Süleyman Demirel Üniversitesi'nden Dr. Öğretim Üyesi Yasin Öztürk, biyomimikri alanında çığır açan bir başarıya imza attı. Canlılardaki doğal denge mekanizması olan Vestibulo-Oküler Refleks (VOR) prensibinden ilham alarak geliştirdiği kamera stabilizasyon sistemi, geleneksel 3 eksenli sistemlerin ötesine geçti ve dikey sarsıntıları da dengeleyen 4. ekseni teknolojiye kazandırdı. Türkiye ve ABD patentli bu inovasyonun, drone'lardan tıp teknolojilerine kadar birçok alanda görüntüleme kalitesini yeniden tanımlayacağı belirtildi.
Doğanın denge mükemmeliyeti, teknolojiye yön verdi. Süleyman Demirel Üniversitesi çatısı altında yürütülen iddialı bir çalışma, kamera stabilizasyonunda küresel bir devrimin kapılarını araladı. Makine mühendisliği ve görsel iletişim tasarımını birleştiren bir vizyonla hareket eden Dr. Öğretim Üyesi Yasin Öztürk, bir hayvanın baş sabitleme refleksini mühendislik formuna dönüştürdü. Bu refleks tabanlı, çığır açan sistemin; sadece görüntüleme sektörünü değil, aynı zamanda savunma ve tıp sanayilerini de derinden etkileyecek potansiyele sahip olduğu görüldü. İşte VOR prensibinden yola çıkarak uluslararası patente uzanan o bilimsel başarı hikâyesi.
Çalışmanın bilimsel kökeni ve teknik temelleri
Bu çığır açan çalışma, modern mühendisliğin en güncel yaklaşımlarından olan Biyomimikri prensibini temel almaktadır. Biyomimikri, doğanın milyonlarca yıllık evrimle optimize edilmiş yapılarını ve fonksiyonlarını inceleyerek, bu doğal mekanizmaları teknolojik problemlere çözüm olarak uygulama disiplinidir. Dr. Yasin Öztürk'ün sistemi de, canlıların hayati bir denge mekanizması olan Vestibulo-Oküler Refleks (VOR) prensibini taklit etmektedir. Kamera Stabilizasyonu, hareketli platformlar veya elde çekim sırasında oluşan istenmeyen sarsıntı ve titreşimleri (Jitter) ortadan kaldırarak net ve profesyonel görüntü kalitesini güvence altına almanın anahtarıdır. Klasik kamera dengeleme sistemleri, uzaydaki altı serbestlik derecesinden (6DOF) sadece dönme hareketlerini dengeleyen Üç Eksen (Pan, Tilt, Roll) üzerine kuruludur. Ancak bu inovasyon, VOR'dan ilham alarak, dikey yöndeki öteleme hareketlerini ifade eden Dördüncü Eksen (Heave) stabilizasyonunu da hedeflemektedir. VOR, vücut hareket etse bile bakış açısının sabit kalmasını sağlayan sinirsel bir mekanizma olup, bu biyolojik denge sistemi, Dr. Öztürk’ün mekanik sistemi için temel algoritma ilhamını oluşturmuş ve böylece stabilizasyon teknolojisinde önemli bir ilerleme kaydedilmiştir.
VOR prensibinden yola çıkarak uluslararası patente uzanan o bilimsel başarı hikâyesi
Doğanın denge yasaları, teknolojinin yeni sınırlarını belirledi. Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Yasin Öztürk, canlılardaki baş sabitleme refleksinden ilham alarak geliştirdiği sistemle kamera stabilizasyonunda yeni bir sayfa açtı. Vücut hareketlerine rağmen başını şaşırtıcı bir kararlılıkla sabit tutan bu doğa prensibi, Dr. Öztürk’ün geliştirdiği sistemin temelini oluşturdu. Mühendislik kökenli olan ancak Görsel İletişim Tasarımı dersleri veren Öztürk, “Mühendisliği, bu alanda teknik çözüm üretmenin ve görselliğin kalitesini artırmanın bir yolu olarak gördüm,” dedi.
Bir deneyin peşinde: Dengeyi mühendislik formuna dönüştürmek
Dr. Öztürk’ün serüveni, VOR prensibini taklit eden karmaşık bir mühendislik yapısına dönüştü. Sistem; yüksek hassasiyetli sensörler, anlık tepki veren yazılım algoritmaları ve hızlı servo motorlardan oluştu. Öztürk, “Doğanın milyonlarca yıllık evrimle mükemmelleştirdiği denge sistemini, modern mühendislik formuna dönüştürdük,” dedi. Bu çalışma, klasik üç eksenli sistemlerin limitini aşarak, özellikle engebeli arazide veya merdiven çıkarken oluşan dikey sarsıntıları hedef alan Dördüncü Eksen (Heave) hareketini de dengeleyen yenilikçi bir model ortaya çıkardı.
