleğini yapıyoruz. Bu mesleğe bir kere başlayan birinin bırakması mümkün değil. Her gün yeni bir maceraya uyanıyoruz. İnsanların haberlerde izledikleri, öğrendikleri şeyleri biz çekiyoruz. Haber kameramanı gittiği her yerde öğrendiği bilgiler ile donanımlı bir birey hâline geliyor.”
Haber Global Kameramanı Atasoy ise: “Kameramanlık monoton bir meslek değil. Güzel tarafı bu. Kimi zaman kimsenin yan yana gelemeyeceği insanlarla aynı masada yemek yiyorsunuz, sohbet ediyorsunuz. Birçok ülke geziyorsunuz ve farklı farklı tecrübeler ediniyorsunuz.” şeklinde konuştu.
“Şimdi küçük bir sırt çantası ile canlı yayına gidiyoruz”
Yeni medya ile ortaya çıkan 3G cihazından önce canlı yayın yapabilmek için canlı yayın arabalarının kullanıldığını söyleyen Bayram, “Kameramız, tripodumuz, kameramızın üstünde mikrofon setimiz oluyor. Bir de yeni teknoloji 3G cihazımız oluyor sırtımızda. Önceden canlı yayına canlı yayın arabası giderdi. Çanak açılırdı, uyduya basılırdı. Şimdi küçük bir sırt çantası ile canlı yayına gidiyoruz. Kameramızı 3G cihaza bağladığımız anda canlı yayına giriyoruz. Yeni cihazlar kullanılıyor artık.” açıklamalarında bulunurken Ayaz ise günümüzde bu ekipmanlara yeni cihazların da eklendiğine dikkat çekti: “Bu konu günümüzde çok dallandı budaklandı. Ses ekipmanları, kamera ve tripod vardı. Zaman içerisinde mesleğin içine birçok cihaz girdi. Kamera olarak televizyonlarda kullandığımız standart profesyonel kameralar da var, el kamerası olarak adlandırılan yarı amatör kameralar da var. Normalde piyasada fotoğraf makinesi olarak kullanılan ama video kayıtları çok kaliteli olduğu için program çekerken, belgesel çekerken ya da haberde dosya yaparken kullandığımız DSLR (digital single-lens reflex, sayısal tek mercek yansımalı) makineler var. Ama DSLR makine ile haber çekmeye gidemezsiniz. Bu makineleri sabit yerlerde kullanıyoruz.”
“Boyutlar küçüldü, kalite arttı”
Boyutları küçük ama daha kaliteli olan kameraları daha çok kullandıklarını dile getiren Ayaz, kullanılan yeni ekipmanları ise şu şekilde değerlendirdi: “Boyutlar küçüldü, kalite arttı. Örneğin, DSLR makineler bizim omuz kameralarından kat kat üstün kaliteli çekim yapıyor. Alan derinliği ve görüntü kalitesi bakımından çok kullanışlı oldukları için bunları kullanıyoruz artık. Özellikle özel röportajlarda ve dosya tarzı haberlerde algısı, renkleri, alan derinliği daha güzel oluyor bu kameraların. Yeni medya teknolojileri ile drone da hayatımıza girdi. Önceden haber kamerası ile yangın yerine girebildiğiniz kadar girerek canınızı tehlikeye atıyordunuz. Şimdi drone sayesinde 100 m uzaktan bile istediğiniz kalitede görüntüyü alabiliyorsunuz.”
Yeni medya ile birlikte değişen cihazlara uyum sağladıklarını ifade eden Ayaz, “Bizim standart olarak kullandığımız profesyonel kameralar son 10 yıl içerisinde değişti. Profesyonel kameraların ağırlıkları ve boyutları değişti. Omuz kamerasını tabii ki birçok yerde kullanıyoruz. Yarı profesyonel el kameralarını ise boyutları daha küçük ve daha taşınabilir olduğu için genellikle koşturmamız gereken yerlerde kullanıyoruz. Böyle alanlarda büyük kameralar ile dolaşmak daha zor. Teçhizat çoğaldı. Kameralar, fotoğraf makineleri, drone’lar, telefonlar… Medya ve teknoloji ile ilgili hemen hemen her şeyde elimiz var. Kullanıyoruz, öğreniyoruz, yeni şeyler çıkıyor ve onlara uyum sağlıyoruz elbette.” şeklinde konuştu.
