Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


BURSA İPEK BÖCEKÇİLİĞİ MÜZESİ

27.05.2023
Kültür Sanat

 

İpek Böcekçiliği Müzesi, ipek böcekçiliği işleminin tarihi ve kültürel önemine dair birçok öğeyi barındıran özel bir müzedir. Bu müzenin bir diğer adı da “Yaşayan Müze”dir. Müzede, ipek böcekçiliği işleminin her aşamasını gösteren öğrenme materyalleri bulunmaktadır. Müze, ziyaretçilerine ipek böcekçiliği işleminin kökenlerinden günümüze kadar geçen süreci, ipek böcekçiliğinin ekonomik ve kültürel önemini ortaya çıkarmaktadır. Müze aynı zamanda ipek üretiminde kullanılan araç ve gereçleri, dokuma ve ipek işleme tekniklerini ve son olarak da ipek kumaşın tarihi ve modern kullanımlarını kapsayan geniş bir yelpazede bilgi sunmaktadır. Ziyaretçiler, müze rehberleri ile birlikte, ipek böcekçiliği ile ilgili ilginç detayları keşfedebilir ve ipek böcekçiliği işleminin tarihi ve kültürel önemini daha yakından hissedebilirler.

 

Serap Sevim, Atatürk Üniversitesi'nde Sosyoloji eğitimi almış, ayrıca Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde Sosyal Hizmetler, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık alanlarında eğitim görmüş. Şu anda Bursa İpek Böcekçiliği Müzesi'nden sorumludur. Müzede usta öğretici olarak görev yapan Afitap Kaplan ise, 7 yıl boyunca sağlık ve 5 yıl boyunca sosyal güvenlik alanında kariyer yapmış birisidir. El sanatlarına olan ilgisi nedeniyle ipek böcekçiliğini yeniden canlandırmak için bir proje planı duyduktan sonra bu alana yönelmeyi tercih etmiştir. Müzeden sorumlu olan Serap Sevim ile usta öğretici olan Afitap Kaplan İpek Böcekçiliği Müzesi ve ipek böcekçiliği hakkındaki sorularımızı yanıtladı 

 

 

"Tanrıların elbisesi" 

 

Müzenin ne zaman ve hangi amaçlarla kurulduğundan bahseden Serap Sevim, müzenin 2015 yılının Kasım ayında Bursa’nın en eski İpek Böcekçiliği fabrikası olan bu binada açıldığını söyledi. Müzenin amaçlarına daha detaylı değinen Sevim, sözlerine şöyle devam etti: “Müze, Bursa'nın tarihinde önemli bir yere sahip olan ipek böcekçiliği faaliyetlerini sergileyerek, bu zanaatın tarihini ve kültürel mirasını korumayı hedefliyor. İpek böcekçiliğiyle ilgili araç-gereçler, ekipmanlar, dokumalar ve diğer malzemelerin sergilenmesi, ziyaretçilere bu zengin geçmişi keşfetme ve anlama fırsatı sunar. Ziyaretçilere, ipek böcekçiliği sürecinin nasıl işlediği, ipek üretimiyle ilgili teknikler, ipek böcekçiliği geleneği ve kültürel önemi hakkında bilgiler sunar. Bu sayede, insanların ipek böcekçiliği hakkında daha fazla bilgi edinmeleri ve bu zanaatın değerini anlamaları sağlanır. Ziyaretçiler, müzeyi ziyaret ederek Bursa'nın ipek böcekçiliği geçmişini ve kültürel değerlerini keşfedebilir. Sonuç olarak, Bursa İpek Böcekçiliği Müzesi, ipek böcekçiliği faaliyetlerini sergileyerek tarih ve kültürün korunmasına katkıda bulunmayı amaçlar.” dedi. 

