Nazilli ilçesinin Dallıca Mahallesi’nde yaşayan Sevgül Batur, kendi sermayesi ile kurduğu işletmesinde, tek başına başladığı yolculukta bugün 15 kadın ve 3 erkeğe istihdam sağlıyor. Ürettiği 300 çeşit ürün ile ününün Aydın’ın hatta, Türkiye’nin sınırlarını aşarak Avrupa’ya kadar yayılmasını sağladı ve birçok kadın girişimciye rol model oldu.
Çıktığı yolculukta ekonomik ve benzeri birçok sıkıntı ile karşılaşan Batur, aslında ürettiği ürünleri ilk başta ticari kaygılar ile üretmemiş, yevmiyeci ve devamında okulda temizlik işlerinde çalışırken arta kalan zamanlarında salça, reçel, tarhana, zeytin, turşu gibi ürünleri evinde kullanmak için üreterek başlamış. Daha sonra artan ürünlerini komşularına hediye ederek ve para ile satın almak isteyenlere satarak başlamış. Ürünlerini alanlar ve kullananlardan olumlu geri dönüşler alması ve talep görmesi ile diğer sayısız kadın girişimci gibi karşılaştığı sorunların üstesinden gelerek kendi markasını yaratmış, şirketini kurmuş. Bugün ise ürettiği ürünleri Türkiye’nin her noktasına ve Avrupa ülkelerine ihraç ederek satışını artırmış ve gelirini yükseltmiştir. Çıktığı bu yolculukta elde etmiş olduğu başarının sırrını Sevgül Batur’dan öğrenelim.
Sevgül Batur sizi tanıyabilir miyiz, işinize nasıl başladınız?
Ben Sevgül Batur. 1980 yılında Akhisar/Manisa’da doğdum. 2 yaşındayken babamı trafik kazasında kaybettim. Annemin evlenmesinden sonra 2 yaşındayken Nazilli’ye anneannem ve dedemin yanına geldim. Beni anneannem ve dedem büyüttü. İlkokulu bitirdikten sonra, 16 yaşındayken evlendirildim. Bu evlilikten 2 kız ve 2 erkek olmak üzere 4 çocuğum oldu. Çocuk denecek yaşta anne oldum ve çocuklarım ile birlikte ben de hayatı öğrendim ve onlarla birlikte büyüdüm. Evlenmeden önce anneannem ve dedeme yardımcı olmak için bağ, bahçe, portakal, çilek ve pamuk toplama işlerine gittim. Bu işlerin sezonu bittiğinde ise okulda temizlik işlerine gittim. Arta kalan zamanlarımda ise evde kullanmak üzere zeytin, turşu, salça, tarhana, reçel gibi ürünler yapıyordum. Yaptığım bu ürünlerden arta kalanları komşularımıza hediye olarak veriyordum. Para ile satın almak isteyenlere de para ile satıyordum. Üretimini gerçekleştirdiğim reçel çeşitleri, zeytin, turşu çeşitleri, tarhana gibi ürünlerin çok beğenilmesi ve talep edilmesi ile bu işlere az az, yavaş yavaş yaparak başladım. Bu işlerin bu kadar büyüyeceğini hiç hayal etmemiştim ve düşünmemiştim.
Ürettiğiniz ürünlerin bu kadar çok beğenilmesi ve talep edilmesinin sebebi nedir sizce?
Ben bütün ürünlerimi geleneksel metotlar ve eski usullerle yapıyorum. Ateşte kaynaması gereken bütün ürün çeşitlerini odun ateşinde pişirerek, kaynatarak hazırlıyorum. Benim üretim yaptığım yerde bir tane makine bulunmamaktadır, bütün ürünlerimizi kendimiz el emeği ile sevgimizi katarak üretiyoruz. Ayrıca ürün yelpazemizi çok çeşitlendirdik, her ürünü mevsiminde taze olarak alıp, hazırlayıp insanların tüketimine sunuyoruz.
