Cezalandırma yerine topluma kazandırma ile çocukların iyileşme sürecine destek olunabilir. Yapılan son araştırmalar, çocukları cezalandırmadan daha adil, sürdürülebilir ve insan odaklı bir yaklaşım olduğunu vurgulamaktadır. Bu yaklaşım, çocuk haklarına saygı duymayı, toplumsal dışlanmanın önüne geçmeyi hedeflemektedir.
Son yıllarda, çocuk hakları kapsamındaki çocukları cezalandırmadan tekrar toplu yaşama kazandırma yaklaşımı giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Geleneksel cezalandırma yöntemlerinin yerine, Avrupalıların suç işlemesine neden olan yerleşik anlama, eğitim, destek ve tavsiye gibi önlemlerin öne çıktığı bir yaklaşım benimsenmektedir. Bu yaklaşım, insanların toplumla bağlarını güçlendirerek, yürütücülük elde etmeyi kırma ve yeniden yürütmeyi başarılı bir şekilde yer almalarını sağlama potansiyeline sahiptir. Cezalandırmaktan çocukların isteklerini anlama ve onları doğru yönlendirme, adil ve insan odaklı bir yaklaşım sergilemektedir. Böylece, çocuklara saygı gösterilirken, toplumun büyümesini inşa etmede önemli bir adım atılmış olacaktır. İstanbul başta olmak üzere farklı barolarda insan hakları merkezinde görev alan Avukat Halim Özgür ve özel bir rehabilitasyon merkezinde çalışan Psikolog Sera Yalçın bizlere süreci anlattı.
“Suç ve ceza kavramları”
Çocuklara yönelik haklar temel olarak çocuk hakları sözleşmesinde düzenlenmiş olup bunlar yaşam, sağlık, eğitim gibi her türlü sömürüye karşı korunma isim ve vatandaşlık aile ile bağ kurma istediği dini seçebilme fikirlerini özgürce söyleyebilme, onurunun zedelenmesi, oyun ve aktivite gibi haklardan oluştuğunu söyleyen Halim Özgür, “Suçun temelinde yatan en büyük faktörlerin yoksulluk, eşitsizlik (cinsiyet ve ırk gibi) olduğunu söyleyen bu faktörler yetişkinlerde de mevcut olmakla birlikte çocukların özellikle temel yaşam malzemelerine ulaşmasında ulaşamayan ve henüz suç ve ceza kavramları da yerleşemeyen çocuklar kolaylıkla suça sürüklenebilir. Suçun temeli nedenine indikten sonra çocuk tarafından olası bir suç işlendiğinde nasıl hareket etmemiz gerektiğine bakmamız gerekmektedir.” dedi.
Pedagojik eğitimlerin önemi
Ceza yargılamasının temel amacı maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak objektife kesin delillerle ortaya çıkarılmasıdır diyen Özgür, “Bu aşamadan sonra kanunda ilgili suç oluşuyorsa buna uygun cezanın verilmesidir. Ancak söz konusu fiil bir SSÇ (suça sürüklenen çocuk) tarafından işlenirse bakılması gereken başka bir kavramdan da bahsetmesi gerekiyor. Bu ise çocuğun yüksek yararıdır. SSÇ ye ceza verilirken çocuğun yüksek yararının da göz ardı edilmemesi gerekmektedir.” dedi. Suç oluşturacak bir fiil oluştuğunda ve bu fiilin faili bir SSÇ ise hassasiyetin ilk temas olan kolluktan başlaması gerektiğine değinen Özgür, “Kolluğa gerekli pedagojik eğitim verilmemesi durumunda çocuğa yaklaşım herhangi bir yetişkine karşı yaklaşım gibi olabileceği gibi uygulamada psikolojik ve fiziki şiddete de varabilmektedir. Yine ifadeler alınırken uzman bir psikolojik danışmanın hazır bulunması gerekmektedir. Gerekli pedagojik eğitimler iddia ve karar mercii olan savcı ve hakimlere de verilmelidir. Zira karşılarındakinin bir şüpheliden önce bir çocuk olduğunun açık bir şekilde farkına varılmalıdır. Yargılama sürecinde çocuk için mümkün olduğu kadar adli kontrol tedbirleri ile serbest bırakılması öncelikli olmalıdır. Mümkün olduğu kadar çocuk özgürlükten yoksun bırakılmamalı bunun yerine ıslah edilip topluma kazandırıcı yöntemlere başvurulmalıdır.” şeklinde aktardı.
