Gözlerin benzersiz yapısını sanata dönüştürmek mümkün mü? İris portre fotoğrafçılığı, bu sorunun cevabını etkileyici bir şekilde veriyor. Gözün renkli kısmını (iris) detaylı bir şekilde fotoğraflayarak ortaya çıkarılan bu sanat dalı, hem teknolojiyi hem de estetiği bir araya getiriyor.
İris portre fotoğrafçılığı son yıllarda giderek popülerleşen bir sanat formu. İnsanların göz yapısındaki benzersiz renkler, desenler ve detaylar, özel kamera ve ışık sistemleriyle yakalanarak adeta bir sanat eserine dönüştürülüyor. Bu yöntemle her bireyin gözünde saklı olan eşsiz güzellik, yüksek çözünürlükte detaylı bir şekilde ortaya çıkıyor. Fotoğraf sanatçıları, iris portrelerini sadece görsel bir şölen olarak değil, aynı zamanda kişisel bir kimlik ifadesi olarak da sunuyor. Gözlerin yapısı ve renkleri, genetik özelliklerimiz kadar duygusal durumlarımızın da izlerini taşıyor. Bu nedenle, iris portreleri bireylerin sadece fiziksel özelliklerini değil, aynı zamanda hikâyelerini de yansıtıyor.
İris tıpkı bir parmak izi gibi eşsizdir
İris, ayırt edici ve benzersiz bir yapıdadır. Öyle ki insanın sağ ve sol gözünün irisi bile birbirlerinden farklıdır. Dünya üzerinde 8 milyar insan yaşıyor ve her birimiz kendimize özgü bir çift göze sahibiz. İnsan anatomisinin karmaşık dünyasında irisin eşsiz ve büyüleyici bir yeri vardır. Gözlerin ruhun penceresi olduğu ve irisin de bu pencereleri süsleyen renkli bir perde olduğu söylenebilir. Bu perde renkli geçişleri, ince çizgileri, desenleri ve dokularıyla öylesine derin güzellikler barındırır ki; gördüğümüz şey küçücük bir alana sığdırılmış uçsuz bucaksız bir galaksi veya doğanın ayak basılmamış bir yerinin keşfedilmeyi bekleyen manzarası gibidir. Her iris benzersiz görüntüsü ile başlı başına eşsiz ve büyüleyici bir başyapıt ve onu bedeninde taşıyan kişinin ruhunu ifade edişiyle bir sanat eseridir. Bu hâliyle iris, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibidir. Aydın Nazilli İlçesi Cumhuriyet Mahallesinde faaliyet gösteren fotoğrafçı ve aynı zamanda resim sanatıyla da ilgilenen Mesut Babur’a iris fotoğrafçılığı hakkındaki görüşlerini sorduk.
“Ben de bu işi yapmalıyım diye düşündüm”
Babur, “Fotoğraf işine yaklaşık 10 yıl önce başladım. İris fotoğrafçılığına internette fotoğrafçılıkla ilgili araştırmalar yaparken rastladım. Bu sanata sosyal medyada da denk geldim ve kedilerin irislerini çekerek bu işi yapıyorlardı. İris fotoğrafçılığı beni çok etkiledi ve büyüledi o esnada bu işi yapmaya karar verdim diyebilirim. Fotoğrafçılığın bu alanı bana çok farklı ve benzersiz geldi, ben de bu işi yapmalıyım diye düşündüm ve bu iş için gerekli ekipmanları edindikten sonra iris fotoğrafçılığına başladım.” dedi. İris fotoğrafçılığını Türkiye’de nadir kişilerin yaptığını, Aydın’da da bu işi şimdilik yalnızca kendisinin yaptığını da dile getirdi.
