Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


GÜNEŞ PATLAMASI

20.06.2024
Bilim ve Teknoloji

 

Güneş patlamaları kimi zaman dünyadaki manyetik alanları, elektronik cihazları, uydu sistemlerini olumsuz etkileyebilen bir doğa olayıdır. Bu konuyla ilgili merak edilenleri alanında uzman kişiyle konuştuk. İzmir Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Astrofizik Anabilim Dalı Uzmanı ve Gözlemevi Müdürü Doç. Dr. Hasan Ali Dal, güneş patlamasıyla ilgili yapılan araştırmaları anlattı.

 

Güneş patlamaları, güneşin yüzeyinde ani ve şiddetli bir enerji patlaması olarak geçmektedir. Bu patlamalar genellikle güneş lekeleriyle ilişkili ve elektromanyetik radyasyon ve yüklü parçacıklar yayarak uzaya doğru yayılıyor. Ayrıca Dünya'daki manyetik alanlarını etkileyebiliyor ve radyo iletişimi, uydu sistemleri ve diğer elektronik cihazlar üzerinde potansiyel olarak zararlı etkilere yol açabiliyor. Güneş patlaması hakkında merak edilenleri Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Astrofizik Anabilim Dalı’nda görevli ve Gözlemevi Müdürü Doç. Dr. Hasan Ali Dal, bizimle paylaştı. Akademik hayatının neredeyse tamamında yıldız aktivitesi ve Güneş aktivitesi üzerine çalışmalar yaptığını belirten Dal, Güneş ve patlamalar hakkında bilgi verirken ekip olarak uluslararası alanda ses getiren çalışmalarından bahsetti.

 

Güneş de aslında bir yıldızdır

Güneşin aslında bir yıldız olduğunu belirten Dal, “Yıldızların tamamı plazmalardan oluşmaktadır. Yıldızlar bir gaz topu olarak nitelendirilse de içlerindeki sıcaklığın çok yüksek olmasından dolayı elektron, proton ve nötron parçalara ayrılır dolayısıyla yıldızların merkezinde ağırlıklı olarak elektron ve proton serbest halde bulunur. Maddenin 4. hali olarak tanımladığımız yapıya plazma adını veriyoruz. Fakat plazmanın bir özelliği var plazma dediğiniz şey elektron, proton partiküllerden oluşmaktadır ancak elektron hareket edince bir elektrik akımı ortaya çıkar. Yıldızlar kendi ekseninde dönmektedir. Yıldızın merkezinin dönüş hızıyla yıldızın yüzeyinin dönüş hızı birbirinden farklıdır dolayısıyla merkez hızlı dışarısı yavaş döndüğü için yıldızın içerisinde şiddetli bir elektrik alanı oluşmaktadır. Bu aşırı şiddetli elektrik alanı büyük bir manyetik alan oluşturur. Daha sonra manyetik alan plazmayla etkileşime girerek plazmayı yönlendirmeye kalkmaktadır. Dolayısıyla plazmayla manyetik alan arasında büyük bir savaş meydana gelmektedir. Biz bu duruma ‘dinamo süreci’ adını veriyoruz. Hemen hemen bütün yıldızların merkezinde yaşanan bir olaydır.” ifadelerini kullandı.

 

Her 11 yılda yenilenen bir döngü

“Bunlar normalde her zaman güneşin yüzeyinde olan ve etkileşen yapılar, fakat Güneşin yüzeyindeki manyetik alanla plazmanın etkileşiminin bir dönemselliği var,” ifadelerini kullanan Doç. Dr. Dal, şöyle devam etti: “Normalde yüzeyde gözlediğimiz lup şeklinde gördüğümüz manyetik yapıların sayıları her zaman fazla değil. Zaman zaman sayıları artıyor, zaman zaman azalıyor. Bunun da dönemi 11 yıldır. Her 11 yılda bir güneşin yüzeyine çıkan manyetik alan sayısının arttığını ve azaldığını görüyoruz. Manyetik alan sayısının arttığı dönemde güneşin yüzeyinde çok sayıda leke görünmektedir, çünkü manyetik alanın yüzeye çıktığı yerde lekeler oluşmakta ve manyetik alan yüzeye çıktıktan sonra ivmelendirme ve ışıma süreçleri görülmektedir. Bu süreç her 11 yılda bir artıp azalmaktadır.” dedi.

