Türk halk müziği, her yörenin kendine has okuma tavrı ile icra edilen folklorik bir sanattır. Her coğrafyanın sanatı ise kendine özgüdür. Kendine has tavrı ile Ege türküleri, geçmişten bugüne farklı seslerde hayat bulmaya devam etmektedir.
Türk Halk Müziği İcracısı Bahar Almaç, bizlere halk müziği ve Ege’nin müzik kültürünü korumak amacıyla hayata geçirdiği radyo programı ile ilgili detaylı bilgiler verdi. Aydın Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği Korosu Şefi Özcan Yılmaz ve koronun kadın korist/solisti Nihal Kınalı da röportajımıza katılarak Türk halk müziği ve Ege’nin müzik kültürü hakkında düşüncelerini aktardı.
Halk müziği söylemek, tamamıyla kültür işidir
Türk halk müziğinde her yörenin kendine özgü bir kültürünün olduğuna dikkat çekerek sözlerine başlayan Almaç, “Öncelikle halk müziği, kolay bir icra tekniğine sahip değildir. Ustalık: ustalardan feyz alarak kendinizden bir şeyler katarak devam etmeyi ve o geleneksel yapıyı bozmamayı gerektirir. Elbette özünü bozmadan yeniliklere, değişikliklere açık olmak önemlidir ama özünü ve ham hâlini bilmeden değiştirmemek gerekir. Şimdi elimizde olan teknolojik imkânlar her bilgiye ulaşabilme imkânı da sunuyor bize. Aslını öğrendikten sonra günümüz koşullarında yapılabilecek değişikliklere -özü bozulmadığı sürece- saygı duyuyorum. Müziği okumak, çalabilmek çok ciddi bir iştir. Özellikle belli bir yöreyi icra ediyorsanız ve o yörenin sanatçısı değilseniz dikkatli olmalısınız. Örneğin, ben Karadeniz yöresine ait bir türküyü Karadenizli bir sanatçı gibi okuyamam. Çünkü suyunu içmedim, havasını solumadım, o kültürü yaşamadım. Halk müziği söylemek tamamıyla kültür işidir.” şeklinde konuşurken Yılmaz ise Türk halk müziği hakkında şunları söyledi: “Türk halk müziği, Anadolu coğrafyasına Şaman kültürü ile gelmiş ve tarihi Türkler kadar eski olan bir sanat biçimidir. Yüzyıllar boyu hayatın her anını türkülere konu alıp bu coğrafyaya getirmişiz. Ağıt, feryat, gülme, sevda, kavga… Günlük hayatın içinde ne varsa Türk halk müziğinde de o vardır. Yaklaşık 40 yıldır halk müziğinin içindeyim. Anadolu coğrafyasının ve Türk halk müziğinin türkülerini doğru bir biçimde icra etmek için var gücümüzle çalışıyoruz.”
Türküler gelecek değil, geçmiştir
Türkülerin söylenmediğini, türkülerin yaşandığını belirten Kınalı, “Türk halk müziği ile ilgili anlatacak o kadar çok şey var ki; türküler aslında gelecek değil geçmiştir. Şehitlerimiz, gazilerimiz, yaşanmışlıklarımız, mutluluklar, ayrılıklar… Unutulmayacak olan türkülerin geçmişidir. Yaşanmışlıkların, gazilerin, şehitlerin, savaşların, kurtuluşların, aşkların hikâyesini yansıtan her şey asırlardır türkülerle ve Türk halk müziğiyle ifade edilmiştir coğrafyamızda. Bu yüzden bu kültürü hem Ege’de hem bütün Türkiye’de gençler de dahil olmak üzere herkesin koruması gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Kendi yörem olan Ege’nin türkülerini okumayı ve araştırmayı tercih ediyorum
Ege bölgesine ait müzik kültürüne daha çok ilgi duyduğunu ifade eden Almaç, Ege türkülerinden ve müzik kültüründen şu şekilde bahsetti: “Halk müziği ile ilgili aldığım eğitimde, kendi yörem olan Ege’nin türkülerini okumayı ve bu alanda araştırmalar yapmayı tercih ediyorum. Kendi alanımda uzmanlaşmaya önem gösteriyor, diğer yöreleri de ustasından dinlemeyi tercih ediyorum. Eğer okumam gerekiyorsa da taklit yeteneğimi kullanarak okumayı öğrendiğimi söyleyebilirim. Bölgesel ve yöresel farklılıklar, o bölgenin müzikal kimliğini oluşturur. Örneğin: Ege bölgesinde abdallık geleneği, yörük geleneği, zeybeklik, efelik kültürü bu yörenin yaşantısına göre oluşmuş geleneklerdir. Bölgesel farklılıklar, o yörenin oyunlarına, havalarına, müzik kültürüne yansımıştır elbette. Örneğin, Ege’de yağmurun yağacağı belliyse ona göre hazırlık yaparsınız. Ama Karadeniz’de öyle bir hava vardır ki; ne zaman yağmurun yağacağını bilemezsiniz, bir bakarsınız yağmur yağmış sonra hemen güneş açmıştır. Bu durum, o yörenin insanına biraz daha tez canlılık ve hareketlilik kazandırdığı için bunun halk oyunlarına da yansıdığını görebilirsiniz. Ege yöresine baktığımız zaman bir zeybek kollarını ağır ağır kaldırır. Hareketlerin bir ağırlığı vardır. Her bölgenin müzik kültürü kendine has yöresel özellikleriyle şekillenmiştir.”
