Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Romatoloji Ana Bilim Dalı (ABD) Başkanı Sayın Prof. Dr. Gülcan Gürer ile Akdeniz Ailevi Ateşi (FMF) hastalığı üzerine bilgilendirici bir röportaj gerçekleştirdik. Prof. Dr. Gürer, bizlerle konu hakkında dikkat edilmesi gereken önemli bilgiler paylaştı.
Önemli bir hastalık olan Ailevi Akdeniz Ateşi’nin belirtileri, diğer hastalıkların belirtileriyle karıştırılıyor ve bu durum ciddi sıkıntılar oluşturabiliyor. Tekrarlayan ateş, karın, göğüs ve eklem ağrısıyla ortaya çıkan genetik geçişli hastalık, genellikle çocukluk döneminde başlıyor. Dolayısıyla tanı koyma süreci bazen uzun zaman alabiliyor. Bazen de hiçbir belirti göstermeyen hastalık tedavi edilmediğinde böbrek yetmezliğine yol açabiliyor.
Kendinizden bahsedebilir misiniz?
1970 tarihinde Antalya’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara’da tamamladıktan sonra 1987-1993 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde okudum. 1995-1999 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (FTR) ABD’nda FTR ihtisasımı tamamladım. 2006 yılında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesinde, FTR doçentlik ve 2012 yılında profesörlük unvanına hak kazandım. Ayrıca 2005 yılında başladığım romatoloji ihtisasını 2009 yılında tamamladım. Romatoloji ihtisası için 2007-2008 yılları arasında Akdeniz Üniversitesi FTR ABD-Romatoloji Bilim Dalı’nda asistan olarak çalıştım. 2009-2011 yılları arasında romatoloji uzmanlık mecburi hizmetini Van Devlet Hastanesinde yaptım. Şu anda Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Fizik Tedavi Rehabilitasyon Romatoloji Ana Bilim Dalı Başkanıyım.
FMF Tanı Platformu isimli teknoloji ile yarım saat gibi kısa bir sürede kan örneği ile tanı konulabilecek. Bu yöntem ne zaman hayata geçirilecek ?
Patenti alınınca elbette tüm hastanelerimizde görmeyi umut ediyoruz. Şöyle ki; karın ağrısı, eklem ağrısı veya yüksek ateş şikayetiyle acile giden bir hastanın teşhisi bile direkt acilde konulabilecek. Elbette tedavi aşamaları yalnızca uzman romatologlarla gerçekleştirebilir.
FMF hastalığının en belirgin semptomları ateş, ağrı ve ataklar. Peki bu semptomları hiç göstermeyen FMF hastaları var mı, varsa tedavi görmediği için gecikme yaşamış mıdır?
Tabii var. Karın ağrısı 24-48 saat aralığında oluyor. Çok şiddetli ağrılar geçirenler de var ama bazen daha klinik bulgular ortaya çıkıyor. Örneğin şişlik, el ağrısı veya ayak ağrısı gibi. Çok fazla bulgu olmayınca hastalara tanı koymak çok zor. Bunun gibi olumsuzluklar yaşanabiliyor.
FMF hastalığının belirgin tedavi yöntemi kolşisin ilaç kullanımı olarak biliniyor. Kolşisin kullanılmadığı takdirde böbrekler işlevini kaybediyor. Kolşisin kullandığı halde tedaviye cevap vermeyen hastalarınız oldu mu?
Tabii ki o çeşit hastalarımız da oluyor. Bu durumda da yeni ilaçlar var. Ve iğne tedavisi uyguluyoruz. Asıl ilacımız kolşisin ama tedaviye cevap vermeyince bu ilaçlardan kullanmak zorunda kalıyoruz. FMF tanısı konulduğu an kolşisin tedavisi uyguluyoruz dolayısıyla böbrek yetmezliğine sebep oluyor.
FMF hastalığı bağışıklık sistemini ne derece etkiliyor?
Elbette oldukça etkiliyor, fazla çalıştığı için ataklar gelişiyor. Bu yüzden de bağışıklık sistemini oldukça etkiliyor.
FMF hastalığının tedavisi ülkemizde mevcut fakat şu ülkede daha ileri seviyede diyebilir miyiz?
Bizim ülke çok ileride hatta diğer ülkelerden daha ileride bile diyebiliriz. En son gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
FMF hastaları için herhangi bir diyet öneriniz var mı?
Romatizmal hastalıklarda belirgin kanıta dayalı bir diyet önerisi yok. Fakat tabii ki Akdeniz diyetini önerebiliriz. Aşırı yağlı kızartmalar, hazır yiyecekler, aşırı alkol ve sigara kullanımı konusunda özverili olmalılar.
Son olarak FMF hastalarına en önemli uyarınız ne olurdu?
Eğer bu FMF'te tanımladığımız ataklar varsa veya ailede FMF öyküsü varsa muhakkak bir romatoloji uzmanına başvurmaları gerekmektedir.
Prof. Dr. Gürer ile yaptığımız röportajda FMF hastalarının geçirdiği süreci ve tedavi aşamalarını ele aldık. Aktardığı bilgiler sayesinde bu hastalığın, hafife alınmayacak kadar ciddi bir hastalık olduğunu öğrendik. Düzenli takip ve ilaç kullanımı, doğru tedavi ile hayat kalitesinin arttırılmasında büyük önem arz ettiğinin altını çizdi. Vermiş olduğu değerli bilgiler için kendisine teşekkür ederiz.
Haber: Göksu Ocaklı
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...