Aydın’da kökleri Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan İncir Bayramları, her yıl bereket ve kültürel zenginliği kutlamak için coşkuyla gerçekleştiriliyor. Hilmi Anaç’ın araştırmalarıyla gün yüzüne çıkan bu bayramlar, güzellik yarışmalarıyla taçlanarak incirin ekonomik ve kültürel değerini gözler önüne seriyor.
Aydın İncir Bayramı, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan köklü bir mirasın canlı bir simgesi olarak her yıl büyük bir coşkuyla kutlanıyor. Ekonomik ve kültürel anlamda büyük bir öneme sahip olan bu bayramlar, incir güzellik yarışmaları ile de toplumsal hafızada yerini almış durumda. İncir Bayramı tarih boyunca Aydın halkının birlik ve beraberliğini pekiştirirken, dünya çapında incirin değerini vurgulayan bir etkinlik olarak öne çıkıyor. Aydın'ın tarihi üzerinde çalışmalar yapan tarihçi yazar Hilmi Anaç, Akgün Plak Stüdyosu organizatörü ve müzik yapımcısı, emekli Emin Aslan İyibağırsakçı ve 1971 yılında incir güzeli kraliçesi seçilen ev hanımı İsmet Ülgün Demirel ile gerçekleştirdiğimiz söyleşilerden derlenen bu bilgiler, İncir Bayramı'nın kültürel ve tarihi önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İncir Bayramı’nın ortaya çıkışı
Anadolu’daki tarım bayramlarının bir uzantısı olduğunu belirten Hilmi Anaç, “İncir Bayramları, Orta Doğu'nun bereket ve hasat festivallerinin bir uzantısıdır. Mezopotamya ve Anadolu'da hasat, bereket demektir. Bu bayramlar, tanrıya ve tanrıçaya şükretme mantığıyla ortaya çıkmıştır.” ifadelerini kullandı. Hilmi Anaç özellikle tanrıçalara dikkat çekerek, “Anadolu ve Orta Doğu'da bereket tanrıçaları güçlü ve doğurgan kadın figürleridir. Örneğin Magna Mater (Büyük Anne) kültü ana tanrıça kültü olarak da bilinir ve kadının doğurganlıkla cömertliğini simgeler (cennette günah işleyen Hz. Adem ve Hz. Havva’ya, örtünmeleri için yaprağını veren tek ağaç incirdir, diğerleri vermediği için incirin cömertliği buradan gelir). Kadın tanrıçaların ritüellerinde incir önemli bir yer tutardı. Bu, tanrıçaların doğurganlık ve yaratma özelliğiyle bağlantılıdır.” dedi. Anaç, “Cennetten gelen dört şeyden biri olarak incir, halk arasında cennet meyvesi olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle İncir Bayramları, sadece tarım değil aynı zamanda kültürel bir etkinlik olarak, büyük önem taşır.” sözlerini ekledi.
İncirin tarihsel ve kültürel sembolleri
Hilmi Anaç, “Her ne kadar Dionysos şenliklerinde, Priapos gibi bir bereket tanrısıyla ilişkilendirilse de incir, Batı ve Doğu dillerinde kadının genital bölgesine karşılık gelir. Yunanca sykon/syke, İtalya fica ve Farsa ancir/incir. Hatta Aydın bölgesinde, incir demek ayıp karşılandığı için yemiş veya kaba denmektedir.” dedi. Ne olursa olsun incirin dişil özelliğe sahip olduğunu söyleyen Anaç, “Kybele ve Demeter’in meyvesidir. Ayrıca bölgedeki Rumlar tarafından incir, Hz. Meryem’le de ilişkilendirilir. İncirin çıkmaya başladığı tarihler (15-28 Ağustos) Hz. Meryem’in göğe yükseliş yortusudur. O yüzden incirin dişil özelliği, yapılan güzellik yarışmasını daha da anlamlı kılmaktadır.” sözlerini söyleyerek ekleme de bulundu.