 

“Patlamalar 2025 yılına kadar artacak”

Geçtiğimiz 2022 yılından itibaren güneşteki manyetik alan yapısı, yüzeydeki leke yapılarının ve patlamalarının zamanla artış gösterdiğini söyleyen Dal, “Bu artış 2025’e kadar devam edecek 2025’ten sonra ise bu durum tekrar azalma trendine girerek  5-6 yıllık süreç boyunca azalma gösterecektir. 2030-2031 yılları arasında güneşte hemen hemen hiç manyetik alan görmeyeceğiz. Leke sayıları ve manyetik patlamalar minimum seviyede olacak. Süreç tekrar yenilenmeye başlayacak.” diye konuştu.

 

“Plazmanın bir kısmı uzaya savruluyor”

Ayrıca sürecin bununla kalmadığını belirten Dal, “Yıldızın yüzeyinden toplayıp uzaya doğru yönlendirdiği plazmanın elektronun protonun kütlesi belirli bir seviyeyi geçtiğinde manyetik alan bunu taşıyamaz hale geliyor ve manyetik alan parçalanıp yıldızın yüzeyine doğru çarpıyor. Çarpan manyetik lup yapısı yukarı doğru taşınan plazma yüzeye çarptığında manyetik alan parçalanıyor. Parçalandığında kendisine tuzaklamış olduğu bütün plazma serbest halde kalıyor. Serbest hale gelen plazmanın bir kısmı uzaya savruluyor, bir kısmı doğrudan yıldızın yüzeyine çarpıyor. Uzaya çarpan kısmına ‘koronal kütle atımı’ diyoruz ve haberlerde şöyle çıkıyor: ‘Güneşten bir parça koptu, uzaya savruldu’ işte o ‘koronal kütle atılımı’ dediğimiz olaydır.” şeklinde konuştu.

 

“Güneş tamamen yaşlanıp dönüş hızı durana kadar patlamalar devam edecek”

Doğadaki her şeyde olduğu gibi atmosferdeki herhangi bir gaz kütlesinde de potansiyel enerjinin ve kinetik enerjinin mevcut olduğunu vurgulayan Dal, şunları kaydetti: “Manyetik alanda yıldızın yüzeyindeki plazma yukarılara çıktıkça enerjisi artar. Enerjisi tavan yapmış bir partikül, bir anda yıldızın yüzeyine güneş kütle çekimiyle tüm manyetiği yüzeye doğru çarpar ve durur. Kazandığı bütün potansiyel enerjiyi ve kinetik enerjiyi ısı enerjisine dönüştürür. Yıldızın yüzeyinde yüksek bir ısınma gerçekleşir ve oradan bütün uzaya yüksek bir enerji akımı yayılır. Bu olay yaşandığında güneşin yüzeyinde büyük bir patlamanın meydana geldiğini görürsünüz ve oradan uzaya yüksek bir radyasyonun yayıldığını görürsünüz. Dolayısıyla, her 11 yılda bir güneşin yüzeyinden uzaya saçılan koronal kütle miktarı artmakta, güneşin yüzeyine çarpıp bu çarpışmadan dolayı uzaya savrulan ve saçılan radyasyon miktarı da artmaktadır. Güneş patlamaları bu şekilde gerçekleşmektedir ve döngü sürekli devam eder. Güneş tamamen yaşlanıp dönüş hızı durana kadar patlamalar devam edecektir. Bu da yaklaşık 4 milyar yıl kadar bir süredir.” dedi.