Ege müziklerinin detaylı biçimde araştırılması gereken bir yönünün olduğuna dikkat çeken Yılmaz ise, yöreye ait müzik kültürünü şu şekilde değerlendirdi: “Özellikle zeybek kültüründe biliyorsunuz ki figürasyon olarak kahramanlığı, yiğitliği, Kuvayımilliye ruhunu temsil eden sert figürler vardır. Dolayısıyla halk müziklerinde de yiğitlik mertlik üzerine sözler görürsünüz. Ege müziklerinde genellikle çok fazla duygusallığa yer yoktur. Coğrafya neyse sanat da odur. Biliyorsunuz, bu coğrafya sürekli savaşlar gördü. Zeytiniyle, inciriyle verimli ve kaliteli toprakları var. Bu verimli topraklar dışarıdan sürekli baskılara maruz kaldığı için Ege’de yaşayan insanlar ona göre bir kültür edinmişlerdir yiğitlik açısından. Ege’nin müzik kültürü de daha çok yiğitliğiyle ön plana çıkmıştır.”
Ege’nin müzik kültürünü daha çok yaşatmamız gerektiğini düşündük
Ege’nin türkülerini ve müzik kültürünü korumayı hedeflediği radyo programının başlangıç öyküsünü bizlerle paylaşan Almaç, sözlerine şöyle devam etti: “Ege yöresine ait halk müziğinde uzmanlık gerektiren temalı programların yapılmasına ihtiyacın olduğu bir dönemde, böyle bir program içeriği geldi aklıma. Bu program için 2017 yılında radyo yapımcılığına başladım ve hâlâ aktif olarak devam ediyorum. Programın ismi ‘Ege’nin Türküsü’. Ege yöresinin spesifik bölgelerinin folklorik özelliklerini anlatan, müzik kültürünü yansıtan ve açıklayan metinlerle; bunu destekleyen türküler, gurbet havaları, kına havalarıyla, kadın ağzı türküleriyle ve zeybeklerle dolu bir program içeriğim var. Bu içeriği Türkiye Radyo Televizyon Kurumuna (TRT) öneri olarak sundum ve gerçekleştirdim. Öncesinde daha dar alanda sunduğum ‘Zeybekler ve Efe Türküleri’ radyo programını ağırlıklı olarak zeybeklik kültürü ile alâkalı metinler ve onu destekleyici türküler ile gerçekleştiriyordum. Bu programı 3 yıl sürdürdükten sonra ‘Ege’nin Türküsü’ olarak yelpazeyi daha da genişletip devam ettirmek istedim. Ege’nin müzik kültürünü daha çok yaşatmamız gerekir diye düşündük. Ben de kendi yaşadığım coğrafya olduğu için böyle bir radyo programı yapmayı uygun buldum.”
“Ege kültürünün özünün çok iyi anlaşılması gerekir”
Ege müzik kültürünün ve Türk halk müziğinin korunması ve yaşatılması konusunda özü korumanın önemine ve günümüzde yaşanan müzikal kirliliğe dikkat çeken Almaç, “Meslekî anlamda Türk halk müziğinin iyi kavranması ve bunun yanında Ege kültürünün özünün çok iyi anlaşılması gerekir. Özü bozmamak, özü korumak konusunda çok hassasımdır. Müzik ve kültür içerisindeki geleneksel yapıya çok önem veririm. Tabii ki yeni neslin açısından dinlenebilir hâle getirilmesi anlamında da kendi icralarımda ve konserlerimde de buna özen gösteriyorum. Ama önce özü doğru anlamak, doğru bilmek ilgilenenler için çok önemlidir. Günümüzde maalesef bilgi kirliliği olduğu gibi müzikal anlamda da çok büyük bir kirlilik var. Halk müziğinin iyisi, kötüsü anlamında değil ama; iyi bir müzik, iyi icra etme ve iyi estetik anlayışına sahip olunduğu zaman belirli bir standarda ulaşır. Halk müzikleri, dinlenirken ya da icra edilirken mutlaka ait olduğu yörenin özüne göre değerlendirilmelidir.” diyerek sözlerini noktaladı.
Röportajımıza katılarak Ege müzikleri ve Türk halk müziği hakkında bilgilerini bizlere özenle aktaran Bahar Almaç, Özcan Yılmaz ve Nihal Kınalı’ya teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Haber: Berçem Baday
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...
CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN
Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...