Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


BİR MARKANIN DOĞUŞU: AYDIN’IN KÜRESEL REKABET YOLCULUĞU

09.11.2025
Ekonomi

 

Aydın, Türkiye'nin zengin tarımsal mirası ve ürün çeşitliliğiyle öne çıkan önemli bir üretim merkezi olmasına rağmen, küresel pazarlarda henüz hak ettiği konuma ulaşabilmiş değil. Ancak bölgenin sahip olduğu potansiyelin yalnızca üretim kapasitesiyle değil, aynı zamanda markalaşma, inovasyon ve teknolojik dönüşümle desteklenmesi gerektiği günümüzde daha da belirgin hale geliyor. Tarım ve sanayinin entegrasyonu, akademik bilgiyle güçlendirilmiş Ar-Ge faaliyetleri ve sürdürülebilir üretim stratejileri, Aydın’ın küresel rekabetteki yerini sağlamlaştırmak açısından kritik bir önem taşıyor.

 

Uzman görüşleri ile Öğr. Gör. Dr. Cahit İncioğlu ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşide, Aydın’ın tarımsal ve ekonomik dönüşüm süreci, inovasyonun bölgeye kattığı değer ve akademi-sanayi iş birliğini genç nesil üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde ele aldık. Ayrıca, bütüncül bir yaklaşım ile gerçekleştirilecek dönüşümün bölge ve ülke ekonomisine potansiyel katkıları da uzman bakış açısıyla değerlendiriliyor. Dr. İncioğlu, Türkiye’de 3+1 Eğitim Modelini tüm öğrencilere entegre eden öncü kurumlardan biri olan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Köşk Meslek Yüksekokulu Yönetim ve Organizasyon bölümü öğretim görevlisidir. Araştırma alanları arasında  tüketici davranışları, tarımsal pazarlama ve ürün tasarımının yanında, Aydın’ın geleceğine yön verecek stratejik vizyon ve yenilikçi yaklaşımlar üzerine de çalışmalar yürütüyor.

 

Aydın, sahip olduğu güçlü tarımsal potansiyele ve köklü üretim kültürüne rağmen küresel pazarda henüz arzu edilen konuma ulaşabilmiş değil. Sizce bunun temel nedenleri nelerdir? Ayrıca, mevcut yapısıyla Aydın’ın küresel ölçekte rekabet edebilecek bir güç sergilediğini düşünüyor musunuz, yoksa hâlâ bölgesel bir çerçevede mi konumlanmış durumda?

Aydın insanı tarih boyunca üretkenliğiyle tanınmış. Bu topraklar, antik çağlardan bu yana tarımın beşiği olmuş. Örneğin Menderes Havzası hem verimlilik hem de çeşitlilik açısından dünyanın sayılı bölgeleri arasındadır. Bugün de zeytin, incir, kestane, çilek, sert çekirdekli meyveler gibi yalnızca bu coğrafyada ve dünyada en yüksek kalitede yetişebilen ürünler, Aydın’ın genetik ve kültürel mirasını yansıtır. Ancak günümüz dünyasında artık sadece üretmek yeterli değil. Küresel ekonomi “marka değeri” ve “algılanan kalite” kavramları üzerinden şekilleniyor. Yani ürünün içeriği kadar, o ürünün nasıl anlatıldığı ve temsil edildiği de rekabet gücünü belirliyor. Aydın bu anlamda henüz tam potansiyeline ulaşmış değil, fakat dönüşüm süreci açıkça görülüyor. Son yıllarda hem tarımda hem de sanayide markalaşma bilinci giderek artıyor. Artık sadece ham ürün değil, o ürüne değer katan teknolojiler örneğin tarım makineleri, işleme ekipmanları ve akıllı üretim çözümleri de ihraç edilmeye başlanmış durumda. Bu tablo, Aydın’ın salt bir tarım kenti olmaktan çıkıp, tarım-sanayi entegrasyonunun güçlü bir örneği hâline geldiğini göstermektedir.

Burada akademi olarak bizlerin de rolü çok önemli. Üniversitelerimizin bilgi birikimi ile üretim tecrübesi bir araya geldiğinde, bölgesel sınırların ötesine geçen bir rekabet avantajı oluşturmak mümkün. Aydın, doğru stratejilerle yalnızca Ege’nin değil, dünyanın tarımsal Ar-Ge ve kalite merkezlerinden biri olabilecek bir altyapıya sahip. Markalaşma, sürdürülebilirlik ve bilimsel standartlaşma konularındaki ilerleme hızlandıkça, Aydın’ın “bölgesel üretici” kimliğinden çıkarak “küresel marka ekosistemi”ne dönüşeceğine inancımız tam.

