Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Sir Gavaz, Hititler üzerine yaptığı kapsamlı araştırmalar ve yapay zekâ destekli Hattuşa tabletleri projesiyle dikkat çekmektedir. Gavaz, Güneş Kursu sembolünün kökenlerini ve ritüel işlevlerini ortaya koyarak, bu kadim mirasın üniversite kimliğine ve topluma nasıl entegre edildiğini gözler önüne sermektedir.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Hititoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Hitit uzmanı Prof. Dr. Özlem Sir Gavaz geçmişin derinliklerinden günümüze uzanan Anadolu tarihine ışık tutan önemli araştırmalara imza atmaktadır. Hitit dilini ve kültürünü inceleyerek, bu kadim medeniyetin izlerini günümüz dünyasına taşıyan Prof. Dr. Özlem Sir Gavaz, aynı zamanda yapay zeka teknolojisiyle çözümleme yapılan Hattuşa tabletleri projesinin de yürütücüsü olarak dikkat çekmektedir. Gavaz, Hititler ile ilgili kapsamlı araştırmalar yaparak, yaklaşık 3500 yıl öncesine ait Anadolu tarihini yeniden canlandırmayı ve bu tarihi günümüzle bağdaştırarak topluma sunmayı amaçlamaktadır.
Güneş Kursunun gizemi
Gavaz, Güneş Kursu sembolünün derin tarihsel ve kültürel anlamını gün yüzüne çıkarmaktadır. Gavaz, sembolün geçmişi ile günümüz arasındaki bağlantıları ortaya koyarak, şunları söyledi: “Güneş Kursu, Hattiler’den bugüne ulaşan çok değerli bir kültürel mirastır. Alacahöyük Kral Mezarları’nda gerçekleştirilen kazılarda bulundu ve muhtemelen cenaze ritüellerinde kullanılmıştır. Bu sembol, o dönemin yüksek rütbeli kişilerine ait mezarlarda yer almış ve özellikle bu kişilerin ölümleriyle bağlantılı bir ritüel obje olarak işlev görmüştür.”
Ritüel eserinden, sanat eserine
Gavaz, Güneş Kursu’nun işlevi hakkında daha ayrıntılı bilgiler vererek, bu sembolün yalnızca bir süs veya sanat eseri olarak kalmadığını, aynı zamanda önemli bir ritüel aracı olarak kullanıldığını belirterek, “Güneş Kursu’nun bulunduğu alandaki benzer semboller, tıpkı Osmanlı Dönemi’ndeki mehter takımlarında kullanılan alemler gibi, ritüel müzik araçlarıydı. Bu tür semboller, cenaze törenlerinde kullanılan müzik aletleri gibi, tanrılarla insanlar arasında bir iletişim kurma amacı güdüyordu. Bir anlamda, bu sembol ve benzeri objeler, o dönemin toplumları için kutsal bir müzik aracı işlevi görüyordu. Bunun yanında, Güneş Kursu’nda yer alan sembollerin, boğa boynuzları üzerinde tasvir edilen, evreni simgeliyor olması da mümkündür.” diye ifade etti. Ayrıca, Güneş Kursu’nun fiziksel özelliklerine de değinen Gavaz, sembolün üzerinde yer alan çıkıntıların bir ağacın dallarını ve bu dalların üzerindeki tomurcukları simgeliyor olabileceğini belirtti. Çıkıntıların üzerinde bir kuş figürünün bulunması ise, yeraltı ile yeryüzü arasındaki bağlantıyı temsil ettiğini, kuşun mitolojilerde ve ritüel anlamda önemli bir yer tuttuğunu açıkladı. Gavaz, bu sembolün güneşi ve bereketi simgeliyor olabileceğini de ekledi.
Üniversite kimliğini aydınlatan sembol
Gavaz, Güneş Kursu’nun Ankara Üniversitesi’nin sembolü olarak kabul edilmeden önce, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin simgesi olarak kullanıldığını belirtti. Bu sembolün, Alacahöyük kazılarından esinlenerek seçildiğini ve tarihsel bağlamda üniversiteye entegre edilmesinin önemli bir anlam taşıdığını ifade etti. Gavaz, Alacahöyük kazılarının, Cumhuriyet Dönemi Türkiye’sinin ilk kazılarından biri olduğunu hatırlatarak şunları söyledi: “Bu kazılarda keşfedilen Güneş Kursu, tarihsel bir sürekliliği simgeliyor. Güneş Kursu, yaklaşık 4000 yıllık bir geleneği temsil ediyor ve aynı zamanda bilimin ışığını ve güneşin sembolizmini birleştirerek fakültemizin toplumu aydınlatma amacını yansıtıyor.”
Güneş kursu ve üniversitenin kimliği
Bu sembolün sadece bir üniversite logosu olmaktan öte bir kültürel miras taşıdığını vurgulayan Gavaz, üniversitenin kimliğine nasıl entegre edildiği hakkında şunları söyledi: “Bu sembol, geçmişle bugünü birleştiren bir simgedir ve üniversitemizin kültürel sorumluluğunu yansıtır. Güneş Kursu’nun bu kadar köklü bir tarihsel geçmişe sahip olması, üniversitemizin sadece bir eğitim kurumu olmanın ötesinde, tarihsel ve kültürel mirası sahiplenerek günümüze taşımada önemli bir rol oynadığını gösteriyor.”
Eğitim ve kültürel mirasın birleşimi
Güneş Kursu’nun, Ankara Üniversitesi’nin logosu olarak kabul edilmesi, aynı zamanda üniversitenin eğitim ve bilimdeki misyonuyla da paralellik gösteriyor. Gavaz, bu sembolün seçilmesinin arkasında yatan derin tarihi ve kültürel anlamı şu şekilde özetledi: “Güneş Kursu, tarihsel anlamda bilimle güneşin simgelerini birleştiren bir semboldür. Bu, sadece bir logosal tercih değil, aynı zamanda bir kültürel mirası günümüze taşımak ve bu mirasla toplumu aydınlatma arzusudur.”
Prof. Dr. Özlem Sir Gavaz’ın yürüttüğü çalışmalar, yalnızca Hitit uygarlığının karanlıkta kalmış yönlerini aydınlatmakla kalmıyor; aynı zamanda kadim sembollerin, çağdaş kurumlara nasıl anlam katabileceğini de ortaya koyuyor. Güneş Kursu, hem tarih öncesi Anadolu’nun inanç ve ritüel dünyasına bir pencere açmakta, hem de Ankara Üniversitesi gibi bilim yuvalarının kültürel mirasa duyduğu saygının güçlü bir ifadesi haline gelmektedir. Binlerce yıl öncesine ait bir sembolün, çağdaş bir üniversitenin kimliğinde yaşamaya devam etmesi, bilimin ve tarihin iç içe geçtiği güçlü bir bağa işaret etmektedir. Bu bağ, geçmişten alınan ilhamla bugünü anlamlandırma ve geleceği inşa etme çabasının simgesi olarak, toplumsal hafızamıza da ışık tutmaktadır.
Haber: Barış Özdemir
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...