Neler üretiyorsunuz, kaç çeşit ürün üretiyorsunuz ve ilk sizin ürettiğiniz kaç çeşit ürün var?
Şirketimiz bünyesinde satışını gerçekleştirdiğimiz 300 çeşit ürün bulunmaktadır. Bu ürünler reçel çeşitleri, baharat çeşitleri, turşu çeşitleri, zeytin çeşitleri, salamura ve enginar çeşitleri, sos çeşitleri, erişte çeşitleri, sirke ve nar ekşisi çeşitleri, doğal yağ çeşitleri, meyve özleri, ezme çeşitleri, konserve çeşitleri, pekmez çeşitleri, bal çeşitleri, kuru meyve ve sebze çeşitleri, zeytinyağı çeşitleri, baklagil çeşitleri, salça çeşitleri, tarhana çeşitleri, çeşitli şifalı bitkiler, kış çayları ve kuruyemişler yer almaktadır. Bunların 270 çeşidini kendimiz sıfırdan üretiyoruz, diğer 30 çeşidini ise kuruyemişler oluşturmaktadır. Ürettiğimiz ürünlerden, yeşil ceviz kabuğu reçeli, acı biber reçeli, kahve reçeli, karpuz kabuğu reçeli, karpuz pekmezi, tropikal meyve reçelleri, incir cipsi gibi ürünleri ilk kez biz ürettik ve piyasaya sunduk. Piyasaya sunduğumuz bu yeni ürünlerimiz çok ilgi gördü, görenleri şaşkınlığa uğrattı ve çok olumlu geri dönüşler aldık.
Evinizin ihtiyacı olan ürünlerin üretimi için çıktığınız bu yolculukta kaç kişiydiniz, neyi amaçlamıştınız, amaçlarınızı gerçekleştirdiniz mi?
Bizim bir atasözümüz var “Damlaya damlaya göl olur” diye, bizimkisi o hesap. Ev ekonomisine katkıda bulunmak ve çocuklarımı okutmak, belirli bir seviyeye getirmek için bu yolculuğa çıkmıştım, daha sonra olay farklılaştı, çocuklarım üniversiteyi bitirdi, ben iyi kötü para kazandım, hedeflerime ulaştım. Ancak çalışanlarım için bu işe devam etmek zorunda hissettim kendimi, bana inanan ve güvenen, benimle gecesini gündüzüne katan, benimle birlikte yıllarca yol yürüyen, emek veren insanları işsiz bırakamazdım, onları mağdur etmemek için işime devam ettim. 3 yıl boyunca bütün işleri ben yaptım, üretim, sosyal medya, kargo, telefon, sevkiyat gibi tüm işlere ben koşturdum, zamanla çok yorulduğumu fark ettim. Bir gün bir tanıdık büyüğüm bana, “Sevgül, tek başına olmaz, yanına birisini almalısın.” dedi ve ilk çalışanımı o zaman işe aldım, zamanla yanımda çalışanların sayısı arttı, şuan yanımda 15 kadın ve 3 erkek çalışmaktadır. Kadınların tamamı üretimde çalışmaktadır, ürünlerimiz tamamen kadın eli, anne şefkati ile üretilmekte ve hazırlanmaktadır. Bu nedenle de “Geleneksel Tat, Uluslararası Lezzet” sloganı ile hareket ediyoruz. Yanımda çalışanlar ile kardeş gibi, aile gibi olduk, çalışan arkadaşlarım ile birlikte ürettik, birlikte yiyip-içtik, birlikte zaman geçirdik, hep beraber olduk, çalışanlarım ile aramda asla patron-işçi ilişkisi olmadı. Gayet samimi bir ortamda çalıştık, bu durum ise gözüm arkada kalmadan diğer işlerimi yapmamı kolaylaştırdı. İşimi severek, sıkılmadan, zevkle yaptığım için belli bir noktaya getirdim.
Sizin için bu işin dönüm noktası ne oldu, nasıl organize oldunuz?