 

Aydın’ın sahip olduğu tarımsal potansiyel ve fırsatlar uzun yıllardır gündemde olmasına rağmen, bu potansiyelin hâlen tam anlamıyla değerlendirilemediği görülüyor. Sizce bu durumun temelinde planlama eksikliği mi, yoksa inovasyon ve teknolojik dönüşüm alanındaki yetersizlikler mi yatıyor? Ayrıca, bu süreci iyileştirmek adına bölgede somut olarak hangi adımların atıldığını paylaşabilir misiniz?

Aslında Aydın’ın eksik olduğu temel alan sayısı sanıldığı kadar fazla değil. Üretim kapasitesi, tarımsal çeşitlilik ve insan kaynağı açısından bölge oldukça güçlü. Ancak küresel rekabetin belirleyici unsurları olan markalaşma, inovasyon ve kalite standardizasyonu konularında dönüşüm biraz daha yeni başladı. Bu durum yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyolojik bir değişim süreci olarak da değerlendirilebilir. Çünkü üretim kültürleri bir anda değil, zamanla ve toplumsal bilinçle evriliyor. Bugün Aydın’da üreticilerimiz hem sıkı denetim mekanizmalarının hem de dijitalleşen ticaret kanallarının etkisiyle kendilerini yeniden konumlandırıyor. İnternet üzerinden dünyanın dört bir yanındaki müşterilerin beklentilerine doğrudan ulaşabilmek, üretim biçimlerini de dönüştürüyor. Bu tür yapısal değişimler literatürde genellikle 20 yıllık adaptasyon dönemleriyle tanımlanır. Türkiye’de de bu sürecin aktif olarak yaşandığı bir dönemdeyiz.

Son 15–20 yılda, akademi, endüstri ve kamu iş birliğine dayalı önemli adımlar atıldı. Özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü destek programları, markalaşmadan sürdürülebilirliğe, makineleşmeden danışmanlığa kadar çok geniş bir yelpazede teşvikler sunuyor. Aynı şekilde KOSGEB, kalkınma ajansları ve bölgesel destek ofisleri aracılığıyla üreticilere milyarlarca liralık kaynak aktarılıyor.

Üniversitemiz de bu ekosistemin aktif bir paydaşı. Rektörümüzün öncülüğünde yürütülen sanayi-akademi iş birliği vizyonu sayesinde, Aydın’daki firmaların neredeyse tamamıyla Ar-Ge, danışmanlık ya da eğitim düzeyinde iş birliği kurulabiliyor. Teknokentimizde yeni yatırımlar hızla artıyor, ADÜSEM ise bölgedeki firmalara sürekli eğitim desteği veriyor. Dolayısıyla artık Aydın’da akademi, sanayi ve üretici birimleri arasında güçlü bir etkileşim zinciri oluşmuş durumda. Kısacası, bölge bugün bir geçiş döneminde. Henüz her şey mükemmel değil belki, ama yön ve bilinç son derece doğru. Aydın artık sadece üretim yapan değil, değer üreten bir ekosistem olma yolunda kararlılıkla ilerliyor.

 

Son dönemde sanayi–akademi iş birliği kavramı sıkça gündeme geliyor. Peki bu süreç, öğrenciler açısından da somut bir karşılık buluyor mu? Yani bu iş birliklerinin öğrenciye doğrudan yansıyan faydaları var mı?

Bence öğrenciler açısından en somut ve etkili gelişme, üniversitemizde kararlılıkla uygulamaya koyulan 3+1 ve 7+1 işletmede mesleki eğitim modelleridir. Bu sistemde öğrenciler, programlarının ilk 3 ya da 7 dönemini üniversitede teorik ve uygulamalı derslerle geçiriyor. Son bir dönemi ise tamamen işletmelerde, sigortalı ve maaşlı olarak çalışarak tamamlıyor. Yani öğrencilerimiz o son dönemde artık bir stajyer değil, doğrudan iş dünyasının içinde aktif bir çalışan konumunda oluyor. Bu süreçte hem üniversitede edindikleri bilimsel ve teknik bilgileri gerçek üretim ortamında uygulama fırsatı buluyorlar hem de profesyonel yaşamın dinamiklerini deneyimleyerek mezuniyet öncesi ciddi bir tecrübe kazanıyorlar.

