Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


DÜNYANIN EŞSİZ MANZARALARI: SEYAHAT FOTOĞRAFÇILIĞINA YOLCULUK

13.01.2024
Yaşam

 

Yeni yerler keşfetmek, farklı kültürleri tanımak ve gezegenimizin benzersiz güzelliklerini görmek... Tüm bunlar seyahat etmenin belki de en güzel yanları arasındadır.  Tabii üstüne bir de fotoğraf çekmeyi seviyorsanız yaşadığınız tüm bu özel anları kayıt altına da alabilirsiniz. Seyahat fotoğrafçılığı; farklı toplulukları tanımak demektir. Fotoğraf makinesiyle birlikte sokak sokak gezmek, anlık ve doğal kareler yakalama fırsatı verir.

 

Seyahat fotoğrafçılığı, dünya üzerindeki birçok insan için sadece bir hobi değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Bu yaşam tarzını benimseyen seyahat fotoğrafçısı Ahu Akbaş, kendi objektifiyle yakaladığı benzersiz anıları ve keşifleri ile bu sanatın derinliklerine dalıyor. Ahu Akbaş, aynı zamanda Fethiye Fotoğraf ve Sinema Sanatı Derneği (FEFSAD) kurucularından olup yönetim kurulu üyesidir. Bakanlık, kalkınma ajansları, gezi ve belgesel, tanıtım filmlerinde kameramanlık ve görsel yönetmenlik de yapmaktadır. “Arapgir ve Giysiler” ve “Kültürler ve Kadınlar” adlı 2 kitabı bulunmaktadır. Şimdi, bu eşsiz hikâyeyi Ahu Akbaş'tan dinleyerek, onun gözünden dünyayı keşfetmeye başlayalım.

 

Seyahat Fotoğrafçılığına olan ilginiz nasıl başladı ve sizi bu alana çeken unsurlar nelerdir?

Ergenlik dönemimde sinemayı çok seviyordum. Festivalleri takip ediyordum. Sinemada bazı karelerin donmasını ve o karelere uzun uzun bakmak isterdim. İlerleyen yaşlarda fotoğrafla tanıştım. Amatör olarak fotoğraflar çekmeye başladım ama sinema karesi gibi fotoğraflar çekmek hep hayalimdi. Şu anda buna yaklaştığımı düşünüyorum. Aynı zamanda videolarını da çekiyorum. İstediğim zaman hareketlendirip istediğim zaman dondurabiliyorum. Fotoğrafçılığı 2006 yılında öğrenmeye başladım. Profesyonel olarak da 2013'ten beri bu işi yapıyorum. Akademik bir eğitim almadım ama benim çok iyi bir hocam olan, aynı zamanda eşim Faruk Akbaş ile Türkiye'yi köy köy gezerek ışığı, fotoğrafı ve kültürleri tanıdım.

 

Favori seyahat lokasyonlarınız nelerdir ve bu yerleri seçme sebepleriniz nedir?

Bence ilk önce Türkiye'de yaşayan herkesin yurt dışı tecrübesinden önce ülkesini tanıması gerektiğini düşünüyorum. Birçok Avrupa ülkesine gitmiş insanlar, Türkiye'de hiçbir yere gitmemiş oluyorlar. Bunun için öncelikle yaşadığımız yerdeki kültürlerimize hâkim olmalıyız diye düşünüyorum. Ülkemizde en çok sevdiğim lokasyonlar ise Bingöl, Varto ve Ayder'dir. Yurt dışında ise Nepali çok seviyorum. Sri Lanka ve Etiyopya'yı da eklemeden geçemem. Yaklaşık 15 ülkeye gittim. Benim nazarımda Nepal ve Etiyopya'nın bende bıraktığı etkilere kısaca değinecek olursam; Etiyopya’yı tek cümle ile ifade etmek gerekirse, bir belgeselin içinde yaşıyorsunuz. Nepal'de, Dünyanın çatısını görmüş oluyorsunuz. Dağların o eşsiz görüntüsü eşliğinde oradaki insanların ciddi anlamda oradaki kültürü içten bir şekilde yaşadığını gördüm.

 

Seyahat Fotoğrafçılığında duygusal bir bağ kurmak için nasıl bir yaklaşım benimsersiniz?

Öncelikle ön yargılarımı bir kenara bırakıyorum. Gittiğim yerin kültürü hakkında araştırma yapıyorum. Gittiğim yere uygun şekilde giyinerek ve davranarak halkla iletişime geçtiğimde onları anlamaya çalışıyorum. Bir turist olarak değil, onlardan biri gibi davranmaya çalışıyorum. Onların bana sunduğu şeyleri sevgiyle, şefkatle kucaklıyorum. Beraber yemek yiyoruz ve çay içiyoruz. Dünyanın her yerinde çay ikram ediyorlar. Kültürel anlamda çayın yeri toplumlarda çok önemlidir. Tüm bu söylediklerimin çıktığı nokta samimiyettir. Bu nedenle samimiyet, kültürler arası ilişkilerde ve bireyler arasındaki etkileşimlerde önemli bir etkendir. 

