Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


DİJİTAL SÖMÜRGECİLİK: TEKNOLOJİ DEVLERİ KÜRESEL ÇAPTA BİLGİYE SAHİPLER

04.06.2024
Yaşam

 

Dijital çağın gelişimiyle birlikte, kültür alanında da büyük değişimler yaşanıyor. Ancak bu değişim sadece yeni medya araçlarının ortaya çıkmasıyla sınırlı değil aynı zamanda büyük teknoloji şirketlerinin kültürel üretim ve yayılma süreçlerindeki etkinliğiyle de yakından ilişkilendirilebilir. Google, Facebook, Amazon gibi devler, kültürel içeriklerin üretimi, dağıtımı ve tüketimi üzerinde giderek artan bir hakimiyet kuruyorlar. Bu durum, geleneksel sömürgecilik kavramını dijital alana taşıyarak, yeni bir tür 'dijital sömürgecilik' olgusunu doğuruyor.

 

Dijital çağın hızla evrilen peyzajında kültürel ve ekonomik ilişkilerin dinamikleri de yeniden şekilleniyor. Geleneksel sömürgecilik kavramının dijital dünyaya yansımasıyla ortaya çıkan dijital sömürgecilik günümüzün en tartışmalı konularından biri haline gelmiştir. Bu yeni olgu, teknoloji devlerinin kültürel içeriklerin üretimi, dağıtımı ve tüketimi üzerinde giderek artan bir hakimiyet kurmasıyla tanımlanıyor. Küresel şirketler, kültürel alanda giderek daha fazla kontrol sağlayarak küresel bir bilgi sahipliğinin öncüleri haline geliyorlar. Bu durum, kültürel çeşitliliğin ve bağımsız üretimin önündeki engelleri de beraberinde getiriyor. Bu haberde dijital sömürgecilik olgusunun detaylarını ve etkilerini Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör ile yakından inceleyeceğiz. 

 

Bize kendinizden bahseder misiniz? 

Prof. Dr. Nazife Güngör, Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu mezunuyum. Gazi Üniversitesi'nde akademik kariyerime başladım. 2000-2001'de Manchester Üniversitesi'nde konuk akademisyenlik yaptım. Gazi Üniversitesi'nde Rektörlük Danışmanlığı ve Gazetecilik Bölüm Başkanlığı görevlerinde bulundum. Emekli olduktan sonra İstanbul Arel Üniversitesi'nde dekanlık yaptım. Üsküdar Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladım, 2013-2023 yılları arasında İletişim Fakültesi Dekanı olarak görev aldım ve 2023'te Üsküdar Üniversitesi'ne Rektör olarak atandım. 

 

Dijital sömürgecilik kavramını daha iyi anlayabilmek adına bir tanım söyleyebilir misiniz?

Günümüzde dünya dijital teknolojilerin içerisinde yer almaktadır. Şu anda dünyamız dijitalleşmeyle beraber gerçekleşen üçüncü teknolojik devrimini yaşıyor. Birinci teknolojik devrimi sanayi devrimiyle başladı. İkinci teknolojik devrim ise bilgisayar bazlı teknolojilerin ortaya çıkmasıyla beraber gelişti. Şimdi dijital ile birlikte üçüncü bir teknolojik devrim yaşıyor. Burada vurgulanması gereken nokta diğer devrim dönemleri ve şimdiki teknoloji devrim dönemi kapitalist sistemin içerisinde oluştu ve kapitalist sistemin kurallarıyla işliyor. Dijitalleşmenin oluşumu ve işleyişi kapitalist sistemin içerisinde gerçekleşti. Kapitalist sistem eşitlik unsurlarını yok eden ve eşitliğe fırsat vermeyen bir sistemdir çünkü yarışmacı anlayışı ortaya çıkaran bir sistemdir. Yarışmacı zihniyette de yarışta önde olanlar güçlü kesimi, arka planda olanlar ise güçsüz kesimi simgeleştiriyor. Zengin bir ailede doğan biriyle yoksulluk içerisinde doğan biri yarıştırdığında eşit koşullarda büyümüş olmuyorlar. Bu nedenle kapitalist sistemde kimin önde olduğu belli olmaktadır. Dolayısıyla ezen ve ezilen üzerine veya sömürü anlayışı üzerinde kurulmuş olan bir sistemin içerisinde doğan dijital teknolojiler ister istemez sömürü ilişkileriyle oluşan sistemin içerisine yerleştiriliyor. Teknolojiler aygıtlardır, teknolojileri işleten aktörler ise insanlardır. Dolayısıyla, mesele aygıtlar ile aktörler arasındaki ilişkidedir. Aktörler, kapitalist sistemin içerisinde iktidar alanı oluşturmak ve kitleleri kendi iktidar alanları içerisine alıp orada sömürge anlayışı üzerine kurulmaktadır. Öncelikle aktörler kendi çıkarlarını gözetmektedir. Dijital teknolojileri de sistemin başında yer alan aktörler yönlendirmektedir. İnsan anlayışı da değişmediği sürece sömüren ve sömürülen ilişkileri her zaman devam edecektir. Kapitalist sistem kurduğu eşitsizlikler anlayışını değişmediği sürece bu ilişkiler devam edecektir. 

