Aydın’da antika mezatları, sadece eşyaların el değiştirdiği bir pazar olmanın çok ötesinde, geçmişin izlerini günümüze taşıyan canlı birer araştırma laboratuvarı işlevi görüyor. Osmanlı döneminden 1950’lere uzanan plaklar, daktilolar ve mobilyalar aracılığıyla toplumsal hafızayı canlandıran bu etkinlikler, hem kültürel mirası görünür kılıyor hem de bilinçli koleksiyonerliğin ve tarih bilincinin gelişimi açısından kritik bir rol üstleniyor.
Aydın’ın kültürel dokusunun en canlı noktalarından biri olan antika mezatları, sadece ekonomik bir faaliyet olmaktan çıkarak, adeta bir zaman tüneli görevi görüyor. Bu mezatlar, geçmişin izlerini günümüze taşıyan, kültürel mirası görünür kılan ve toplumsal hafızayı diri tutan bir araştırma alanı olarak öne çıkıyor. Osmanlı döneminden 1950’lere uzanan geniş bir koleksiyonun sergilendiği bu etkinlikler, duvar saatlerinden nostaljik plaklara kadar her objenin ardındaki derin hikâyeyi barındırıyor. Sektörün öncülerinden Gülizar Aydemir, Aydın’da bu kültürün ilk tohumlarını nasıl ektiklerini anlatırken, antikacı Mahsen Aksoy her parçanın bir dönemin yaşam tarzını yansıttığını vurguluyor. Haberde ayrıca, sahtecilikle mücadelenin tecrübe ve "duayenlerden öğrenme" ile nasıl yürütüldüğü ve genç neslin plaklar ve kasetler üzerinden geçmişle nasıl bağ kurduğu ele alınıyor. Bir ticaret faaliyeti olmanın ötesinde, bir yaşam tarzı ve tarih bilinci yaratma misyonu üstlenen Aydın mezatlarının hikayesi, kurucularından tamircilerine kadar tüm bileşenleriyle bu haberde ayrıntılarıyla inceleniyor.
Aydın’da antikacılığın doğuşu: Bir öncülük hikayesi
Aydın’da antika ve mezat kültürü, sektörde ilk adımları atan isimlerle birlikte başladı. Su Ürünleri Mühendisi Gülizar Aydemir, kuyumculuktan sonra bu işe başladığını ve Aydın'da bir ilki gerçekleştirdiklerini belirtiyor: “Biz dükkânı açmadan önce Denizli'ye gidiyorduk, Ankara'ya gidiyorduk. Dedik ki, ‘Aydın’da niye böyle bir şey olmasın?’ Aydın, tarihi yerler açısından zengin. İlk Bedesten’de dükkânı açtık. Daha sonra Valilik yolunda sergi yaparak insanların eskiye yönelip yönelmemeleriyle ilgili dükkânı açtık.” Aydemir, başlattıkları bu hareketin, Aydın’da eski eşyaların antika olabileceği bilincini yaydığını ve sektörün büyümesine öncülük ettiğini vurguluyor. Depolarını boşaltanlardan bilgi alarak başlayan süreç; daha sonra İzmir’den, Denizli’den gelen alıcı ve satıcıların da katılımıyla mezatlarla bir geleneğe dönüştü.
Her parçanın bir hikâyesi var: Araştırmanın önemi
Aydın’ın merkezinde düzenlenen mezatlarda, Osmanlı döneminden 1950’lere kadar uzanan geniş bir koleksiyon sergileniyor. Duvar saatleri, plaklar, daktilolar, lambalar ve mobilyalar sergilenen bu eserler, bir dönemin kültürel, sosyal ve teknolojik özelliklerini yansıtıyor. Antikacı Mahsen Aksoy, her parçanın bir hikâye anlattığını belirterek, eşyaların araştırılmasının satıştan daha önemli olabileceğini vurguluyor: “Her parça bir dönemin yaşam tarzını, üretim tekniklerini ve estetik algısını yansıtır. Bazı eşyaların gerçek değeri, sadece bir fiyat etiketiyle ölçülemez.” Mezatlar, hem koleksiyonerler hem de akademik araştırmalar için değerli bir veri kaynağı olarak öne çıkıyor. Aksoy, “Bir objeyi incelediğinizde, üretildiği dönemin koşullarını, kullanılan malzemeyi ve dönemin yaşam biçimini anlayabilirsiniz. Bu, tarih ve kültür araştırmalarında çok değerli bir veri.” ifadelerini kullanıyor.
