Yeni türlerin doğal olmayan şekilde bir bölgeye girmesiyle ortaya çıkan istilacı türler, ekosistemdeki dengeyi bozabilir. Egzotik türler, doğal yaşam alanlarına yayılarak yerel türlerin varlığını tehdit ederek, hatta bazen yok olmalarına sebep olabilirler.
Gümüş Havuz Balığı, genellikle İsrail Sazanı olarak bilinse de, Türkiye'deki habitata ciddi bir tehdit oluşturan ve özellikle 2010 yılından itibaren popülasyonunu hızla artıran bir türdür. Bu balık, amatör ve ticari balıkçılık ile uğraşan insanların av alanlarına yayılması ve istilacı özelliği nedeniyle büyük sıkıntılara yol açmaktadır. Bu balığın özellikleri ve bu türle mücadele etme yöntemleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Mühendisliği Bölümü Su Ürünleri Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr. Sema Midilli ile röportaj gerçekleştirdik.
Gümüş Havuz Balığı nedir ve özellikleri nelerdir?
Gümüş Havuz Balığı (carassius gibelio), sazangiller familyasından bir balık türüdür. Türkiye'de İsrail sazanı olarak bilinmektedirler fakat İsrail ile herhangi bir alakaları yoktur. Aslen Asya kökenlidir. Daha sonrasında ise Avrupa ve diğer bölgelere de yayılmıştır. Boyutları genellikle 15-30 cm arasında olup, uygun koşullarda 45 cm'ye kadar büyüyebildikleri de görülebilir. Gümüşi ve gri renklerde olan bu balıkların yan tarafları daha parlaktır, isimlerini de buradan alırlar. Oval ve yanlardan basık bir vücut yapısına sahiptirler. Genellikle göletler, göller, yavaş akan nehirler ve baraj göletleri yaşam alanlarını kapsar. Su kalitesi açısından düşük oksijenli ve kirli sularda dahi yaşayabilirler. Hepçil beslenme alışkanlıklarına sahiptirler yani hem etçil hem otçul beslenebilirler. Su bitkileri, plankton, böcek larvaları ve küçük kabuklular ile beslenirler. Genellikle ilkbahar ve yaz aylarında ürerler ve dişileri binlerce yumurta bırakabilir. Yaşamaya başladıkları ortamlarda yerli balık türleri ile rekabet ederek ekolojik dengeyi değiştirebilirler.
Gümüş Havuz Balığı Türkiye'ye ilk olarak ne zaman geldi ve gelmesinin ne gibi etkileri oldu?
Gümüş Havuz Balığı, Türkiye'ye 1980'li yıllarda geldi. İlk olarak Türkiye'nin kuzeybatı bölgelerinde, özellikle Meriç Nehri ve diğer su kaynaklarında tespit edildi. Yerli türlerle besin ve yaşam alanı için rekabete girerek yerli balık türlerinin popülasyonlarını azalttı. Bu balık su kalitesini düşürür ve su altı bitkilerinin fotosentezini olumsuz etkiler. Bu balığın oldukça geniş bir beslenme yelpazesi vardır ve bu geniş geniş beslenme alışkanlıkları nedeniyle de ekosistemin dengesini bozmaktadır. Ekonomik olarak, ticari balıkçılıkta genellikle düşük değerli kabul edilir. Ancak, bu balık amatör balıkçılar tarafından ilgi görür. Çok kılçıklı ve diğer yerli tür balıklara göre lezzetsizdir.
