Türkiye tarihinde modern imara sahip ilk şehir olan Atça, özgün imar planıyla ülkemizde tek olma özelliğini hâlâ sürdürüyor. Fransa’nın başkenti Paris’in, ışınsal kent formu örnek alınarak oluşturulan plan, Yunan işgalinden sonra yakılmış kasabanın, küllerinden doğuşunun bir sembolüdür. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra imar planı uygulanırken zorluklar yaşayan ve Anadolu’nun örnek şehirlerinden birisi haline gelen Atça’nın, son Belediye Başkanı Mustafa Çınar ve bu imar planına dair akademik çalışması bulunan Bartın Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Selma Çelikyay, Cumhuriyet tarihimizin ilk modern şehrine dair bilgileri bizlerle paylaştı.
2014 yılına kadar belediye statüsünde olan Atça, günümüzde Aydın’ın Sultanhisar ilçesine bağlı bir mahalledir. 2022 yılına ait Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne göre 8 bine yakın bir nüfusu bulunan Atça, Paris’le sahip olduğu ortak özelliklerden dolayı hem Türkiye’nin hem de Aydın’ın küçük Paris’i olarak adlandırılıyor. Türkiye’de imar planı açısından tek olma özelliği taşıyan bu yer, kendine özgü şehir tasarımıyla ülkemizde örnek gösterilen yerleşim yerlerinin başında gelmektedir. Bereketli toprakları ve nizami caddeleri, Atça’yı yaşanılabilir olması açısından özel bir yerde konumlandırıyor. Dönemin belediye başkanının mücadelesiyle ortaya çıkan plan, neredeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ ilgi odağı halinde diyebiliriz.
“Bunları planlayan kişiler öngörü sahibi insanlardı”
İmar planıyla ilgili çalışması bulunan Prof. Dr. Hatice Selma Çelikyay, “8 ana arter, Atça’nın tam ortasında bulunan Merkez Park’ta birleşiyor. 8 ana caddenin birleştiği parkın etrafında, nizami şekilde yerleşmiş binalar kuş bakışıyla incelendiği zaman güzel bir görüntü oluşturuyor.” şeklindeki ifadeleriyle Kent Park’ın etrafında düzenli bir şekilde inşa edilen yapıların üstten görünüşüne dikkat çekiyor. Paris’in Charles De Gaulle Meydanı’na uzanan 12 caddelik ışınsal formundan esinlenildiğini belirten Çelikyay, “Plana göre, 15 metre genişliğinde ve yaklaşık 500 metre uzunluğunda olan caddeler, 45 derecelik açılarla ışınsal bir biçimde merkezde bulunan 95 metre çapındaki Atça Parkı’nda birleşmektedir.” sözleriyle tam ortada bulunan daire şeklindeki parkın konumuna değiniyor. Yemyeşil ağaçlarıyla estetik bir görüntüye sahip Atça’nın peyzaj çalışmalarından da bahseden Çelikyay, “İmar planının ilk yıllarında, iki tarafı ağaçlı yol anlamına gelen ‘Alleler’ oluşturulmuş. 1939 yılında, yeşil yol sistemini tamamlamaya yönelik peyzaj çalışmaları yapılmıştır. Merkeze uzanan 15 metre genişliğindeki caddelerin her iki tarafında olmak üzere, yayalar için ikişer metre genişliğinde kaldırımlar planlanmıştı. Kaldırımlara, 10 metre arayla Fıstık Çamı dikilmiş ve yeşil dokunun ana akslar boyunca devam eden alleler ile güçlendirilmesi sağlanmıştır. Yollar bu şekilde oluşturulmuştur. Bunları planlayan kişiler öngörü sahibi insanlardı.” sözleriyle tasarımın o dönemdeki idari aktörlerin attığı adımlarla büyük bir vizyon sonucu ortaya çıktığına vurgu yapıyor. Atça’nın bitkilendirme tasarımı konusunda da bugün iyi bir uygulama örneği olduğunu belirten Çelikyay, “Doğası ve tasarımıyla bu ufak yerleşim yeri, ülkemizin kıymetli yerlerinden birisidir.” diyerek Atça’nın çehresine ve önemine değiniyor.