 

Sevim, müzede ipek böcekçiliği ile ilgili kullanılan araç gereçlerin bulunduğundan söz etti. Müzede bulunan araç gereçleri Sevim şu şekilde anlattı: “Örneğin, ipek hasat makinesi, ipek çözme tezgahları, iplik sarma makineleri, dokuma tezgahları gibi aletler müzede yer alıyor. Ayrıca müzede, ipek böcekçiliği sürecinden elde edilen hem yeni hem de eski ürünler de sergileniyor. Bu ürünler arasında ipek kozaları ile ipekten yapılan iplikler, kumaşlar, dokumalar, halılar, giysiler ve benzeri örnekler yer alıyor. İpek böcekçiliği ve ipek üretimiyle ilgili belge ve fotoğrafların sergilendiği bölümler müzede bulunuyor. Bu belgeler, ipek böcekçiliği geçmişi, üretim teknikleri, ticari faaliyetler ve benzeri konularla ilgili ziyaretçiye bilgi sağlıyor.” 

 

Sevim, ayrıca bizi ipek böcekçiliğinin tarihi hakkında da bilgilendirdi. İpek böcekçiliği tarihinin çok eskiye dayandığını söyleyen Sevim, ipek ve üretiminin tarihsel yolculuğu hakkında şunları söyledi: “İpeğin keşfi ve kullanımı, yaklaşık 5.000 yıl öncesine yani M.Ö. 3.000'li yıllara kadar uzanmaktadır. İpek, Çin'de keşfedilmiş ve üretilmiştir. Efsanelere göre, ipeğin keşfi Çinli bir prenses tarafından oluyor. Prenses dut ağaçlarının yapraklarının bir ipek böceği tarafından yenilerek ince bir ipek ipliğine dönüştüğünü fark etmiş ve ipeğin üretim sürecini keşfetmiştir. Çin, uzun yıllar boyunca ipek üretimi ve ticaretinde dünya lideri olmuş ve ipek ihracatını diğer ülkelere sınırlı tutmuş. İpek, saray mensuplarına özgü bir malzeme olarak kabul edilmiş hatta Çinliler ipeği "tanrıların elbisesi" olarak adlandırmış. Ancak zamanla, ipeğin değeri ve talebi artmış ve diğer medeniyetler de ipek üretimi yapmak istemiş. İpek böcekçiliği ve ipek üretimi, Hindistan, Pers İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu gibi bölgelere yayılmış. İpek üretim teknikleri ve ipek böceklerinin yetiştirilmesi, bu bölgelerde de geliştirilmiş. Orta Doğu üzerinden ilerleyen İpek Yolu, ipek ticaretinin gelişmesine ve kültürel etkileşimin artmasına katkıda bulunmuştur. Orta Çağ'da Avrupa'ya ulaşan ipek, burada da değerli bir malzeme olarak kabul görülmüş ve Endüstri Devrimi ile birlikte ipek üretimi, mekanik makinelerin kullanımıyla daha yaygın hale gelmiş ve üretim miktarı artmıştır.”

 

 

“İnsanlık için önemli bir kaynak” 

 

Sevim, İpek böcekçiliğinin neden bu kadar önemli olduğuna da değindi. Sevim konu hakkında şunları söyledi: “İpeğin stratejik bir önemi olduğunu düşünüyorum. Örneğin, Osmanlı zamanında savaşa giderken askerler, içlerine ipek kıyafetler giyermiş. İpek, normal ipliklere göre yaklaşık yedi kat daha dayanıklıdır. Ok darbeleriyle karşılaşıldığında okun kırılmaması ve okun vücutta sıkışıp kalmasını önlemek için bu önlem alınırmış. İpek kumaşın sağladığı dayanıklılık, askerlerin hayati önem taşıyan durumlarda güvende olmasını sağlarmış. İpek bugünün tıbbi uygulamalarında da yine stratejik bir rol oynamaktadır. Örneğin, ameliyatlarda kullanılan ipliklerin yaklaşık %80'i ipektendir. İpek iplikler, iç dikişlerin yapılması, kulak zarı veya kalp kapakçıklarının oluşturulması gibi önemli cerrahi işlemlerde kullanılır. İpeğin tercih edilmesinin sebeplerinden biri de, doğal olarak hayvan tarafından oluşturulmasıdır; yani insana ait bir müdahale olmaz. Bu nedenle ipek, tıbbi uygulamalarda güvenilir bir seçenek olarak kabul edilir. İpeğin stratejik önemi, dayanıklılığı ve doğal yapısıyla birleştiğinde ortaya çıkar.” 

