Tatlarıyla, egzotik görüntüleriyle ve birbirinden farklı mineral, vitamin içerikleriyle göz kamaştıran tropikal meyveler, ülkemizin sıcak bölgeleri olan başta Akdeniz ve sonrasında Ege Bölgesinde kendilerini göstermektedir. Güneşin ve suyun ilahi gücüyle kendini gösteren bu meyveler, günümüzde daha da yaygınlaşmış hale geldiler. İnsanların sağlıklı ve farklı tatlar denemeye olan eğilimleri tropikal meyvelere olan ilginin artmasına sebebiyet veriyor. Ancak tropikal meyve üreticiliği, geleneksel meyvelere kıyasla çok daha dikkat ve maliyet gerektirebiliyor. Özel ısı, toprak ve nem gibi koşullar gerektiren bu meyve grubu, yalnızca bazı bölgelerde verimli bir şekilde yetiştirilebiliyor. İnsan sağlığına birçok faydası ve zengin içeriklere sahip olan tropikal meyveler; yemeklerde ve soslarda da kullanılıyor. Tropikal meyveler gerek faydalarıyla gerekse görüntüleriyle görenleri cezbediyor.
Tropikal meyve üreticiliği, Türkiye’deki üretim koşulları, geleneksel meyvelere kıyasla üretim farklılıklarını, tüketim alanında kullanımları, faydaları ve içerikleri gibi daha birçok konu hakkında Antalya’da tropikal meyve üreticiliği ve satışı yapan Hakan Sargın ve Zehra Doğrul, tropikal meyve ithalatı ve ihracatı yapan Mehmet Akgün, tropikal meyvelerin faydaları ve vitaminleri konusunda bilgi veren, Diyetisyen Delfin Demirci ile röportaj gerçekleştirdik.
“Ender bulunan meyveleri üretmek değerli oluyor.”
Türkiye’de tropikal meyve yetiştirmenin avantajları hakkından Sargın, “Türkiye’de özellikle Akdeniz Bölgesinde çok iyi bir yetiştirme iklimi var. Sanırım en büyük avantajımız Antalya’da bu işi yapmamız. Diğer bölgelerde de tropik meyve üretimi yapılabilir fakat alanı çok iyi bir şekilde tasarlamak gerekiyor. Örneğin seranın içine çok iyi bir ısıtma sistemi döşenmesi gerekiyor. Çünkü bu meyveler sıcakta verim elde edilen meyvelerdir. Son zamanlarda sosyal medyanın da etkisiyle, sağlıklı beslenmeye yoğun bir talep bulunmakta. Bu durumda tropikal meyvelere yoğun bir ilgi yarattı. Özellikle avokado, ananas, mango ve papaya gibi genellikle daha çok bilinen tropikal meyvelere daha fazla bir talep bulunmakta. Market ve pazarlarda da son yıllarda rahatça bulunabilen meyveler haline geldiler. Diğer bir avantajına gelecek olursak, ejderha meyvesi, çarkıfelek meyvesi, yıldız meyvesi, liçi, mangosten ve benzeri daha birçok bilinmeyen meyveler, Türkiye’de az bulunuyor. Tatil beldesinde bulunan oteller bu meyveleri sıkça biz üreticilerden talep ediyorlar. Elma, portakal, üzüm gibi çok kolay ulaşılabilir ve fazlasıyla bulunabilir meyvelerden ziyade, ender bulunan meyveleri üretmek değerli oluyor. Bu durumda diğer meyvelere nazaran, çok daha yüksek kazançlı bir gelir elde etmemizi sağlıyor.” sözlerini söyleyerek, tropikal meyve yetiştirmenin zorlu ama değerli olduğunu belirtti.
