İnsan hayatını olumsuz yönde etkileyen ve mutsuzluğa sürükleyen çeşitli sebepler vardır. Bu sebepler içerisinde stres, kaygı bozukluğu ve öfke kontrolü gibi faktörler yer alır. Stres en genel anlamıyla, biyolojik bir mekanizmayla işleyen vücudumuzun, çeşitli içsel ya da dışsal uyaranlara verdiği tepkiler ve bu tepkilerin vücutta yarattığı ruhsal gerilimdir. Kaygı ya da anksiyete bozukluğu ise bu hastalığa sahip kişilerin sürekli bir endişe halinde olması durumu ve günlük hayatta karşılaşılan olayları, sürekli korkuyla bekleme halidir. Bu sürekli duyulan kaygı, endişe ve panik hali kişilerin hayatını hayli zora sokar, her zaman en kötüsünü düşünmelerine neden olur.
Bilişsel davranışçı terapi ve kısa süreli çözüm odaklı terapi gibi eğitimleri ile kendini geliştiren Sosyolog ve Aile Danışmanı Pelin Kademli, stresle başa çıkarak, mutlu olabilmek için önerilerde bulundu.
‘’Stresle iç içeyiz’’
Strese maruz kaldığımızda kendimizi gerilmiş, sıkıştırılmış, bağlanmış gibi hissettiğimizi dile getiren Pelin Kademli, “Organizmalarımız, bu yeni duruma adapte olabilmek için bir dizi belirtiler ortaya çıkarır. Baş ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı, halsizlik gibi. İşte bedenimizde yaşadığımız bu fizyolojik değişiklikler, bir yandan da yeni gelişen duruma uyumlanmamızı ve bu stresle baş etmemizi sağlar. Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalar, stresin sağlığımızı tahminimizden daha çok etkilediğini ortaya koyuyor. Sadece hayata bakışımızı, anlam düzeyimizi değil; iş, özel ya da sosyal hayatlarımızdaki verimimizi de düşürüyor. Modern insan her gün, onlarca stres kaynağıyla iç içe yaşamakta. Hava kirliliğinden gürültüye, zaman baskısı altında çalışmaktan, durumsal stres dediğimiz evlenme, boşanma gibi yaşam olaylarına kadar her şey bireyin üzerinde baskı ve stres yaratıyor. Araştırmalar kalp damar hastalıkları, mide sorunları, kanser, obezite gibi onlarca rahatsızlıkla stres seviyelerinin yüksekliği arasında anlamlı ilişkiler bulmuş” dedi. Günümüz gençlerinin stresle baş edebilmesi için önerilerde bulunan Kademli, “Mutlaka kendilerine zaman ayırmaları ve yaparken iyi hissettikleri uğraşlara sahip olmalılar. Enerjilerini boşaltmak ve hareket etmek beyindeki hormonları da harekete geçirir ve başarıya da katkısı vardır. Sorumluluklarını planlamak, belki bir ders çalışma planı, daha düzenli hissetmelerine sebep olacaktır. Mutlaka bir hobi edinmelerini, bir spor dalıyla ilgilenmelerini, kültür sanat faaliyetlerine katılmalarını önerebiliriz bu durumda” dedi.
“Öfke, sağlıklı ve evrensel bir duygudur”
Bütün canlıların öfkelendiğini ve öfke duygusunun oldukça sağlıklı olduğunu ifade eden Pelin Kademli, “Öfkenin uyarıcı, koruyucu, harekete geçirici etkileri var ve aynı zamanda da bir motivasyon kaynağı. Kişi engellendiğinde, haksızlığa uğradığında, fiziksel yaralanma ya da incinmelerle karşı karşıya kaldığında, hayal kırıklığı yaşadığında, kendini tehdit altında hissettiğinde öfkelenebilir. Bu olağan ve geçicidir. Öfkeyi olması gerektiği gibi yönetememek ya da öfke duygusuna esir olmak da elbette bir strestir. Kişiler öfkelendiklerinde saldırganlaşıyor ya da aşırı bastırıp ifade edemiyorlarsa mutlaka bir uzmandan yardım almalılar” dedi. Kaygı ve anksiyete bozukluğundan bahseden Kademli, “Kaygı bozukluğu hayat kalitesini oldukça düşürür, iş performansını etkiler. Anksiyetesi olan kişilerin hayattan zevk alması zorlaşır. Düşüncelerinizin kontrolünüz altında olmadığı hissi gerçekten de zor bir histir. İstatistikler bize, kaygı bozukluğunun kadınlarda, erkeklere oranla daha yüksek görüldüğünü gösteriyor. Çocukluk çağlarında yaşanan travmatik deneyimler, stresli yaşam ve diğer aile bireylerinde kaygı bozukluğu olması, elbette riski artıran faktörler. Anksiyetesi olduğundan şüphelenen kişiler için, mutlaka uzman bir psikiyatrdan görüş almasını öneririm. Kaygı bozukluğu büyük oranda psikoterapi ve farmakolojik tedavilerle sonuç alınan bir rahatsızlık. Bu noktada önemli olan normal kaygıyla kaygı bozukluğunun ayırt edilebilmesi, diğer psikolojik rahatsızlıklarla karıştırılmamasıdır.” dedi.
“Serotonin hormonu vücudu çok etkiliyor”
Halk arasında “mutluluk hormonu” olarak da bilinen serotoninden bahseden aile danışmanı Pelin Kademli, “Bu hormon ruh sağlığından bağırsak hareketlerine kadar her şeyi etkiliyor. Bağımlılıklarda, iştah ve uyku düzeninde rol oynuyor. Serotonin düşüklüğü sıkıntılı ruh haline, kötümser hissetmeye, özgüven ve özsaygı düşüklüğüne neden olabiliyor. Örneğin suç geçmişi olan kişilerin beyinlerindeki serotonin hormonunun düşük olduğu gözlemlenmiş. Aynı zamanda literatürde serotonin düşüklüğü ile kendine zarar verme ve intihar eğilimleri de ilişkilendirilmiştir” dedi. Mutlu olmak için püf noktalardan bahseden Kademli, “Bilimsel ve psikolojik bilgiler ışığında şunları söylemek mümkün: sevdiklerimizle daha fazla vakit geçirmek, kendimize zaman ayırmak, ibadet etmek ya da meditasyon yapmak, sevdiğimiz işi yapmak, bedensel sağlığımızı ihmal etmemek, güneşlenmek ve bazen durmak. Sadece durmak. Hayat akışının içinde durup anda kalabilmeyi öğrenmek.” diyerek cümlelerini noktaladı.
Haber: Zübeyde Kaya
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...