Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


CUMHURİYET MİRASI: SÜMERBANK DESEN ARŞİVİ

15.03.2024
Dosya

 

Cumhuriyet’in ilanının ardından Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla 1937 yılında üretime başlayan ve 2002’ye kadar tüm yurda hizmet veren Sümerbank Basma Fabrikasından geriye kalanlar müze çalışmaları kapsamında arşivleniyor.

 

Sümerbank’tan emekli desinatör Zehra Tülin Erçiçek ve Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi bölümü Araştırma Görevlisi Mükerrem Kürüm ile Sümerbank Desenleri ve Sümerbank Desen Arşivi komisyon çalışmalarıyla ilgili sohbet gerçekleştirdik.

 

Kurtuluş Savaşı’nın başarıya ulaşması yeni bir Cumhuriyet’i doğurmuştu. Bu genç Cumhuriyet’in büyümesi, gelişmesi gerekiyordu. Tam da bu amaçla Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde 5 yıllık kalkınma planları devreye sokuldu. Bu plan ile Türk Milleti Anadolu topraklarında yeniden yükselecekti. Kalkınma planları kapsamında yurdun dört bir yanına fabrikalar açıldı. Bu fabrikalardan biri de Aydın’ın Nazilli ilçesine kurulan Sümerbank Basma Fabrikasıydı. Fabrika için birçok yerden talep gelmesine rağmen hem dönemin hükümeti hem de fabrikanın inşaatını yapan Ruslar tarafından Nazilli tercih edildi.

 

İdeal fabrika planı

Fabrika üretime başlamadan önce bölgede Pamuk Araştırma Enstitüsü kuruldu ve fabrika etrafındaki bataklıklar kurutularak tarım arazileri haline getirildi. Türk-Rus ortaklığı ile inşa edilen fabrika 9 Ekim 1937’de bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından açıldı. Pamuktan ipliğe, iplikten kumaşa ve son olarak ise elde edilen kumaşa basma işlemlerinin tamamının tek bir çatı altında gerçekleştirildiği Sümerbank Basma Fabrikası 11 Ocak 2002 tarihinde kapatıldı. Sümerbank’tan ise geriye basma işleminde kullanılan malzemeler ve orada çalışanların hatıraları kaldı. 

 

Hayatının büyük bir bölümü Sümerbank’ta geçen isimlerden birisi de Zehra Tülin Erçiçek. 1977 senesinde Buca Eğitim Fakültesi Resim ve Grafik bölümü mezunu olan Erçiçek, 2 yıl özel bir fabrikada desinatör olarak çalıştıktan sonra Sümerbank’ta çalışma fırsatı bulduğunu aktardı. 

 

Türkiye’nin sosyal fabrikası

Sümerbank’ın bugün hâlâ üzerine araştırmalar yapılması ve buradaki kültürünün hâlâ yaşatılma sebeplerinden en büyüğü Sümerbank’ın sosyal bir fabrika olmasıdır. Fabrika alanı tüm çalışanların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştı. Kendi kreşi, hastanesi, itfaiyesi, tiyatrosu, futbol sahaları bulunan bu fabrika, çalışanlarına da büyük imkânlar sağlıyordu. Çalışanların çoğunun fabrika alanında ve hemen dışarısında bulunan lojmanlarda yaşadığı Sümerbank’ta çalışanlar arasında da paylaşma ve yardımlaşma bulunuyordu. Sümerbank’ta çalışanların görevleri dışında yeteneklerine göre de işler yaptığını belirten Erçiçek, o dönem yapılan sosyal çalışmaları, “Örnek olarak tiyatro yapılacağı zaman salonların sahne süslemelerinin tasarımlarını biz yapıyorduk. Bayram kutlamalarında o bayrama özel kumaşlar tasarlıyorduk. Çocuklarımızın bayramlıklarını bizzat kendimiz tasarlıyorduk. Çocuklarımız Sümerbank üretimi kıyafetler ile bayramı karşılıyorlardı.” cümleleri ile anlattı. 

 

Desenler talebe göre oluşturuluyordu

Dünya Güzellik Yarışmasına katılan Azra Akın’ın kıyafetleri dahi Sümerbank’ta üretilen basmalardan dikilmişti. Zehra Tülin Erçiçek dünya çapında ün kazanmış bu desenlerin nelere göre seçildiğini şu cümlelerle anlattı: “Çeşitli bölgelerdeki mağazaların müdürlerinin ve halkın talebine göre desenler belirleniyordu. Karadeniz bölgesinin desenleri farklı, Batı bölgesinin desenleri farklı, Güneydoğu Anadolununkiler farklı oluyordu. Örneğin, kimisi çok büyük çiçekler ve daha canlı renkler istiyor. Bazı bölgeler yeşil renk hiç istemiyordu. Bazı yerlerde ise küçük minyatür çiçeklerden hoşlanıyorlardı.” 

