Her yıl 1 Temmuz'da coşkuyla kutlanan Kabotaj Bayramı, Türkiye'nin denizcilik bağımsızlığının simgesi olarak büyük bir öneme sahiptir. 1926 yılında yürürlüğe giren “Kabotaj Kanunu” ile Türk limanları ve karasularında deniz taşımacılığı hakkı yalnızca Türk bayrağı taşıyan gemilere verilmiştir.
Kabotaj Bayramı, Türkiye genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Bu etkinlikler arasında deniz yarışmaları, sergiler, konferanslar ve halk şenlikleri yer almaktadır. Deniz şehitleri anısına düzenlenen törenler, denize çelenk bırakma etkinlikleri ve çeşitli su sporları gösterileri, Kabotaj Bayramı'nın coşkuyla kutlanmasını sağlamaktadır. Bu kutlamalar, denizcilik kültürünü yeni nesillere aktarmak ve denizcilik bilincini yaygınlaştırmak amacı taşımaktadır. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Başaran ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Denizcilik Topluluğu Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Yusuf Ziya Şipal ile “1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” hakkında röportaj gerçekleştirdik.
Röportajımızın başında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Başaran ile Kabotaj Bayramı’nın tarihini, önemini ve denizcilik ticareti ilişkilerini ele aldık.
Kabotaj Bayramı’nın önemi nedir ve neyi temsil eder?
Kabotaj kelimesine baktığımız zaman şunları söylemek olasıdır. Her şeyden önce kabotaj, bir devletin, kıyılarındaki limanlar arasında yapılan deniz taşımacılığı hakkının yalnız kendi bayrağını taşıyan gemilere tanınması hakkıdır. Geçmişten günümüze uzanan süreçte ülkemizde cumhuriyetten önce ticaretin çoğunluğunun gayrimüslimlerin elinde olmasından dolayı verilen ayrıcalıklar, daha genel anlatımıyla kapitülasyonlar çerçevesince göller, nehirler ve karasuları içine alan denizler onlar tarafından yönetiliyordu. İşte kısaca söylemek gerekirse 1 Temmuz 1926’da çıkarılan Kabotaj Kanunu, Türk denizciliği için gerçek bir dönüm noktası olmuş ve Türk kıyılarında deniz taşımacılığı, limanlar, yükleme, gemi işletmeciliği ve taşımacılığının Türk vatandaşlarına ve Türk gemilerine verilmesi açısından önem kazanmıştır. Böylece, kabotaj hakkının Türkiye’ye geçişi, ilk kez 1 Temmuz 1935’te Denizcilik Bayramı, 1 Temmuz 1939’da da Kabotaj ve Denizcilik Bayramı olarak kutlandı.
Kabotaj Bayramı Türkiye denizcilik tarihinde nasıl bir yere sahipti?
Kabotaj, Türk denizciliği açısından cumhuriyetin ilanından sonra elde edilen stratejik ağırlıklı çok önemli bir kazanımdır. Türkler, tarihleri boyunca hep denizlerin olduğu coğrafyalara doğru göç ettiler. Sırtları bozkırlara, yüzleri denizlere dönüktü. Çeşitli tarihlerde, yüzyıllar içinde geldiğimiz, yerleştiğimiz Anadolu, yani Türkiye coğrafyasını da gözümüzde canlandırırsak şöyle bir tanımlama ile karşı karşıya kalırız. Ülkemizin Asya ve Avrupa arasında önem taşıyan bir yapıya sahip ve “üç yanı denizlerle çevrili ülke” diye nitelenmesi boşuna değildir. Bu bağlamda Türklerde denizcilik Selçuklular Dönemi’nde başladı. Önemli adaları kuşatmak için güçlü donanmalar kurma ihtiyacı hissedildi. Fethettikleri adalarda tersaneler yapmaya başladılar. Selçuklular’ın ardından Aydınoğulları’nın denize çıkışı Umur Bey zamanında gerçekleşmiştir.
1453 yılında Fatih Sultan Mehmet bilindiği üzere İstanbul’u fethetmekte ve Denizlerin Sultanı, Karaların Hâkimi (Sultanu'l Berreyn) ve Hakanü'l Bahreyn diye anılmaya başlanmaktadır.
Kabotaj Bayramı’nın uluslararası deniz ticareti ve liman ilişkilerine etkisi nasıl olmuştur?
