Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SÜREGELEN BİR YAŞAM BİÇİMİ: ZEYBEK

14.01.2024
Kültür Sanat

 

Ege Bölgesi’nde büyük bir öneme sahip olan zeybek, atalarımızdan kalan bir mirastır. Zeybek kültürü daha çok Aydın, Muğla ve Balıkesir taraflarında görülür. Bu kültür Aydın’ın Efeler ilçesine ismini vermiştir. Zeybeklik, özünü koruyarak bu bölgelerde yaşatılmaya devam etmektedir.

 

Haksızlığın karşısında cesurca duran efelerin oynadığı halk oyunlarına zeybek denir. Oyuncu, figürleri ile duyguyu izleyiciye geçirebilmelidir. Bu bir beceri işi olduğu için aynı oyun oynansa dahi oyuncuların çöküş, yürüyüş ve dönüşleri birbirinden farklıdır. Oyun içindeki diz vurmalar, sekmeler zeybeğin kendine güvenini ve meydan okuyuşunu simgeler. Oyunun oynandığı yöreye göre zeybeğin giysisi farklılık gösterir. Oyunun isimleri ezginin yakıldığı yöre adını ya da yörede ün yapmış kişinin adını alır. Zeybek ezgileri ağır ve yürük (hızlı) olarak iki gruba ayrılır. Kent, kır ve kadın zeybeği olarak sınıflandırılan zeybek ezgileri oyuncunun duygularına ve ruh haline göre değişkenlik gösterir. Aydın yöresinde oynanan zeybek, ağır zeybektir ve benzersizdir. "Zeybek sadece bir oyun değil, bir yaşam biçimidir." diyen Elifname Dans ve Sanat Merkezi kurucusu ve aynı zamanda Zeybek Eğitmeni olan Ege Üniversitesi Türk Halk Oyunları bölümü mezunu Melih Taşer, zeybek halk oyunları hakkında bilinmeyenleri anlattı. "Türk Tarihinde Efe ve Zeybek Kültürü" gibi zeybek konulu pek çok kitabı bulunan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Günver Güneş ise zeybekliğin tarih ve kültüründen bahsetti.

 

Zeybek bir yaşam şeklidir

Zeybeğin bir yaşam biçimi olduğunu söyleyen Taşer, "Ben bir zeybek torunuyum. Zeybek oyunlarının ortaya çıkış şekli o anki ruh haline göre icra edilir. Zeybek oyunları ritmin vurgusuna, davulun ve müziğin tınısına göre oluşturulan figürlerdir." dedi. Taşer, sözlerine şöyle devam etti: "Genellikle bireysel oynanan bu oyunlar, topluluk halinde çok nadir oynanır. Aydın yöresinde daha çok doğaçlama yapılır. Çok eskiye baktığımız zaman zeybek ritüellerinin içerisinde daha çok ateşin etrafında, o anki ruh haline göre doğaçlama yapıldığını görürüz. Bu benim araştırmalarımdan derlediğim bir yorum." Taşer, zeybeklik kültürünün modern sanata doğru evrildikçe basitleştirildiğini ve bireysel oynanan oyundan toplu oynanan oyuna dönüştürüldüğünü ifade etti. Taşer, bir miras olan zeybekliğin gelecek nesillere ilk haliyle aktarılması gerektiğinin altını çizdi. Taşer, efelerin ayaklarını yere vura vura çıkmasının 'çizdiğim yerler benim memleketim, buraya benden başkası giremez' dizlerini yere vurmasının ise 'buraya düşman gelirse dizimle ezerim' anlamına geldiğini söyledi. Kolların kartal kanadı gibi açılması figürü, bize cesareti ve kararlılığı simgeler. Taşer, "Bunlar, hocalarımla yaptığım istişarelerin sonucundaki yorumlarım." diyerek zeybeğin her figürünün bir mana taşıdığını anlattı. 

 

"Yörede kadın ayrı erkek ayrı oynar."