Bu işin dönüm noktası pandemi süreci oldu, pandemide her taraf kapandı, insanlar evlerine kapanmak zorunda kaldı, kimse kimseye ulaşamadı, aileler birbirlerine gidip gelmez oldu, bir nevi kıyamet gibi bir şey yaşandı, bu kıyamet döneminde herkes bize sipariş vermeye başladı. Kriz benim için bir fırsata dönüşmüştü, zamanla insanlarda güven oluştu. Şu an Türkiye’nin her noktasına ürünlerimiz ulaşıyor, ürünlerimizin gitmediği nokta kalmadı. Bu süreçte sosyal medya üzerinden organize olduk, sosyal medyayı iyi yönde kullandık ve bundan büyük fayda sağladık. Bu süreç bizi güçlendirdi ve işlerimizi geliştirdi. Büyük kızım üniversiteyi bitirdikten sonra benden feyz alarak Medine’de işini kurdu, işini yapıyor ve iş kadını oldu. Bu durum beni ziyadesi ile mutlu etti. Benim bu çalışmalarım ve çabalarım Türkiye’deki bir çok kadına rol model oldu. Bu durumun bilincinde olarak sorumluluklarımın farkında olduğumu belirtmek isterim.
Firmanızın ismi nedir, hikayesi nedir ve firmanızı ne zaman kurdunuz?
Nazilli İlçesi Dallıca Mahallesi’nde, 2019 yılında pandemi döneminde Nazlıköy’ü kurdum ve patentini aldım. Daha sonra bir Nazlıköy’ü de Avrupa’da kurdum. Nazlıköy ismini günlerce araştırdım, Nazlıköy, Nazilli’nin geçmişteki adıdır. Bu ismin patentinin daha önce alınmamış olması ve kullanılmamış olması beni şaşırtmıştı. İlkokul 3. sınıftayken bir öğretmenimiz Nazlıköy’ün hikayesini anlatmıştı ve bu hikâye hep benim aklımda kalmıştı, ancak bir gün bir firmamın olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bugün Nazlıköy diye bir firmam olduğu için çok mutluyum. Nazlıköy Nazilli’yi temsil ediyor, Nazlıköy’ün Nazilli’yi yansıttığını düşünüyorum. Nazlıköy, Nazilli’nin bütün yerel ve yöresel ürünlerini bir çatı altında toplamaktadır.
Anlattıklarınızın dışında neler söylemek istersiniz?
Türkiye’de bilinmeyen birçok ürün bünyemizde bulunmaktadır, 60-70 çeşit reçel üretiyoruz, yaptığım araştırmalarda hiçbir firmanın çatısı altında 60-70 çeşit reçelin bulunmadığını, üretilmediğini; bir firmanın en fazla 15-20 çeşit reçel üretebildiğini gördüm. Bunun dışında yurt içinde ve dışında fuarlara katılıyorum. Fuarlarda çok şey görüyorum ve çok şey öğreniyorum. Ancak fuarlarda gördüğüm en önemli şeyin “artık geleneksel ve yöresel tatların olmadığıdır” bu ise kendi ürünlerimizi daha özel ve anlamlı kılıyor. Artık üretim fabrikalarda, makineler ile seri halde yapılmaktadır. Bu nedenle eski tatlar bulunmamaktadır. Ürünlerimizin üretiminde kullandığımız meyve, sebze ve diğer tüm ürünleri Nazilli’nin dağ köylerinde yaşayan köylülerden satın alıyoruz, taze ve mevsimine uygun zamanda üretimlerini gerçekleştiriyoruz.
Kendi evinin ihtiyaçlarının temini için çıktığı yolculukta, ürünlerinin komşuları ve çevresi tarafından çok beğenilmesi ile ürünlerini Türkiye’nin dört bir tarafına gönderen, bununla yetinmeyen ve bu ürünlerini Avrupa’ya da ihraç eden girişimci kadınlarımızdan Sevgül Batur, bugün ülkemizdeki birçok kadına rol model olmakta, onların yolunu aydınlatma ve onlara umut olmaktadır.
Haber: Abdurrahman Gürbüz
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...