Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


ESKİ KUŞAKTAN İTİRAF: “BU DEVİRDE GENÇ OLMAK İSTEMEZDİK”

14.10.2025
Yaşam

 

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi öğrencileri olarak Aydın’daki huzurevinde geçmiş kuşaklar ile bir araya geldik. Sıcak bir sohbet havasında gerçekleştirdiğimiz röportajda, “Gençliğinizi bu devirde yaşamak ister miydiniz?” sorusu üzerine konuştuk. 

 

Bazı insanlar için “zaman” kavramı bir ilaç, bazıları için ise unutamadıkları bir anıdır. Bugün o anılardan birkaçını dinlemeye ve yaşlılarımıza moral olmaya huzurevini ziyarete geldik. Bir zamanlar genç olan eski kuşağa, “Zamanın hızla aktığı, her şeyin dijitalleştiği bu dünyada yeniden genç olmak ister miydiniz?” sorusunu yönelttik. Onların bilgi birikiminden faydalanarak geçmişe kısa bir yolculuk yaptık. Ziyaretimiz sırasında huzurevi  müdürü Erhan  Gül ile bir araya gelerek kurumun işleyişi, sakinlerin sosyal yaşamı ve sunduğu imkanlar hakkında da teknik bilgiler aldık. Huzurevinin aile sıcaklığını andıran ortamı ve sakinlerin güler yüzlü samimi yanıtları  gözden kaçmadı. 

 

Biz şartları aynen kabul ediyoruz

Yönelttiğimiz “Teknolojinin hakim olduğu bu devirde genç olmak ister miydiniz?” sorusuna karşılık huzurevi sakinlerinin verdiği cevaplar tek bir cümlede buluştu: Günümüzde genç olmak istemediklerine, artık genç olmanın daha zor olduğuna ve kendi dönemlerinin daha yaşanabilir olduğuna vurgu yaptılar. Huzurevi sakinlerinden emekli polis memuru Hasan Aydın, “Bizim dönemimizde teknoloji bu kadar gelişmiş değildi ve imkanlarımız bugüne kıyasla daha kısıtlıydı ama yaşadığımızı hissediyorduk. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte artan imkanlara rağmen böyle bir devirde genç olmak istemezdim.” diyerek kendi dönemlerinin daha sade ama daha anlamlı olduğunu vurguladı. Merak ettiğimiz bir diğer soru ise, “Gençlik sizce yaşla mı ilgilidir yoksa ruhla mı?” sorusuydu. Bu soruya karşılık verilen cevapların pek çoğu memnuniyet içeriyordu. Emekli öğretmen Nuran Kızanlık, “Biz yaşlılığın getirdiği şartları aynen kabul ediyor ve her yaşın ayrı bir güzelliği olduğuna inanıyoruz.” cevabıyla birlikte içimizi ısıttı. Öte yandan kendi dönemlerinde genç olmanın daha avantajlı olduğunu dile getiren huzurevi sakinleri bunun nedenlerini şu sözlerle sıraladı: Kızanlık, “Bizler bir şeye emek verdiğimiz zaman karşılığını alabiliyorduk, meslek edinme konusunda daha ulaşılabilir fırsatlara sahiptik” derken, röportajımıza katkıda bulunan bir diğer sakinimiz Gülser Taşer ise şu sözleri ekledi: “Biz dönemimizde en azından doğallığın hakim olduğu bir yaşam sürdürebiliyorduk, hormonsuz beslenebiliyorduk.” Kısacası, yaşlılarımız bugünün gençliğine ve yaşam standartlarına baktıklarında tabloyu biraz farklı değerlendiriyorlar çünkü onlara göre genç olmak, bir zamanlar daha anlamlıydı.