Laboratuvardan patente: Somut başarı ve kanıt
Geliştirilen sistem, zorlu testlerde klasik sistemlere göre %30’a varan oranda daha yüksek stabilizasyon sağladığını kanıtladı. Bu çığır açan çalışma, önce Türkiye’de ulusal patent, ardından da ABD’den uluslararası patent alarak tescillendi. Öztürk’e göre asıl başarı, “doğadaki bir mekanizmayı mühendislikle yeniden kurabilmekti.”
Bir bilim insanının gerçekliği: Sanayi-üniversite açmazı
Bu teknolojik ilerlemeye rağmen, Öztürk sanayileşme sürecinde zorluklarla karşılaştı: “Fikrimi sanayiyle paylaştılar, ancak biyomimikri tabanlı bu inovasyonun üretim riskini almak istemediler. Türkiye’de herkes fikri seviyor, fakat ürüne dönüştürme aşamasında çekinceler vardı.” Bu durum, üniversite–sanayi iş birliğinin eksikliğini bir kez daha gösterdi. Öztürk, “Artık uluslararası patentli ve çalışan bir prototip var. Şimdi tekrar sahaya çıkma zamanı,” diyerek kararlılığını korudu.
Geleceğin perspektifi: Altı eksenli stabilizasyon ve sektörel yansımaları
Dr. Öztürk’ün araştırma vizyonu, geliştirilen sistemi altı serbestlik derecesinin (6DOF) tamamını kapsayacak şekilde optimize etmeye odaklandı. Nihai amaç, kamerayı uzaydaki tüm translasyonel (öteleme) ve rotasyonel (dönme) hareketlere karşı tam sabitlik sağlayabilen bir yapı kurmaktı. Bu hedefin, görüntüleme teknolojilerinde durağanlık (stillness) kavramını yeniden tanımlayacağı belirtildi. Bu teknolojinin sadece sinema ve görsel sanatlar sektörleriyle sınırlı kalmayıp, kritik alanlarda geniş bir uygulama potansiyeli taşıdığı öngörüldü. Özellikle Havacılık ve İnsansız Sistemlerde (Drone'lar), rüzgâr ve türbülansın neden olduğu yüksek frekanslı titreşimleri elimine ederek kritik hava operasyonlarında dahi kusursuz görüntüleme stabilitesi sağlayacağı; Tıbbi Görüntüleme ve Robotik Cerrahide ise, titremenin kabul edilemez olduğu hassas prosedürlerde operasyonel güvenilirliği artıracağı ifade edildi. Ayrıca, Savunma ve Güvenlik Sanayiinde, yüksek hızlı ve hareketli platformlar üzerindeki gözetleme ve hedefleme sistemlerinin optik kilitlenme performansını maksimize edeceği kaydedildi. Dr. Öztürk, çalışmasının nihai anlamını özetlerken, “Bu, doğanın temel mekaniğini okuyup, onu modern mühendislik disipliniyle yeniden üreterek bilimsel merakın ticarileşme ve sektörel dönüşüm potansiyelini gösteren bir hikâyeydi,” değerlendirmesinde bulundu.
Dr. Öğretim Üyesi Yasin Öztürk'ün biyomimikri temelinde gerçekleştirdiği bu çalışma, Türk biliminin ve mühendisliğinin küresel inovasyon potansiyelini bir kez daha ortaya koydu. Bir doğa refleksinden alınan ilhamın, uluslararası patentlerle tescillenen ileri bir teknolojiye dönüşmesi; üniversite-sanayi iş birliği zorluklarına rağmen bilimsel kararlılığın ve disiplinler arası yaklaşımın başarısını simgeledi. Bu proje, geleceğin görüntüleme standartlarını belirleme yolunda atılmış önemli bir adım oldu ve yerli inovasyonun uluslararası alandaki rekabet gücünü artırma vizyonuna hizmet etti. Bu değerli bilgileri ve bilimsel serüvenine dair deneyimlerini bizlerle paylaşan Dr. Öğretim Üyesi Yasin Öztürk’e teşekkürlerimizi sunarız.
Haber: Uğur Tekeli
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...