 

Büyük teknolojik şirketler dijital sömürgecilikte hangi rolleri oynarlar?

Sömürü ilişkilerinde, kapitalist sistemin eşitsizlikler üzerine kurduğu sistemde sömürülen ve sömüren ilişkilerine dayalı anlayış değişmediği sürece ortaya çıkan, değiştirilen, üretilen her yeni teknolojiyi sermaye sahipleri  sahiplenmektir. Günümüzde hepimiz Twitter’a giriyoruz. Hepimiz bu mecralarda etkin durumundayız. Bu mecranın sahibi kabloları veya hattı kestiği anda hepimiz bu mecralara erişemiyoruz. Hepimiz ancak bunun gibi teknolojik mecraların izin verdiği ölçüde bilgi paylaşımı yapıyoruz. Dolayısıyla eşitsizlik burada başlıyor. 

 

Dijital sömürgecilik kültürel çeşitliliğe nasıl etki eder? 

Dijital kavramı dışında sömürgecilik kavramına değinirsek sömürgecilik tek başına kültürel çeşitlilik için büyük bir tehdittir. İnsanlık tarihinden örnek verirsek Pakistan, Avustralya gibi ülkeler İngiliz sömürgesiydi. Bu sömürge ilişkilerinin bitmesinin üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen Hindistan’da, Pakistan’da ve Avustralya’da hala etkisi devam etmektedir. Bu ülkelerin dili İngilizce oldu. Bu ülkelerin kültürleri İngiltere kültürü etkisindedir. Alışkanlıkları, tarzları İngiliz kültürüne benzemektedir. Emperyal etki altında orada oluşturdukları yaşam tarzı ve etkileri hala devam etmektedir. Aynı şekilde Kuzey Afrika, Güney Afrika’da da benzer durumlar gözlemlenmektedir. Fransa sömürgesi altında kalan bu ülkeler hala Fransızca konuşmaktadır. Kendi yerel dilleri olmasına rağmen o bölgedeki insanlar oldukça iyi derecede Fransızca bilmektedir. 

 

