Sanat dalları arasına giren ve ince işlemelerle dikkat çeken savat sanatı, unutulmaya yüz tutmuştur. Kökü Ermenilere ve Osmanlılara dayanan bir sanat türüdür. Savat sanatını icra eden ustaların sayısı da oldukça azdır. Yaşamak adına direnme gösteren, ince işlemeler ve farklı şekillerle ön plana çıkan savat sanatı, gümüş üzerine yapılan farklı motiflerle alıcıyı cezbederken, işin içine emeğin de girmesiyle farklı bir değer kazanıyor.
Sanat, insanoğlunun varoluşundan bu yana estetik değerleriyle beraber varlığını sürdüren ve güzel olan her şeye hitap eden bir kavramdır. Sanat, her bireyde farklılık uyandıran, her zihinde farklı şekilde canlanan ama her haliyle güzellik algısını ortaya çıkaran estetik değer olgusudur. Sanat dallarından biri olan ve unutulmaya yüz tutan savat sanatı, gümüşün işlenmesiyle ortaya çıkan ve kökeni oldukça eskiye dayanan bir kültürdür. Türkiye genelinde nadir ustalardan olan Sinan Demir, yaklaşık altı yıldır sanatı icra etmek adına uğraş verdiğini, sanatın az bilinmesi ve hak ettiği değeri görmediğini belirtirken konu hakkında sorularımızı yanıtladı.
Savat nedir?
Savat, dört elementin karışımıyla ortaya çıkan bir süsleme uğraşıdır. Bunlar bakır, kükürt, kurşun ve gümüştür. Siyah rengini kükürtten alır. İlk etapta savat çamuru dediğimiz bir karışım elde edilir. Belirli miktarda bahsettiğim elementler içi içe harmanlanır daha sonra bu harmanlamadığımız karışımı 750 santigrat derecede pişirerek gümüş satıha sürüp istenilen ince işlemelere savat diyoruz.
Savat sanatının kökeni nereye dayanmaktadır?
Savat sanatı 1300‘lü yıllarda Van’da yaşayan Ermeniler tarafından ortaya çıkan bir sanattır. Geçmiş yıllarda burada hayatını idame eden Ermeniler ve Van’ın bir diğer adı olan Urartulular tarafından icra edilen bir sanat dalıdır. Sonrasında Osmanlı döneminde varlığını devam ettiren bu sanat, günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Bu işin ataları asıl olarak Ermeni ve Urartu halkı olduğunu söyleyebilirim.
Savat sanatını nerde ve nasıl icra ediyorsunuz? Bu sanatı icra etmenizdeki temel amaç nedir?
Savat işlemeciliği sanatını şu an Van’ın İpekyolu ilçesinde, kendime ait bir atölyede icra etmeye çalışıyorum. Bu işi beş-altı yıldır idame ettiriyorum. Yalnız yaşadığım için günün 24 saatini atölyede çalışarak geçirdiğimi söyleyebilirim. Sanatı icra ederken, bana kattığı manevi değerinden haz aldığım için buranın tozunu yutmak bile keyif veriyor bana. Savat sanatını icra ederken ilk zamanlar maddiyata yönelmiştim. İlerleyen zamanlarda uğraş verdiğim, emek harcadığım ince işlemeler ile gümüşe hayat verdiğimi ve bu eşyaların insanların hayatında özel bir yer aldığını idrak edince, maddi boyuttan ziyade manevi boyutunun ayrı bir yer tuttuğunu fark ettim. Ekonomik bir getirisinin olduğu doğrudur fakat devam ettirmemin temel amacı, hayal dünyamı zarif işlemelerle yaptığım gümüşlere geçirmem olmuştur. Aynı zamanda amacım, bu kadar narin ve yüzyılları deviren bir sanatı görmezden gelen, hiç duymayan ya da karşılaşmayan insanlara tanıtmak olmuştur.
Sanatı icra etmeye nasıl başladınız?
