Ege’nin incisi Aydın’da yalnızca toprak değil, toplum da dönüşüyor. Son yıllarda özellikle genç nüfusun yaşadığı sosyolojik değişim, göz ardı edilemeyecek bir hız ve derinliğe ulaştı. Aile yapısı, eğitim sistemi, dijital dünya, ekonomik belirsizlikler ve toplumsal beklentiler arasında sıkışan gençler, artık “Ben kimim?” sorusunun yanıtını ararken, gelenek ile modernlik arasında bir salınım yaşıyor.
Aydınlı gençlerin içinde bulunduğu kimlik arayışını anlamlandırmak, Aydın gençliğinin iç dünyasına, çatışmalarına, umutlarına ve çıkmazlarına yakından bakabilmek adına Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Berrin Güner ile bir araya geldik.
Ne geleneksel ne tam modern
Aydın’ın sosyolojik yapısı, tarımsal gelenekle sanayileşme arasında kalmış bir geçiş kuşağına işaret ediyor. Bu geçiş, gençler üzerinde çok daha yoğun bir baskı oluşturuyor. Çünkü gençler artık yalnızca anne babalarının değil, sosyal medya algoritmalarının, ekonomik koşulların ve küresel kültürün de etkisiyle şekilleniyor. Dr. Berrin Güner, bu durumu şu sözlerle özetliyor:
“Aydın gibi şehirlerde gençler geleneksel değerlere hâlâ çok yakın. Ailelerine saygılı, dini ritüellere bağlı, toplumsal rollerin farkında. Öte yandan, sosyal medyada özgürlük, bireysellik, eşitlik, estetik ve başarı gibi modern kavramlarla kuşatılıyorlar. Bu iki kimlik arasında hem sıkışıyor hem de bir sentez arıyorlar.”
Kentli gençlik: Beklentiler ve gerçekler
Aydın kent merkezinde yaşayan gençlerde bireyselleşme eğilimi daha belirgin. Üniversite eğitimi, kültürel etkinliklere erişim ve sosyal medya kullanımı bu farkı daha da derinleştiriyor. Ancak bireyselleşme, her zaman özgürlük anlamına gelmiyor, kimi zaman yalnızlık ve güvencesizlik de getiriyor. Dr. Güner, bu konu hakkında, “Gençler artık ‘biz’ değil, ‘ben’ diyor. Ancak bu ‘ben’ inşası, sağlam temellere oturmuyor. Ekonomik belirsizlik, sosyal güvencesizlik ve aidiyet kaybı, bu bireyselleşmeyi kırılgan hale getiriyor. Gençler kendi olmak istiyor ama nasıl biri olduklarını bilmiyorlar.” dedi.
Kimlik üretim bandı: Sosyal medya
Gençler artık kimliklerini sadece gerçek hayatlarında değil, dijital dünyada da kurguluyor. Sosyal medya, kendini ifade etmenin en popüler ve etkili alanı haline gelmiş durumda. Ancak bu dünya, bir yandan da gençlerin psikolojisini zorlayan sahte kimlikler, estetik baskılar ve başarı kıyaslarıyla dolu. Dr. Berrin Güner, sosyal medyayı şöyle anlatıyor, “Instagram’da herkes mutlu, başarılı, fit ve zengin. Gerçekte kimse öyle değil ama biz öyle olmaya çalışıyoruz. Herkesin gerçek kimliği ile dijital kimliği birbirine karıştı.” Bu durumu “kimlik yabancılaşması” olarak tanımlayan Dr. Berrin Güner, “Gençler sanal kimlikleriyle var olmaya çalıştıkça, gerçek kimliklerini kaybediyorlar. Bu sadece bireysel bir kriz değil, aynı zamanda toplumsal bir kopuşa neden olabilir.” dedi.
Kimlik arayışı yorgunluğu: Yalnız, kararsız ve umutlu
Kimlik arayışı, uzun ve çoğu zaman sancılı bir süreç. Aydınlı gençler bu süreci yoğun bir duygusal dalgalanma içinde yaşıyor. Kimi zaman umutsuz, kimi zaman kararlı, kimi zaman da isyankarlar; ancak ortak noktaları arayıştır. Ne tam geleneksel, ne tam modern; ne tam yerel, ne tam küresel bir kimlik istiyorlar. Bu arayış aynı zamanda Aydın’ın geleceğine dair ipuçları da barındırıyor. Çünkü bugünün gençleri, yarının toplumsal yapısını kuracaklar. Dr. Güner’in ifadesiyle, “Kimlik bir defada kurulmaz. Bu, ömür boyu süren bir süreçtir ancak gençlik yıllarında atılan temeller çok önemlidir. Aydın’da gençler, bu temeli kurarken yalnız kalmamalı. Aile, eğitim sistemi ve yerel yönetimler, onları dinlemeli, anlamalı ve desteklemelidir.” belirtti.
Aydınlı gençler, geçmişin değerlerini reddetmeden, geleceğin dünyasına adım atmak istiyor. Ellerinde telefon, zihinlerinde soru işaretleri, kalplerinde umut taşıyorlar. Onlar iki dünya arasında bir köprü olmaya çalışıyorlar: Hem toprağa bağlı hem dünyaya açık, hem evine düşkün hem özgürlüğüne tutkun. Kimliklerini henüz tam inşa etmemiş olabilirler ama bu yolculuğun kendisi bile çok kıymetli ve belki de en önemli soru şudur: Biz, onların bu yolculuğuna ne kadar eşlik ediyoruz? Bu çalışma için değerli düşüncelerini bizimle paylaşan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Berrin Güner’e teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Haber: Mehmet Ayboğan
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...