Vitamin cenneti: Tropikal meyveler
Tropikal meyvelerin içeriklerinden ve faydalarından bahseden Diyetisyen Demirci, “Avokado bildiğimiz üzere çok yüksek yağ oranına sahip. Doymamış yağ asitleri, folik asit, C vitamini gibi birçok değerli vitamini bulundurmakta. Hücre yenileyici özelliği sayesinde, yaşlanma karşıtı bir besindir. İçerdiği antioksidan sayesinde, ciltte ve saçlarda yenileyici bir özelliği vardır. Danışanlarımın beslenme listelerinde sıkça avokadoya yer veririm. Mango meyvesi A vitamini, C vitamini ve potasyum gibi birçok vitamini bulundurmakta. Sindirim sisteminde çok faydalı etkisi gözlemlenmektedir. Ananas, C vitamini, folik asit ve bakır gibi içerikleri barındırmasıyla, sindirim sisteminde oluşan gaz veya şişkinlik gibi sorunların önüne geçer. Çarkıfelek meyvesi demir, bakır, fosfor ve potasyum içermesiyle birlikte, kalp hastalıkları riskine engel olmayı destekleyebilmektedir. Antioksidan içermesiyle, yaşlanma karşıtı ve ciltte yenileyici etkisi vardır. Aynı zamanda, doğal bir yatıştırıcı olan bu meyve, uyku düzenini sağlamakta etkilidir. Ejder meyvesi, kalsiyum içermektedir. B1, B2 ve B3 vitaminlerini barındırmasıyla birlikte, enerji üretimini sağlamaktadır.” şeklinde tropikal meyvelerin içeriklerinin ve faydalarının zengin olduğunu belirtti.
Her bakımdan, bakımı zor meyveler
Tropikal meyve üreticiliğinin dezavantajlarından bahseden Doğrul, “Öncelikle bu meyveler üretimine başlamadan önce, büyük bir maliyet gerektiriyor. Özellikle sonbahar ve kış aylarında, meyvelerin bakımı çok daha emek ve maliyet istiyor. Özel sulama gerektiren bu aylarda, seralar olmazsa olmaz hale geliyor. Bu durum da büyük bir yatırım gerektiriyor. Akdeniz Bölgesinin iklim koşulları her ne kadar tropikal meyve üreticiliğine uygun olsa da bazen sert fırtınalar ve yoğun yağışlarla karşılaşabiliyoruz. Tropikal meyveler, azar azar lakin çok su isteyen meyveler. Bu sebeple damlama tekniğiyle sulama yapıyoruz. Damlama borularının, maliyeti yüksek ve 1 ile 2 yıl arasında kullanım ömürleri oluyor. Hava koşullarına bağlı olarak, kullanım süreleri değişiyor.” diyerek, tropikal meyvelerin üretiminin zorluklarından bahsetti.
Mangosten, rambutan, longan, durian: Altın değerinde tatlar
Kökeni ekvatoral ülkelere dayanan meyvelerden bahseden Akgün, “Bu tropik meyveleri yetiştirme maliyetleri çok yüksek, çünkü üretim alanları sınırlı. İkinci olarak, lojistik maliyetleri oldukça yüksek ve bu meyveler genelde uzak bölgelerden ithal edilerek, hasattan sonra taze tutulabilmesi için soğuk zincir sisteminde taşınmaları gerekiyor. Bu hem yüksek teknoloji gerektiriyor hem de enerji maliyetlerini artırıyor. Ayrıca gümrük vergileri ve ithalat prosedürleri de fiyatları yükselten bir diğer etken. Bir diğer faktör ise arz ve talep dengesi. Tropikal meyveler son yıllarda daha popüler hale geldiği için talep arttı, ancak arz hala sınırlı. Bu da fiyatları doğal olarak yukarı çekiyor. Özellikle mangosten, rambutan, durian ve longan gibi meyveleri Türkiye’de yeterli iklim koşulları sağlanmaya çalışıldığında bile yetiştirmesi oldukça zor, çünkü bunların yetişmesi 5-7 yıl alıyor ve tam verim almak için çok hassas iklim koşulları gerekiyor. Bu meyvelerin ana vatanı Tayland ve Filipinler gibi ekvatoral iklime sahip ülkelerdir. Türkiye’de bu meyvelerin yüksek fiyatlı ve zor bulunması bu sebeptendir. Longan meyvesinin yarım kilosu bin TL civarındadır. Durian meyvesi ise oldukça büyüktür, tanesi ortalama 3 kilo gelir ve fiyatı yaklaşık 6 bin TL’dir. Mangosten ve rambutanın kilosu da ortalama 2 bin TL’dir. Türkiye’ye ithal edilmesi zor olup, ülkemizde yetiştirildiği yerler de çok nadirdir ve az miktarda verim alınabilmektedir. Böylelikle de bu meyveler neredeyse altın değerinde oluyor.” sözlerini söyleyerek halkımızın birçoğunun bu meyvelerin adını, tadını veya kendisini hiç bilmedikleri için bu meyveleri ilk görüşlerinde garip bulduklarını söyledi.
