Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


DOĞASEVERLERİN GÖZÜNDEN DAĞCILIK VE DOĞA SPORLARI

01.06.2023
Spor

Gençlik yıllarından itibaren doğa yürüyüşleri yaptığını ve zamanla da dağcılığa başladığını söyleyen Aydın Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü kurucusu ve sorumlusu Akın Sakallı ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü Arama Kurtarma ekip lideri olarak görev yapan ve 2009 yılından beri de dağcılık sporu ile ilgilenen Arif Kevenoğlu, doğada olmanın hem spor hem de kişisel zevkleri olduğunu söyleyerek bizlerle doğadaki deneyimlerini ve pek bilinmeyen bilgileri paylaştı.

 

Aydın Doğa Sporları Kulübü’nün, dağcılık ve doğa sporlarına gönül veren dostlarıyla beraber 2017 yılında kurmuş oldukları bir kulüp olduğunu açıklayan Sakallı, “Aslında daha öncesinde de doğa sporlarını yürüttüğümüz bir grubumuz vardı. Daha sonra bazı değişiklikler yaşandı ve 5 yıldır kulübümüz, doğa sporları etkinliklerini yürütmeye devam ediyor. Kulübün işleyişi için önce federasyondan onay ve valiliklerden izin alınır. Sonrasında gidilecek olan bölgelerin isimleri, koordinatları, katılımcıların isimleri, telefon numaraları ve çeşitli kimlik numaralarını bildirilerek bu etkinlikleri gerçekleştiriyoruz. Genel olarak herkese hitap edebilecek şekilde doğa yürüyüşleri etkinliklerimiz yer alıyor. Federasyona bağlı olarak verilen etkinliklerde sporcu yetiştirmek ve katılımını sağlamak amacıyla desteklerde bulunuyoruz. Maddi olarak ulaşım ve eğitim ücretlerini karşılıyoruz. Kamp etkinliklerimiz de bulunuyor. Likya Yolu bunlardan bir tanesidir. Önümüzdeki ay Manisa’ya tırmanışa gideceğiz, bu da yine aktivitelerimiz arasında bulunan tırmanışlardan biridir.” diye açıkladı ve yapay duvar tırmanışları gibi aktivitelerde de katılmak isteyen sporcuları desteklediklerini vurguladı. 

 

“Önümüzdeki günlerde de Bodrum’da Leleg Yolu yürüyüşümüz var”

Farklı illerde de doğa yürüyüşleri yapıldığını ancak bu yürüyüşlerin günübirlik yapılmasından dolayı yürüyüşlerin çoğunlukla Aydın ve çevresinde gerçekleştiğini söyleyen Sakallı, “Tabii ki kendi bölgemiz kadar diğer bölgelere olan yürüyüşler de katılımcılara tanıtım amacıyla yapılıyor. Ancak gidip gelme mesafeleri çok fazla olacağı için bu yürüyüşlerin içerisinde kamp da oluyor. Örnek verecek olursam, Likya Yolu bunlardan biridir. Önümüzdeki günlerde de Bodrum’da Leleg Yolu yürüyüşümüz var. Bunlar Likya Yolu gibi işaretli bir yoldur. 2 gece konaklamalı şekilde 3 güne yayılan bir kamp ve yükler sırtta taşınıyor. Birinci gün 6 km, ikinci gün 12 km, üçüncü gün ise 8 km civarında bir yürüyüş planlıyoruz. Farklı illerde gerçekleştirdiğimiz doğa yürüyüşleri bu şekilde tamamlanmış oluyor.” diyerek, farklı illerde yürüyüşlerin nasıl yapıldığını anlattı. 

 

“Dağda tırmanış yapmak yerine, şehirdeki tırmanış duvarına gidiliyor”

Belirli bir yaşın üstündeki kişilerin etkinliklere daha fazla katılım sağladığını ve gençlerin ise doğa sporu içeren aktivitelerden biraz uzak durduğunu belirten Sakallı, “Bu konuda genel olarak biraz tembeliz ve erişimi daha kolay olan spor dallarına yöneliyoruz. Dağda tırmanış yapmak yerine, şehirdeki tırmanış duvarına gidiliyor. Yani gündelik hayatımızdaki diğer aktivitelerden geri kalmamak gibi, zaman kazanma peşindeyiz. Genel olarak alışmış olduğumuz yaşam alanımızdan uzak kalmak zordur. Bu yüzden gençlerimiz bunu pek tercih etmiyor ve belli bir yaşın üzerindekiler doğa yürüyüşü ve doğa sporlarına daha çok yöneliyorlar.” açıklamalarında bulundu. 