Gümüş Havuz Balığı'nın Türkiye'deki habitatlara zararları ve istilacı yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Gümüş Havuz Balığı, Türkiye’de istilacı bir tür olarak kabul edilmekte ve habitatlara önemli zararlar vermektedir. Zorlu yaşam standartlarına sağladıkları adaptasyonla ve genel beslenme alışkanlıkları nedeniyle istilacı bir yapıya sahiptir. Dişileri bir üreme döneminde binlerce yumurta bırakabilir ve bu yumurtalar hızla çatlayarak yeni balıklar ortaya çıkar. Bu yüksek üreme kapasitesi, popülasyonlarının çok şiddetli bir şekilde artmasına ve yayılmasını sağlar. Üreme boyutuna çok hızlı ulaşırlar. Ayrıca, hepçil beslenme alışkanlıkları, bu balığın farklı besin kaynaklarını da tüketmesine olanak sağlar. Bu balığın su ekosistemlerine verdiği zararlar arasında yerli türlerle rekabet, su kalitesinin bozulması, ekosistem dengesi üzerindeki olumsuz etkileri ve bitki örtüsünü azaltmaları söylenebilir. Yerli balık türleriyle besin ve yaşam alanı için rekabete girerek, onların popülasyonlarını azaltabilir ve hatta bazı türlerin yok olmasına neden olabilir. Dipte beslenirken suyun bulanıklığını artırarak su bitkilerinin fotosentez yapmasını zorlaştırır. Dipte beslenme alışkanlıkları ile de su bitkilerinin köklerine zarar vererek bitki örtüsünün azalmasına neden olur.
Gümüş Havuz Balığı'nı diğer sazan türlerinden nasıl ayırabiliriz ve farklılıkları nelerdir?
Renk ve görünüm açısından, Gümüş Havuz Balığı genellikle gümüş ve gri renkte olup, yan tarafları daha parlak ve gümüş bir görünüme sahiptir. Daha basık bir vücut yapısına sahip olan bu balıkların ağız yapısı diğer sazan türlerine göre daha küçük ve daha düzdür. Pulları daha ince ve daha düzenlidir. Diğer sazan türleri ise daha çok altın sarısı, kahverengi veya yeşilimsi renklerde olup, daha yuvarlak ve dolgun bir vücut yapısına sahiptirler. Özellikle sıradan sazan (cyprinus carpio), altın sarısı ve yeşilimsi renk tonlarına sahiptir. Diğer bir belirgin özellik ise diğer sazan türlerine oranla daha dayanıklı, iri ve yuvarlak olmasıdır. Bu balıklar, fazla kirli ya da oksijen seviyesi daha düşük suda yaşamlarını devam ettirebilirler.
Bu istilacı türün önüne nasıl geçilebilir ve ne gibi önlemler alınması gerekmektedir?
Türkiye, bu türün kontrolü için çeşitli önlemler almaktadır. Balıkçılık faaliyetlerinin arttırılması, avlanma politikalarının belirlenmesi ve türü daha yakından tanımak için bilimsel çalışmalar yapılması da bu önlemlerden birkaçıdır. Ayrıca, doğal düşmanların desteklenmesi gibi kontrol yöntemleri de uygulanmaktadır. Üremenin kontrol altına alınması için ışıklı larva tuzakları ya da daha yetişkin balıkları yakalamak için çalışmalarla belirlenmiş ağ tuzakları belirli kontrol noktalarına yerleştirilmektedir. İstilacı türlerin taşınması, satışı ve salınımı konusunda kısıtlamalar getirilmiş, çeşitli para cezaları belirlenmiştir. Balık yetiştiriciliği tesislerinde düzenli denetimler yapılarak yasaların uygulanması sağlanmaktadır. İstilacı türlerin popülasyonu ve dağılımları izlenmekte, bu türlerin yoğunlaştığı bölgelerde özel önlemler alınmaktadır. Ayrıca, Avrupa Birliği'nin desteklediği TERIAS (karasal ortamda ve iç sularda istilacı yabancı türlerin oluşturduğu tehditlerin değerlendirilmesi) projesi, zararlı balıklarla mücadele için harekete geçerek, türleri daha yakından tanımaya ve mücadele etmeye yönelik çalışan projelerdir. Gümüş havuz balığı gibi doğal dengeleri tehdit eden istilacı türlerin kontrol altına alınması için çalışılmaktadır.
Bizlere bu haberi gerçekleştirmemizde yardımcı olan, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Sema Midilli’ye teşekkür ederiz.
Haber: Süleyman Aybars Gökçe
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...