Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü
Öğrenci Uygulama Haber Sitesi

Otomobil dünyası her geçen gün hızla değişiyor. Eskiden benzinli ve dizel araçlar hayatımızın bir parçasıyken, günümüzde elektrikli araçlar yollarda kendini daha fazla göstermeye başladı. Araç firmalarının çevreye yönelik duyarlılığının artması ve yakıt maliyetlerini düşürmesi, müşterileri bu yeni teknolojiye yönlendiriyor.

Elektrikli araçların yükselişiyle birlikte şarj altyapısı, menzil kapasitesi ve satın alma maliyetleri gibi konular fazlasıyla merak ediliyor. Bu alandaki gelişmeler, tüketicilerin satın alma kararlarını doğrudan etkiliyor. Devlet teşvikleri, özel sektör yatırımları ve yenilikçi mühendislik çalışmaları, bu teknolojinin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlarken içten yanmalı motorlu araçlara yapılan yatırımları azaltıyor. Elektrikli araçların gelecekteki rolünü ve sektörde yaşanan değişimi daha yakından incelemek için Milli Eğitim Bakanlığı’nda Elektrikli Araçlar Atölye Şefi olarak görev yapan Burak Ün, özel bir firmada Makine Mühendisi olarak çalışan Halil Candır ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Salih Vardin ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Elektrikli araçlarda batarya en büyük problem

Elektrikli araçların bataryalarının, kullanıcıları en çok rahatsız eden konulardan biri olduğunu dile getiren Candır, “Elektrikli araçlarda bataryaların çok büyük olması, araca fazla ağırlık bindiriyor. Bataryaları küçültmek için geleceğe yönelik belirli çalışmalar yapılıyor ancak küçültülürse güç kaybı olacağı için birçok firma bu seçenekten vazgeçmek durumunda kalıyor. Ayrıca bulunduğunuz konumun iklimi, elektrikli araçların bataryaları için uygun olmalı. Çok soğuk ya da çok sıcak bir iklim, bu araçların çalışma biçimini bozan en büyük etkenlerden biri.” şeklinde konuştu.

Hibrit sistemler bir geçiş avantajı

Elektrikli araçlar ve içten yanmalı motorlu araçlar arasında kalan kullanıcılar için en doğru tercihin hibrit sistemler olduğunu dile getiren Ün, “Elektrikli araçlar geleceğin bir parçası olmak zorunda ancak benim fikrimce 2050 yılına kadar, yani yaklaşık 25 yıl daha benzinli araçlar aktifliğini koruyacak. Bu süreçte kullanıcıların yapması gereken en mantıklı seçim, hibrit sistemli bir geçiş aracı kullanmak olabilir. Hem elektrikli aracın şehir içi performansını deneyimlemek hem de uzun yolda benzinli bir aracın sunduğu avantajlardan faydalanmak kullanıcı için büyük bir fırsat.” ifadelerini kullandı.

Elektrikli araçlar tam olarak çevre dostu

Elektrikli araçların rejeneratif bir sisteme sahip olması nedeniyle çevre dostu olduğunu belirten Ün, “Elektrikli araçlar kullanım açısından çok daha doğa dostu. Benzinli bir aracın doğaya verdiği zararın yanına bile yaklaşamazlar. Rejeneratif dediğimiz sistemle birlikte elektrikli araçlar harcadıkları gücün bir kısmını geri kazanıyor ve doğaya zararlı bir salınım yapmıyor.” dedi.

Kaza durumunda daha çok tehlikedesiniz

Elektrikli araçların kaza durumunda çok daha hızlı alev alabileceğini dile getiren Vardin, “Benzinli bir araç kaza durumunda çok düşük bir ihtimalle patlama yaşayabilir ama elektrikli araçlar, iç aksamı nedeniyle film sahnelerinde olduğu gibi patlayabilir. Mühendisler elbette bu tehlikeye karşı önlem alıyor ancak batarya ve motor sistemleri, içten yanmalı motorlara kıyasla çok daha dayanıksız ve kazaya karşı korumasız.” ifadelerini kullandı.

Ülkemizin altyapısı daha fazla gelişmeli

Elektrikli araç kullanımının ülkemiz için henüz erken olduğunu dile getiren Vardin, “İstasyon sayısı açısından her geçen gün artış gösteriyoruz ama hem teknik hem yazılım servisleri açısından ülkemiz şu sıralar pek yeterli değil. Elektrikli araçların iç aksamı konusunda birçok teknik servis bilgi sahibi değil. Bu durum, yıllar geçtikçe teknik servisleri mesleki alanlarında gerilemeye ve hatta yok olmaya itebilir.” dedi.

Yazılım gelişmezse elektrikli araçlar ilerleyemez

Elektrikli araçların donanımdan çok yazılım alanında sorun yaşadığını belirten Candır, “Yazılım konusunda yetersiz olan birçok elektrikli araç mevcut. Yazılıma odaklı gelişim sağlayan firmalar, zaman içinde bu sektörde kalitesini ve yerini koruyacak. Ancak yazılım konusunda yeterli entegrasyonu sağlayamayan firmalar ise rekabetten çekilmek zorunda kalacak.” ifadelerini kullandı.

Hidrojen yakıtlı araçlar geleceğimiz

Yakın gelecekte hidrojen yakıtlı araçların öne çıkacağını belirten Ün, “Elektrikli araçların ötesinde, yakın gelecekte hidrojen yakıtlı araçlar tercih edilmeye başlanacak. Bu araçlar, kendi elektriğini üretebilen ve maliyeti en düşük ulaşım sistemlerinden biri. Dış faktörleri göz önünde bulundurursak, her iklim koşulunda bu araçların sürekliliğini sağlamak şu an için en büyük soru işareti. Ancak mühendisler, bu sorunu çözmek için her geçen gün ekstra çaba sarf ediyor.” şeklinde konuştu.

Bizlere elektrikli araçların günümüz koşulları, diğer araç sistemleriyle farkları ve geleceği hakkında verdikleri değerli bilgiler için Elektrikli Araçlar Atölye Şefi Burak Ün’e, Makine Mühendisi Halil Candır’a ve Araştırma Görevlisi Salih Vardin’e teşekkür ederiz.

Haber: Hayri Mert Ulusoy