 

“Hem ekonomik hem sağlıklı olduğu için halk bizi tercih ediyordu”

Basılacak desenlerin dönemsel olarak da değiştiğine değinen Erçiçek, “Türkiye’nin her yerinde mağazalarımız vardı. Hem ekonomik hem sağlıklı olduğu için halk bizi tercih ediyordu. Kumaşların dışında, Sümerbank battaniyesi, Sümerbank resimleri, havlusu, ayakkabısı gibi ürünler de talep ediliyordu. Keşke şu an biz de o kalitede ürünleri o fiyatlara alabilsek.” dedi.

 

“Çalışma masalarımızı dahi zarar gelmemesi için muşambalarla kapattık”

Fabrikanın üretimi durdurma kararı aldığında bir bayram tatiline gider gibi her şeyi düzenleyerek alandan çıktıklarını aktaran Erçiçek, hatıra olarak dahi yanlarına fabrikadan bir şey almadıklarını da belirtti. Makineleri de koruma altına aldıklarını ifade eden Erçiçek, “Bizim orada bir sürü hassas makinemiz vardı. Teksir şablon makinesi, film teksir makinesi, karanlık oda makinesi gibi servet değerinde birçok makine vardı. Gözümüz gibi koruduğumuz alet edevatlarımızın da üstünü örterek korumaya aldık. Çalışma masalarımızı dahi zarar gelmemesi için muşambalarla kapattık. Çok zor bir ayrılıştı.” diye konuştu.

 

Fabrika hırsızların hedefi haline geldi

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası kapatıldıktan bir süre sonra fabrika alanı Aydın Adnan Menderes Üniversitesine devredildi. Fakat uzun süre fabrika alanının terk edilmiş bir şekilde kalması Sümerbank’ı yağmacıların ve hırsızların hedefi haline getirdi. Bozdoğanlı olduğunu ve Nazilli’den Bozdoğan’a giderken Sümerbank’ın yanından geçmek zorunda kaldığını söyleyen Erçiçek, fabrikanın yanından geçerken o alana bakamadığını belirtti. Hem Sümerbank’ın bakımsızlık sebebiyle geldiği hâl hem de aklında canlanan anılardan dolayı uzun süre fabrikaya gitmediğini anlatan Erçiçek, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nin komisyon çalışmaları için keşif faaliyetleri başladıktan sonra Sümerbank kültürünün gelecek nesillere aktarılması amacıyla üniversitenin çalışmalarına destek amaçlı fabrika alanına gittiğini söyledi. 

 

“Hırsızlar fabrikaya çok büyük zararlar vermiş”

Fabrika alanına yıllar sonra gittiğinde bir süre kendine gelemediğini anlatan Erçiçek, “Fabrika alanının tamamını gezmeye yüreğim yetmedi. Sadece bizim çalıştığımız yeri gezdiğimde bile tahribatı görebiliyordum. Hırsızlar fabrikaya çok büyük zararlar vermiş. Desen dairesinin arkasında şablonları depoladığımız bir bölüm vardı. Orada şablonlar düzenli bir şekilde desen renklerine ve sayılarına göre ayarlanmıştı. Orada şablonların başına bir şey gelmemesi için koruma altında tutuluyorlardı. Fabrika alanına giren hırsızlar şablonların konulduğu dolapları kırarak odunlarını çalmışlar. Şablonların değerini bilemedikleri için sadece odunları alıp gitmişler. Şablonlar paramparça yerlerdeydi.” cümleleriyle fabrikanın durumunu anlattı.

 

Komisyon çalışmaları başlıyor

Tarihler 2010’u gösterdiğinde ise Aydın Adnan Menderes Üniversitesi bünyesinde kurulan komisyonlar ile birlikte Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’ndaki eserler kayıt ve koruma altına alınmaya başlandı. Bu komisyonlardan biri de Sümerbank Desen Arşivi Komisyonudur. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi görevlendirmesiyle 1 Mart 2010 tarihinde resmi olarak Nazilli Sümerbank Desen Arşivi Komisyonu olarak çalışmalara başladıklarını söyleyen ADÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Mükerrem Kürüm, “Komisyon çalışmaları ilk başladığında ilk olarak Özlem Tütüncü komisyon başkanıydı. Fakat daha sonrasında yoğunluğundan dolayı komisyon başkanlığını bana devretti. Ben de ekibimizi tamamen tekstille ve iç mimarlıkla ilgili çalışmalar yapmış olan arkadaşların teknik kadroda görevlendirilmesini sağladım. Üniversiteden hocalarımız hariç sektörden tecrübeli kişiler de çalışmalarımıza büyük katkı sağladı.” cümleleriyle komisyonun başlangıcından bahsetti.