Rektör Hocamız ve Rektör Yardımcısı Hocalarımız bu konuda son derece vizyoner bir yaklaşım sergiliyor ve önümüzdeki yıldan itibaren tüm meslek yüksekokullarının bu sisteme tamamen geçmesi planlanıyor. Bu model sadece öğrenciler için değil, firmalar için de büyük bir kazanım sağlıyor. Çünkü bilgi, teknoloji ve genç insan kaynağı doğrudan üretim alanına taşınıyor. Ayrıca öğrencilerimizin sigorta maliyetleri üniversitemiz tarafından karşılanıyor. Sadece bu sistem kapsamında, bölgemizdeki dünya çapında sanayi kuruluşlarıyla çok sayıda protokol imzalanmış durumda. Bunun yanında öğrencilerimiz, Avrupa Birliği ve TÜBİTAK destekli projelerde bursiyer olarak yer alabiliyor, akademik araştırma süreçlerine doğrudan katkı sunabiliyor. Üniversitemiz ayrıca Teknokent bünyesindeki firmalarla ortak projeler ve staj olanakları da sağlıyor. Tüm bu fırsatlar, öğrencilerimizin sadece teknik bilgi değil, aynı zamanda analitik düşünme, problem çözme ve yenilikçi üretim becerilerini geliştirmesini sağlıyor. Kısacası üniversitemiz, öğrencilerini mezuniyet öncesinde iş dünyasına entegre eden, bilgiyi sahaya taşıyan ve gençleri geleceğin üretim sistemine hazırlayan bir anlayışı temel almış durumda.

 

Diyelim ki Aydın, tarım, sanayi ve markalaşma süreçlerini bütüncül bir yaklaşımla eksiksiz şekilde yönetti. Sizce bu durumda nasıl bir dönüşüm yaşanır? Böyle bir senaryo hem Aydın hem de Türkiye açısından ne tür ekonomik ve toplumsal değişimleri beraberinde getirir?

Biz markalaşma, kalite standardizasyonu ve inovasyon faktörlerini tam anlamıyla hayata geçirdiğimiz bir senaryoyu baz alarak daha önce bir simülasyon uyguladık. Henüz bu çalışma akademik makale olarak yayımlanmadığı için kesin rakamlar vermem doğru olmaz. Ancak elde ettiğimiz ilk bulgular son derece çarpıcı. Sadece incir, zeytinyağı, kestane ve çilek gibi Aydın’ın genetik kimliğini yansıtan 4 temel ürünün, tamamen ihracata yönlendirilip dünya pazarlarında “Premium kalite” standardında satılması durumunda Aydın’ın ihracat hacmi 20 milyar doların üzerine çıkma potansiyeline sahip olduğunu söyleyebiliriz. Üstelik bu tahminin içinde Aydın’ın diğer stratejik ürünleri henüz yer almıyor. Dünya standartlarında lezzet, dayanıklılık ve büyüklük bakımından öne çıkan şeftali, nektarin, erik, nar, taze sebze grubu, aromatik bitkiler; Orta Asya’ya ihraç edilen su ürünleri, bölgedeki mermer ve maden rezervleri; süt ve süt ürünleri işleme kapasitesi ve gelişmekte olan tarımsal makine üretimi bu hesaplamaların dışında. Yani bugünkü ihracat potansiyeli aslında Aydın’ın gerçek kapasitesinin yalnızca küçük bir bölümünü yansıtıyor.

Eğer Aydın, tüm bu ürün gruplarını dünya standardına uygun kaliteye ve markalaşma düzeyine taşıyabilirse, yalnızca kendi ekonomisini değil, Türkiye’nin genel ihracat dengesini de yeniden şekillendirebilir. Böyle bir senaryo gerçekleşirse, Aydın’ın katkısı Türkiye’nin toplam ihracatında Gaziantep, Bursa, Kocaeli veya Kayseri gibi endüstriyel üretim merkezlerinin seviyesine yaklaşabilir. Bu, tarım temelli bir ekonominin sanayi şehirleriyle aynı ligde yer alması anlamına gelir ki hem ekonomik hem toplumsal açıdan tarihi bir dönüşüm olur. Bu ölçekte bir kalkınma, yalnızca ihracat rakamlarını büyütmekle kalmaz; kırsal gelir dağılımını dengeler, genç nüfusu yeniden üretim sahnesine çeker, eğitimli istihdamı güçlendirir ve Aydın’ı tarım 4.0 uygulamalarının öncü bölgesi konumuna taşır. Kısacası, Aydın bu dönüşümü başarıyla tamamlarsa, Türkiye’nin yüksek katma değerli tarım devriminin kalbi olur ve dünyanın tarımsal referans noktalarından biri hâline gelir.

 

Aydın’ın geleceğine ışık tutan bu değerli görüşleri ve derinlikli analizlerini bizlerle paylaşan Öğr. Gör. Dr. Cahit İncioğlu’na bizlere vakit ayırdığı için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu söyleşimiz, yerelden globale açılan bir başarı hikâyesinin yalnızca mümkün değil, aynı zamanda ulaşılabilir olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

 

Haber: Kübra Helin Akbaş

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00