 

Gittiğiniz yerler arasında en çok duygusal bağ kurduğunuz, evinizde hissettiğiniz ve sıcaklığını yakaladığınız yer neresi biraz bahseder misiniz?

Türkiye'de, özellikle Bingöl'ü düşündüğümde, bu şehirdeki çok sevdiğim fotoğrafçı arkadaşlarımın etkisiyle ve bu coğrafyaya aitmiş gibi hissetmemden dolayı büyük bir duygusal bağ hissediyorum. Bingöl'ün benim için özel olmasının yanı sıra, Ayder'i de söylemeden geçemeyeceğim. O doğanın kendi güzellikleriyle beni içine çektiğini hissediyorum. Ayder, sadece bir coğrafyanın değil, doğanın kendini oraya ait hissettiren büyüsüyle de benim için özel bir yer haline gelmiştir. Yurt dışında ise Nepal’dir. Benim için çok özel bir yerdir. Aslında evdeki konfor alanınızdan çıktığınız zaman beklentisiz gidip orayı anlamak çok güzel oluyor. Diğer türlü insanlar uzaydan gitmiş gibi davranıyor ve bu durum rahatsız edici oluyor. İlk önce fotoğraf makinesini çıkarmamanız gerekiyor, gülmeniz gerekiyor. Bu duyguyu yansıttığınız zaman size kucak açıyorlar.

 

İzleyicilere hangi duygu veya hissiyatı aktarmayı amaçlıyorsunuz?

Doğayı ve insanı olduğu gibi göstermeye çalışıyorum. O kadar güzel bir coğrafyada yaşıyoruz ki, işin büyüsü doğru zaman ve doğru ışıktadır. İnsanlarla sohbet eşliğinde çekilen fotoğraf karelerimde, sadece gördüğüm gibi değil, aynı zamanda o anın içinde hissettiğim duyguları, insanlarla olan samimi sohbetleri ve doğanın o büyülü dokusunu da aktarmaya özen gösteriyorum. Böylece izleyicilerime sadece bir görüntü değil, aynı zamanda bir hikaye ve duygu da sunmayı amaçlıyorum.

 

İleride görmek, tanımak ve fotoğraflamak istediğiniz bir ülke var mı?

İzlanda’ya gitmeyi çok istiyorum. Evet, biliyorum ki bu ülke oldukça pahalı, ancak birkaç ay boyunca kalmak ve her köşesini adım adım gezerek bu eşsiz coğrafyanın derinliklerine inmek istiyorum. Bu deneyim, sadece turistik zenginlikleri değil, aynı zamanda izlediğim yolların ardındaki kültürü de keşfetmek için bir fırsat olacak.

 

“Giysiler, Kültürler ve Kadınlar” adlı kitabınızın genel teması hakkında neler söylemek istersiniz?

Bu kitabı yazmamız çok uzun sürdü. Yaklaşık 10 yılımızı aldı çünkü bunun için bir sponsorumuz yoktu. Biz de eşimle  arabamızı alıp Türkiye’yi karış karış dolaştık. Yazarımız Nimet Demir de bizimle beraber geldi. Çok fazla değişime uğramış bir ülkede yaşıyoruz. Hala kimlikler saklanıyor. Bazı insanlar fotoğraf vermek istemiyorlar ve korkuyorlar. İnsanların genelde mutluyken fotoğraflarını çekmeye çalışıyoruz. Çok kolay olmadığını söyleyebilirim ama bu toprakların gerçekten inanılmaz bir mozaiği var. Umarım en iyi şekilde sunabilmişizdir.

 

İleriye dönük kariyer planlarınızda hangi projeler veya alanlara odaklanmayı düşünüyorsunuz?

En büyük hayallerimden bir tanesi de kısa film çekmektir. Bunu hep erteledim ama artık işe koyulmam gerektiğini düşünüyorum. Umarım yakın zamanda bir projeyle kolektif bir çalışma yapabilirim.

 

Mesleğinizde karşılaştığınız zorluklar ve bu zorlukları aşma stratejileriniz nelerdir?

Artık herkes fotoğrafçıdır. İş tamamen telefon fotoğrafçılığına döndü. Bu duruma karşı değilim ama sosyal medyada değeri olmayan fotoğrafların ön plana çıkması enteresan bir durum. Aynı zamanda yapay zekâ ile birlikte fotoğrafçılığın önüne de bir nebze de olsa geçildi. 

 

 

Son olarak ülkenizi tanıyın, yurt dışına gitmeden önce ülkemizin dört bir yanını gezin. Nasıl bir ülkede yaşadığınızı görün. Mükemmel bir ülkede yaşıyoruz. Çok şanslıyız.

 

Haber: Mustafa Çölyen

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00