Görünmeyen, değersiz gibi görünen atıklar, minik böceklerin ellerinde yeniden hayat buluyor. Böcek çiftlikleri, doğanın döngüsüne saygı göstererek, atıkları faydaya dönüştürüyor. Bu yenilikçi yaklaşım, sürdürülebilir tarımın temelini atıyor ve ekolojik dengeyi koruyarak geleceğe umut bırakıyor.
Böcekler, sadece ekosistemin bir parçası değil, aynı zamanda modern hayvancılığın geleceği. Özellikle siyah asker sineği larvaları, yüksek protein ve yağ oranları sayesinde balık, tavuk ve evcil hayvan yemlerinde alternatif bir kaynak olarak öne çıkıyor. Geleneksel yem hammaddelerine kıyasla çok daha düşük çevresel etki bırakan bu minik canlılar, yem sanayisinde sürdürülebilirliği mümkün kılıyor. Artan küresel nüfusla birlikte protein ihtiyacını karşılamak için yeni kaynaklara duyulan ihtiyaç, böceklerin yem sektöründeki değerini her geçen gün artırıyor. Türkiye’de gelişen böcek çiftlikleri, hem gıda atıklarını geri dönüştürüyor hem de yüksek besin değerine sahip yem hammaddeleri üreterek hayvancılığın geleceğine katkı sağlıyor. Düşük maliyetli, az su ve enerjiyle üretilebilen bu sistemler, doğayla uyumlu ve çevre dostu çözümler sunuyor. Böcekler, sadece besin zincirinin önemli bir halkası olmakla kalmıyor; aynı zamanda çevreye duyarlı bir tarım ve hayvancılık anlayışının da simgesi haline geliyor. Aynı zamanda bu üretim modeli toprağa, suya ve enerjiye olan bağımlılığı azaltarak, sürdürülebilir tarımın temel taşlarından biri oluyor. Gözle görülmeyecek kadar küçük olan bu canlılar, dev bir dönüşümün öncüsü. Biz de böcek üreticiliği ve yem sektöründeki etkilerini daha yakından öğrenmek için, Antalya’da 11 yıldır böcek yetiştiriciliği yapan Mustafa Akçay ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Doğaya uyumlu bir besin döngüsü
Böceklerin hayvan yemi olarak kullanılmasına dikkat çeken Akçay, “Böcek bazlı yemler, son yıllarda yem sektöründe giderek daha fazla ilgi görmeye başladı. İşleyiş aslında oldukça basit ve doğaya uyumlu bir döngüye dayanıyor. Öncelikle tarım ve gıda sektöründen çıkan organik atıklar, özel çiftliklerde böceklerin beslenmesinde kullanılıyor. Bu böcekler, çok kısa sürede bu atıkları değerlendirip yüksek proteinli bir biyokütleye dönüşüyorlar. Ardından bu protein kaynağı kurutulup işlenerek yem hammaddesi haline getiriliyor. En çok da tavukçuluk, balıkçılık ve evcil hayvan mamaları sektöründe kullanılıyor. Çünkü bu hayvanlar doğada da böceklerle besleniyor, yani bu onların doğal beslenme alışkanlığına çok uygun bir seçenek oluyor. Bu yüzden sindirimi kolay, besleyici değeri yüksek bir alternatif yem olarak öne çıkıyor. Ayrıca üretimi geleneksel hayvansal yem kaynaklarına göre çok daha az su ve alan gerektiriyor. Hem çevreye duyarlı hem de döngüsel ekonomiye katkı sağlayan bir model diyebiliriz.” diye ifade etti.
Böceklerle doğal geri dönüşüm
Gıda atıklarının böcekler tarafından dönüştürülmesi süreci hakkında Akçay, “Bu süreç, aslında oldukça verimli bir geri dönüşüm yöntemidir. Böcekler, özellikle larva evresindeyken, organik atıkları çok hızlı bir şekilde tüketebilirler. Bu atıklar, gıda endüstrisinden ya da evlerden çıkan, genellikle geri dönüştürülemeyen organik materyaller olabilir. Böcekler, bu atıkları besin olarak kullanarak büyürler. Bu süreçte, atıkların içindeki besin değerleri böcekler tarafından sindirilir ve besleyici proteinlere dönüştürülür. Bu şekilde, atıklar doğal bir şekilde işlenmiş olur. Ayrıca, böceklerin atıkları da organik gübreye dönüşebilir. Bu da toprağa geri kazandırılabilir. Hatta böcek yetiştiriciliği, sera gazı emisyonlarının düşürülmesinde de önemli bir katkı sağlıyor. Nihayetinde hem atıkların yok olması sağlanır hem de verimli bir protein kaynağı elde edilir.” sözleriyle, çevresel anlamda bir kazanım sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda ekonomik açıdan da büyük faydalar sunduğunu vurguladı.