 

Komisyon çalışmalara başlamadan önce eserlerin nerelerden toplanacağına ve nerede saklanacağına yönelik keşif faaliyetleri yürüttüklerini söyleyen Kürüm, ön hazırlık çalışmalarını, “Çalışmalara başlamadan önce keşif yaptık ve toplayacağımız malzemelerin çoğunun işletme binasında olduğunu fark ettik. Fabrikanın birçok yerinden eserler topladık. Eserleri toplamaya başladığımızda gerçekten çok kötü durumda olduklarını gördük. Binalar ve içinde kalanlar fabrika kapatıldıktan sonra büyük zarar görmüştü. Hem yağmacılar hem de binaların bakımsızlığı eserleri kullanılamayacak hale getirmiş. Fakat zaten komisyonumuzun görevi bunları kurtarabilmekti.” ifadeleriyle açıkladı.

 

“Binlerce eseri teker teker kurutarak kurtarmaya çalıştık”

Fabrika uzun süredir çalışmadığı için çatılarda çeşitli açıkların olması da kaçınılmaz oluyordu. Bu açıklardan sızan yağmurlar doğrudan eserlerin üzerine yağmıştı. Yağmura maruz kalan eserlerin hepsini asarak kurutmak zorunda kaldıklarını söyleyen Kürüm,  “Binlerce eseri teker teker kurutarak kurtarmaya çalıştık. Üniversitemizin mobilya atölyesinden ustalarımız gelerek burada eskiyen, tahrip olan dolapları ve masaları onardı. Eserleri yerde kurutmaktansa bu sayede masalarda kurutmuş olduk. Kurutma işlemlerini ancak bir haftada tamamlayabildik.” dedi.

 

“Amacımız kumaşın özgünlüğünü koruyabilmek, ona zarar vermemekti”

Arşiv çalışmalarını kolaylaştıran en büyük keşiflerden biri de desen defterleri olmuştu. Mükerrem Kürüm, desen defterlerinin önemini şu cümlelerle anlattı: “Öncelikle bütün defterleri yumuşak fırçayla temizledik. Daha sonrasında ise binlerce kumaşı tek tek temizledik. Bu işlemler için yağsız kağıtlar aldık. Temizledikten sonra ütüledik. Bu çalışmalarımızı da tüm koruma şartlarına dikkat ederek yaptık. Amacımız kumaşın özgünlüğünü koruyabilmek, ona zarar vermemekti.

 

“Arşiv çalışmaları kapsamında 50 bini aşkın parça koruma altına alındı”

Fabrika alanında bulunan eserlerin dönemine uygun şekilde koruma altına alındığını belirten Kürüm, arşivleme işlemlerini “Çalışma kapsamında elde edilen tüm dokümanların fotoğrafları çekilerek dijital bir şekilde arşive alındı. Arşiv çalışmaları kapsamında 50 bini aşkın parça koruma altına alındı. Bu parçalar arasında desen ciltleri, şablonlar, şablon ruloları, sipariş zarfları, mumlu desen kağıtları, el kâğıtları gibi malzemeler bulunuyor.” ifadeleriyle aktardı.

 

“Burada yapılması gereken artık fabrika alanının restorasyonu ve müzeye çevrilme sürecidir”

Sümerbank bünyesinde bir müze kurulana kadar sergilenmek üzere birçok eseri çeşitli müzelere verdiklerini aktaran Kürüm, “Müze kurulduğu zaman onların hepsi müzemize dahil edilecek. Onların takibini de düzenli olarak yapıyoruz. Çalışmalarımızı 19 Aralık 2011 tarihinde tamamladık. Arşivlenen tüm eserleri ve o yerleşkeyi dikkate alırsanız, mevcut eserleri de dahil edersek iddiayla söylüyorum, dünyanın en büyük tekstil müzesini kuracak güce sahibiz. Burada yapılması gereken artık fabrika alanının restorasyonu ve müzeye çevrilme sürecidir. Restorasyon tamamlanmadan müze çalışmalarına başlayamayız.” diye konuştu.

 

Sümerbank’ın hatırasının yaşatılması gerektiğini belirten Zehra Tülin Erçiçek, “Müzeye dönüştürülürse gerçekten çok iyi olur. Tabii ki başlangıçtaki gibi olmaz fakat en azından insanların kafasında bizim yaşadığımız yıllar canlanabilir. Sadece Sümerbank değil diğer tekstil fabrikalarından da parçalar toplanarak bir müze oluşturulabilir. Neden olmasın? Üretim olmasa bile müze olarak değerlendirilebilir.” cümleleriyle müze çalışmalarına olan desteğini anlattı. 

 

 

Hem Cumhuriyet tarihi açısından hem de dünya tekstil tarihi açısından büyük öneme sahip olan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası müzeye dönüştürülmek için gün sayıyor. Fabrikanın işleyiş biçimi hakkında önemli bilgiler veren emekli desinatör Zehra Tülin Erçiçek ve Sümerbank Desen Arşivi Komisyonunun çalışmalarını detaylarıyla anlatan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Mükerrem Kürüm’e katkılarından dolayı teşekkür ederiz.

 

Haber: Yusuf Yıldız

Fotoğraf: Emine Kaçar

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00