 

“Kanserojen madde taşır”

Bu patlamaların ölümcül etkisinin olduğunun altını çizen Dal, bunun sebebini şu şekilde anlattı: “Çünkü güneşten kopan koronal kütle olarak dünyaya doğru savrulan plazma bulutu, ki plazmayı hareket ettirirseniz elektrik alan oluşur, elektrik alan varsa bir manyetik alan yaratır. Güneşten bir parça kopup uzayda savrulmaya başladığında o sadece bir kütle değil, aynı zamanda bir elektrik alanı ve manyetik alandır. Jeomanyetik fırtına denilen olay da budur. Uzayda yağmur bulutları gibi tamamen elektrondan ve protondan ibaret dev bir bulut savrularak ilerler. Önüne geçen her şeye çarpar. Fakat sadece bir partikül değil, aynı zamanda çok güçlü bir manyetik alan ve elektrik alan taşımaktadır. Çarptığı her şeyi manyetize eder ve elektrik yüklemesi yapar. Bunun iki tane etkisi var birincisi, güneşe çarpıp radyasyon yayan partiküller uzaya yüksek bir radyasyon yayar. Atmosferde ozon tabakası delinmişse, o radyasyon ozon tabakasından frenlenemez ve dünyanın atmosferine yayılır.” Bu durumun ise ultraviyole (UV) artışına sebep olduğunu belirten Dal, “Herkesin bildiği dijital saatlerimizde telefonlarımızda UV indeksi vardır, bugün dışarıya çıkmayın, UV indeksi yüksek gibi uyarılar alırsınız veya dışarı çıktığınızda olması gerekenden fazla yandığınızı hissedersiniz, bronzlaşırsınız ama cildinize kanserojen madde taşımaktadır. Hücreleriniz deforme olur,” ifadelerini kullandı.

 

“Enerji nakil hatlarının tamamı etkileniyor”

İkinci olarak, manyetik alan ve elektrik alan taşıyan plazma bulutunun dünyaya çarpması durumunda, ilk olarak atmosferin hemen dışındaki uydu panellerini ve elektrik devrelerini yaktığını söyleyen Dal, “Uyduları geçtikten sonra dünyaya çarpar. Dünyanın iki tane kalkanı var, bunlara Van Allen kuşakları adını veririz. Dünyayı bu tür etkilerden korumaktadır. Ancak biz yaptığımız çalışmalarda Van Allen kuşaklarının zaman zaman zayıfladığını, zaman zaman şiddetlendiğini görüyoruz. Bu kalkan zayıflamaya başladığında dışardan gelen etkileri geçirmeye başlar. Gelen etkilerin şiddeti arttığında dünya bir anda manyetik ve elektrik alan şoklarına uğramaya başlar. Bu durumdan bütün baz istasyonları, enerji nakil hatlarının tamamı etkilenir, trafolar patlamaya başlar. 2023 Ocak ayında güneşte bir patlama meydana geldi, bu patlama Brezilya’da 2 hafta bütün elektrik tesisatının çökmesine sebep oldu. 1989'da yaşanan bir patlama Kanada'nın başkentine 2 hafta boyunca elektrik verilmesini etkiledi, Arizona çölünde Teksas'taki elektrik hatları çöktü. Geçtiğimiz 9 Mayıs'ta bir patlama olmuştu, keza aynı şekilde Amerika'yı etkiledi,” sözlerini kullandı.

 

Türkiye avantajlı

Türkiye’nin de bu durumdan etkilendiğini belirten Dal, bizim bir avantajımız olduğunu belirtti. Dal, “Dikkat ederseniz, Brezilya, Kanada, Amerika gibi yerler etkileniyor. Nedeni yüz ölçümlerinin büyük olmasıdır. Türkiye'de bir enerji nakil hattı döşemeye kalktığınızda, Türkiye'nin bir ucundan bir ucuna örneğin İzmir'den Ağrı'ya en uzun çekebileceğiniz enerji nakil hattı 2 bin 200 km'yi geçmez. Fakat Amerika'nın doğusundan batısına bir enerji nakil hattı döşendiğinde 10 bin km'lik alan gerekir. Yüzey alanı artınca hat uzunluğu arttığından, güneşteki patlamalardan ve jeomanyetik fırtınadan etkilenme olasılığı yükselmektedir. Patlama yüksek olduğunda Türkiye'yi de etkileyebilir, fakat bugüne kadar böyle bir olay yaşanmadı.” şeklinde konuştu.

