İzmir’de doğdum. Tiyatroya ilk olarak amatör topluluklarda başladım. Okul tiyatrolarının yanı sıra profesyonel ekiplerde de oynadım. 2004 yılında Aydın Belediye Şehir Tiyatrosu’nda oynamaya başladım. Şu an Aydın’da oyuncu, yönetmen ve eğitmen olarak devam ediyorum.” şeklinde kendini tanıttı. Serdar Umutkaya ise, “1972’de Aydın’da doğdum. 1990 yılından itibaren Aydın’da tiyatro ile uğraşmaya başladım. 1999 yılında şehir tiyatrosunu kurduk. O günden bugüne kadar oyuncu ve yönetmen olarak devam ettim. Şimdilik Hacivat ile Karagöz oyununu Ramazan ayında oynayarak keyifli zamanlar geçirmeye çalışıyorum.” sözleriyle, kariyer geçmişine değindi.
Hacivat ile Karagöz birbirini tamamlamaktadır
Hacivat ile Karagöz karakterlerini nasıl tanımladıklarına dair Umutkaya, “İkisi de hayal kahramanıdır. Her dönem yaşamış ve yaşayacak olan, bizden sonra da devam edecek karakterlerdir. Bence insanların yaşamlarında birbirlerine söyleyemediklerini söyleyebilen kahramanlardır.” dedi. Uysal ise karakterleri tanımlarken, “Hacivat, bulunduğu dönemin daha bilge kişisidir. Karagöz ise her şeyi diliyle ifade eden, halktan biri olarak daha dobra ve nettir. Hacivat ile Karagöz, 700 yıldır hayatımızda var. Bizim bildiğimiz kadarıyla böyleyken, belki daha öncesi de vardır. Bence bir 700 yıl daha bu karakterler var olmaya devam edecektir.” sözlerini kullandı. Umutkaya, “Hacivat bu toplumun bilimsel tarafını temsil ederken, Karagöz ise halkın daha duygusal tarafını temsil ediyor. İkisi aslında bir araya gelerek birbirini tamamlıyorlar. Bana göre, Hacivat ile Karagöz’ün toplamı bir insandır.” diyerek, Hacivat ile Karagöz’ün toplumsal yapı içerisinde birbirini tamamladığına dikkat çekti. Umutkaya, Hacivat ile Karagöz’ün birbirini tamamlaması hakkında daha fazla açıklama yaparak, “Eksiklerini birbiriyle tamamlayan aktarımcılar olduğunu söyleyebiliriz. Hacivat ile Karagöz, yaşadıklarının aktarımcısıdır. Bunun tiyatroya yansıması ise birinin yanlış anlayarak aktarması, diğerinin ise yanlışlıkları düzeltmesinin dışa vurumudur. Hacivat, felsefe ile olayları çözümlemeye çalışırken, Karagöz, çok duygusal bir şekilde yaklaşır. Karagöz, herhangi birisi ağlarken oturup ağlayabilecek bir karakteri temsil ederken, Hacivat, o kişinin neden ağladığını sorgulayan bir tarafta durur. Birbirini tamamlama hikayeleri tam olarak böyle gerçekleşir.” şeklinde örnek verdi.