 

Sevim, ipeğin yüksek mukavemetiyle askeri amaçlar için ideal bir malzeme olduğunu  ayrıca  tıbbi alanda da kullanılması ve çeşitli cerrahi operasyonlarda tercih edilmesinin ipeğin benzersiz özelliklerinden olduğunu  vurguladı. 

 

İpeğin sadece bir elyaftan ibaret olmayıp, insanlık için önemli bir kaynak olduğunu ifade eden  Sevim, ipeğin dünya genelinde nasıl bir rol oynadığını, özellikle günümüzde ne durumda olduğu hakkında, “Günümüzde ipek böcekçiliği endüstrisi, geçmiş dönemlere göre daha sınırlı bir rol oynamaktadır. Bunun birkaç nedeni vardır. Öncelikle, yapay ipek üretiminin gelişmesiyle birlikte, sentetik ipek alternatifleri piyasada daha yaygın hale gelmiştir. Bu da doğal ipeğe olan talebi azaltmıştır. Yapay ipek, daha düşük maliyetli ve daha hızlı üretilebilen bir seçenek olduğundan, bazı üreticiler ve tüketiciler için tercih sebebi olmuştur ama hala ipek böcekçiliği endüstrisinin bazı bölgelerde ve ülkelerde önemini koruduğunu da söyleyebiliriz. Ayrıca sürdürülebilirlik ve doğal kaynakların korunması konusuna yönelik farkındalığın artış göstermesi, bazı bölgelerde ipek böcekçiliğine olan ilgiyi yeniden canlandırmıştır. Özellikle yerel üreticiler ve el sanatlarına ilgi duyan kişiler, doğal ipek üretimine destek vermektedir.” ifadelerini kullandı. Sevim ayrıca, ipek böcekçiliği endüstrisinin sınırlı olmasının yanında hala varlığını sürdürdüğünü de söyledi. Doğal ipek üretimine olan ilginin arttığını ve bununla beraber sektörün gelecekte yeniden canlanabileceğini, sektörde o potansiyeli gördüğünü de sözlerine ekledi.

   

Özellikle gençlerin ipek böcekçiliği hakkında bilgi sahibi olmasını isteyen Sevim, müzenin bu anlamda çok faydalı bir sorumluluk üstlendiğini söyledi. Sevim, olarak şunları söyledi: “İpek böcekçiliği, değerli bir el işçiliği geleneğidir ve bu alanda yetenekli gençlerin yetişmesi, bu mesleğin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir. Müze, bu anlamda bu etkileyici el sanatının yeniden hayata dönmesi, kültürel mirasımızın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için çok önemlidir. Buraya gelen herkes, ipeğin nasıl bir yolculuktan geçtiğini öğrenecek ve bu süreci yakından gözlemleyip deneyimleme fırsatı bulacaktır.”

 

Müzede usta öğretici olarak görev alan Afitap Kaplan, ziyaretçilere ve bu el işini öğrenmek isteyenlere rehberlik yapmaktadır. Müzenin bir kısmında ipek böcekçiliğinin tarihi görsel materyallerle ve yazılarla anlatılırken diğer bir kısmında ise ipek böcekçiliği adeta yeniden yaşatılıyor. Bu el işini öğrenmek isteyen insanlar da müzenin bu kısmında üretimi deneyimleyebiliyorlar.  