Öncelik çocuğun yararı
Çocuğun cezaevine girdiği durumlarda öncelikle cezaevi kavramının bir çocuk için uygun bir ortam olmadığına baştan tekrar vurgulayan Özgür, “Cezaevinde çocuklar yeteri kadar görüş olamaması gardiyanların ve akranların zorbalığı gibi bütün hayatını etkileyecek ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bunlarla baş edebilmek için çocuk cezaevleri yönetici ve memurlarının ciddi bir pedagojik yeterlilikte olmaları ve asıl amacın çocukların cezalarını infaz ettirmek değil yeniden topluma kazandırmak olduğunun farkına varılması gerekmektedir.” Sonuç olarak çocukların suça sürüklenmesine öncelikle çocuklar arasındaki eşitsizliğin kaldırılması ve çocuğun her türlü baskı ve istismardan korunması gerektiğini dile getiren Özgür, “Çocuğun suça sürüklenmesi durumunda ise önceliğin çocuğun yararı olduğu unutulmadan ve mümkün olduğu kadar özgürlüğü kısıtlayıcı tedbirlere başvurulmadan çocuğun ıslahı öncelik olmalıdır.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Pekiştirmeler ve Ödüller
Cezanın istenmeyen davranışları azaltmak yerine korku duygusunu tetiklediği ve başka istenmeyen davranışlara sebep olduğunu savunan Psikolog Sera Yalçın, "Cezalandırma, bireye yapılmaması gereken şeyi gösterir ve bu nedenle bireyde o davranışı baskılar. Ancak bu davranışın tamamen ortadan kalkmadığını gösterir. Cezalandırılan birey, davranışı yapmaktan ziyade davranışı yaptıktan sonra yakalanmamayı öğrenir. Bu nedenle davranışları şekillendirmek için etkili bir yöntem olmaz. Özellikle eğitimde bu tür cezaların yeri yoktur. Bunun yerine doğru yer ve zamanda yapılan vurgulamalarla pekiştirmeler ve ödüllendirmeler daha etkili olacaktır." dedi.
Davranış Biçimleri
Ceza yerine istenilen davranışları elde etmek için yapılan çalışmaların mevcut olduğunu söyleyen Yalçın, “Skinner gibi davranışçıların öncülük ettiği çalışmalarda, pekiştirilen davranışların gelecekte tekrar başlama olasılığının daha yüksek olduğu belirtilmektedir. Bu nedenle, istenilen davranışlara vurgu yapmanın önemli olduğu ifade edilir. Skinner, olumlu pekiştirme olarak adlandırdığı durumda, bir kişinin bir davranıştan sonra olumlu bir sonuç alması halinde bu davranışı devam ettirdiğine dikkat çeker. Ayrıca, istenilen davranışı elde etmek için verilen pekiştirmelerin oranı ve zamanlamasının da önemli olduğu açıklanır ve sık sık tekrarlanmasıyla kişinin alışmasına neden olduğunu belirtir. Bunun yanı sıra, farklı kuramcılar ceza ve şiddet yerine istenilen davranışları elde etmek için bazen maruz bırakma veya bireyi bir şeyden mahrum bırakmanın etkili yöntemler olduğunu açıklamışlardır. Çünkü insanlar davranışlarını ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirmektedir.” şeklinde aktardı.
“Bireysel Farklılıkları Kabul Etmek”
Son olarak, diğer bir etkili yöntem de model olmaktır. İnsanlar, yaşantı yoluyla öğrenirken aynı zamanda gözlem yaparak ve taklit ederek de öğrenirler. İstenilen davranışın kazandırılması için model olan kişinin statüsü, kişilik özellikleri ve ortam faktörleri, model olmayı etkiler. Ayrıca, model olan kişinin davranış sonucunda aldığı ödül ve hazzın da etkisinin de olduğunu söyleyen Yalçın, "Bu gibi çeşitli yöntemler eğitimde sıkça kullanılırken, davranış değişikliği için de sık başvurulan yöntemlerdir. Burada asıl önemli olan bireysel farklılıkları kabul etmektir. Özellikle son zamanlarda pozitif bilimlerde sıkça rastlanan bir kavram olsa da ne yazık ki bu farklılıklara ölçüt olarak yeterince dikkat etmiyoruz. Bireye gereken fırsatı davranışı öğrenmesi için gereken zamanı vermek önemlidir. Bu fırsatı verdikten sonra, ilk olarak bireyin kendi potansiyelini fark etmesini sağlamak ve onun kendisini tanımasına yardımcı olmak gerekmektedir" şeklinde vurguladı.
Bu haberde, çocukları cezalandırmak yerine topluma kazandırmanın önemine vurgu yapılıyor. Çocukları dönüştüren bir yaklaşımın ne kadar değerli olduğu anlatıyor. Çocuklarımızın potansiyelini ortaya çıkarmak, onlara rehberlik etmek ve destek olmak, sadece bireysel olarak değil, toplumumuzun geleceği açısından da büyük bir önem taşıyor. Çocuklarımıza sevgiyle yaklaşarak, onları topluma kazandırmanın yollarını aramak, adım adım bir dönüşüm sağlayarak daha sağlıklı bir gelecek inşa etmek için önemli bir adımdır.
Haber: Neval Yücel
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...