 

“Katılım sayımız 50-60 kişiden yukarıya çıkmaz”

Spor aktiviteleri federasyonlarının bazı illerde temsilcileri olduğunu ve temsilcilerin buna bağlı olarak zaman zaman bütün kulüplerin katıldığı, yoğun katılım oranı olan sosyal farkındalık ya da toplumu kapsayan etkinlikler düzenlediğini söyleyen Sakallı, “Mesela 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 10 Kasım, Kırşehir Ata’yı anma gibi etkinlikler düzenlendi ve birçok katılım oldu. Biz genel olarak sadece üyelik içerisinde lisanslı kişileri dahil ettiğimizden dolayı katılım sayımız 50-60 kişiden yukarıya çıkmaz. Çünkü bizim istediğimiz kriterler, insanları kısıtlıyor ve bazen de katılım sürecini uzatan durumlar yaşanabiliyor. Ama gençler için bunun gibi problemler yok. Ayrıca diğer kulüpler böyle bir şey istemiyorlar. Onlar şart ve kısıtlama aramadan katılımcı kabul edebiliyorlar. Biz bu konuda biraz seçiciyiz, daha profesyonel ve disiplinli bir şekilde doğa yürüyüşlerini ve doğa sporlarını gerçekleştirmeye çalışıyoruz.” sözleriyle, diğer kulüplere oranla daha seçici olduklarından bahsetti.

 

“Özellikle öğrencilere desteğimiz bulunuyor”

Etkinliklere ve kulübe katılabilmek için lisans sahibi olunması gerektiğini söyleyen Sakallı, “Doğa yürüyüşü ve kamplarda kolaylık sağlamak adına özellikle öğrencilere desteğimiz bulunuyor. Üyelerimizden topladığımız aidatları özellikle genç katılımcılarımızın eğitimleri ya da kamplara gittiğinde kullanacakları malzemelerin ücretleri için kullanıyoruz. Bunun içerisinde uyku tulumu ve ayakkabılar yer almıyor çünkü bunlar kişisel malzemelerdir. Ayrıca bunlar, sık sık yıkanmaması gereken malzemelerdir. Bunlar gibi kişisel malzemeleri katılımcılar kendileri karşılar.” ifadeleriyle, kişisel malzemeler için destek sağlamadıklarını belirtti.

 

“Doğanın kendisi, içindeki hayvanlarla, bitkilerle ve kısaca her şeyiyle bir dengedir”

Çevredeki çöpleri toplamanın insani olarak farkındalık yaratmak amacıyla bir çaba olduğunu ama aynı anda tembelliğe de ittiğini ifade eden Sakallı, “Birçok insan ‘nasılsa birileri çöpleri topluyor’ diyor ve atmaktan çekinmiyor. Mesela doğaya çıkarken yaban hayatın olduğu bölümlerde yiyecek bile bırakmamak için herkes yanında naylon poşet taşır. Sebebi ise doğanın kendisi içindeki canlılarla, bitkilerle ve kısaca her şeyiyle bir denge içinde olmasıdır. Mesela şunu anlatmak istiyorum. Doğada yaban hayatın olduğu bölümlere atmış olduğumuz yiyeceklerden beslenen domuz, buradaki besin zincirinin önemli bir parçasıdır. Kendi beslenmesini uğraşarak bulmasıyla, yani yiyeceğini ararken, o bölgedeki toprağı havalandırmasıyla orman daha da gürleşecektir ve canlanacaktır. Onun için farkındalık dediğimiz olaya, biz kulüp olarak bu şekilde bakıyoruz. Doğanın kirlenmemesi çok önemli ama bu biraz da canlıların korunmasıyla da ilgilidir.” diyerek, etkinliklerin içerisinde sadece ayak izi bırakmak, fotoğraf almak ve müdahale etmeden gözlemlemenin esas felsefeleri ve amaçları arasında yer aldığını ifade etti.

 

 “Yürüyüş esnasında karanlıkta ışık yaktırmayız”

Her yıl doğa yürüyüşünden ziyade eğlenceye dönen bir gece yürüyüşü etkinliği yaptıklarını söyleyen Sakallı, “Kısa süren bir yürüyüş ve eğlence derken, yürüyüş bitimi mangallar yanar, katılımcılar getirdiği yiyeceklerini tüketirler ve arkasından da birbirimizle sohbet eder, eğleniriz. Yürüyüş esnasında karanlıkta ışık yaktırmayız, gürültü ettirmeyiz. Çünkü yaban hayatının aktifliği de gece saatidir. Işık ya da ses kirliliğinden etkilenebilirler. Bazıları stres atmaya geliyor ama senin stresini atman demek bir başkasına rahatsızlık vermek anlamına gelmiyor.” şeklindeki ifadeleriyle aktardı.