Kabotaj, yalnız Türkiye’ye özgü bir uygulama değildi. Dünyada uygulandığı tarih yine geçmişe dayanmaktaydı, bildiğim kadarı ile ilk olarak 16. yüzyılda İngiltere kendi bayrağını taşımayan gemilere, kendi kıyılarında taşıma, ticari gemi bulundurma ve ticaret yapma yasağı getirmişti. Bütünüyle bu uğraşı ve etkinlikleri kendi bayrağını taşıyan İngiliz gemilerine bırakmaktadır. 20. yüzyılın başında bu tür tekelleştirmeler ve uygulamalar daha da yaygınlaştı. Ulus devlet algılamaları katılaşıyor ve daha korumacı bir düzeye geliyordu. Ekonomi, ulusal varlık ve güvenlik konularında en önemli etkenlerden birisiydi. Çünkü yabancı işletmelerin ve gemilerin kimi ayrıcalıklarla gerçekleştirdikleri ticari girişimler, ulusal ekonomilerin üzerindeki en büyük yıkıcı etken olarak nitelendiriliyordu. Dolayısıyla bir ülkenin kendi kıyılarında, kendi yurttaşlarını doğrudan ilgilendiren ekonomik etkinlikte yabancıların etkili olması hem ulus kimliğini hem de ulusal ekonomiyi sıkıntıya sokuyordu. Böylece 20. yüzyıl bu tür konularda korumacılığın en üst düzeyde olduğu tarihti. Pek çok ülke, kendi ulusal ekonomilerini düşünerek sermaye birikimi sağlamak, para ve diğer değerli madenlerin, kâğıtların dışarı çıkmasını en aza indirmek, ayrıca kendi ulusal ticaret filolarını geliştirmek için bu hakkı yaygın biçimde kullanmaya başladılar.
Kabotaj Bayramı’nın milli birlik ve beraberlik duygularını güçlendirmedeki rolü nedir?
Biraz önce de söylediğim gibi bu kanun ve bayram bizlerin, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal ekonomi yaratmasını, ulus kimliği oluşturmasını ve topraklarında, denizlerinde ulusal devlet olmasının en önemli yapı taşlarından biridir. 1918 Mondros Mütarekesi ile elinden her şeyi alınmış, alınmaya çalışılmış bir devletten, Kurtuluş Savaşı ile anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğan yeni bir devlet yaratılmıştır. Ülkenin pek çok yerinde iskele ve limanların yetersizliği, demir ve karayollarının da pek çok yerde olmaması nedeniyle üretilen malların taşınmasında sıkıntı çekiliyordu. Cumhuriyet Dönemi ile Türkiye hızlı bir millileştirme çabası içine girdi. Bu kapsam içinde yer alan en önemli işletmelerden biri olan Aydın’a yakın İzmir Limanı’ydı. Körfez nasıl ki İzmir’i var eden doğal bir zenginlikse, liman da insan eliyle yapılan ve kente o zenginliği aktaran önemli bir yapıydı. Gemiler yüzyıllar boyunca hep başka yerlerden gelip kente sadece mal getirmiyordu, yeni kültürel ögeler aktarmaktaydılar. Yine kentten aldığı kültürel ögeleri de yükleyerek, başka limanlara, başka coğrafyalara taşımaktaydı.
Kabotaj Bayramı’nın, Türk halkı ve denizcilik topluluğu üzerindeki duygusal ve kültürel etkileri nelerdir?
Bu konuya Atatürk üzerinden örnek vererek konuşmak isterim. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, söylediği her söz ve davranış ile toplumun yüreğinde ve belleğinde büyük izler bırakmış ve bırakmaya devam etmektedir. Bilindiği üzere Lozan, Türklere kendi siyasal, ekonomik ve toplumsal yaşamlarında yeni bir sayfa açmıştı. Dönemin gazetelerinin, “Kabotaj hakkı sancağımıza intikal ediyor” diye başlıklar attığı bir ortamda Atatürk, deniz sevgisine ve coşkusuna vurgu yapıyordu. Henüz Savarona yatı alınmadan, herhangi bir gemiye binip yurt gezileri yapıyor, denizcilikle ilgili bir etkinlikte halkın arasında olmaktan büyük bir mutluluk duyuyordu. Sık sık Florya ya da Moda Koyu’na gidiyor, denize giriyor, bir kayığa oturup kürek çekiyor, denizle iç içe olmaya özen gösteriyor, böyle anlarda halkın arasına karışıyor, gazetecileri kabul ederek, onların görüntü almasına izin veriyor, onlarla söyleşiler yapıyordu. Yoğun bir deniz kültürü algısına kabotaj coşkusu da eklenince, bu coşkunun bir halk şenliği ve eğlencesi biçiminde kutlanması gecikmedi. Eskiden beri, denizlerde kimi yarışlar yapılırdı. Artık bu yarışlar, bir resmi kimlik ve içerik kazanarak yaygınlaşmakta, halkın ortak eğiliminde kabotaj bayramına dönüşmekteydi. 1 Temmuz Kabotaj ve Denizcilik Bayramı büyük şenliklerle kutlanırdı. Motor yarışı, kürek yarışı, ördek yakalama yarışı ve yağlı direk yarışı en sevilen yarışlardı. Yağlı direk yarışında, yağlanmış ve iskeleden denize doğru uzatılan seren direğinin ucundaki bayrağı alabilen müsabakayı kazanırdı. Ayağı kayarak değişik pozisyonlarda denize düşen müsabıklar (yarışmacılar), seyredenleri kahkahaya boğardı. Kıyıya çıkan müsabıklar ellerine kum alarak iskeleye gelirler, yağlı direğe çıkmadan kumları ayaklarının altına sürerek kaymayı azaltmaya çalışırlardı. Ördek yarışında ise denize bırakılan canlı ördeği yakalayan müsabakayı kazanırdı. Ördeğin tam yakalanacağı sırada dalarak başka bir yerden su üzerine çıkması seyredenleri eğlendirirken, yarışmacıları da oldukça yorardı. Yarışlarda birinci olanlar, eski Yunan’daki olimpiyat şampiyonları gibi geçici bir süre de olsa popüler olurlardı.
