Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


AYDIN’DA HAT SANATI VE LATİN HARFLERE UYARLANMASI: BEDRİ NOYAN

23.05.2025
Kültür Sanat

 

Hat sanatı, kalemin ucunda sabırla yoğrulan kadim bir sanattır. Başlangıçta, Osmanlı’da görsel yasağından dolayı çıkan hat sanatı sürekli gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır. Çağların ilerleyişinden dolayı aksama yaşansa da önemi her zaman bâki kalmıştır.

 

Geleneksel hat sanatı, Osmanlı’dan günümüze uzanan bir miras. Ancak Türkiye’nin alfabe değişimiyle birlikte bu sanat dalı da önemli bir kırılma yaşadı. Aydın, bu dönüşümde özel bir yere sahip. Hat sanatının tarihsel sürecini akademik olarak araştıran Tarihçi Dr. Hilmi Anaç ile Aydın’daki gelişmeleri ve hattat Bedri Noyan’ın bu sürece katkılarını konuştuk.

 

Hat sanatının tarihsel gelişimi nasıldır?

Her kültürde güzel yazı yazma sanatı vardır. Bu noktada “Hüsn-i Hat” adı üzerinde düzgün şekilde yazılmış güzel yazı demektir. “Hiç şüphesiz biz o kitâbı, düşünüp anlamanız için Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Yusuf Suresi 12, 2. Ayet) gibi birçok ayetten dolayı hat sanatına dini bir anlam ve sorumluluk yüklenmiştir. Çünkü Kur’an-ı Kerim vahiy halindeyken ilk olarak sır kâtipleri tarafından yazılmış, Hz. Ebubekir Dönemi’nde kitap haline getirilmiş ve Hz. Osman Dönemi’nde adet olarak çoğaltılmıştır. Matbaanın olmadığı zamanlarda yazıcılık, katiplik ve hattatlık bu noktada önemlidir. Ayrıca İslamda resim ve tasvir sanatına pek müspet yaklaşılmamasından dolayı hat sanatı İslamiyetin ilk devirlerinden itibaren kendini göstermiştir. Hattatların matbaaya karşı çıkması diye bir durum yok. Çünkü hat yapmak maharet ister. Hattatlık iyi yapıldığında ciddi kazanç edilebilecek bir sanattır. Sanattır, diyoruz ama aslında bir yönüyle zanaattır. Para kazanma yönü var. Ustası, çırağı (çerağ) olan bir faaliyettir. Evet, hat sanatı kitap yazma, çoğaltma (istinsah) ve ciltleme (mücellid) işiyle alakalıdır. Matbaanın kullanılmasıyla bu iş kazançlı bir duruma gelse de sürdürülebilir bir iş olmaktan çıktı. Fakat hattatlar işsiz kalmadı. Çünkü hattat sürekli yazı yazan ve basan makine değildir. Kendisini yaptığı işin içine koyan bir insandır.  Osmanlı’da matbaanın kullanılmasıyla ve Türkiye’nin Harf Devrimi ile birlikte bu sanat dalında da önemli bir kırılma yaşandı. Bu bir gerçek. Fakat hat sanatı her zaman kalemin ucunda sabırla yoğrulan, aşkla yapılan (aşk olmadan meşk/ders olmaz), icazet sistemi üzerinden hoca-öğrenci (tilmiz) ilişkisi içerisinde ve en önemlisi silsile şeklinde bugünlere ulaşan geleneksel bir sanattır. Bu yüzden ağırlığı, ritüelleri ve yakın ilgi isteyen bir sanat olarak bugüne ulaştı. Osmanlı’da her eli kalem tutan nitekim hattat değildi. Belli sayıda ehl-i kalem bu işi yaptı ama iş olarak değil bir vazife gibi yapıyordu. Zaten bu titizlik ve sınırlar hat sanatını Osmanlı İmparatorluğu (Devlet-i Aliyye) Dönemi’nde zirveye ulaştırdı. Kimin söylediği belli olmayan, “Kur’an-ı Kerim, Hicaz’da indi, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı.” sözü buradan çıkar. Mesela Şeyh Hamdullah bu konuda otorite sayılır.

 

Hat sanatının tarihsel gelişimi ana hatlarıyla böyleyken Aydın’da nasıldı?

Aydın, Müslüman Türklerin ağırlıklı olarak oturduğu kozmopolit bir Osmanlı şehridir. Her şeyden önce Türk şehridir. Sanatsal ve kültürel birikimiyle her dönemde dikkat çeken bir şehir olmuştur. Hat sanatı da burada önemli bir yer tutar. O yüzden cami kitabelerinden ve kubbealtından tutun mezar taşı ve çeşme kitabelerine kadar hat sanatının izlerini görmek mümkündür. Hat sanatı sadece aharlı kâğıt üzerinde hokka ve divitle yapılan bir sanat değildir. Mimarî eserlerde de kendini göstermektedir. Osmanlı şehri olan Aydın’da bu durum kaçınılmazdır.

