Sosyal medyada attığımız her adım, sadece dijital bir paylaşım değil, aynı zamanda potansiyel bir gözetim verisidir. Uzmanlara göre artık yalnızca izlenmiyoruz, aynı zamanda yönlendiriliyoruz. Mahremiyet daralıyor, bireyler hem izliyor hem izleniyor; özgürlük algısı ise giderek zayıflıyor.
Sosyal medya, çağımızın vazgeçilmez iletişim alanı haline geldi. Paylaştığımız her fotoğraf, beğendiğimiz her gönderi, tıkladığımız her bağlantı dijital dünyada bir iz bırakıyor. Ancak bu izler sadece bizim hikâyemizi anlatmıyor; bizi izleyen, analiz eden ve yönlendiren büyük bir dijital sistemin ham maddesine dönüşüyor. Bu yapıyı hem toplumsal hem teknolojik boyutlarıyla anlayabilmek için Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Bilgisayar Bilimleri Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Gözde Alp ve İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulama Alanı Sosyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ali Erdem Akgül ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
“Bir olgu bireysel değilse sosyolojiktir”
Sosyal medya kullanımının sadece bireysel bir tercih değil, toplumsal bir olgu olduğuna dikkat çeken Sosyolog Akgül, “Flört, boşanma, evlilik, intihar gibi toplumsal davranış biçimleri sosyal medya etkisiyle yeniden şekilleniyor. Beğeniye bağımlı hale gelen bireyler giderek daha fazla narsistik eğilimler geliştiriyor.” ifadelerini kullandı. Ayrıca sosyal medyada görünür olmanın artık bir ‘değer’ haline geldiğini belirtti. İnsanların gittikleri mekanları dahi, Instagram’a uygun olup olmamasına göre seçtiğini ifade eden Akgül, “Mahremiyet yerini teşhire bıraktı. Sosyal medya, bireyin kendini sürekli sergilemesini teşvik eden bir sistem haline döndü.” sözleri ile sosyal medyanın hayatımızdaki önemine değindi.
Her tıklama, sistemin sizi tanıması için bir ipucu
Bilgisayar mühendisi Gözde Alp, sosyal medyanın teknik arka planına ışık tutmaktadır. Platformların yalnızca içerik sunmakla kalmadığını, kullanıcıyı anlık olarak izlediğini ve bu verilere göre yeniden şekillendirdiğini vurgulayan Alp, “Bir video üzerinde ne kadar durduğunuzu, hangi içeriğe kaç saniye baktığınızı analiz ederek algoritmalar davranışınızı tahmin ediyor. Üstelik sizi yalnızca tahmin etmiyor, yönlendiriyor da.” sözlerini ifade etti. Ortam dinlemelerinin bazı mobil uygulamalarda reklam amacıyla kullanıldığını da belirten Alp, “Tatile gitmekten söz ettiğinizde karşınıza tatil reklamları çıkması tesadüf değil. Ortam dinlemesi yapılıyor ve bu veriler hedefli reklama dönüşüyor.” ifadeleri ile dinlendiğimize dikkat çekiyor.
Açık rıza var mı? Bilgilendirme yeterli mi?
İki akademisyen de sosyal medya platformlarının kullanıcıdan topladığı veriler konusunda şeffaf davranmadığı görüşünde. Gözde Alp, kullanıcıların uzun gizlilik sözleşmelerini okumadan onayladıklarını ve bu nedenle nelere izin verdiklerinden habersiz olduklarını belirtirken; Ali Erdem Akgül ise bu durumu toplumsal bir bilinç eksikliği olarak değerlendiriyor. Akgül, “Toplumda dijital okuryazarlık hâlâ çok düşük. İnsanlar açık profillerinden, mahremiyet sınırlarını bilmeden her şeyi paylaşıyor.” diyerek bireylerin çoğu zaman farkında olmadan uygulamaları kullandıklarına dikkat çekiyor.
“Sadece gözetlenmiyoruz, biz de gözetliyoruz”
Klasik anlamda yukarıdan aşağıya bir gözetim değil, herkesin herkes üzerinde gözetim uyguladığı bir sinoptikon çağında yaşadığımızı ifade eden Akgül, “George Orwell’in ‘1984’ kâbusunu geride bıraktık. Bugün birey hem izlenen hem izleyendir. Bu da sürekli bir karşılaştırma, değerlendirme ve onay arayışı doğuruyor.” cümlelerine yer verdi.
“Algoritmalar sadece ne sevdiğimizi değil, kim olduğumuzu da biliyor”
Algoritmaların bireylerin siyasi eğiliminden ruh haline kadar birçok bilgiyi analiz edebildiğini ifade eden Alp, “Sistem sizin ne izlediğinizden, ne aradığınıza kadar her şeyi kaydediyor. Dijital ayak izlerimiz artık kişilik analizine dönüşmüş durumda.” diyerek sistemin kimliğimizi oluşturduğuna değiniyor. Her iki akademisyen de gelecekte mahremiyetin daha da daralacağını, teknolojinin daha derinlemesine analizlerle bireyleri şekillendireceğini düşünüyor. Alp, kişisel verilerin korunmasına ilişkin yasal düzenlemelerin artması gerektiğini savunurken; Akgül, bireysel farkındalık ve toplumsal bilinç olmadan bu düzenlemelerin yetersiz kalacağını vurguluyor.
Sosyal medya bizi daha görünür kılıyor ancak bu görünürlük, aynı zamanda daha fazla izlenmek anlamına geliyor. Görünür olmakla gözetlenmek arasındaki sınır giderek silikleşiyor. Bu nedenle her paylaşımda, her tıklamada ve her onayda bir kez daha düşünmek gerekiyor: Görünüyor muyuz, yoksa gözetleniyor muyuz?
Haberimize katkılarından dolayı Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Bilgisayar Bilimleri Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Gözde Alp ve İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulama Alanı Sosyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ali Erdem Akgül’e teşekkürlerimizi sunarız.
Haber: Sıla Yıldırım
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...