Deprem, bulunduğumuz coğrafyanın jeolojik yapısından dolayı kaçınılmaz bir faktör. Ülkemizde Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu fay hatları olmak üzere toplamda 3 büyük fay hattı bulunmakta. 24 ilin şehir merkezinden aktif fay hattı geçmekte. Bunun yanı sıra 80’den fazla ilçe de aktif fay hattının üstüne kurulmuş durumda. Depremi yaşayanlar şöyle dursun, deprem haberlerini okuyan insanlar bile depremden fazlasıyla etkilenmekte. Deprem sonrası insan psikolojisi ve travmalarını araştıran, kariyerini psikolojik travmalar üzerine yoğunlaştırmış Psikolog Ömür Güngör anlattı.
Depremin beklenmedik ve aniden gelişen bir durum olduğunu söyleyen Psikolog Ömür Güngör, “Travmalar da bu gibi durumlarda kişinin anlamlandırma sürecini bozan örseleyici olaylardır.” dedi. Trafik kazası, taciz gibi unsurların da bu duruma örnek gösterilebileceğine değinen Güngör, “Kişi o an yaşadıklarını anlamdıramaz ve travma meydana gelir. Bu sebepten dolayı deprem psikolojisi ya da travma psikolojisi, üzerinde durulması gereken ciddi bir konudur.” ifadelerini kullandı.
“Travma hayatta kalma dürtüsünü tetikler”
Travmanın kişiyi zedeleyen, beklenmedik olaylar sonucunda meydana geldiğini ve travmaların kişiyi çıkmaza sürükleyebileceğinden bahseden Güngör, “Travma yaşayan kişiler, duygu yoğunluğu, uzun süreli korku, kaygı ve öfke yaşayabilir. Travma hayatta kalma dürtüsünü tetikler” diye konuştu.
Hayatta kalma mekanizmasının savaş, “kaç ya da don” üzerine kurulu olduğundan bahseden Güngör, sözlerine şöyle devam etti: “Örnek vermek gerekirse, bulunduğunuz ortama vahşi bir köpeğin girdiğini varsayalım, bunu tehlike olarak algılarız. Köpek tehlikesini hissettiğimizde ya köpekle savaşırız ya da oradan uzaklaşmaya çalışırız. En kötüsü, olduğumuz yerde donakalabiliriz. Yaşadığımız travmalar bu hayatta kalma mücadelesinin uzun soluklu hâlidir.”
Deprem Travması
Travma yaşamamız için doğrudan travmaya maruz kalmanın gerekli olmadığını söyleyen Ömür Güngör, “Travmalar da kendi içlerinde ayrılırlar. Travmaya doğrudan maruz kalanlar, medyadan öğrenenlerin yaşadığı ikincil travma ve toplumun büyük kısmını etkileyen toplumsal travmalar. Deprem bunların hepsini kapsayacak bir durumdur. Toplumca etkilendik, üzüldük ve çaba göstermeye çalıştık, nitekim büyük bir travma atlattık.” şeklinde konuştu.
Her insanın hayatı boyunca farklı travmalar yaşadığını ama her travma sonrası psikolojik rahatsızlıklar yaşamadığını ve temelde, hayatta kalmaya programlı canlılar olduğumuzu dile getiren Güngör, “Uzun süreli yoğun stres ya da kaygı yaşamak, insan fizyolojimizisinin isteyeceği bir durum değildir. Bundan dolayı insanların büyük bir kısmı bir süre travma geçirdikten sonra minimum hasarla durumu özümser.” dedi.
Profesyonel yardım almaktan çekinmeyin
Travma sonrası, kişilerin stres bozukluğu, depresyon, bağımlılık vb. rahatsızlıklar yaşayabileceğinden bahseden Güngör, bu noktadan sonra psikolojik desteğe başvurmaya dikkat çekti. Açıklamalarını sürdüren Güngör, “Hatay bölgesindeki depremin üstünden yaklaşık 1 ay geçmesine rağmen, depremi yaşayan insanların hâlâ göz önüne depreme ait görüntüler ve sesler geliyorsa, ufak uyaranlara ani tepkiler veriyorsa ya da kendisini sürekli çökük duygu durumunun içerisinde hissediyorsa ve bu durumu aşmaya çalıştıkça yanlış eylemler sergiliyorsa, bunlar ciddi işaretler olabilir.” ifadelerini kullandı. Belirli bir sürenin geçmesini beklemek gerekliliğinin bir diğer nedeninin toplumsal travmalarda ortaya çıkan merhamet döngüsü olduğunu söyleyen Güngör, “Bu döngüde herkes birbirine yardımcı olmaya çalışır, kişiler bir süre olayın şokunu yaşar fakat bir noktadan sonra bu süreç biter ve bu noktada uzman kişilerin devreye girmesi gerekir.” diye konuştu.
Travmadan hemen sonra terapi uygulanmamalı
Deprem, özellikle ülkemizde pek çok insanın hayatını kaybettiği bir doğal afet. İnsanların, birinci derece yakınını ya da tanımadığı birini enkaz altında görüp psikolojik olarak sağlıklı kalması pek mümkün değil. Fakat doğrudan terapi diye bir şeyin de mümkün ve sağlıklı olmadığından bahseden Güngör, “Başlangıç aşamasında, uzman görüşü olmaksızın herkes yapabileceği ilk yardımları yapılmalıdır fakat ne yazık ki bu konuda toplum bilincine sahip değiliz. İlk yardımdan sonra kişiler hâlâ travma belirtileri göstermeye devam ediyorsa, o zaman uzman desteği alması gerek. Bir uzman tarafından söylemesi ne kadar zor olsa da, kişiler acı verici duygularla yaşamayı öğrenmelidir.” diye ekledi.
Terapi süreci
485 farklı terapinin olduğunu ve hepsinin birbirinden ayrılan güçlü yönleri olduğunu söyleyen Güngör, “Travmalar için en çok kullanılan yöntem son zamanlarda da oldukça popüler olan EMDR (zihinde yer alan bilgileri yeniden işleme) yöntemidir. Oldukça hızlı ve etkili sonuç verir. Bu yöntem depremzedeler için de sonuç odaklı ve hızlı olabilir. Bu terapi türünde, kişiden travma anına dair aklından çıkaramadığı anıları isteriz. Sonrasında anıların içerisinden özet resim karesi vermesini bekleriz, ardından o resmi hayal ederek parmak takibi ya da EMDR cihazlarıyla uyarıcı sinyaller veririz. Bir noktadan sonra, travma anının şiddeti zamanla azalır fakat yok olmaz.” diye konuştu.
Travmaları yenmek için üstüne gitmemiz ve profesyonel yardım almamız gerektiğini söyleyen Psikolog Ömür Güngör, ruh bilimi uzmanlarına ön yargı ile yaklaşmanın yanlış olduğunu ve destek almaktan çekinilmemesi gerektiğini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Haber: Burak Aybattı
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...