Zeybeğin bölgesel olarak ayrıldığından bahseden Taşer, "Aydın bölgesinde ağır, Bodrum tarafına gidildiğinde ise kırık zeybek görülür. Yunan Adaları’ndan etkileşim gören kıvrak ve Balıkesir tarafında kaşıklı zeybeklerimiz de vardır. Orta zeybek, 9-4'lük bir formatta ilerler. 9-2'lik zeybek oyunları çok ağır zeybektir. Oyunlarının bir ölçüsünün yaklaşık 45-50 saniyeyi bulduğu gözlemlenmektedir." dedi. Taşer, ağır zeybeğin örneklerinin Aydın Germencik Ovası, İzmir Ödemiş ve Muğla Milas'ta olduğunu söyledi. "Zeybeğin esas kimliğini gösteren oyunlar, ağır zeybeklerdir. Kaşıklı zeybek oyunlarımız, kırık zeybeklerdir. Ritim olarak 9-8'lik ilerler." diyen Taşer, zeybeklikte mimiklerin duyguya eşlik etmesi gerektiğini ifade etti. Taşer, "Sürmeli zeybeği, kadına ithaf edilen 9-4'lük bir türküdür. Hem müziğin sözlerinden hem de ritim yapısının zeybek formatlı olmasından yakıştırılan kadın oyunlarıdır. Yörede kadın ayrı erkek ayrı oynar." diyerek zeybek ezgilerinden kadın zeybeği türünün ortaya çıkma sebebinin türküler olduğunu belirtti.

 

"Zeybeğin olmazsa olmazı davul ve zurnadır."

Zeybek kültürünün müzik aletlerinin ince sazlar diye tabir edilen bağlama, kabak kemane, kaval, cura, üç telli ve bendirden oluştuğunu açıklayan Taşer, zeybek oyunlarında olmazsa olmaz unsurun davul ve zurna olduğunu anlattı. “Şu anda, batının klarnetini ve saksafonunu kullanıyoruz.” diyen Taşer, bunun modern sanata geçiş ile alakalı bir durum olduğundan söz etti. “Kökene baktığımızda zeybek kültürünün müzik aletleri, ince ve kaba sazlardır. Çift zurnanın eşlik ettiği oyunda, biri karar sesinde dem (bir çalgıya, bir başka çalgı ya da sesle eşlik etmek) tutarken diğeri ise ezgiyi çalar. Oyunun içerisinde en az 3-4 tane davul olur. Davulu çalan kişi, zeybek oyuncusunun ayağına göre hareket eder." sözlerine yer verdi.

 

"Folklorik anlamları kaldı."

Zeybekliği ortaya çıkaran toplumsal koşulların tarihe gömülmesi sonrasında zeybeklik kültürünün gerçek manasını yitirdiğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Günver Güneş, bu kültürden günümüze kalanın giyim, dans ve türküler yani folklorik anlamlar olduğunu söyledi. Güneş, zeybek kelimesinin Özbek, zibak, Zeus, zorba, sekban, soymen, sağbek, sübek, zeyl-i bek gibi kelimeleri ifade ettiğini belirtti. Güneş, zeybek kelimesinin zeybak ve zaybak gibi kullanımlara da sahip olduğunu ve zeybek sözcüğünün Türkçe olup, zaybakın ses değişimiyle zeybek haline dönüştüğünü açıkladı. Güneş, efe sözcüğünün efendiden geldiğine değindi. Efe ve zeybek sözcüklerinin genellikle birbirinin yerine kullanıldığına işaret eden Güneş, "Batı Anadolu bölgesinde zeybeklere efe de denilmektedir. Gerçekte ise çete içinde yer alan her bir bireye zeybek, zeybekler içinde çetenin başı olan kişiye efe denilmiştir.” dedi. Güneş, efe cephesinden çete üyelerine kızan, kendisine en yakın olana ise baş kızan dendiğini vurguladı. "Zeybekler, Selçuklu Devleti döneminde uçlarda görev alan akıncı askeri teşkilat unsurlarından oluşmuşlardır. Yaptıkları akınlardan elde ettikleri ganimetlerle varlıklarını sürdüren zeybekler, Selçuklu Devleti’nin yıkılması ile uçlarda yer alan Aydın, Menteşe, Karasi ve Saruhan beylikleri döneminde de varlıklarını korumuşlardır." dedi. 