Gözler ruhun aynası: İris portreciliğinin sanata dönüşen yüzü
İris portreciliğinin duygusal yönlerini ve kişilerin bu portreleri neden yaptırmak istediklerini Mesut Babur’a sorduk. Babur, “Makro fotoğraf çekimleri ile gözün iris bölümünde ortaya çıkan detayların, kişilere gözlerinin renklerini ve dokularını yeniden keşfetme imkânı veriyor. Her gözün, insan evreninde bir gezegen gibi büyüleyici gizemlere sahiptir ayrıca bu fotoğraf çekimleri sonucunda her kişide ayrı bir gezegen keşfediyoruz ve çok farklı sanatsal dokuları ortaya çıkarabiliyoruz. İris fotoğrafçılığı veya göz fotoğrafçılığı, fotoğraf sektörüne ticari anlamda nefes aldıracak ciddi bir alan olduğunun da altını çizmeliyim. Sosyal medyada da bu işin görünürlüğü arttıkça birçok insanın ilgisini çekebiliyor. Uzun uğraşlar sonucu iris fotoğrafçılığını profesyonel olarak yapmaya başladım ve işimi sürdürmeye devam ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Ruhun haritası: İris portreciliğiyle duygusal yolculuk
İris portreciliğinin kişilerde duygusal karşılığının olup olmadığını Mesut Babur’a sorduk.
Babur, “Kişilerin kendi gözlerinin fotoğrafını çerçeveli bir tablo olarak evlerinin veya işyerlerinin duvarında kendilerine özgü bir sanat eseri olarak izlemeleri, gözlerindeki sanata bakmalarının heyecan verici olduğunu ve ilgi çekici olduğunu da belirtmek lazım. Ayrıca “çelik kolye, tişört, gümüş kolye, tesbih, kupa, gümüş bileklik, saat, masa üstü blok” gibi eşyalara da baskılar yapıyoruz. Bu baskıların hediye edilebilir potansiyelde olması sebebi ile ciddi bir pazar payına sahip olabileceğini ifade etmeliyim.” şeklindeki fikirlerini aktardı.
Babur ayrıca, her insanın iris yapısının benzersiz olduğunu ve kişinin kimliğini yansıttığını, bir iris fotoğrafı almanın, alıcısına özel ve benzersiz olduğunu hissettirdiğini, gözlerin, kalbin aynası olarak kabul edildiğini, bir iris fotoğrafının, sevgiyi, bağlılığı ve derin duyguları ifade etmenin en iyi yolu olduğunu dile getirdi. İris fotoğrafının alıcısına duygusal bir anlam ve değer kattığını, aile üyeleri, sevgililer veya yakın arkadaşlar arasında güçlü bağlar oluşturduğunu, sanatsal bir değere sahip olabildiğini, fotoğrafçılık yeteneği ve teknik beceri ile birleştiğinde bir iris fotoğrafı gerçekten etkileyici bir sanat eseri haline geldiğini belirtti.
Flaşlı çekimler ve çocuk göz sağlığı: Bilinçli hareket etmek şart
Göz fotoğrafı çekilirken küçük çocuklarda, flaşlı çekimde yüksek ışık olduğu için özellikle gözün retina tabakasında görme alanını etkileme riski oluşabilir. Konu ile ilgili Mesut Babur, “Küçük yaştaki çocukların ebeveynleri ile birlikte iris portre çekimi için talepte bulunan kişiler de olabiliyor. Bu konuda dikkatli ve hassas olduğumuzu, bu tür talepleri sebeplerini anlatıp reddettiğimizi söylemem gerekli. Çocuklarda göz gelişiminin 7-9 yaşlarında tamamlanması sebebiyle 7 yaş altı çocuklarda göz fotoğrafı çekmemek gerekir ve müşterilerime belirtilen yaşın altında fotoğraf hizmeti vermediğimizi söylüyoruz. Hatta zaman zaman 3 aylık bebek için bile göz fotoğraf çekimi isteyen müşterilerimiz olabiliyor, müşterilerimizi bilgilendirip geri çevirmek durumunda kalıyoruz. Bu konuda ilkeli davranmak ve karşınızdaki kişiyi bilgilendirerek uyarmak gerekir.” İfadelerini kullandı.
İris portre fotoğrafçılığı, gözlerimizdeki gizli dünyayı ortaya çıkaran büyüleyici bir sanat dalı. Her bir gözün benzersiz hikâyesini keşfetmek isteyenler için hem teknolojik hem de sanatsal bir deneyim sunuyor. Bu alandaki gelişmeler, gelecekte gözlerin sadece ruhun aynası değil, aynı zamanda sanatın bir tuvali olabileceğini de gösteriyor.
Haber: Serdar Yılmaz
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...