Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


BİLİNMEYEN GERÇEKLİK: SERBEST RADİKALLER ANTİOKSİDANLAR

15.01.2024
Sağlık

 

Antioksidanlar protein, nükleik asit ve lipitlerin yapısını bozarak organ ve doku zedelenmesine neden olan serbest radikallere karşı savaş vermektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirerek hücrelerde oluşabilecek DNA hasarlarını önlemeye çalışmaktadır.

 

Her hastalığın temelinde yatabilen serbest radikaller, vücuda yabancılaşan molekülleri ortadan kaldırması için üretilen moleküllerdir. Hücre yıkımına sebep olan serbest radikaller, doku ve organ hasarlarını da beraberinde getirmektedir. Bu zararlı moleküllere “oksidatif stres” de denilmektedir. Serbest radikaller, bulundukları bölgelerde tahribat meydana getirmektedir. Serbest radikallere karşı savaşan ve onları yok eden bir antioksidan sistemi vardır. Antioksidan sistemi, serbest radikaller ile her zaman mücadele  edemeyebilir. Bunun sebebi, vücut hafif stresle baş edebilse de yoğun stres ile başa çıkamamasıdır. Bu kadar tehlikeli olmasına karşın vücut bazen serbest radikalleri kendisi de üretebiliyor. Vücuda zararlı antijenler girdiğinde vücut onlarla mücadele etmek için oksidatif stres üretmektedir. Tüm serbest radikallerin, tüm hastalıklar üzerinde etkili olduğundan bahseden ve bu noktada yaşam tarzının çok önemli olduğunu vurgulayan toksikoloji, serbest radikaller, antioksidanlar ve kanser üzerine iki doktorası bulunan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik bölümü üyesi Prof. Dr. Serdal Öğüt ile serbest radikallerin etkileri ve antioksidanların beslenmedeki önemi üzerine konuştuk.

 

Serbest radikaller nedir ve vücutta nasıl oluşur?

Serbest radikaller, hayatın her alanında bütün canlılarda ortaya çıkan bir durumdur. Serbest radikal, insan için hayati bir önemi olan oksijenden türemektedir. Serbest radikallerin içinde sülfür, nitrat birçok molekül de vardır. Serbest radikaller denilince zararlı moleküller akla gelir. Vücudumuza zarar veren bu moleküllere bazı kaynaklarda "oksidan" da denilmektedir. Serbest radikallere karşı savaşan antioksidan sistemi var. Antioksidan sistemi, her zaman yeterli olamıyor ne yazık ki. Antioksidanların, serbest radikalleri yok edemediği durumlarda serbest radikaller, akla gelebilecek bütün hastalıkları da beraberinde getirir. Serbest radikal çok tehlikelidir.

 

Serbest radikaller hücre yıkımına sebep oluyor mu?

Tabii. Antioksidan aracılığıyla önlem alınmıyorsa hücre yıkımına, buna bağlı olarak da doku hatta organ hasarlarına dolayısıyla da sistem hasarlarına sebep olabiliyor. Serbest radikaller bulundukları yerlerde tahribat yaratıyorlar. Serbest radikaller, göz çevresinde bulunuyorsa katarakt oluşturabilir. Daha fazla birikerek uzun dönemde (kronikleşerek) kansere kadar gidebilen problemlerin ortaya çıkmasına da sebep oluyor. Serbest radikaller, seboreik dermatit gibi deri hastalıklarına da neden olabiliyor. Bu tür hastalıkların en önemli sebeplerinden biri de stres faktörüdür. Stres, hayatımızın her alanında olduğu için serbest radikallerin oluşmasına da neden oluyor. Sistem ilginç bir şekilde bu kadar zararlı modelleri bazen bilerek üretiyor. Vücudumuza bakteriler gibi zararlı antijenler girdiğinde vücut onlarla mücadele etmek için oksidatif stres üretiyor. Grip ya da enfeksiyonel bir hastalık geçirdiğimizde yorgun olmamızın sebebi de budur. Vücut, zararlı radikalleri ortadan kaldırayım derken serbest radikalleri üretiyor. Böyle bir durumla mücadele edebilmek ve vücudun direncini korumak için antioksidan yönünden zengin beslenmeliyiz.

 

Serbest radikal teorisi nedir?

Geniş kapsamlı bir konudur. Serbest radikaller vücutta doğal yollarla bilerek de üretilebilir. Karbonhidrat tükettiğimizde parçalanır. Krebs döngüsü, karbonhidrat kaynaklı depolanmış enerjiyi açığa çıkaran bir kimyasal tepkimeler dizisidir. Bu hücresel solunumda glikozun yakılmasıyla oluşan glikoliz ve elektron taşı zinciri, ATP’nin üretiminde kullanılır. Döngünün sonunda açığa çıkması gereken hidrojen ve oksijenin birleşiminden su ortaya çıkması gerekirken açığa çıkmıyor. Vücut onun yerine oksijen ve elektronlarla birleşerek oksijenin yapısını bozuyor ve serbest radikaller ortaya çıkıyor.

 

Antioksidanların yeterli olmadığı bir noktada çözüm nasıl üretilebilir?