Hassas yetiştirme, mükemmel tat
Tropikal meyvelerin diğer meyve türlerine göre çok daha hastalığa müsait ve hassas bitkiler olduğunu söyleyen Sargın, “Özellikle mango, papaya ve avokado hem sık üretilen hem de oldukça hassas bitkiler. Örneğin papaya meyvesi toprağın nemine, sıcaklığına ve böceklere karşı çok hassastır. Bu durumda toprağın nemini ve ısısını ayarlamak çok önemli hale geliyor. Aksi takdirde böceklenmiş, şekilleri bozuk ve verimsiz meyveler ortaya çıkıyor. Aynı şekilde mango da mantar gibi enfeksiyonlara karşı çok hassas bir bitki. Rambutan, liçi ve özellikle de mangosten gibi meyveler zaten Türkiye’de, Akdeniz Bölgesi’nde bile yetiştirilmesi zor meyveler. Bu bitkiler ayrı bir özen ve dikkat gerektiriyor. Düzenli ve bilinçli olarak ilaçlamak çok önemli. Bu durum da yine üretim maliyetini arttırıyor. Tropikal meyvelerin yüksek fiyatlardan satılması, yüksek maliyet ve efor istemesinden kaynaklanıyor diyebiliriz.” diyerek, tropikal meyvelerin geneline baktığımızda, diğer meyvelere nazaran çok daha özen gerektiren meyveler olduğunu vurguladı.
“Birikmiş sudan hoşlanan bitkiler değildirler”
Tropikal meyvelerin, bakım detaylarından bahseden Sargın, “Tropik meyveler, sıcaklığa karşı çok hassas. Sıcaklık derecesi 10 ile 15 derecenin altına düştüğünde, meyvelerin üretimi ve büyümeleri durur. Bundan dolayı sera üretimini tercih ediyoruz. Bir diğer önemli faktör, topraktır. Örneğin avokado, kili ve suyu tutan toprakta yetiştirilemez. Oksijene ihtiyaç duyan bir bitki olduğu için toprağının hava alması verim için çok önemlidir. Hafif asitli ve nemli toprak gerektirir. Toprakların pH’ı çok önemli bir detaydır. Meyvesine göre değişiklik gösterebilir fakat genellikle 4 ve 7 arası pH gerektirir. Genel olarak tüm tropik meyvelerin toprakları drene edilmelidir. Çünkü birikmiş sudan hoşlanan bitkiler değildirler.” şeklinde sulama tekniğinin önemini vurguladı.
