Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


DEPREM SÜRECİNDE KEDİ VE KÖPEKLERİN DAVRANIŞLARI

11.04.2023

 

Kedi ve köpek dostlarımızın fiziksel sağlığının önemli olduğu kadar, davranışlarının sağlıklı olması da önemli. Stres, ayrılık kaygısı, korku gibi çeşitli nedenlerle, evcil dostlarımızda bazı davranış bozuklukları görülebilmektedir. Ülkemizde yaşadığımız büyük depremden etkilenen kedi ve köpeklerde, davranış bozukluklarının ortaya çıkması da mümkündür. 

 

Kedi ve köpeklerin davranış bozukluklarına bağlı olarak Prof. Dr. Ebru Yalçın ile görüştük. Prof. Dr. Ebru Yalçın, Türkiye’de köpeklerde davranış bozuklukları üzerine yazılan ilk doktora tezinin sahibi. Uludağ Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda tamamlayarak doktor ünvanını almıştır..  Yalçın, 2004-2007 yılları arasında aynı üniversitede Araş. Gör. Dr. ve 2007-2008 arası Öğretim Görevlisi kadrosunda çalışmış olup, 2009 yılında Yardımcı Doçent Dr., 2011 yılında Doçent Dr, 2017 yılında Prof.Dr. ünvanı almıştır. Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı’nı yapmış, Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyon Üyeliği görevlerine devam etmektedir.  Yurtiçinde birçok programa katılan Yalçın, Amerika’da davranış bilimleri konusunda İyi Veteriner Hekimlik Uygulama Programı’nda ödül almıştır. 

 

Kedi ve köpeklerde davranış bozukluğu nedir? 

Davranış bozukluğu, kedi ve köpeklerin normal davranış repertuvarlarının dışında sergiledikleri tüm davranışlar olarak tanımlanabilir. Kedi ve köpeklerin hayatımıza girmesi ile onları daha rahat gözlemlemeye başladık. Öte yandan bizlerle yaşamak, onlar için bazı problemleri beraberinde getirdi. Bu durum ikiye ayrılabilir. Kedi ve köpeklerin normal davranışları içerisinde olan bazı davranışlar, insanlarla birlikte yaşadıklarında istenmeyen davranışlar olarak görülebilir. Örneğin, yabancı biri gelince havlaması, sahip olduğu bölgeyi aşırı koruması, insan ve hayvanları koklaması, uzun mesafe koşma istemeleri vb. özellikler bu durumlara örnek olarak sıralanabilir. Bazen insanlar, bu gibi davranışları, bir davranış problemi olarak algılayabiliyor ve bunun çözülmesini isteyebiliyor. Bazı davranışlar da normal olmayabilir ve hayvan dostumuzun, kendine zarar vermesine yol açabilir. Bu davranışlar kuyruk ısırma, kendine zarar verme, aşırı korku ve endişe gibi görülebilir ve tedavi edilmesi gerekir. Dolayısıyla, hangi davranışın normal olduğu veya olmadığı konusunda veteriner hekimlere danışılmalıdır. Durumun tedavi edilmesinin gerekliliğine de veteriner hekim karar vermelidir.

 

Hayvan ebeveynleri olarak davranış sorunlarını nasıl gözlemleyebiliriz, tanı koyma süreci nasıl ilerliyor?

Bir davranış kedi ve köpeğin hayatını tehdit edip, zorlaştırıyorsa, ya da başka hayvan ve insana zarar veriyorsa bu durum, bir davranış problemi olarak tanımlanabilir. Kediler arası agresyon, doğada kaynaklarını korumak için normal bir davranış olarak sayılsa da, bu durum ev içinde yaşandığında ciddi sorunlara yol açabilir. Saldırganlık/reaktivite, yaygın anksiyete bozukluğu, ayrılık kaygısı, bilişsel fonksiyon yetmezliği, fobiler ve obsesif-kompulsif davranış problemleri başta olmak üzere, hayvanlarda pek çok sorun ile karşılaşılabilir. Davranışın bir problem olup olmadığına sadece veteriner hekimler karar verebilir. Öncelikle hasta hakkında doğumundan başlayıp günümüze kadar “anemnez” dediğimiz, hastanın ayrıntılı öyküsünü alıyoruz, sonrasında genel muayenesini yapıyoruz. Hemogram, serum, biyokimyasal analizler, idrar muayenesi, gerekirse röntgen, ultrason ve MR muayenelerini tamamlıyoruz. Her hastada tüm analizleri istemediğimiz durumlar da oluyor. Hangi testlerin yapılacağına, şüphelenilen hastalığa göre hekim karar veriyor. Alınan tüm veriler bir araya getirilerek tanı konuluyor ve tedaviye karar veriliyor.