 

 

“Hassa bir yapıya sahiptir” 

 

Kaplan, ipek üretim süreci hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kaplan, “Mayıs ve Haziran aylarında, sağlıklı bir dişi böcek yaklaşık 650 adet yumurta bırakır. Bu yumurtalar, bir sonraki mayıs ayına kadar klimatik odalarda 8 ila 9 derece sıcaklıkta bekletilir. Bu bekletme işlemi, böceklerin yaşam döngülerinin devam etmesi ve yumurtaların bekleyebilmesi için gereklidir. Mayıs ayı geldiğinde ve taze dut yaprakları oluştuğunda, bu yumurtalar çiftçilere kutular halinde verilir. Çiftçiler, kaç yumurtaya bakacaklarsa o kadar büyük veya küçük alanlarda besleme yaparlar. Odaların sıcaklığı 14 derece olduğu için, yumurtaları yerleştirdiğiniz yerde birkaç gün içinde larvalar 2 milimetre olarak ortaya çıkar. Daha sonra çiftçi, larvaları beslemek için taze dut yapraklarını kullanır. İlk taze yapraklar, erkek dut yapraklarının meyvesi olmadan küçük yapraklardır. Yapraklar koparılıp ince ince kıyılır ve böceğin üzerine serpilir. Böcek her yediğinde üste çıkar ve çiftçi bunu ekler. Böcek, 2 gün boyunca sürekli beslenir ve daha sonra yorulur. Duruma bağlı olarak böcekler, 24 ila 48 saat arasında uyku moduna geçer. Bu sırada böceğin üzerine toz kireç serpilir. Bu kireç, böceği hastalıklardan korur, bulunduğu ortamı dezenfekte eder ve tüm böceklerin aynı anda büyümesini sağlar. Gün sonunda böcek 1 yaşına girer. Daha sonra böcek filesi kullanılarak böcekler bir kenara alınır, temizlenir ve alan dezenfekte edilir. Böcek filesi tekrar yerleştirildikten sonra böcekler geri konur ve yapraklar tekrar verilir. 2 yaşına geldiğinde, böcekler 2 gün beslenir ve 2 gün dinlenir. 3 yaşına geldiğinde, böcekler 5 santim kadar büyüdüğü için yapraklar bütün halinde verilmeye başlanır. Bu süreç 4 yaşında da devam eder ve 5 yaşına geldiğinde böceklerin beslenmesi daha uzun sürer. Böceklerin yetiştirme süreci, bir dizi aşamadan oluşur. Özenli bir şekilde takip edilen bu süreçte, böceklerin büyümesi ve sağlıklı bir şekilde gelişmesi sağlanır.” dedi ve ipek böceklerinin çok hassas bir yapıya sahip olduğunu ifade etti. Kaplan, bu aşamada çok özenli ve dikkatli olunması gerektiğini söyledi. 

 

Kaplan, “Böcek, beslenme sürecinde sindiremediği dut yapraklarını kusar. Toplamda bu beslenme süreci 24 günlük bir süreçtir. Ardından, böcek kendini sabitleyerek örümcek gibi davranır ve 36 saatlik bir sürede kozasını örer. Kozadan çıkan iplik yaklaşık 1200 metre uzunluğundadır ve dünyanın en doğal elyaflarından biridir. Böceğin iki tür proteini vardır: fibroin ve serisin. Bu iki protein birleşerek ‘filip’ adı verilen tek bir ipliği oluşturur. Böcek kozasını sardıktan sonra tırtıl evresinden kupa evresine geçer. Kupa evresinde bir başkalaşım hazırlar ve kozanın içinde bekler. Kupa evresinden sonra kelebeğe dönüşür. Kelebeğe dönüştüğünde ağız kısmından asit salgılar ve kozayı altından veya üstünden delerek dışarı çıkar. Antenlerini kullanarak dişiyi bulur ve çiftleşme gerçekleşir. Eğer dişi sağlıklı ise yaklaşık 650 adet yumurta bırakır. Ancak önemli bir ayrıntı vardır, böcek kelebeğe dönüştüğünde ne ağzı ne de midyesi oluşur. Sadece yeme süreci tırtıl evresinde, yani larva ile kupa evresi arasındadır. Kelebeğe dönüşen böceğin ağzı ve midyesi oluşmaz, yeme işlemi sona erer. Böcek doğumunu yaptıktan sonra birkaç hafta içinde ölür çünkü besin kaynağı alamaz. Bu döngüden sonra, böceklerin iplik elde etmek için kullanılan kozaları kurutulur. Kurutma işlemi güneş altında yapıldığından böcek, hassas doğası nedeniyle yaklaşık 5-10 dakika içinde ölür. Kurutma işleminden sonra, kaynama noktası pH değeri 6 olan suya atılır ve serisin proteini çözülür. Çözüldükten sonra kullanılacak alana göre araç gereçlerin yardımıyla iplik yapımına başlanır.” dedi ve ipeğin en başından sonuna kadar hangi süreçlerden geçtiğini bizlere aktardı. 