Anaç, İncir Bayramlarının kökeninin Orta Doğu'daki tarım bayramlarına dayandığını belirtti. “İncir Bayramları, Orta Doğu'nun bereket ve hasat festivallerinin bir uzantısıdır.” diyen Anaç, incirin tarih boyunca bereket ve refahın sembolü olarak kutlandığını vurguladı. Bu gelenek, özellikle Aydın ve çevresinde büyük önem kazanmıştır. Anaç, “İncir Bayramları, ilk olarak tarım toplumlarının doğa ile ilişkilerini kutladıkları, tanrılara ve tanrıçalara teşekkür ettikleri festivallerden ortaya çıkmıştır. Bu bayramlar özellikle meyve ağaçlarının bol ürün verdiği zamanlarda düzenlenir ve hasat dönemiyle birlikte kutlanırdı. Özellikle Orta Doğu'da, bereket tanrıçalarına adanan bu tür bayramlar, toplumun sosyal ve ekonomik yaşamının bir parçası haline gelmiştir. İncir Bayramları ticari ve kültürel beklentileri yansıtan önemli etkinliklerdir. Kutsal kitaplarda da geçen incir, Hz. Adem'in cennetten çıkarılması hikayesiyle bağlantılıdır. İncir yaprağı, asa, ağlamak (Hz. Adem cennetten çıkarıldığı için yastadır, yani incir yaprağı ile örtünmüştür ve cennet hayatının sona ermesi üzüntüsünü simgeler) ve yüzük gibi simgelerle birlikte anılmaktadır. O yüzden insanlık kadar eski olan bir meyve ve onun yaprağı bu bayramların önemli bir parçasıdır.” ifadelerini kullandı.
Osmanlı'da İncir Bayramları
Osmanlı Dönemi’nde İncir Bayramlarının önemine değinen Hilmi Anaç, “19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, incir üretimi ve ticareti Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı Anadolu bölgesinde büyük önem kazandı. Aydın'da üretilen incirler, İzmir limanından tüm dünyaya ihraç edilirdi.” ifadelerini kullandı. Anaç, “Osmanlı İmparatorluğu döneminde incir, Batı Anadolu'nun en değerli tarım ürünlerinden biri haline gelmişti. Özellikle Aydın, incir üretiminin merkezi konumundaydı. İncir Bayramları, bu değerli ürünün hasat edildiği zamanlarda düzenlenir ve büyük kutlamalar yapılırdı.” dedi.
Bu bayramların hem ekonomik hem de kültürel anlamda, toplumun birleşme noktalarından biri olduğunu belirten Anaç, “Osmanlı'nın çeşitli bölgelerinden tüccarlar, incir almak için Aydın'a gelir ve bu bayramlar sırasında büyük ticari faaliyetler gerçekleşirdi. İncir sadece yerel ticaretin değil, aynı zamanda Osmanlı'nın dış ticaretinin de önemli bir parçasıydı." diye ifade etti. Anaç, “Aydın'da 19. yüzyıldan itibaren incir bayramlarına dair birçok kayıt bulunmaktadır. Festival kavramından farklı olarak, bayramlar halkın toplandığı ve kutlama yaptığı etkinliklerdir. 1906 yılında, Petit Journal gazetesinde bile İncir Bayramına dair resimler bulunmaktadır. Bu bayramların modern ve geleneksel unsurları bir araya getirdiğini görüyoruz. Örneğin trenlerin modernizmi simgelediği, develerin ise gelenekselliği temsil ettiği bir dönemde, insanlar büyük bir coşku içinde incir bayramlarını kutlamışlardır. Kadın ve erkeklerin birlikte çalıştığı, toplama ve taşıma işlerini yaptığı bu bayramlar, ekonomik ve kültürel hayatın önemli bir parçası haline gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Dönemi’nde İncir Bayramları
Cumhuriyet Dönemi’nde İncir Bayramlarının öneminin daha da arttığını söyleyen Hilmi Anaç, “Cumhuriyetin ilk yıllarında, İncir Bayramları millî bayramlarla birleştirildi. 7 Eylül Aydın'ın kurtuluş günüyle birlikte İncir Bayramı kutlanmaya başlandı.” ifadelerini kullandı. Anaç, “Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, Türkiye'nin tarım politikaları değişti ve tarım ürünlerinin stratejik önemi arttı. Bu dönemde incir, hem ekonomik değeri hem de kültürel önemi nedeniyle ön plana çıktı.” diye belirtti. İncir Bayramlarının Aydın'ın kurtuluş günü olan 7 Eylül ile birleştirilerek millî bir kimlik kazandığını belirten Anaç, "Bu bayramlar, sadece incirin hasat edilmesini kutlamakla kalmaz, aynı zamanda Cumhuriyetin kazanımlarını da kutlamak için bir vesile haline gelmiştir. İncir Bayramları Cumhuriyet'in modernleşme sürecinin bir parçası olarak görülmüş ve millî kimliğin bir parçası haline gelmiştir.” sözlerini ekledi.
