Tarım Devrimi’nin başlaması ve ardından Sanayi Devrimi’nin hayatımıza girmesi ile birlikte, çok kısa bir süre sonra medya ve medya araçlarını içeren Bilişim Çağı hayatımızda yerini almıştır. Bu önemli çağların gelişimiyle toplumun yapısı da oldukça değişim göstermiştir. Bu değişimlerden biri ise nüfus artış ve azalışıdır. Toplumun neslini sürdürebilmesi için gerekli olan nüfusun artışı ve azalışı medya ile günümüzde değişim yaşamıştır. Bu durumu etkileyen en önemli etken ise doğum oranlarıdır. Doğum oranlarının artması veya azalmasının, toplumsal yapının şekillenmesinde de büyük etkileri vardır.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Ali Erdem Akgül ile Aydın’daki doğum oranlarını ve bu doğum oranlarını etkileyen başlıca faktörleri ele aldığımız bir söyleşi gerçekleştirdik.
Aydın’daki doğum oranları geçmiş yıllara kıyasla şu an ne durumda?
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Aydın’da da bir düşüş söz konusu. Fakat bu düşüş çok hızlı değil yavaş yavaş gerçekleşmektedir. Her yıl bir önceki yıla göre yüzde 3’lük bir düşüş söz konusu diyebiliriz.
Aydın’da doğum oranlarının yüksek veya az olduğu bölgeler nerelerdir?
Kırsal bölgelerde daha yüksek diyebiliriz. Örneğin; Bozdoğan, Çine, Karacasu ve Söke gibi kesimlerde. Göç alan bölgelere baktığımızda, Germencik ve Ortaklar gibi ilçelerinde, genelde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden göç edenler var. O bölgeden gelen kişilerde çok çocuk yapma eylemi daha yüksek. Kuşadası merkezde, özellikle Şanlıurfa Siverekli çok fazladır. Haliyle onlar da Aydın koşullarına göre, daha fazla çocuk sayısına sahiptir. Diğer ilçelere göre, Efeler ve Nazilli gibi ilçelerde daha düşük ama aralarında çok da bir fark olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü Aydın’da kırsal ve kentsel bölgeler arasında çok ciddi bir fark söz konusu değil.
Aydın’daki genç nüfusun doğum oranlarındaki konumu ne durumda?
Düşük seviyede diyebiliriz. Aydın eğitime önem veren bir şehir. Okuyan kişi sayısı da fazla olduğu için evlenme yaşı da dolayısıyla gecikiyor. İnsanlar ne istediğini bilmediği ve olgunlaşmaları geciktiği için de kişiler evlenmeye ve çocuk sahibi olmaya uzak bakıyorlar. Aydın’daki gençler de bu durumdan nasibini alıyor. Çünkü burası Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu gibi çok geleneksel bir yer değil. Tabii ki gelenekleri var ama çok çocuk kültürü yok. Turizm bölgesi olduğu için de gençlerin, göreceleri ve yaşam tarzları daha rahat. Türkiye ve Dünya’da olduğu gibi Aydın’daki boşanma oranlarının yüksek olması da gençlerde güvensizliğe neden oluyor. Bu durumda evlenme sürecini, çocuk sayısını ve doğum oranlarını doğrudan etkiliyor diyebiliriz.
Aydın şehrinin bulunduğu bölge ve sahip olduğu kültür açısından doğum oranları üzerinde etkisi var mı? Varsa bunlar nelerdir?
Eskiden beri Doğu, Güneydoğu ve Doğu Karadeniz Bölgeleri gibi çok çocuk kültürü, bu bölgede yok. Bir de burada tarım için kullanılan araziler çok kıymetli. Çünkü burada bin dönümlük ve 500 dönümlük araziler yok. Az bir arazi, insanlara paylaştırılıyor ve onunla geçinmeye çalışıyorlar. Arazi az olduğu için de çok çocuğun bir mantığı yok diye düşünüyorlar. Doğu taraflarında çok çocuğa sahip olmanın nedenlerinden biri, arazi bol ve yetiştirilen ürün sayısı az ve ucuz olmasıdır. Fakat bu bölgede arazi kısıtlı ve yetiştirilen ürün sayısı fazla. Örneğin kestane, zeytin, incir, pamuk gibi endüstriyel ürünler çok kıymetli ürünlerdir. Haliyle araziler de kıymetli oluyor. Bu durum da çocuk sahibi olma sayısını etkiliyor.