“Teknolojinin gelişmesi işimizi kolaylaştırdı fakat iş yükünü arttırdı”
Teknolojinin gelişmesiyle canlı yayınlarda iş yükünün arttığına dikkat çeken Uslu, “Eskiden kaset bantlar, CD, DVD’ler ile kayıt alınırdı. Onlar da bugün kullandığımız SD kartlara evrildi. Artık makinelerimizde bu SD kartları kullanıyoruz. Yüksek çözünürlüklü görüntüleri içerisinde kolaylıkla saklayabilen bir kart bu. Habere bununla gidiyoruz. Artık kasetlerin yerine bu kartlar kullanılıyor. Ayrıca 3G cihazının çıkması ile birlikte aynı anda birçok şeyi yapmak zorundayız. Teknolojinin gelişmesi işimizi kolaylaştırdı fakat iş yükünü arttırdı. Birçok kameraman akşama kadar canlı yayın yapabilme imkanına sahip artık. Bu imkan onlara ödül de oldu ceza da. Ödül, isimlerini duyurmaları ve sürekli tebrik almaları; ceza ise çektikleri açlık, susuzluk, yorgunluk ve duygusal buhranları.” dedi.
“Kameramanlık her zaman güncel bir meslek olarak kalacak”
Kameramanlığın giderek iyi bir noktaya geldiğini ve mesleği ile ilgili her zaman değerli hissettiğini ifade eden Ayaz, “Altın gibi bir mesleğim oldu. Alanı çok geniş bir sektör. Bu meslek kendi içinde kendini dengeleyebilen bir meslek. İki ay önce bir savaş bölgesinde canınızı tehlikeye atarken bir hafta sonrasında Kuşadası’nda bir tatil bölgesinde belgesel çekebiliyorsunuz. Kameramanlığın yeni medya teknolojileri ile gittikçe ilerlediğini düşünüyorum. Bizim zamanımızda eğitimliler çok fazla yoktu, alaylılar vardı. Bizler asistanlık ve öğrenme süreci ile yol alarak devam eden insanlarız. Şimdi her üniversitede diğer branşlar gibi işin kitabını da okutan bölümler oluştu. Mesleğin şu an bulunduğu yerden memnunum. Kameramanlık, günümüzde yeni medyanın da desteği ile birlikte çok yönlü ve standartları yüksek bir meslek olmaya devam edecek.” diyerek mesleğin bugünkü genel konumu hakkında bir değerlendirme yaptı.
Mesleğin tatmin duygusunun yüksek olduğunu dile getiren Uslu, “Alanında uzman kişilerden röportaj ve görüntü alırken birçok şey öğreniyorsunuz. Her yere girebiliyor, her şeyi öğrenebiliyorsunuz. Ben 10 saat boyunca açık kalp ameliyatı bile çektim. Kameramanlıkta beni besleyen en büyük şey bu. İnanamayacağınız seviyede entelektüel birikime ve farklı alanlarda, farklı insanlarla çalışarak farklı deneyimlere sahip oluyorsunuz. İşin teknik kısmı bir yana, bu anlamı ile kameramanlık her zaman güncel bir meslek olarak kalacak.” şeklinde konuştu.
“Bizler aslında habercilik yapıyoruz, kameramanlık işin sadece teknik boyutu”
Kameramanlık mesleğine ilgi duyanlara asistanlık sürecinde sabırlı olmalarını tavsiye ettiğini söyleyen Ayaz, “Yaşı çok genç olup da bu mesleği yapmak isteyen biri -alaylı ya da mektepli fark etmez- işin başlangıcında para kazanmayı gözetmeksizin bir yerde asistanlık yapmayı kabul ederek öğrenme aşamasında sabretmelidir. Asistanlık süreci bu işin olmazsa olmazıdır. Bu süreçte sabırlı olmalarını tavsiye ederim. Öğrenmek isteyen, buna hevesli olan bir kişi zaten başarılı ve tercih edilen bir kameraman olabilir. Tavsiyem genel olarak bu süreçte sabırlı olmaları yönünde. Tabii teorik olarak yeni öğrendiğiniz bir bilgiyi bu işlerde kolay kolay uygulamaya dökemiyorsunuz. Tecrübe etmeniz gerekiyor. Kameramanlıkla ilgili teknik olarak her şeyi öğrenebilirsiniz ama bir insana haberciliği öğretmek ortalama 5 yıl sürüyor. Dünyanın en iyi kameramanı da olsa bazı alanlarda bir şeyleri takip etmiyor ya da ilgilenmiyorsa hataya düşmesi daha kolaydır. İşin özellikle habercilik yönü önemlidir. O yüzden olabildiğince gündemi, farklı alanları takip edip fikir sahibi olsunlar. Bizler aslında habercilik yapıyoruz. Kameramanlık sadece işin teknik boyutu. Geri kalan her şey habercilikle ilgili.” diyerek sözlerini noktaladı.
Kıymetli zamanlarını ayırarak sorularımızı özenle yanıtlayan Faruk Ayaz, Hasan Uslu, İbrahim Bayram ve Aytaç Atasoy’a gösterdikleri ilgi için teşekkür ederiz.
Haber: Berçem Baday
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...