Anaokulu, çocukların ilk sosyalleşmeye başladığı yer olarak bilinmektedir. Çocukların eğitime ilk adımlarını attığı bu dönemde yapılan aktivite ve faaliyetler onları geliştirerek gelecek yıllara hazırlamaktadır. Çocuklara öğretilen bilgiler ve yapılan etkinlikler onları toplumsal hayata da alıştırmaktadır.
Anaokulu eğitiminin, geleceğin sahibi olan çocuklara birçok açıdan katkı sağladığı gözle görülür bir gerçektir fakat göründüğünden çok daha fazlasıdır. Bu eğitimin çocuklar için önemini Aydın Adnan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Öztürk Samur, çocukların anaokulunda aldığı eğitimi okul öncesi öğretmeni Ayşe Ebru Yoldaş, çocuk gelişimine etkisini Çocuk Gelişim Uzmanı Esin Ertin Altıparmak, psikolojik yönünü ise Psikolog Ömür Güngör ile ele aldık.
“Çocukların yeni kavramlar öğrenmesini kolaylaştırıyoruz”
“Okul öncesi eğitimde amacımız çocukların bütünsel gelişimlerini destekleyerek onları ilkokula ve dahası geleceğe hazırlamaktır.” diyen Doç. Dr. Samur, “Özellikle sosyal ve ekonomik düzeyi düşük ailelerden gelen çocukları, gelişimsel açıdan diğer çocukların düzeyine yetiştirmeyi hedefliyoruz. Örneğin, bilişsel gelişim açısından değerlendirecek olursak çocuğun problem çözme, dikkat, algı vb. becerilerini artırmayı hedefliyoruz. Dil gelişimi açısından çocuğun kendisini en iyi şekilde ifade etmesini destekliyoruz. Sosyal duygusal gelişim açısından da çocukların kendini tanıması ve diğer çocuklar ile olumlu ilişkiler kurması için beceriler geliştirmesini destekliyoruz. Aynı zamanda çocukların öz bakım becerilerini de geliştirmeye çalışıyoruz. Tek başına yemek yemesi, dişlerini fırçalaması, oyuncaklarını toplaması gibi konularda çocuklara sorumluluklar veriyoruz. Bu gelişim alanlarını desteklemek için sınıfta ya da sınıf dışında öğrenme merkezleri hazırlıyoruz ve bu merkezlerde çocuk zaman geçiriyor. Türkçe, matematik, fen, drama, sanat, okuma yazmaya hazırlık ve oyun etkinlikleri planlıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Okul Öncesi Eğitim Programı’nı takip ediyoruz. Bu program bize olabildiğince özgürlük tanıyor. Hazırladığımız etkinlikleri, içeriğini, nerede, nasıl yapılacağını belirleme konusunda hem rehberlik hem de özgürlük sağlıyor. Çocuk sınıf içinde veya dışında zaman geçirebiliyor. Hazırladığımız eğitim ortamı çocuğun yaratıcılığını desteklemek için çok önemli. Aynı zamanda okul öncesi eğitim sadece okul ile sınırlı değil, ailelere de eğitim vermeye çalışıyoruz. Amacımız çocukların okulda kazandığı davranışları evde de devamlılığını sağlamak, böylece davranışı pekiştirmektir.” açıklamalarında bulundu.
“Konuyu genelde oyunlaştırıyorum”
Günde 5 saat ders yapıldığını söyleyen okul öncesi öğretmeni Yoldaş, “Çocuklar ilk bir saat serbest oluyor. Bu serbest zamanda çocuklar arkadaşlarıyla oyun oynuyor. Herkes oyuncaklarıyla oynayabilir, çizim yapabilir, oyun hamuruyla oynayabilir veya masa oyunları varsa masada oynayabilir. Bu onların sosyalleştiği ve benimde onları gözlemlemem için bir zaman aralığı oluyor. Yemek saatinden sonra planladığım etkinliklere geçiyoruz. O gün konu neyse ona göre ilerliyoruz, konuyla alakalı bir hikâye okuyoruz. Konuyu genelde oyunlaştırıyorum. Onlar çok küçük olduğu için oyunla öğretmek gerekiyor. Yoksa ilgilerini çekmiyor, çok çabuk sıkılıyorlar. Daha sonra konuyla ilgili masa başında bir sanat etkinliği yapıyoruz 3 boyutlu ürünlerden yararlanıyoruz. Buradaki amacımız somutlaştırmak çünkü soyut kavramları da çok anlamıyorlar. Okuma yazma etkinliği ve sanat etkinlikleri dersimizi yapıyoruz. Bu dersimizin amacı da ilkokula hazırlık oluyor. Bu şekilde bir günümüz geçiyor.” dedi.