 

Deprem anı ve sonrasında kedi, köpek dostlarımız da zor bir süreç geçirdi. Depremden kaynaklı olarak, hayvanlarda ne gibi davranış bozuklukları görülebilir? 

Depremin şiddeti ve ortaya çıkan sarsıntının yaratacağı etkiler, yıkımın boyutu ve insanların panik hali bir arada düşünüldüğünde kedi ve köpekler için bu deneyimin ne kadar travmatik olacağı anlaşılabilir. Evlerinin ve rutinlerinin bu kadar ani değişimi onları endişelendirecektir. Daha önce hiç sokağa çıkmamış olan kedi ve köpekler, bir anda enkaz altında ya da evlerinde uzun süre aç, susuz, yalnız kaldılar. Bu durum onları fazlasıyla korkuttu. Devam eden artçı sarsıntılar, gürültü ve kaosu da eklediğimizde durum onlar için oldukça zor hale geldi. Bazı kedi ve köpekler, hiç tanımadıkları insanlar tarafından evlerinden alınmaya çalışıldı. Bu duruma reaktif tepkiler verdiler. Sonrasında uzun süre taşıma kutularında kalmaları, arabalarda tutulmaları, toplu olarak transfer edilmeleri ve bilmedikleri ev ya da kliniklerde konaklamaları kedi ve köpekler için endişe verici bir durum. Aşırı korkmaları nedeni ile reaktivite/agresyon ile çok fazla karşılaştık. Sonrasında, stres ile baş edebilmek için kendilerini aşırı yalama, zarar verme, iştahsızlık, idrar yolu enfeksiyonları ile fazlasıyla karşılaşıldı. Stresin bağışıklık sistemini zayıflatması nedeniyle FIP, kan parazitleri ve kronik taşıyıcı hastalıkların aktif hale geçebildiğini gördük. 

 

Depremden etkilenen kedi ve köpeklerdeki davranış bozuklukları kalıcı olabilir mi?

Kedi ve köpekler, ebeveynleri ile güvenli bir şekilde, evlerinde konforlu bir alanda kalmadıkları sürece bu davranış bozuklukları kalıcı hale gelebilir ya da başka davranış problemlerine yol açabilir. Bu yüzden kedi ve köpekler için mümkün olduğunca güvenli, yeni ve saklanabilecekleri alanlar yaratılmalı, gürültüden uzak tutulmalıdır. Ebeveynlerinin yanlarında olduğu, yeterli ilgi ve sevgi gösterildiği sürece daha iyiye gidecektir.

 

Depremden etkilenen kedi ve köpeklere ilk yaklaşımımız nasıl olmalıdır, onlara bu süreçte nasıl davranmalıyız?

Kedi ve köpekler geçici olarak klinik, sahra çadırı ya da kafeste kalıyorsa, onlar için mümkün olduğunca uygun bir alan sağlanmalıdır. Kediler kafeste kalmayı tercih ederken, köpekler, tuvalet ihtiyacı nedeni ile gezdirilmek zorundadır. Köpeğin/kedinin beden diline dikkat edilmelidir. Özellikle ilk günlerde gereksiz streslerden kaçınılmalıdır. Zorla sevilmemeli, sürekli öpülmemeli, ani ses ve ışığa maruz bırakmaktan kaçınılmalıdır. Kapalı ve elektriğin olduğu bir alanda ise feromon difüzörleri (Sentetik feromon) işe yarayabilir. Eğer elektrik sağlanamıyorsa, feromon spreyler ile bölgeye alışması sağlanmalıdır. Adaptasyonun daha kolay olması için, kaygı giderici ürün ya da ilaçlar kullanılmalıdır. Artçı sarsıntılar, oluşan kaos ve gürültüye, ebeveynlerinin yanında olmaması eklenince, hayvanlar son derece gergin olabilir ve saklanmayı seçebilirler. 