İncir Bayramları ve İncir Güzeli Yarışmaları tarihi
İncir Güzeli Yarışmaları, 1950'li yıllardan itibaren düzenli olarak yapılsa da, inciri ilk tanıtan kadınlardan birinin 1930’lu yıllarda dünya güzelimiz ‘Keriman Halis Ece’ olduğunu söyleyen Hilmi Anaç, 1930’lu yıllarda Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti Dergisi’nde “Türk Güzeli Neden Cihan Güzeli Oldu? Çünkü Türk güzeli, Türk üzümü, Türk fındığı, Türk inciri ile beslendi." başlığıyla buhranın etkilerini azaltmak ve iç piyasadaki tüketimi artırmak için tanıtımlar yapıldığını belirtti. İncir Bayramlarının sadece tarım festivalleri olmanın ötesine geçtiğini anlatan Hilmi Anaç, "İncir Güzellik Yarışmaları, incirin tanıtımında ve ekonomik değerinin vurgulanmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu yarışmalar incirin sadece bir tarım ürünü olmadığını, aynı zamanda Aydın için bir kültürel simge olduğunu göstermektedir," ifadelerini kullandı. Anaç, 1960'lı yıllardan sonra İncir Bayramları ve güzellik yarışmalarının toplumun geniş kesimleri tarafından benimsendiğini ve büyük ilgi gördüğünü belirtti. "Bu yarışmalar, yerel kültürün ve geleneklerin yaşatılmasına katkıda bulundu," şeklinde beyanda bulundu.
“İlk başlangıç tarihimiz 1968, temelini attık ve 1969'da başlattık”
50 yıldır organizatörlük ve müzik yapımcılığı yapan, İncir Bayramlarının da düzenlenmesinde önemli katkıları olan Emin Aslan İyibağırsakçı, "Müzikle de ilgili olduğum için bütün Aydın'daki organizatörlükleri ve sanat camiasındaki yakınlığım nedeniyle bu İncir Bayramının oluşmasına öncülük yaptım. İlk başlangıç tarihimiz 1968, temelini attık ve 1969'da başlattık. Uzun zaman geçti, daha sonra terör olayları ve askeri darbeler nedeniyle artık yapılmıyor. Ancak çok güzel bir 10 sene bu işi devam ettirdik," ifadelerini kullandı. 8-10 kişilik bir yönetim kuruluyla bu yola çıktıklarını söyleyen İyibağırsakçı, “1969'da başlattık ama 1968'de temellerini attık. Yaklaşık bir hafta sürerdi bu organizasyon. Başlangıçlarında herkes çok değer verdi, büyük ilgi gördü ve bütün ülke tarafından paylaşıldı.” şeklinde konuşan İyibağırsakçı, “Dişi develerin incir yüklü kervanı ile başlardı. Burada 5-6 faaliyet vardı ama esas giriş şekli böyle olurdu. Develerden halkın üstüne ambalajlanmış incirler atılırdı. Müzik yarışmalarını ve güzellik yarışmasını organize ediyorduk. Güzellik yarışmasında Aydınlı ve çevre illerden kızlarımız kıyasıya rekabet ederdi. Yarışma 3 gün sürerdi ve sonunda birinci olan kızımız, açık bir arabada şehirde gezdirilirdi. Büyük bir coşku yaşanırdı. İncirimizin sesini dünyaya duyurabilmek için bunları yaptık.” diyen İyibağırsakçı, bu organizasyonların önemini vurguladı.