 

20 yaşımdaki bana son bir cümle söyleyebilseydim…

Röportaj sırasında huzurevi sakinlerine “Bugünkü aklınızla yirmi yaşınızdaki halinize bir mektup yazsaydınız, mektubun son cümlesi ne olurdu?” sorusunu yönelttik. Kimileri için bu “son” cümle pişmanlık barındırıyordu, kimileri için “özlem”, kimileri içinse “iyi ki”. Ama hepsinin ortak bir noktası vardı: yaşadıkları her ana, her hatıraya minnetle bakıyorlardı. Ziyaret sırasında fikirlerine başvurduğumuz  Fatma Süslü, “Pişmanlık duyduğum bir konu yok ama 20 yaşımdaki halime bir şey söyleyecek olsaydım, sanırım dışarıya kulaklarımı tıkayıp hayatı daha dolu yaşamamı tavsiye ederdim.” derken, bir diğer yanıt ise emekli kimyager Tülin İçtençakar’dan geldi: “Kendime yazacağım mektubun sonunda ‘her şeye rağmen güzel yaşadın’ derdim ancak o dönem ne kadar güzel olsa da tekrar dönmek istemezdim.” Katılımcıların büyük bir bölümü geçmiş yıllara dönme isteği taşımadığını ve her dönemin kendine has güzelliklere sahip olduğunu belirtti ancak geçmiş dönemdeki insan ilişkilerinin şimdiye kıyasla daha sade,  samimi ve daha kuvvetli olduğunu da vurguladı.

 

“Bir günü yeniden yaşama şansınız olsa?” Onlar cevapladı:

Huzurevi ziyaretimizde yaşlılarımıza yönelttiğimiz ve aldığımız cevaplar karşısında mutlu olduğumuz bir soru, “Eğer geçmişten bir günü yeniden yaşama şansınız olsaydı, hangi güne dönmek ve yeniden yaşamak isterdiniz?” oldu. Bu soru karşısında huzurevinin en renkli kişiliği olarak tanınan emekli esnaf Mustafa Samancıoğlu, geçmişe yönelik düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi: “Gençlik yıllarımda hemen her etkinliğe katılırdım. Özellikle milli bayramlarda ve özel günlerde yer almak benim için büyük bir mutluluktu. Bugün de aynı heyecanı taşıyorum ancak yaşım gereği artık katılım sağlayamıyorum. Geçmişe dönmek istemezdim ama eğer dönecek olsaydım, yalnızca bugünlerin coşkusunu yeniden yaşamak için dönerdim.” Samancıoğlu’nun bu sözleri huzurevindeki birçok kişinin ortak duygusunu da yansıtıyordu. Aldığımız cevapların geneli, geçmişe dönüp yeniden yaşamak isteyecekleri özel bir günün olmadığı yönündeydi çünkü her günü özel sayıyorlardı. Hayatın her anını kucaklamayı bilen bu kuşak, röportaj boyunca bizlerin içini ısıtırken, yüzümüzde tebessüm bıraktı. 

 

Son olarak huzurevi kurucu müdürü Erhan Gül, toplumda huzurevine yönelik yanlış algıların olduğuna değinerek şu ifadeleri kullandı: “İnsanlar huzurevlerini genelde ailesi tarafından kabul edilmeyen, bakıma muhtaç yaşlıların bırakıldığı yerler olarak görüyor fakat burada yalnızca sağlık sorunları olan ya da yalnız bırakılan bireyler kalmıyor. Aralarında sağlığı yerinde olup sadece huzurlu bir ortamda vakit geçirmek isteyen, sosyal bir çevre arayan bireyler de var. Kimi burayı adeta otel gibi kullanıyor, ancak bizim için her biri çok kıymetli.” Gül, bu sözleriyle huzurevlerinin yalnızca bir barınma yeri değil, aynı zamanda yaşlı bireylerin sosyal yaşamlarını sürdürebildirdikleri güvenli alanlar olduğuna da vurgu yaptı. Ziyaret teklifimizi geri çevirmeyip bizi huzurevinde ağırlayan ve huzurevinin sıcak ortamını tatma fırsatı sunan Erhan Gül’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.

 

Haber: Esma Nur Yüksekoğlu

Fotoğraf: Kübra Helin Akbaş

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00