“Köklerinden yeniden doğan Atça, Türkiye Cumhuriyeti’nin örnek bir kentidir”
Atça’nın 5 Eylül 1922 yılında, Yunan işgal kuvvetleri tarafından yakılarak terk edildiğini söyleyen Mustafa Çınar, “Dönemin Belediye Başkanı Hafız Nuri Efendi, Nazilli Belediyesi’nde görevli şehir planlayıcısı Abdi Hıfzı Bey’i, Atça’ya davet ederek harap olmuş şehri modern bir kent haline getirecek imar planını tasarlamasını istemiş. Kolları sıvayan mühendis Abdi Hıfzı Bey, Fen memuru Halil Efendi’yle aylarca bunun için uğraşmışlar. 1926 yılında tamamlanıp uygulamaya konan imar planına, halk büyük bir tepki göstererek karşı çıkmış. Yakılan evlerinin, yıkılmasına sinirlenen halk, Belediye Başkanı Hafız Nuri Bey’den davacı bile olmuşlar.” ifadelerine yer verirken, halkın yaşananlardan dolayı alınan kararı sindiremediğine dikkat çekiyor. Dava edilen Hafız Nuri Bey’in tarihe geçen o savunmasını aktaran Çınar, “Vizyonist ve ileri görüşlü olan Hafız Nuri Bey şu ifadelerle kendisini savunmuş: ‘Ben, bugün bu uygulamayı yaptırmakla, belki köylümün yuvasını yıkmaktayım. Ama şurası bir gerçektir ki, plân bugün uygulanamazsa, yarın yeni binaları yıkmak daha zor olmayacak mı? Ben, bugünü değil, yarını düşünüyorum. Efendiler! Biz kurulmuş düzenleri yıkmıyoruz, yeni bir düzen kurmaya çalışıyoruz.’ diyor. Köklerinden yeniden doğan Atça, Türkiye Cumhuriyeti’nin örnek bir kentidir.” sözleriyle, kısıtlı imkanlara rağmen eşsiz bir şehir tasarımının gerçekleştirildiğini belirtiyor. Çınar, “Şehrin imar planına aykırı olan herhangi bir yapılaşmanın olmaması gerekiyor. Bizlere miras kalan bu plana müdahale edilmemesi ve 1926 Yılında gerçekleştirilmiş olan imar planının korunarak gelecek nesillere aktarımının doğru şekilde yapılması lazımdır.” sözleriyle, hassasiyetle korunması gereken bir değerin sürekliliğine dikkat çekiyor.
“Yunan işgali sırasında bir grup Atçalı kendi kazdıkları mezara gömüldü”
Şehirlerdeki mevcut yapılaşmayı yeniden düzenlemek adına bir zaman sonra yıkmanın zor olduğundan bahseden Mustafa Çınar, “Sıkıntılı bir dönemde alınan imar planındaki radikal karar, Atça’nın geleceğine olumlu anlamda izlenim bıraktı. Yıllar geçmesine rağmen henüz buna benzer bir imar planı Türkiye’de yok. Bu sayede hatırı sayılır yerleşim yerleri arasında gösterilen Atça, güncelliğini her dönem korumaya devam edecek.” şeklinde aktararak Atça’nın unutulmayacağının altını çiziyor. Saat yönünde sıralayarak her bir caddenin isminden bahseden Çınar, “8 büyük caddenin isimleri; Kavaklar, Nazilli, Abdi Bey, Kurtuluş, Karakol, Atatürk, Batı ve Jurnalı şeklindedir.” diyerek cadde isimlerinden söz ediyor. 1879 yılına dayanan Atça Belediyeciliği’nin oldukça köklü bir tarihe sahip olduğunu vurgulayan Başkan Çınar, 1919’da başlayıp 1922’de şehrin yakılarak terk edilmesiyle sonuçlanan Yunan işgali sırasında, yaşanan trajik bir olaydan da şöyle bahsediyor: “Yunan işgalciler ve Atça’da yaşayan işbirlikçi Rumlar 1921’in 24 Nisan akşamında, halktan 15-20 kişiyi toplayıp karakol olarak kullandıkları Bayramyeri Camii’ne götürüyorlar. Halkta infial oluşmasın diye sessiz şekilde katletmek için Atça Menderes Ovasındaki Çomaklı Mevkisine getirdikleri kişiler, kendi mezarlarını kazmaya başlıyor. İşgalciler sonrasında süngü ve baltalar ile katliama başlıyor. İnsanların kendi mezarlarını kazdıktan sonra bu şekilde katledilmesi, Atça tarihinin en trajik olayıdır. 3 kişinin sağ olarak çıktığı vahşeti yaşayan ve sonrasında canlı şekilde aktardıkları haliyle anlatmak gerekirse, tam bir kıyım olduğu anlaşılıyor.” ifadeleri, yaşanan olayın ne denli bir boyutta olduğunu gözler önüne seriyor. Çınar, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Katliamdan kurtulan Ayenlerin lakaplı Hüseyin dedemizin söylediğine göre, elleri kolları bağlanan insanlar enselerinden kesilerek öldürülmüş. Kendi mezarını kazarken son gücüyle toprak dolu küreği askere savuran Ayenlerin Hüseyin, bir düşmanın kafasını yardıktan sonra 2 kişiyle birlikte oradan yaralı şekilde kurtulmayı başarmış.”
Atalarımızdan kalan bu mirasa sahip çıkmamız gerektiğini söyleyen Atça Belediye Başkanı Mustafa Çınar, Atça’nın dokusuna zarar gelmemesi ve sahip olunan zenginliklerin gelecek nesillere aktarılması için, Atça imar planının mutlak koruma altına alınması gerektiğini söylüyor. Kentsel dönüşüm projeleri oluşturularak yeni binaların şehrin içinde yapılması gerektiğini belirten Mustafa Çınar, görev yaptıkları dönemde mümkün olduğunca bunu uyguladıklarını ifade ediyor.
Haber & Fotoğraf : Erdem Karahan
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...