Bölgedeki doğum oranlarını etkileyen başlıca faktörler nelerdir?
Sosyokültürel olarak çok hızlı değiştik. Tarım Devrimi’nden, Sanayi Devrimi yaptık ve orada bir kırılma yaşadık. Sanayi Devrimi’nden hemen sonra Bilgi ve İletişim Devrimi ortaya çıktı. Yani Bilişim Devrimi’ne geçtik. Bu çağ da kişilerin eş seçimini, flört seçimini ve çocuk edinme sayısını etkiledi. Toplumda narsisizm, hedonizm gibi özellikleri taşıyan kişi sayıları arttı ve bu da ilişkinin başlangıcı olarak görülen flört, tanışma evresini değiştirdi ve kısalttı. Popüler kültür, sosyal medya ve medya araçları bu unsurları çok fazla etkiliyor. İnsanlar, medyanın onları şekillendirmesi ile daha bireysel kişiliklere büründüler. Anı yaşama, günü kurtarma ve bireysel takılma istekleri medya ile ön plana çıktı. Bu durum da evlenmeyi ve çocuk sayısını etkiler oldu. Özellikle gençlerin birbirine karşı duyduğu güven kavramı medya ile birlikte bir kırılma yaşadı. Eskiden insanlar birbirlerine güvenirlerdi. Şimdi ise dünyaya ve insanlık ilişkilerine güvensizlik eklendi. Örneğin gençler, “Bu dünyaya çocuk mu getirilir.” gibi söylemlerde bulunuyorlar. Bunların dışında, ekonomik bir kriz söz konusu olduğu için inanlar gelecek kaygısı yaşıyor. Günümüzde evlenmek ve çocuk yetiştirmek çok masraflı. Eskiden tarım daha elverişli iken çok çocuk sahibi olmak bir sorun teşkil etmiyordu. Büyütmek daha kolaydı ve hayat daha ucuzdu ama şimdi ekonomik koşullar doğum oranlarındaki düşüşün başlıca nedenlerden birisidir. Ayrıca, modern çağa geçmemiz ve ekonomik sebeplerden dolayı kadınların iş hayatına yönelmesiyle birlikte çocuk büyütmek zorlaşmaya başladı. Bu durum da çocuk sayısını ve doğum oranlarını etkileyen faktörlerdendir.
Doğum oranlarının artması ya da azalması toplumsal yapımızı nasıl etkiliyor?
Şu anda bir artış söz konusu değil. Gün ve gün azalıyor diyebiliriz. Şu anki toplum bu durumu pek hissetmiyor ama ileride hissedecek. Toplum ileride yaşlanacak ve genç sayısı azalacak. Tüm yük gençlere yüklenecek ve bu durum da bizim demografimizi yüzde 100 etkileyecektir. Haliyle bu durum da yine ekonomiyi ve toplumun yapısını kökten şekillendirecektir. Örneğin bireyler daha da tahammülsüzleşecek, öfke patlamaları ve birbirini öldürme gibi olumsuz unsurlar daha fazla artış gösterecektir. Dolayısıyla bu gibi durumlar, toplumun gelecek yapısını etkileyen faktörlerin en başında gelmektedir.
Eğitim düzeyinin doğum oranları üzerinde bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Kesinlikle var. Farkındalık artıyor ve çok sorgulayıcı, akılcı ve eğitim düzeyi yüksek bireylerin haliyle çocuk sahibi olma oranlarını da etkiliyor. Planlı ve programlı yaşama isteği, bireysel yaşama isteği, anı yaşama isteği gibi unsurlar doğum oranlarının düşmesine neden olan unsurlardandır. Çok rahat ve çok itina göstermeyen biriysen, çok çocuk sahibi olabiliyorsun ama eğitim seviyesi arttıkça farkındalıkların artıyor, nicelik değil, nitelik ön plana çıkıyor. Haliyle çocuk sayısı da azalıyor. Bir kişinin eğitim seviyesinin artırması için kariyer yapması lazım. Kariyer yaptığı için de evlenme yaşı gecikiyor. Evlenme yaşı gecikince de çocuk sayısı azalıyor. Dolayısıyla eğitim ve devamında gelen bu gibi unsurlar doğum oranlarını etkiliyor.
Bu konu ile ilgili bizleri bilgilendiren Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İnsan Ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Ali Erdem Akgül’e teşekkür ederiz.
Haber: Saniye Kaya
Fotoğraf: Ahmet Turğut
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...