Halktan geleni tekrar halka sunmak
Uysal, Hacivat ve Karagöz karakterlerinin toplumdaki yeri ve önemine vurgu yaparak, “Hacivat ile Karagöz, geleneksel Türk tiyatrosunun en önemli örneğidir. Biz onlara sahip çıkmadığımız sürece tiyatronun çok ileri gidemeyeceğini ve aslında tiyatronun bunun üzerine inşa edilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Hacivat ile Karagöz’ün tam da bu özellikleri bizdendir. Ben hep var olacaklarına inanıyorum. Benim tiyatro anlayışım, halktan geleni tekrar halka sunmaktır ve Hacivat ile Karagöz de bu halka ayna olmaktadır.” çıkarımında bulundu. Umutkaya, gölge tiyatrosunun bugünlere gelmesini şu şekilde açıkladı: “Aslında gölge tiyatrosunun bugüne kadar gelmesinin en önemli sebebi, gölgenin koruma özelliğidir. Belki de o perde onları her zaman için korudu. Perdenin arkasında olmaları, hiç kirlenmemelerine sebep oldu. Hiç kimse o perdeyi geçerek herhangi bir saldırıda bulunamadı. Yaşatılan ve aktarılan her zaman halkın diliydi.” Uysal ise gölge tiyatrosundaki karakterleri canlı tutma çabalarını bir hayal perdesine benzetti. Gölge oyununu canlı tutma isteğini Uysal, “O hayal perdesi, karakterler için varlık sebebi oldu. Sizin içinizden geleni yansıtma biçimiydi. Hepimizin gölgesi olarak varlıklarını hep sürdürdüler. Bu yüzden, onları kaybetme şansımız yok. Onlar perdenin arkasında kalacaklardır. Bizim bu karakterleri perdenin önüne çıkarmamızın sebebi, gölge oyununu yaşatma isteğimizdir.” biçiminde aktardı.
“Tiyatro bambaşka bir hayatı tatmamızı sağladı”
Orta oyununun ve tiyatronun güzel yönlerine değinen Umutkaya, “Orta oyununun en büyük kazancı çocukların bile dikkatini çekebilmesidir. Seyirciyle yaşanan bu etkileşim çok kıymetlidir. Sahnedeki her zorluk, günün sonunda kullanabileceğimiz malzemelere dönüşüyor. Sahne performansı zamanla gelişen bir süreçtir. Tiyatronun güzel yönlerini yaşıyoruz.” şeklinde açıkladı. Uysal ise tiyatronun kendisine kattıklarını anlatarak, “Tiyatro olmasaydı, Murat Uysal olmazdı. Tiyatro bambaşka bir hayatı tatmamızı sağladı. İyi ki böyle oldu. Tiyatro olmasaydı, biz kendimizi tanıyamazdık. Bizim için bu hayata farklı bakabilme şansını tiyatro yarattı. Bütün hayatımızı tiyatro üzerine kurduk.” cümleleriyle ifade etti.
Yıldız Kenter ile bir anektod
Tiyatroya ruhun ve insanların farkındalığının katılması gerektiğini vurgulayan Umutkaya, Yıldız Kenter ile ilgili bir anektodunu paylaşarak, “Genç tiyatroculara tavsiyede bulunamayız. Tiyatro teknik anlamda öğretilebilir, ancak ruhunun katılması gerekir. Tiyatronun yapılabilmesi, kişinin hayattaki farkındalığıyla ilgilidir. Yıllar önce Yıldız Kenter buraya geldiğinde, ‘Hiç kimse, kimseye ‘senden tiyatrocu olmaz’ deme lüksüne sahip değildir.’ demişti.” sözleriyle açıkladı. Bu mesleği yapmak isteyen kişilere tavsiye konusunda Uysal, “Hiç kimse tiyatro yapana müdahale edemez. Kişi, ancak kendisine bunu yapamadığını söyleyebilir. Bir insan eğer bu işi yapmak istiyorsa, mutlaka yapar; bu, nelerden vazgeçilebildiğiyle ilgilidir. Benim tek tavsiyem, ‘Oynayabiliyorum, oldum.’ dememeyi şiar edinmektir. Çünkü tiyatro yaşayan bir sanattır, sürekli canlıdır ve gelişmeye devam eder. Bu gelişen alanda binlerce oyun yazılmakta ve milyonlarca insan ise tiyatro izlemektedir. Tiyatro, insanın var oluşundan beri süregelen bir sanattır.” dedi.
Uzun yıllardır süregelen Hacivat ile Karagöz oyununu, her yıl Ramazan ayında Murat Uysal ve Serdar Umutkaya perdenin arkasından önüne çıkartarak Aydın halkıyla buluşturuyor. Uysal ile Umutkaya, gelenekten geleceğe Aydın’da bu mirasın taşıyıcısı olacaklarını aktardı.
Haber: Rojda Dolgun
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...