 

Basında çıkan haberler yanıltıcı

Basında 2025'te güneşte büyük patlamalar olacak, bütün dünya bundan etkilenecek, kıyamet kopacak vb. gibi haberlere çok rastlandığını söyleyen Dal, böyle bir durumun söz konusu olmadığını vurguladı. “Son 20 yıla baktığımızda sadece 14 tane patlama var” hatırlatmasını yapan Dal, konu hakkında şu cümleleri söyledi: “Son 2024 yılında yaşanan patlama da tarihteki diğer patlamaların yanında devede kulak kalır. Dolayısıyla güneşte bu dönemki patlamaların sayısının ve şiddetinin az olacağını biliyoruz zaten. İstatistiksel olarak geçmişte yaşananları modellemiyoruz. Son 20 yılı ve son 40 yılı modellediğinizde, modellerin önümüzdeki 10 yılda ne getireceğini bize gösteriyor. Fakat tam tarih veremiyoruz. Bütün deprem bilimciler Marmara'da 5-10 yıl sonra bir deprem yaşanacağını söylüyor ama tam tarih veremiyor, aynısını biz de yaşıyoruz. Güneşte hangi yıllarda ne kadar sıklıkla patlama olacağını tahmin ediyoruz, ama hangi gün, hangi saatte olacağını kesinlikle söyleyemiyoruz. Bunun nedeni de güneşin içerisinin tamamen kaotik olmasından ve modellenemez olmasından kaynaklanmaktadır. Fakat ben ve ekibim, Ege Üniversitesi Gözlemevi olarak bu süreyi 1 aya kadar indirdik.”

 

“Uluslararası alanda büyük ses getirdi”

Türkiye’de 20 yıldır bu konu üzerine çalıştıklarının altını çizen Dal, “Dünyada bu konu üzerine çalışan 5-6 çalışma ekibinden biriyiz. Güneş patlamalarının 11 yıllık döngü içerisinde ne zaman artıp ne zaman azalacağı, ne sıklıkta olacağı ve yapılan modellemelerle bir sonraki dönemde ne sayılarda olacağı kabaca belirlenebiliyordu. Fakat neden değiştiği bilinmiyordu. Türkiye’de Ege Üniversitesi Gözlemevi olarak biz bunun nedenini bulduk ve şu an bütün dünyaya deklare ettik. Uluslararası alanda büyük ses getirdi ve Türkiye’nin uluslararası statüsü bakımından da önemi oldukça yüksektir.” dedi. Güneş kutupları hakkında da bilgiler veren Dal, “Güneşteki anlattığım olay her 11 yılda bir artıp azaldığı yaklaşık 10 yıldır biliniyordu ve bundan başka bir değişim olmadığı düşünülüyordu. Fakat biz yaptığımız çalışmada 28-29 yıl dönemli başka bir değişim bulduk. 28-29 yılda bir güneşin içinde bir şeyler değişiyor ve güneşte manyetik alanın bir davranışı bilinmiyordu. Biz bu davranışı modelleyerek ortaya koyduk. Her şey güneşin kutuplarında bitiyor. Güneşin kutuplarındaki manyetik alan değişimi güneşin o yıl nasıl davranacağını içinde bulunduğumuz ayda nasıl davranacağını size ön görebiliyor.” şeklinde konuştu. Doç. Dr. Dal, son olarak bir örnek vererek, “Bu çok değerlidir. Örnek verecek olursak, Haziran ayında Türkiye'nin 2. astronotu uzaya gönderilecek ve biz Haziran ayında güneşin nasıl davranacağını biliyoruz. Örneğin şunu söyleyebiliriz: Haziran ayında çok şiddetli patlamalar meydana gelecek ve uzaydaki bütün araçlar etkilenecek. Sakın astronotları uzaya göndermeyin. Önceden bu yapılamıyordu; 11 yıllık bir öngörüler modellemeler yapılabiliyordu. Deprem öngörüleri gibi biliniyor fakat zaman belirtilemiyordu.” ifadelerini kullandı.

 

Güneş patlamaları hakkında röportaj gerçekleştirdiğimiz Doç. Dr. Hasan Ali Dal’a  kıymetli bilgilerden dolayı teşekkür ederiz.

 

Haber: Merve Kankan

 

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00