Türkiye’nin denizcilik bağımsızlığını simgeleyen Kabotaj Bayramı, 1 Temmuz'da ülke genelinde büyük bir coşkuyla kutlanır. 1926 yılında yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile başlayan bu gelenek, Türk denizciliğinin gelişiminde önemli bir rol oynadı. Bu özel günün kutlamaları, denizcilik kulüplerinin ve derneklerinin de katkılarıyla zenginleşiyor. Haberimizin devamında Denizcilik Topluluğu Danışmanı Dr. Öğr. Yusuf Ziya Şipal ile Kabotaj hakkının denizcilik üzerindeki etkisi ve kulüp bilincini ele aldık.
Kulübünüzden bahseder misiniz?
Üniversitemizin kurulu bulunduğu şehrimiz Aydın, önemli su kaynaklarına sahiptir. Bu kaynakların en önemlisi deniz kıyı şeridimizdir. Kıyılarımızda gerçekleşen ticari denizcilik faaliyetlerinin, başta ilimiz olmak üzere bölge ve ülkemiz ekonomisine önemli katkıları vardır. Bilindiği gibi ülkemizin en büyük kruvaziyer limanı Kuşadası’nda bulunmaktadır. Ayrıca Didim ile beraber 3 önemli marina da hizmettedir. Bunun yanında pek çok farklı kıyı tesisi de aktif olarak hizmet vermektedir. Bu kaynakların tanıtılması, üniversitemize katkılarının planlanması, başta Lojistik Bölümü öğrencilerimiz olmak üzere staj ve meslek imkânlarının araştırılması ve ayrıca denizciliğin sevdirilmesi adına topluluğumuzu kurduk.
Kabotaj hakkının denizcilik sektöründeki etkileri nedir?
Kabotaj hakkının büyük bir ekonomik ve stratejik olgu olduğundan bahsettik. Dünyada taşımacılık faaliyetlerinin %80’inden fazlası denizyolu ile gerçekleşir. Çünkü denizyolu taşımacılığı, bir defada en fazla yükün, en uygun maliyetle taşınabildiği alternatifsiz bir taşıma modudur. Türkiye de bu anlamda oldukça şanslı bir ülkedir. 8 bin 333 kilometrelik kıyı şeridi uzunluğu ile dünyada 14. sıradayız. Bu kıyılarda limanlar, iskeleler, barınaklar vb. sayısız kıyı tesisi bulunur. Bunların milli olması, elde edilecek ekonomik rantın da ulusa dönmesi demektir. Bu sayede hem ticaret daha kolay ve ucuz gerçekleşir hem tersane ve benzeri yapılarla denizciliğe önemli katkılar sunulmasına yol açılır. Örneğin Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında yat vb. deniz taşıtları yapımında her zaman ilk akla gelen ülkelerden biri olması, yine bu hakkın millete ait olmasının bir sonucudur. Bunun yanında kıyı tesislerinde çalışan kişiler, iş gücü piyasasında önemli bir yer tutar. Ayrıca limanlar birer ticaret merkezi olduğu için, kıyı tesisine sahip olan şehirlerdeki ekonomik gelişmişlik düzeyi diğer illerden daha yüksektir. Bu normal olarak ülke ekonomisine de yansımaktadır. Atatürk’ün “Denizciliği Türk’ün büyük ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız” veciz sözü ulusumuz için bir yaşam felsefesi olmalıdır. Kabotaj Bayramı, denizlerin korunması ve çevre bilincinin artırılması için de önemli bir fırsat sunmaktadır. Etkinlikler kapsamında düzenlenen deniz temizliği kampanyaları, denizlerin temiz tutulması ve deniz canlılarının korunması konusundaki farkındalığı arttırmaktadır.
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı hakkında bizlere bilgilerini ileten Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Başaran’a ve Denizcilik Topluluğu Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Yusuf Ziya Şipal’e kıymetli bilgilerden dolayı teşekkür ederiz.
Haber: Gamze Demircan
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...