 

“İpek, zenginliğin sembolüdür” 

İpeğin neden bu kadar önemli olduğunu sorduğumuzda, Kaplan şunları söyledi: “İpek böcekçiliği çok önemlidir çünkü ipek, doğal olmasının yanında pahalı ve kaliteli bir tekstil malzemesidir. İpek, yumuşak ve parlak bir dokuya sahiptir ve ayrıca esneklik ve dayanıklılık özelliklerine sahiptir. Bu işin zorlu süreçleri var. Doğru koşullar sağlanması gerektiği için ipeğin bakımı zahmetlidir. Ayrıca ipek, zenginliğin sembolüdür. Mesela Osmanlı zamanında saraydaki koltuk kılıflarından tutun, perdelere kadar, hanımların kıyafetleri ve sultanların giydikleri kaftanlar hep ipekten yapılıyormuş. İpek üretimi gerçekten zordur ve ipek böceği çok ilginç bir böcektir. Bir adet kozanın üzerinden 1500 metre ipek çıkıyor. Bu böceklerin bakımı zor olduğu için, yetişmeleri için dut ağacı bulmak da ayrı bir sorundur. İpek böcekleri sadece ilaçlanmayan dut ağaçlarında beslenir. Bu böceklerin yaşadığı 500 metrekarelik bir alanda bile ilaçlı bir ağaç olmaması gerekiyor. Her türlü meyve ve sebzeye ilaç yapılması, dut ağacını da etkiliyor. Eğer o ilaçlı veya ilaca maruz kalmış dut ağacının yaprağını verirseniz, bütün koloniyi öldürebilirsiniz. İpek böcekleri kokuya karşı çok hassastır ve ışığa karşı duyarlıdır. Böcekler için sağlıklı ortamlar eskisi kadar maalesef sağlanamıyor, bu yüzden şu anda ipek böceği üretimi eskisi kadar fazla değildir. Bu nedenle de ipek böceği yetiştiriciliğinin oldukça kıymetli olduğunu düşünüyorum.”

 

Kaplan, ipek böcekçiliğinin dünya genelindeki durumunu da yorumladı. İpek böcekçiliğinin geçmişe nazaran çok yaygın olmadığını ancak fabrikasyon üretimin, elde yapılan ipek üretimi kadar kaliteli olmadığını da söyledi. Kaplan ayrıca, ipek böceğinin bu kadar hassas olmasını ve üretiminin zor olduğunu, tüm bunlara rağmen ortaya güçlü ve doğal bir elyaf çıkartmasına da dikkat çekti. 

 

Kaplan, son olarak şunları söyledi: “İpek böcekçiliği ile ilgili tanıtım yapmaya çalışıyoruz ancak daha ileriye gitmek istiyoruz. Bursa'nın eski şaşalı günlerine geri dönebilmesi için, ipek üretiminin yeniden yaygın bir meslek haline gelmesini umut ediyoruz. İpek böcekçiliğinin tekrar canlanması ile, Bursa ipeğinin hala var olduğunu duyurmak istiyoruz.”  

 

 

Müze sorumlusu Serap Sevim ile usta öğretici olan Afitap Kaplan’a İpek Böcekçiliği Müzesi ve ipek böcekçiliği ile ilgili sorularımızı yanıtladıkları için teşekkür ederiz

 

 

Haber & Fotoğraf: Kardelen Cancı

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00