“İncirimizi tanıtmak için böyle bir bayrama ihtiyacımız var”
Emin Aslan İyibağırsakçı, “8-10 sene devam ettirdik. Ancak ülke sorunları ve maddi sorunlar nedeniyle bu organizasyonu bırakmak zorunda kaldık. Yapılmasını hala çok arzu ederim. Adana'nın, Antalya'nın, Edirne'nin özel günleri varsa bizim de incirimizi tanıtmak için böyle bir bayrama ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı. İyibağırsakçı jüri üyeleri hakkında da bilgi vererek şunları söyledi: “Jüri üyesi olarak görev alıyordum. O dönemde öğretmenimiz vardı, onları kaybettik. Şu an hayatta olan pek kimse yok. 10 kişilik bir jürimiz vardı, çoğu rahmetli oldu. Güzellik yarışmasında ödüller belirlenirdi. Bugünün parasıyla 100 bin TL, 50 bin TL ve 20 bin TL civarındaydı. Ayrıca ticarethaneler de kendi hediyelerini verirdi.” diye belirtti. İyibağırsakçı, bu yarışmaların incirin tanıtımında önemli bir rol oynadığını belirterek, “İncir güzellik yarışmaları, incirin sadece bir tarım ürünü olmadığını, aynı zamanda bir kültürel simge olduğunu göstermektedir. Bu yarışmalar, toplumun geniş kesimleri tarafından benimsendi ve büyük ilgi gördü.” diye açıkladı.
İsmet Demirel’in İncir Kraliçesi Serüveni: Bir dönemin anıları
İzmir'den Aydın’a taşınan bir ailenin ikinci çocuğu olan ve Aydın Tekstil’de çalışan bir baba ile maharetli bir terzi olan annenin kızı 69 yaşındaki İsmet Demirel İncir Kraliçesi olma sürecini “1971 yılında lisede öğrenciydim. O zamanlar iletişim şimdiki gibi değildi. Arkadaşlarla okuldan çıkar, pastaneye giderdik. Bir gün belediyenin arabaları üzerinde mikrofonlarla anons yaptığını duyduk. Bir incir kraliçesi seçileceğini, incir festivali yapılacağını söylüyorlardı. Arkadaşlarımın ısrarları üzerine katılmaya ikna oldum.” ifadelerini belirten Demirel, “İncir Bayramı olduğu için yarışmadaki kıyafetimi uygun bir şekilde tasarladım. O kıyafeti kendim dikmiştim ve üzerine incir yaprakları koymuştum.” diye ekledi. Katıldığı yarışmada Hülya Süer’in ablası, Nurten Süer ile çekişerek kraliçe seçildiğini belirten Demirel, “Yarışmada bize altın bilezikler, Tariş ürünü zeytin ve zeytinyağı gibi hediyeler verdiler. Jüri üyelerinden Aydın Belediye Tabibi Aliye Derebay benimle çok ilgilendi. Nurten Süer ile kıyasıya rekabet ettik ve sonunda beni kraliçe seçtiler. Jüri başkanı Aliye Hanım tarafından ödüller verildi.” ifadelerini kullandı. Demirel, “Eve geldiğimde arkadaşlarım, ailem ve mahalleli beni tebrik etti. Ertesi gün yapılan 7 Eylül kutlamalarında büyük bir al bayrağımıza sarılarak, temsili kurtuluş törenlerinde Yunan kuvvetlerinden kurtuluşu canlandırdım. Aydınspor maçının santra vuruşunu da ben yaptım.” ifadelerini kullandı.
Haber: Kader Demir
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...