 

Peki, Aydın’da tanınan meşhur bir hattat var mı?

Kesinlikle var. Üstelik Cumhuriyet Dönemi’nden, Doç. Dr. Bedri Noyan. Kendisi bir tıp doktoru. Uzun yıllar Aydın’da yaşadı. Aynı zamanda Bektaşî Dedebabası. Çok sayıda dini ve bilimsel eseri vardır. Hem pozitif bilimler hem de dini ilimler konusunda eğitim aldığı bellidir. Üstelik hat çalışmalarında Aydın’ı ikametgâh yeri olarak çalışmalarının künyesinde göstermesi ve tarih düşmesi önemlidir. Demek ki, Cumhuriyet Dönemi’nde yaşamak ve pozitif bir eğitim almak hat sanatıyla uğraşmak için engel değilmiş. Yaptıklarının sanatsal değerini tartışmak benim haddime değil ama Aydın’da böyle bir hattat vardır. Eserlerinde Aydın’ı mahall-i mukîm olarak kullanması önemlidir. Aydın’da bu süreç Harf Devrimi’nden sonra klasik hattın sönümlenmesiyle değil, yeni biçimlerle yeniden yorumlanmasıyla devam etti. Bu anlamda Bedri Noyan’ın katkısı çok önemlidir.

 

Doç. Dr. Bedri Noyan’ın başka ne gibi özellikleri vardır?

Bedri Noyan, Klasik Osmanlı hattatlarının izinden giden, ancak zamanın ruhunu da iyi kavrayan bir sanatçıydı. Zaten bahsettiğim üzere, tekke ve tarikatlar kurumsal olarak kapatılsa da Bedri Noyan bireysel olarak Bektaşîliğe intisab etmiş ve Dedebabalık postnişine kadar oturmuştur. Bu noktada dini ayetleri ve beyitleri yazabiliyordu. Sadece dini perspektifte eserler yazmıyordu. Seküler hayatın bir çocuğu olarak dünyaya dair sözler de yazıyordu.  Aydın’daki çalışmalarıyla sadece geleneksel hat formlarını yaşatmakla kalmadı. Latin harflerini de hat sanatının estetik ilkeleriyle uyumlu hale getirmeye çalıştı. Bu, dönemi için oldukça sıra dışı ve yenilikçi bir yaklaşımdı. Fakat Bektaşî meşrep olmasından dolayı Hz. Ali ve Bektaşî nefesleri, hitapları eserlerinde ciddi yer tutuyordu. Bunu belirtmekte fayda vardır.

 

Son olarak, tarihçi kimliğinizle Aydın’daki bu sanat mirasına dair gözlemleriniz neler?

Aydın’da özellikle Cumhuriyet Sonrası Dönem’de ortaya çıkan hat (hatt) üretimleri az olsa da denk geldim. Örneğin, yakın zamanda bir antikacı arkadaşım beni yolda gördü. “Hocam elimde bir yazı var. Üzerinde ne yazıyor?” dedi. Aynen şu yazıyordu: “Her seherde besmeleyle açılır dükkanımız, Hazreti Şeyh Şazeli’dir pirimiz, sultanımız.” Hasır Pazarında esnaf bir kardeşimizin okumam için bana gösterdiği hat Osmanlı’da Ahilik Dönemi’nden beri olan Esnaf Şeyhi geleneğini göstermektedir. Mesela Şeyh Şazeli kahvecilerin piridir; Selman-ı Pak berberlerin ve Dede Ömer (Ruşenî) helvacıların ve tatlıcıların. Bu benim Aydın’da gördüğüm hat sanatıyla ilgili en güzel anımdı. Ayrıca çeşitli atölyeler kurulmaktadır ve bireysel hattatlar kendini göstermeye çalışmaktadır. 

 

Kısıtlı imkanlar altında ortaya çıkan birçok sanat, çağın yeniliklerinde kaybolmaya yüz tutuyor. Yenilikçi ve gelişime açık zanaatkârlarımız ve bilim insanlarımızın çalışmaları ile günümüze ulaşmış zanaatlarımızın kıymetini bilmeli ve sahip çıkmalıyız. Doç. Dr. Bedri Noyan, bu konuda önemli çalışmalar yapmış ve hat sanatının gelişiminde önemli katkılar sağlamış bir isimdir. Bu konu hakkında bizimle bilgilerini paylaşan Hilmi Anaç’a teşekkür ederiz.

 

Haber: Sıdıka Akcan 

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00