Nostalji ve anıların gücü
Nostalji ve geçmişin sesi mezatta öne çıkan ürünlerden biri plaklar ve gramofonlar oldu. Aksoy, 1960 ve 1970’lerin plaklarındaki frekansların, nostaljik bir deneyim sunduğunu ve insan doğasına iyi geldiğini söylüyor. Eski elektronik eşyaların tamirini yapan Mustafa Demirel ise, bu eşyaların duygusal değerini somut bir hikayeyle gözler önüne seriyor: “Geçenlerde İzmirli bir ailenin bir pikabını yaptım. Tamir olduktan sonra kendilerine burada dinlettim. Dinledikten sonra hepsi ağladılar. Annelerini ve babalarını özlemişler. Onlarla dinliyorlarmış küçükken. Çok memnun kaldılar.” Demirel, bu sektörün seven bir kitleye hitap ettiğini ve yaptığı işin, “sevgi işi” olduğunu da ekliyor.
Sahte eşya ve bilinçli koleksiyonculuk
Antika piyasasında sahte ürünlerin varlığı, kültürel mirasın korunmasını zorlaştırıyor. Aksoy, bilinçsiz alımların hem ekonomik hem de kültürel kayıplara yol açtığını belirterek, bir eşyanın gerçekliğini anlamak için ham madde, ustanın imzası ve deformasyon gibi detayların incelenmesi gerektiğini vurguluyor. Günümüz teknolojisi ile üretilen ürünlerin, kendilerini belli ettiği ve bu sayede orijinal eski ürünlerden kolaylıkla ayrılabildiği belirtiliyor.
Gençler ve antikaya ilgi
Genç neslin antikaya sınırlı ilgi göstermesi üzerine konuşan Aksoy, meraklı ve araştırmaya açık gençler için mezatların, tarihî objelerle doğrudan bağ kurma fırsatı sunduğunu ve kültürel farkındalığı artırmak için bir öğrenme ortamı sunduğunu belirtiyor. Gülizar Aydemir de, gençleri mezatlara çekmek için bir nostalji ortamı yaratılması gerektiğini söylüyor: “Eski hey dergileri, 1980’li ve 1990’lı dergileri koyup bir pikapta plak çalıp o nostaljiyi yaşatıp... Gençler genelde plaklara ve kasetlere ilgi gösteriyor.”
Antikacılık: Yaşam tarzı ve toplumsal hafıza
Mahsen Aksoy, antikacılığı yalnızca bir meslek değil geçmişle bağ kurmayı ve toplumsal hafızayı korumayı sağlayan bir yaşam tarzı olarak tanımlıyor. Mezatlar, bu yaşam tarzının görünür hâle geldiği platformlar olarak, toplumun tarihî farkındalığının artmasına da katkı sağlıyor. Aydın’daki antika mezatları, sadece ticari bir faaliyet olmanın ötesinde; geçmişle bugünü buluşturan, kültürel mirasa ışık tutan ve toplumsal hafızayı güçlendiren bir köprü işlevi görmektedir. Her objenin anlattığı hikâye, genç nesillerden koleksiyonerlere kadar herkes için değerli bir öğrenme ve deneyimleme fırsatı sunarken, bilinçli koleksiyonculuğun ve kültürel mirasın korunmasının önemini bir kez daha hatırlatmaktadır.
Bu değerli etkinliğin, kültürel ve araştırma boyutlarını bizimle paylaşan Antikacı Mahsen Aksoy, sektörün kurucularından Gülizar Aydemir, Antikacı Mustafa Demirel ve mezatların düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Haber: Bayram Karataş
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...