Vücudumuzda bulunan antioksidanlar ikiye ayrılır. Bunlar enzimatik ve enzimatik olmayandır. Vücudumuz, enzimatik antioksidanları üretebiliyor. Katalaz enzimi (CAT), Glutatyon peroksidaz (Gpx) ve Glu-tatyon redüktaz (GR), Süperoksit dismutaz (SOD), enzimatik antioksidanlardır. Beslenmede likopen, karoten, E ve C vitaminini sağlıklı beslenerek alabiliyoruz. Antioksidanlar yararlıdır fakat dozu önemlidir. Antioksidanları fazla alırsak vücudun işleyişini bozabiliriz. Fazla antioksidan aldığında pro–oksidan oluyor yani serbest radikal öncüsü oluyor. Antioksidan ve serbest radikal arasında bir denge vardır. Abartmadan dengeli bir biçimde beslenmeliyiz. Antioksidan daha çok meyve sebzelerde vardır. Bitkisel beslenme ağırlıklıdır, hayvansal ürünlerde de mevcuttur.

 

Serbest radikallerin neden olduğu hastalıklar nelerdir?

Üretildiği yere bağlı olarak hastalık oluşturabiliyor. Kalpte kalp krizi, damarda olursa hipertansiyon riski artabilir. En çok merak edilenlerden birisi de deride olursa ne olduğudur. Deride olursa dermatit olabilir. Bu cilt kanserine kadar götürebilir. Örneğin, çiftçilerin kullandığı tarım ilaçları kimyasaldır. Bunların dolaylı olarak serbest radikaller olduğunu düşünelim. Çiftçilerin derilerinde çok daha fazla deri problemleri oluşur. Çünkü çiftçiler ilaçlama yaparken yeterince korunmuyolar. O kimyasallar serbest radikal niteliğindedir. Ortaya çıkan hastalığın nedeni stres, yanlış beslenme, kalıtsal hastalık kaynaklı olabilse de her hastalığın temelinde serbest radikallerin yatabilme ihtimali gözden kaçırılmamalıdır. Serbest radikallerin birikimi hücrelere ve dokulara zarar vermekle kalmıyor, kansere de neden oluyor. Her şeyin temelinde serbest radikal vardır. Normal stres bile serbest radikalı oluşturur. Hafif stres, insan vücuduna zarar vermez yarar verir aksine. Stres yoğunlaşıp şiddetini arttırırsa serbest radikallerin oluşma ihtimali daha çok artıyor.  Vücut hafif stres ile mücadele edebilse de yoğun stresle başa çıkamıyor.

 

Vücudumuzda serbest radikalleri etkisiz hale getiren organik besin maddeleri nelerdir?

Burada beslenmenin önemi karşımıza çıkıyor. Organik kelimesi çok önemli bir kavramdır. Özellikle teknolojinin gelişmesi, gıda katkı maddelerinin ve çok fazla paket ürünün hayatımıza girmesi organik beslenmeyi olumsuz yönde etkiledi. Bazı hormonal müdahaleler yapılmış olsa da, sebze ve meyvelerde eğer çok fazla kimyasal yoksa organik kabul edebiliyoruz. Serbest radikalleri ortadan kaldıran antioksidanları yoğun olarak meyve ve sebzelerde görebiliyoruz. Likopen, beta karoten, E vitamini, yeşil yapraklı sebzeler, A vitamini, C vitamini, kuruyemişler, yumurta, zeytinyağı organik besinlerdir. Bu organik antioksidan besinler, serbest radikalleri yok eden besinlerdir. Akdeniz tipi beslenme serbest radikallerle savaşarak onları yok eder.

 

Günde ne kadar antioksidan almalıyız?

Her vitaminin vücutta belirli değerleri vardır. “ADEK” dediğimiz A, D, E ve K vitaminleri vücutta depolanarak uzun vadede kullanılır. C vitamini gibi vitaminler ise vücuda ne kadar alınırsa alınsın vücudun kullanacağı belirli bir miktarı vardır. Vücut, vitamin fazlasını dışkı ve idrar yolu ile atar. Vitamin zehirlenmeleri de oluyor. Bu yüzden vücuda fazla vitamin pompalamamalıyız çünkü toksik etki yaratır.

 

Eklemek istedikleriniz son olarak nelerdir?

Tüm hastalıklar üzerinde etkili olan bir konudur. Yaşam tarzı çok önemlidir. Yeni nesilde telefon bağımlılığı fazla olduğu için bu durum beraberinde hareketsizliği getiriyor. Kişi sigara–alkol kullanıyorsa, sürekli olarak stresli bir ortamdaysa, hava kirliliğinin olduğu yerde yaşıyorsa, bir hareketsizlik söz konusu ise bütün bunlar oksidatif strese sebep olur. 

 

Bize son derece öğretici, faydalı bilgiler verdiği ve zaman ayırdığı için Prof. Dr. Serdal Öğüt’e çok teşekkür ediyoruz.

 

Haber: Elif Erbay

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

HAMAMÖNÜ EVLERİ

Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...

CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN

Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...

DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI

  Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

TÜRKİYE'NİN İLK MATEMATİK MÜZESİ

Aydın'ın Efeler ilçesinde, Türkiye'nin ilk matematik müzesi olma özelliğine sahip ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00