Çırak olarak başladığı meslek hayatında yarım asrı geride bırakan Şerafettin Özbaş, Bodrum’un geleneksel el yapımı sandalet kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Özbaş, “Şimdi herkes kâr peşinde, kalite ikinci planda kaldı.” diyerek zanaatin bugünkü durumuna ışık tutuyor.
Ege’nin turkuaz sahillerinin ötesinde, Bodrum’un dar sokaklarında hâlâ derinin kokusu yükseliyor. Bu kokunun peşinden giderken bir dükkâna varıyorsunuz.. İçeride, bir masa başında yılların emeğiyle sandalete şekil veren bir usta var: Şerafettin Özbaş.
Ustanın doğuşu
1955 yılında Bodrum’da doğan Özbaş’ın el emeğiyle tanışması henüz 14 yaşındayken, İzmir’in Foça ilçesinde olmuş. 1969 yılında çırak olarak başladığı meslek, zamanla onun kimliğinin bir parçası hâline gelmiş. 1977 yılında kendi iş yerini açarak kendi markasını kuran Özbaş, ilk 20 yıl boyunca sadece el yapımı Bodrum sandaletleri ve ayakkabıları üreterek perakende satış yapmış. Yıllar içinde değişen tüketim alışkanlıkları ve moda anlayışına rağmen o, zanaate olan sadakatinden ödün vermemiş. “Bu işe Ali Güven isminde bir arkadaşım sayesinde başladım. O yaparken izledim, ilgimi çekti. Sonra kendi yolumu buldum.” diye anlatıyor ilk yıllarını. Sandaletçilik mesleğinin yoğun emek ve titizlik gerektirdiğini belirten Özbaş, “O dönemlerde işler daha farklıydı. Gerçek deri, sabır ve el emeği ön plandaydı. Zamanla işler büyüdü ama ruhunu kaybeden çok oldu.” diye ekledi.
Vaketa deri yerini suni malzemelere bıraktı
Sandalet üretiminde kullandığı ana malzemenin “vaketa” olduğunu belirten Özbaş, günümüzde bu kaliteli derilerin yerini büyük ölçüde suni derilere bıraktığını şöyle ifade ediyor: “Eskiden herkes vaketa deriyi bilirdi, isterdi. Şimdi maliyet düşsün diye suni deri her yerde. Ama bu işin bir ruhu var. Gerçek deriyi eline aldığında hissedersin, işlediğinde sesini duyarsın. Suni deriyle yapılan sandalet, ne kadar şık görünse de o his yoktur içinde.” Kaliteye olan bağlılığı, ustanın yıllar içinde markalaşmasını da beraberinde getirmiş. Zamanla ünlü markalarla da çalışmaya başlamış. Ancak o, asıl değer verdiği şeyin müşteri memnuniyeti olduğunu vurguluyor.
El işçiliğinin aşamaları ve detayları
Özbaş, bir sandaletin üretim aşamasını büyük bir özenle anlatıyor. Sadece teknik bir süreç değil, aynı zamanda sabır ve dikkat gerektiren bir sanat olduğunu söyleyen Özbaş, “İlk olarak ‘sayasını’ kesip biçiyoruz. Sayası dediğimiz, sandaletin üst yüzey kısmı. Ardından tabanları şablonla numara numara kesiyoruz. Kalıba geçiriyoruz, daha sonra yapıştırma aşaması geliyor. Her bir çift sandalet, saatler süren bir emeğin ürünü.” diyor. Sandalet yapımında kullanılan araçlar arasında en önemlisinin “bıçak” olduğunu söyleyen usta, bıçak kullanımı konusunda özellikle genç zanaatkârlara dikkatli olmalarını şöyle öğütlüyor: “Bıçak sadece kesmek için değil, aynı zamanda şekil vermek için de kullanılır. Bilemeyi de, kullanmayı da iyi bilmelisiniz. Yoksa hem malzeme ziyan olur hem de ortaya düzgün bir iş çıkmaz.”
“Artık el emeği neredeyse yok”
Günümüzde el işçiliğinin giderek yok olduğunu, çoğu üreticinin ise sadece kâr odaklı çalıştığını söyleyen Özbaş, “Sandalet üretimi azaldı çünkü artık tercih edilebilecek çok fazla alternatif var. Her şey fabrikasyon. Artık el emeği neredeyse yok. İnsanlar ucuz olanı seçiyor. Kalite arayan azaldı. Oysa bu işte asıl değer, elde yapılan işçiliktedir.” diyerek mesleğinin gidişatını yorumladı. Bugün Bodrum sandaletinin sadece bir ayakkabı değil, aynı zamanda bir kültür öğesi olduğunu savunan Özbaş, “Eskiden bir işi öğrenmek için yıllarca çıraklık yapılırdı. Şimdi üç ay çalışan kendini usta sanıyor. Bu iş sabır ister, sevgi ister. Yoksa uzun ömürlü olmaz.” diye ekledi.
Gelenekten geleceğe uzanan bir emek hikâyesi
Şerafettin Özbaş, yarım asrı aşan emeğiyle Bodrum’un yerel kültürüne katkı sağlamaya devam ediyor. Modern dünyanın hızla unuttuğu değerlerden biri olan el emeğiyle üretim, Özbaş’ın atölyesinde hâlâ yaşamaya devam ediyor. O, sadece sandalet üretmiyor; bir dönemin ahlâkını, iş disiplinini ve estetik anlayışını el emeği, kalite ve müşteri memnuniyetini esas alan anlayışıyla geleceğe aktarıyor.
Haber: Tuna Algan
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...