 

Birçok kedi ve köpek başka bölgelere nakledildi. Yeni bir yerde yaşayacak olan canlara nasıl bir ortam hazırlamalıyız? 

Nakil evresi panik havasında ve hayvanlar için doğru olmayan şekilde ilerledi. Yalnızca deprem bölgesinden gönderilmek amacıyla, kedi ve köpeklerin, çok uygun olmayan şekilde nakilleri yapıldı. Bulaşıcı ve zoonotik hastalıklar açısından veteriner hekim uyarılarına uyulmadı. Deprem sonrası yardım amacı ile hızlıca alınarak başka evlere aktarılan kediler ile evdeki diğer kediler arasında gergin bir ortam oluşunca, kediler arasında kavgalar neden oldu. Saklanabilecekleri alanlar yapmak, rahatsız etmemek, tırmanabileceği üst raflara çıkmalarını kolaylaştırmak, yapılması gerekenler arasında yer almalıdır. Bu yüzden mümkünse alışma evresinde, depremzede kediye ayrı bir oda tahsis edilmesi ya da kedi olmayan evlerde misafir edilmeleri tercih edilmelidir. Gelen kedi kadar evde yaşayan diğer kedilerin de strese girmesi önlenmeli, refah koşullarına dikkat edilmelidir. Köpekler için de güvenli evler seçilmeli, bir anda çok fazla köpeğin yaşadığı ortamlara aktarılmamalıdır. 

 

Beslenme süreci aynı şekilde devam etmeli midir, beslenme düzeni değişikliği ne gibi etkiler yaratabilir?

Alışma evresinde, normal yaşantısında da olması gereken taze ve iyi kalitede kuru mamalar kullanılmalıdır. Daha önceki kullanılan mamayı bilmek mümkün olmasa da yaşına, ırkına ve sağlık durumuna göre uygun bir mama seçilmelidir. Her zaman taze su sağlanmalıdır. Kedinin suyu her gün değiştirilmelidir. Yeterli su içmedikleri durumlarda sıvı miktarını arttırmak ve sosyal ilişki kurmayı kolaylaştırmak için yaş mamalar tercih edilebilir. İdrar ve dışkı çıkışları takip edilmelidir. Aşırı stres, mama ve ortam değişikliği, kedilerde kusma, ishal ve kabızlığa yol açabilir. Olumsuz durumlarda veteriner hekime başvurulmalıdır. Kedilerde stresi azaltmak için mama kaplarında her zaman az miktarda da olsa mama bulundurulmalı, köpekler için, günde iki öğün mama sağlanmalıdır.

 

Son olarak bizlere neler söylemek isterseniz? 

Kedi ve köpeklerin stresini azaltmaya çalışırken aynı anda kendisi de mağdur olmuş, yakınlarını kaybetmiş, kedi/köpeği için endişelenen insanlarla da ilgilenilmesi gerekecektir. Kedi/köpeği enkazda kalmış, sonradan kurtarılmış, yaralanmış olan insanlar normalden daha fazla endişelenebilir ve onları koruyamadığını düşünecektirler. Deprem anında yakalayamadığı ya da hasarlı evlerine giremedikleri için kedi ve köpeklerini alamayan insanları yargılamak ve bulunan kedi/köpeklerini onlara geri vermemek, daha da yıkıcı sonuçlara yol açacaktır. Bu nedenle evcil hayvan ebeveynleriyle olan konuşmalarda kelimeleri oldukça dikkatli seçmek, beden dilimiz ile yargılayıcı ya da suçlayıcı ifadelerden kaçınmak için özen gösterilmelidir. Ölüm korkusu altında herkesin aynı şekilde davranmadığı, koşulların ya da kayıpların bilinmediği ortamlarda yorumdan kaçınılmalıdır. Kedi/köpek ve ebeveynlerinin hikayeleri yüz yüze ya da sosyal medyada paylaşılmamalı. Kişisel haklarına azami saygı gösterilmelidir.

 

Depremin yarattığı ortamdan etkilenen evcil dostlarımıza ve evcil hayvan ebeveynlerine nasıl yaklaşmamız ve neler yapılması gerektiğine dair bilgilerini aktaran Prof. Dr. Ebru Yalçın’a teşekkür ederiz.

 

Haber: Evrim Tuna Şahin

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00