Bu sanat ile, çok değer verdiğim bir ablam aracılığıyla tanıştım. Türkiye’de tek icazet yetkisine sahip ve işini hakkıyla yapan Sadullah Özmen ustam tarafından eğitilerek bu sanatı icra etmeye başladım. Onun gibi bir ustadan öğrenmek benim için keyifli, tecrübeli ve gurur verici oldu. “Sanat aşk ile yapılır.” diye bir söz vardır, bu cümleyi sonuna kadar yaşadım. İnsanın sevmediği işi yapması kadar kötü bir durum yoktur. Sanatı devam ettirmemin bir diğer etkenlerinden biri de, sevdiğimden ve aşk duyduğumdan diyebilirim. Böyle bir sanatı icra etmenin keyfini yaşamak çok farklı, zaten ürünleri incelerken o zarafete inceliğe ve emeğe siz de şahit oluyorsunuz.
Halkın savat sanatı işçiliğine ilgisi ne durumda?
Genel olarak konuşursak, açıkçası Van halkının bu sanattan haberi bile olmadığını söyleyebilirim. Haberdar olan insanların çoğu da, ya yerinde görmüş ya da tesadüfen rastlamıştır. İlk defa görenler ise sorular sorarak merakını gideriyor. Bölgemizdeki insanların çoğu, daha çok altına meraklı olduğu için bu narin işlemeler ile savat sanatını bildiklerini çok düşünmüyorum. Hatta bu işlemeleri takmakta tereddüt eden misafirlerimiz bile oluyor. Savat sanatı buralarda gerektiği ilgiyi görmüyor.
Farklı bölgelere siparişleriniz oluyor mu?
Van halkından çok, dışarıdan daha fazla ilgi oluyor. İzmir, Balıkesir, İstanbul, Antalya ve Bursa gibi iller bu sanata daha çok ilgi duyuyor. Bu illerde bulamadıklarından kaynaklı, sosyal mecralarda veya internet sitelerinde mevcut olduğundan kolaylıkla sipariş verebiliyorlar. Hatta gelip yerinde ziyaretlerde bile bulunabiliyorlar.
Daha çok hangi motifler beğeniliyor? Yaptığınız motiflerin anlamı var mı?
Motiflerden biri olan ters lale, Van’a mal edilmesinden sonra gümüşe işlenmesi de kaçınılmaz oldu. Ayrıyeten bir tek Van Gölü’nde hayat bulan İnci kefali balığı da motiflerimiz arasında yer alıyor. Çeşitli çiçeklerin de sanatını icra ediyoruz, ek olarak gelen misafirlerimizin istediği her motifi de yapıyoruz. Genelde motiflerin çoğu Van’a ait motiflerdir, aynı zamanda Urartulara ait şekillerin üzerinde de duruyoruz.
Yaptığınız ürünlerin içerisinde en beğendiğiniz motif nedir ve sebebi nedir?
Motifleri beğenmekten ziyade şöyle bir şey söylemek isterim, bir işte emek varsa ve o emeği kendiniz beğeniyorsanız, bunun üzerinden birebir ayrım yapamazsınız. Çünkü o sizin alnınızın teri, hepsi benim için aynı olduğu için ayırt etmiyorum. Sanat çok farklı bir olaydır ve farklı duygulara hitap eder.
Savat sanatını icra ederken zorlandığınız durumlar oluyor mu?
Bu sanatın icrasında zor durumlar da elbette oluyor. Örneğin, savatı işlerken kazaya da mahal verebiliyoruz. Desen çizerken çelik kalemin gümüşten kayıp parmağa gelmesi gibi durumlar olabiliyor. Ancak tüm ürünlerde motiflerin estetiği bu zor olayları kapatabiliyor.
Genel olarak savat sanatının pek bilinmediğini, bu işi yapan ustaların ve atölyelerin sayısında azalma olduğunu söyleyen Demir, sanatını icra ederek pek çok bölgeye ulaştığını belirtti. Demir, Savat sanatını keyifle yaptığını ve en azından yok olmaması için uğraş verdiğini ifade ederek sözlerini noktaladı. Bizlere Savat sanatının inceliklerinden ve nasıl ortaya çıktığından bahsettiği için Sinan Demir’e teşekkür ederiz.
Haber & Fotoğraf: Özge İşik
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...