İnsan sağlığına doğal ilaç etkisi
Herkes tarafından çok bilinmeyen tropikal meyvelerin içeriklerine de değinen Demirci, “Yıldız meyvesi son zamanlarda daha popüler ve ulaşılabilir hale geldi. Zengin içeriğe sahip, kalorisi düşük ve su oranı yüksektir. Sindirim sistemine faydalı olan bu meyve, kabızlık gibi sorunların önüne geçmekte faydalıdır. Glisemik indeksi düşük olan bu meyve, diyabet hastaları tarafından da rahatlıkla tüketilebilir. Aynı şekilde jak meyvesi de diyabet hastaları tarafından rahatça tüketilebilir ve A vitamini içermesi ile göz sağlığına iyi gelmektedir. Mangosten meyvesi C ve B vitaminleri, demir, potasyum gibi vitaminleri barındırması sayesinde, kansere karşı etkili bir içeriğe sahip. Aynı zamanda detoks etkisi yaratmasıyla, vücuttaki zararlı toksinleri atmaya yardımcı olabilmektedir. Liçi meyvesi, B6 vitamini ve daha birçok vitamini içermesiyle, sinir sisteminin iyileştirilmesinde çok büyük bir etkisi vardır. İçerdiği flavonoid sayesinde, karaciğer ve prostat gibi kanserlere karşı savaşmaktadır. Rambutan meyvesi, tüylü ve kırmızı çok hoş bir görüntüye sahiptir. İçeriğinde çok yüksek miktarda C vitamini bulunmaktadır. Düşük kalorili ve yağsız bir meyvedir. Aynı zamanda tok tutma özelliği vardır. Longan ve durian meyveleri de C vitamini bakımından oldukça değerlidir. Yatıştırıcı özelliği vardır. Lakin bu meyveler ülkemizde çok zor bulunabilen ve yüksek fiyatlı oldukları için onun yerine çarkıfelek veya ananas tercih edilebilir.” şeklinde dile getirerek, ülkemizde nadir yetiştirilen tropik meyvelerin, kaliteli içeriklere sahip olduğuna ve insan sağlığına pozitif birçok etkisi olduğunu vurguladı.
Meyveler tropikal, tatlar sonsuz:Tropik meyveler mutfakta
Bu meyvelerin, sofralarda farklı şekillerde kullanıldığını söyleyen Demirci, “Tropikal meyveler yemeklerde, soslarda, tatlılarda hatta şarap ve sirke yapımında kullanılan değerli meyvelerdir. Mango ve ananas sirke haline getirilerek, detoks sularında kullanılmaktadır. Özellikle ananas sirkesi, kadınların menstrüasyon döngülerinde düzenleyici etkiye sahiptir. Aynı zamanda et ve deniz ürünlerinin yanında veya birlikte, sos haline getirilerek kullanılabilmektedirler. Avokado, Meksika mutfağına ait olan guacamole sosunun en temel malzemesidir. Salatalarda zeytinyağı yerine kullanılan bir yağa sahiptir. Aynı zamanda Japon mutfağında sıkça kullanılan bir besindir. Çarkıfelek meyvesi, Türkiye’de fiyatının yüksek olması ve çok erişilebilir olmamasından dolayı pek kullanılmasa da, tatlılarda ve kokteyllerde sıkça yer almaktadır. Liçi meyvesi kurutularak, kuru meyve olarak ve reçel yapılarak tüketilebilmektedir. Longan meyvesi Asya mutfağında çorbaların içinde çok fazla kullanılmaktadır. İçi jel kıvamında olan bu meyve, tıpta da kullanılan bir meyvedir. Meyvelerin kralı olarak bilinen durian meyvesi, keskin kokusu nedeniyle herkes tarafından tercih edilmez. Fakat çayını tüketen çok fazla insan vardır.” diye ifade ederek, tüm bu tropikal meyvelerin mutfakta farklı tatlarda kullanıldığını ve insan sağlığına çokça faydalarının olduğunu belirtti.
Bizlerle bu röportajı gerçekleştirdikleri için Hakan Sargın, Zehra Doğrul, Mehmet Akgün ve Diyetisyen Delfin Demirci’ye teşekkür ederiz.
Haber: Nagihan Şimşek
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...