Günümüzde dönersek televizyonun ve Hollywood sinemasının yaygınlaşmasıyla birlikte tüm dünya Amerikan merkezli pop kültürün etkisi altına girmiştir. 1960’lı yılların başında Avrupa başta olmak üzere dünya genelinde “Amerikanlaşma” kavramı gelişmeye başladı. Dünya Amerikan kültürünün etkisi altına girmeye başladı. Hollywood sinemasıyla, televizyon programlarıyla pop kültürünü bütün dünyaya yayarak  bütün dünyada tek kültür oluşmaya başladı. Peki, Amerika’nın niye işine geliyor? Çünkü kültür bir tür yaşam pratikleridir yani kültür toplumun yaşam pratiklerini ve davranışlarını, tutumlarını, değerlerini ve inanış biçimi gibi birçok farklı biçim oluşturur. Davranışlarımız, yaşam tarzımız, düşünce biçimimiz gibi alışkanlıkların hepsi kültür çatısı altında biçimleniyor. Eğer güçlü kesim kendi kültürünü ya da kendi işine gelen bir kültür biçimini dünyaya yerleştirirse ve bunu geniş kesimlere yayarsa belli yaşam tarzlarının diğer kültürlere yerleştirir. İşte o zaman da o yaşam tarzına uygun ürünler üretip satacaktır. Kültür yerleştirmek aynı zamanda ona uygun ürünler satmak demektir. Örneğin hamburger kültürü bize nereden geldi? Amerika’dan geldi. Peki Amerika bunu bize nasıl anlattı? Dizi ve filmlerle anlattı. İnsanlar Amerikan filmlerinde hamburgeri ve kolayı çok keyifle yiyen insanlar gördü. Dünyanın her tarafında hamburger firmaları açıldı. Aynı şekilde insanlar hamburgerden keyif alıp hamburger yemeye başladı. Dünya hamburger yedikçe Amerika para kazandı. Şimdi ise her tarafta kahve firmaları var. Hepimiz kahve içiyoruz ve çok seviyoruz. Kafede içtiğimiz her kahvede Amerika’nın Starbucks’ı para kazanıyor. Sermaye daha da güçleniyor ve dünyaya daha da egemen oluyor. Bir diğer örnek ise Nescafe’dir. 1980 öncesinde Türkiye’de nescafe kültürü yaygın değildi. Arada insanlar Almanya’ya gittiklerinde oradan Nescafe getiriyorlardı. O zaman Türkiye Nescafe ile tanıştı. O zamanlar Türkiye’de Türk kahvesi kültürü vardı. 1980 yılından sonra neoliberal politikanın etkisinde kupa kültürü, filtre kahve kültürü yerleşti. Bununla birlikte tüketen toplum kültürü oluşturuldu. Bizi kendi kültürlerinin etkisi altında bırakıp kendi ürünlerini satıyorlar ve bunun sonucunda sermaye sahipleri de gücüne güç katıyor. Ekonomik anlamda güçlerine güç katıyorlar. Tek tip kültürü yaygınlaştırmak kapitalist sistemin çıkarlarına hizmet ediyor. Bu tektipleşmenin etkisi sonucunda sermaye sahipleri ürettikleri ürünleri kolaylıkla pazarlayabilmektedir. 

 

Dijital sömürgecilik veri gizliliğine ve bireysel özgürlükler gibi temel insan hakları üzerinde nasıl bir etkiye sahiptir?

Sömürgecilik kavramının içerisinde eşitsizlik anlamı vardır. Bireylerin özel alanını işgal etmektedir. Örneğin, bir günlük hayatımıza bakalım. Bununla ilgili bir hikaye vardır. Adamın biri bir gün o kadar bunalıma girmiş ki intihar etmek istiyormuş. Sabah kalmış ve şöyle düşünmüş: “Ben sabah kalkıyorum ve her şey marka. Elektrik, su, kahve gibi her şey marka. Akşam eve gelince dizi izliyorum.” Sürekli sermayelerin arasında yaşamaya başladığını düşünmüş. Tam intihar edecekken kullandığı ipin de marka olduğunu görmüş ve  “En iyisi ben yaşamaya devam edeyim” demiş. Maalesef ki sermayelerin arasında yaşamaya mahkumuz. Günde 7-8 saat çalışıyoruz ve iş dışında kalan serbest zamanımızda hobilerimizi gerçekleştiririz, dinleniriz, sosyal medyada vakit geçirebiliriz ancak şimdi ister iş yaşamında, istersek sosyal hayatımızda biz, bize dayatılan bilgilere maruz kalıyoruz ve sonrasında iyi bir uyku uyumuyoruz çünkü özel alanımız kalmadı. Kapitalist sistem sanayileşmeyle birlikte gelişmeye başladığında, sermayeleşmeyi hayatımıza yerleştirdiler. Patronlar işçilerin kazandırdıkları paraları tekrar nasıl geri alabiliriz diye düşünmeye başladılar. Bunun sonucunda futbol sektörü gibi birçok sektör gelişti ve insanlar aynı zamanda eğlendiler ve patronlar kazanmaya başladılar. Bu nedenle sermaye sahipleri insanların alanına girmeye başladılar. 

 

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır? 

 

Hepimizin kendimizden başlayarak bilinçli olarak kendi yaşamımızı tanıması ve gelişimimize katkı sağlaması gerekiyor. Öncelikle kendimizi tanımlamalıyız, kendi mücadelemizi vermeliyiz ve sonra etrafımızda veya içerisinde bulunduğumuz ortamda büyük ya da küçük de olsa mutlaka katkı yapmalıyız. Hepimiz bir hayat yaşıyoruz ve bu hayata anlamlı bir şeyler katalım. 

 

Haber: Sena Kıskaç

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00