 

 “Aynı yerde 2 günden fazla çadır kurmayız”

İnsanların kendi ihtiyaçlarını gidermek ve ulaşım sağlamak amacıyla yapmış oldukları yolların da aslında kirlenme için birinci sebep olarak değerlendirdiklerini belirten Sakallı, “Bizler dağlarda kamp kuracağımız yerdeki alanı düzeltme işlemine bile girmiyoruz. Sadece taşlarını toplarız. Aynı yerde 2 günden fazla çadır kurmayız ve çadırı farklı bir tarafa taşırız. Çünkü çadırı kurduğunuz yerin altındaki çimler 2 günden sonra ölmeye başlar.” sözleriyle önemli bir ayrıntıya değindi. 

 

“Benim için Karadeniz Bölgesi ve Toroslar çok özel noktalar”

2009 yılından beri dağcılık ve doğa sporları ile ilgilenen Kevenoğlu, “Türkiye’de Uludağ, Erciyes, Hasan Dağı, Spil Dağı, Kaçkarlar, Süphan, Nemrut, Dümen Dağı, Dedegöl Dağı ve Aladağlar zirve yaptığım dağlardır. Benim için Karadeniz Bölgesi ve Toroslar çok özel noktalar. Özellikle sıra dağların ihtişamı beni her zaman büyülemiştir.” şeklinde konuşarak zirve yaptığı dağları aktardı. 

Dağcılığın, sınırları keşfetme sporu olduğunu vurgulayan Kevenoğlu, “Bunu hem fiziksel hem de mental olarak değerlendirmek doğru olur. Kondisyon olarak belli bir seviyede kalmak, günlük belli başlı antrenmanları aksatmamak, doğru beslenmek ve zihnen sağlıklı kalabilmek bu branş için olmazsa olmazlardandır. Bunları yaşam tarzı haline getirdiğinizde ve günlük rutin oluşturduğunuzda zorluktan ziyade bedenin ve ruhun talebi şeklini alıyor.” ifadelerine yer verdi.

 

“Dağcılık sadece bir spor dalı değil aynı zamanda bir ülkenin vitrinidir”

Dağcılık ülkemizde hızla gelişen bir spordur. Ayrıca belli bir fiziki ve zihinsel kondisyon gerektirmesi bakımından daha çok kendini yetiştirmiş veya yetiştirmeye açık kişiler tarafından yapılıyor olmasının da bu gelişimde etkili olduğunu ifade eden Kevenoğlu, “Bu alanda ilerlemek isteyen ve yeteneği olan sporculara hem bölgesel kulüpler hem de federasyon tarafından, malzeme ve eğitim noktasında sınırsız destek verilmesi çok önemli. Çünkü dağcılık sadece bir spor dalı değil aynı zamanda bir ülkenin vitrinidir. Bu alanda ilerleyen sporcuların eğitim seviyeleri ve sahip oldukları vizyon bunun en açık delilidir.” diye önemle vurguladı.

 

“Tabiat bizim için elzemdir”

Çevre ile ilgili algının sadece yaşanılan şehir veya ilçe dışındaki özel bir alan gibi görülmesi fikrine karşı olduğunu belirten Kevenoğlu, “Sonrasında yaşamın akıp gittiği, yüzlerce canlının yaşam sürdüğü ormanların ve dağların bizden önce, bize rağmen ve bizden sonra var olacağını bilerek hareket etmemiz önemli. Biz onun olmazsa olmaz bir parçası değiliz ancak tabiat bizim için elzemdir. Bu bakış açısı, bizim doğal olana karşı duruşumuzu belirleyen ilk ve önemli sebep olmalıdır.” diye eklemede bulunarak sözlerini noktaladı.

 

Dağcılık ve doğa sporlarının gençler tarafından da bilinçli olarak ilgi görmesini önemli bulan Akın Sakallı ve Arif Kevenoğlu, doğaya müdahale etmek yerine onu anlamaya ve uyum sağlamaya çalışmayı gerekli bulduklarını vurgulayarak, deneyimlerini ve görüşlerini aktardılar.

 

Haber: Doğukan Dere

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00