Doğa dostu böcekler
Yaygın olarak yetiştirilen böcek türlerinden bahseden Akçay, “Doğa dostu böcekler, çevresel sürdürülebilirlik sağlamak adına büyük faydalar sunuyor. Bunlar arasında siyah asker sineği, un kurdu ve hamam böceği gibi türler yer alıyor. Siyah asker sineği larvaları, organik atıkları hızla tüketir ve bu süreçte büyük miktarda biomass üretir. Bu biomass, gübre olarak kullanılabilir, yani atıklar doğal yollarla geri dönüştürülmüş olur. Ayrıca, bu böcekler atık yönetimini iyileştirirken çevreye zarar vermeden organik gübre üretiminde kullanılırlar. Un kurdu ise protein içeriğiyle bilinen ve hızla çoğalabilen bir türdür. Bu yüzden özellikle hayvancılık ve tarım alanında kullanımı yaygındır. Hamam böceği ise, bazı çiftliklerde organik atıkların dönüştürülmesinde faydalı bir böcek olarak yer alır. Yurt dışında, özellikle de Avrupa ve Asya’da, çekirge üretimi de oldukça yaygındır. Nadirde olsa Türkiye’de de yetiştirilmekte. Çekirgeler, yüksek protein içeriğiyle bilinir ve çevre dostu üretim süreçlerine katkı sağlamaktadır. Sürdürülebilir gıda sistemlerinin önemli bir parçası haline gelmiştir.” sözleriyle, aynı zamanda tarım ve hayvancılık sistemlerine entegre edilebildiğini vurguladı.
Böcek yetiştiriciliğinde karşılaşılan engeller
Sektörde karşılaşılan en büyük zorluklara değinen Akçay, “Böcek yetiştiriciliği, henüz Türkiye’de çok yeni bir alan olduğu için, öncelikle yasal altyapı eksiklikleri ciddi bir engel oluşturuyor. Üretimden pazarlamaya kadar net bir mevzuat bulunmadığı için süreçler bazen belirsiz ilerliyor. Bir diğer önemli zorluk ise toplumdaki algıdır. İnsanlar böcek denildiğinde hâlâ olumsuz bir tepki verebiliyor. Bu da özellikle ürünlerin ticarileşmesini ve kabul görmesini zorlaştırıyor. Ayrıca teknik bilgi ve altyapı eksikliği de sektörü yavaşlatan etkenler arasında. Bu tarz üretim sistemleri için özel ekipmanlar, kontrollü ortamlar ve bilgi birikimi gerekiyor. Ayrıca toplumun bilinçlenmesi için de çeşitli seminerler, tanıtım çalışmaları ve sosyal medya üzerinden bilgilendirme faaliyetleri yürütülüyor. Sektörün büyümesi için bu adımlar oldukça önemli.” sözleriyle, böcek yetiştiriciliğinin gelişmesinin zaman ve iş birliği gerektirdiğini söyledi.
Böceklerden sağlık alanında yeni çözümler
Böceklerin ilaç sanayisinde kullanımına da değinen Akçay, “Böcekler, yalnızca gıda veya gübre üretiminde değil, aynı zamanda ilaç sanayisinde de önemli bir potansiyele sahip. Özellikle bazı türlerin salgıladığı enzimler ve bileşenler, antibakteriyel ya da yara iyileştirici özellikler taşıyor. Örneğin, bazı larva türleri, enfekte olmuş dokuları temizleyip iyileşmeyi hızlandırabiliyor. Bu durum, özellikle tıpta kronik yara tedavilerinde ve alternatif iyileştirme yöntemlerinde değerlendiriliyor. Ayrıca, böceklerden elde edilen bazı proteinler ve yağ asitleri, bağışıklık sistemini destekleyen takviye ürünlerin üretiminde de kullanılabiliyor. Bu alandaki çalışmalar hâlen gelişme aşamasında olsa da böceklerin farmasötik alanda kullanımı önümüzdeki yıllarda çok daha fazla gündeme gelecek gibi görünüyor.” ifadelerini kullanarak, böceklerin sağlık sektöründeki yerinin giderek büyüdüğüne dikkat çekti.
“Bazı ülkelerde böcekler un haline getirilip besin ürünlerinde kullanılmakta.”
Böceklerin besin olarak tüketilebilmesi durumundan söz eden Akçay, “Türkiye’de böceklerin insanlar için gıda kaynağı olarak kullanılması henüz yaygın değil. Bu konuda bazı kültürel ve psikolojik engeller bulunuyor ve insanlar genellikle böcekleri gıda olarak görmekte zorlanıyorlar. Ancak dünya genelinde durum farklı. Aslında Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi bölgelerde böcekler, binlerce yıldır geleneksel gıda maddeleri olarak tüketiliyor. Özellikle böceklerin yüksek protein içeriği ve besleyici değerleri, bu bölgelerde böcekleri sağlıklı ve sürdürülebilir bir gıda kaynağı yapıyor. Avrupa ve Kuzey Amerika gibi bölgelerde de son yıllarda böcek tüketimi artmaya başladı. Örneğin, bazı ülkelerde böcekler un haline getirilip besin ürünlerinde kullanılmakta. Türkiye’de bu alışkanlık henüz yaygınlaşmamış olsa da gelecekte, özellikle sürdürülebilir gıda kaynakları konusunda artan farkındalıkla birlikte, böcek tüketiminin daha fazla kabul görebileceğini düşünüyorum.” diye aktardı.
Bizlere böcek yetiştiriciliği ve çevresel sürdürülebilirlik hakkında bu değerli bilgileri verdiği için Mustafa Akçay’a teşekkür ederiz.
Haber: Nagihan Şimşek
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...