 

Zeybekler Kuva-yı Milliye'de

Güneş, efelerin Milli Mücadele içerisine etkin bir role girmelerinin ardında yatan temel nedenin, ordu kuvvetlerinin Mondros Mütarekesi ile büyük ölçüde terhis edilmesi olduğunu söyledi. "Geriye kalan ordu birliklerinin sayıca çok sınırlı hale getirilmiş olması ve İstanbul’un işgaller karşısındaki tutumuyla hareketlerinin sınırlanması silahlı güç olarak Batı Anadolu bölgesinde efelerin etkili olmasının temel nedeni olmuştur." dedi. Güneş, "Zeybekler 19. yüzyılda Ege Bölgesi’nden Kırım, Karadağ ve Osmanlı-Rus Savaşları için asker yazılmışlardır. Zeybeklerden zeybek taburları ve zeybek birlikleri oluşturulmuştur. Savaşlarda gösterdikleri kahramanlıklardan dolayı padişah ve Osmanlı Devleti yöneticileri tarafından övülmüşler, kendilerine maaş ve madalyalar takdim edilmiştir." diyerek zeybeklerin savaşlardaki başarılarına dikkat çekti. Güneş, efelerin ve zeybeklerin 20. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti’nin aralıksız yaşadığı savaşlar sonunda varlığının tehlikeye düştüğü dönemde dağlardan düze indiklerini aktardı. Yerleşim yerlerine dönmeye başlayan efelerin bir kısmının Kuva-yı Milliye içinde Milli Mücadeleye ilgi duyduklarını ve Milli Mücadeleye katılımda artışların zamanla olduğunun altını çizdi.

 

Kuva-yı Milliye'nin çekirdeği: Yörük Ali Efe

Güneş, Yunan kuvvetlerinin Aydın’ın işgalinden sonra 5-6 Haziran 1919’da Çine Askerlik Şubesi binasında asker ve efeler tarafından Kuva-yı Milliye kurulduğunu söyledi. Efelerin liderliğinde kurulan ilk teşkilatın liderliğine Yörük Ali Efe'nin seçildiğini anlatan Güneş, "Yörük Ali Efe, Aydın Kuva-yı Milliye’nin çekirdeğini oluşturmuştur." dedi. Yörük Ali Efe Çetesi’nin kızanlar, subaylar, memurlar askerler ve gönüllülerden oluştuğunu aktaran Güneş, sivil ve askerlerden oluşan bu tablonun, sivil-asker işbirliğinin en önemli göstergesi olduğunun altını çizdi. Güneş, Milli mücadelede işgal ordusuna karşı Aydın ovasındaki ilk sivil direniş noktası olan Malgaç Baskını'nın, Yörük Ali Efe ve müfrezesinin (herhangi bir askeri görevin yapılması için geçici olarak oluşturulan küçük birlik) Yunan karakoluna karşı gerçekleştirdikleri ve kazandıkları ilk zafer olduğunu söyledi.

 

Milli Mücadele'nin kahraman efeleri

 

Günver Güneş daha çok Osmanlı'nın dağılma döneminde adaletin olmadığı, güvenlik ve asayişin bozulduğu süreçte ortaya çıkan efe ve zeybek gruplarının merkezi otoriteye karşı yöre halkının haklarını savunmaya çalıştığından bahsetti. Güneş, Osmanlı belgelerinde ve dönemin basınında isimleri en çok duyulan efe ve zeybekleri şöyle açıkladı: "Sivri Bölükbaşı, Atçalı Kel Mehmet Efe, İslamoğlu Mustafa Efe, Çakırcalı Koca Ahmet, Yörük Hacı Mustafa, Çakıcı Mehmet Efe, Kurucuovalı İsmail Efe, Yanık Halil İbrahim, Gökdeli Mehmet, Deli Mehmet, Alanyalı Molla Ahmet, Çamlıcalı Hüseyin Efe, Danişmentli İsmail, Durmuş Ali, Kıllıoğlu Hüseyin, Kozalaklı Mehmet, Orhaniyeli Kara Durmuş, Sökeli Ali, Tekeli İsmail Efe, Yörük Ali." Güneş, söz konusu isimlerin hem Osmanlı döneminde hem de Milli Mücadele yıllarında dikkat çeken efe ve zeybekler olarak karşımıza çıktığını dile getirdi. Güneş, "Diğer bölgelerden farklı olarak Aydın ve çevresinde Milli Mücadele yıllarında yararlılıkları görülen kadın efeler de bulunmaktadır. Çete Emir Ayşe, Arşın Teyze, Çiftlikli Kübra bunlar arasındadır." diyerek kadın kahramanların önemini vurguladı.

 

Haber: Elif Erbay

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00