"Otizmli çocukların tespitinde kolaylık sağlıyor"
Çocukların sosyalleşebilmesi, davranış problemleri varsa ortaya çıkabilmesi ve konuşmasını geliştirebilmesi açısından anaokulu eğitiminin gerekli olduğunu belirten Çocuk Gelişim Uzmanı Altıparmak, “Hiç anaokuluna gitmeyen çocuklar birden ilkokula başlayınca türlü sorunlar meydana geliyor. Çocuk zaten konuşma problemleri, davranış problemleri ve aile içerisinde yaşadığı psikolojik sıkıntılar ile baş etmeye çalışırken bir de üzerine okuma yazma ekleniyor. Fakat anaokuluna giden çocuk öğretmeni ve onların yönlendirmeleriyle grup içerisinde kendini doğru ifade edebildiği ve yeterince oyun oynayabildiği için daha sağlıklı bir gelişim gösterebiliyor. Anaokulunun çocuğun gelişimine bir diğer önemi de otizmli çocukların tespitinde kolaylık sağlamasıdır. Aileler bazen çocuğun otizmli bir birey olduğunu anlamayabiliyor. Aile 0-2 yaşı sağlıklı geçirmediği için biz onu tamamlamak adına iki yaşına kadar inip onunla sağlıklı bir iletişim kuruyoruz. Oyun kurma becerileri, dil ve ifade becerilerini baştan çalışıp çocuğu tekrar hayata kazandırmaya çalışıyoruz. Bu sayede otizm belirtileri tamamen ortadan kalkabiliyor.” açıklamalarında bulundu.
“Başkalarının sınırlarını ihlal etmeyen bireyler”
Anaokulu öğretmeninden doğrudan bir psikolojik müdahalede bulunmasını beklemediklerini dile getiren Psk. Güngör, “Zaten görülen bir problem varsa uygun uzmana yönlendirmek burada önemli bir faktör. Bununla birlikte bence anaokulu öğretmenine düşen en büyük görev çocukları sosyal ortama uyum sağlaması konusunda yardımcı olmak. Son zamanlarda, çağın getirdiği sorunlardan biri ise kuralsızlık ve sınırsızlık. Okul öncesi dönemde çocukların grup ortamına uyum sağlaması, akranlarıyla doğru bir iletişim içinde ilerlemesini istiyoruz. Sınır problemi olan çocukların ebeveynlerine kreşe yada anaokuluna başlatmasını öneriyoruz. Burada beklediğimiz, öğretmenin çocukları grup dinamikleri içerisinde, hem kendi sınırları olan hem de başkalarının sınırlarını ihlal etmeyen bireyler olmalarına yardımcı olması. Anaokulunda uygun öğrenmelerle, uygun davranışı pekiştirme ve sönümlendirme yöntemleriyle bu problemin aşılabileceğini düşünüyoruz.” diyerek cümlesini sonlandırdı.
Anaokulu eğitimi hem çocuklar hem de ebeveynler için bir hazırlık aşamasıdır. Bu eğitim çocukların sağlığı başta olmak üzere öğretim hayatlarının temelini sağlam oluşturması için bir şanstır. Anaokulu eğitimi her çocuğu başarılı ve sağlıklı bir birey olarak ileriki yıllara hazırlamayı hedefler.
Haber: Hatice Eda Aslan
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...