Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


AYDIN'DA BİR ZANAATIN SON NEFESİ: AYAKKABI SAYACILIĞI

03.11.2025
Yaşam

 

Aydın'da, Vardar İş Hanı'ndaki küçük dükkanında, 58 yaşındaki Osman Naz, 12 yaşında  başladığı ayakkabı sayacılığı mesleğinin tek temsilcisi. Makineleşmeye, fabrikasyona ve  gençlerin ilgisizliğine inat, deriyi iğneyle buluşturmaya devam eden Usta Naz ile bir  zanaatın geçmişini, bugününü ve geleceğini konuştuk. 

 

Bir zamanlar şehirlerin kalbi zanaatkârların ellerinde atardı. Derinin kokusu, iğnenin sesi ve sabırla yapılan el emeği, sokaklara hayat verirdi. Günümüzde birçok meslek makinelerle yapılır hale gelse de bazı ustalar bu geleneği yaşatmaya devam ediyor. Aydın’daki Vardar İş Hanı’nda küçük bir dükkânda çalışan Osman Naz da onlardan biri. 12 yaşında başladığı ayakkabı sayacılığı mesleğini tam 40 yıldır sürdürüyor. O, bir yandan geçimini sağlarken bir yandan da geçmişin unutulmaya yüz tutmuş bir mesleğini geleceğe taşıyor.

 

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Bu mesleğe nasıl başladınız? 

Ben 1967 doğumluyum. Çocukluğum Karpuzlu Ömerler’de geçti. Okulu bitirir bitirmez, yani  henüz 1971 yılında 12 yaşındayken, soluğu Aydın'da aldım. O yıllarda çıraklık okulları değil,  ustanın dizinin dibi vardı. Bir ustanın yanına çırak olarak girdim. 1979 yılına kadar onun  yanında tam 8 yıl çalıştım, mesleğin bütün inceliklerini öğrendim. Askerlik sonrası bir yıl  daha tecrübe edinip 1983 yılında kendi iş yerimi açtım. O gün bu gündür de Vardar İş  Hanı’ndaki bu dükkânda ayakkabı sayacılığı yapıyorum. Dile kolay, bu meslekte 40 yılımı  doldurdum. 

 

Ayakkabı sayacılığı nedir? Kısaca anlatır mısınız? 

Ayakkabının ruhudur diyebiliriz. Ayakkabının üst bölümüne biz 'saya' diyoruz. Aslında bu,  ayakkabının kesilen derilerinin ve astarının bir araya getirilip dikilmesi işidir. Bize taban kısmı  hariç, ayakkabının kalıba girmeden önceki dikime hazır hali gelir. Biz onu makasımızla, özel solüsyonuyla, çekiçle ve dikiş makinesiyle birleştiririz. Yani biz, ayakkabıyı ayakkabı yapan o  üst yüzeyi hazırlayan ustalarız. Önce sayası hazırlanır, sonra ayakkabısı yapılır.

 

Saya yapımında kullandığınız ana malzemeler nelerdir? Özellikle hangi derileri tercih  ediyorsunuz?

Ana malzememiz tabii ki deri ve astar. Deri, ayakkabıcılardan kesilmiş parçalar halinde gelir, biz onu birleştiririz. Kullanılan aletler ise klasik zanaat aletleridir: sağlam bir mermer tezgah, keskin makaslar, sağlam dikiş makineleri ve çekiç. Deri tercihimiz ise genelde dana derisidir, koyun ya da inek derisi pek kullanmayız. Dana derisi, özellikle erkek ayakkabısında daha sıkı  ve dayanıklı olduğu için çok daha kalitelidir. Biz burada çoğunlukla mokasen (bağcıksız) erkek  ayakkabısı üretimi yapıyoruz. 

 

Bir ayakkabı sayası hazırlamak ne kadar zaman alıyor?                                                    

Bu tamamen ayakkabının modeline bağlı. İşin zorluğu ve detayları süreyi değiştiriyor. Basit ve  standart bir model yarım saatte biterken, daha detaylı, özel bir model 45 dakika ile bir saat  arasında zamanımızı alabiliyor. El emeği olduğu için her bir saya, üzerinde ayrı ayrı çalışılmış  özel bir üründür. 

 

El emeğiyle yapılan ayakkabılarla fabrikasyon ayakkabılar arasında nasıl farklar var?

En büyük fark dayanıklılıktır. El emeğiyle, doğru malzemeyle dikilen ayakkabılar çok daha  uzun ömürlü olur. Fabrikasyon ürünler maalesef daha kısa ömürlüdür. Bir de işin dikiş kalitesi  var. El emeğinde hata daha azdır. Hatta şöyle bir şey var: Araba yapımını fabrika ve robotlar  devraldı ama sayayı fabrika tam anlamıyla yapamıyor. Bu iş tahmine, yani ustanın el becerisine  ve göz kararına dayalıdır. O yüzden el emeği her zaman daha özeldir. 

 

Bu işin en zor ve en keyifli yanı sizce nedir? 

Zor yanı... Mesleğin artık bitiyor olması. Bir de eskiden burada çeşitli ustalar vardı ama ne  yazık ki bazıları geldi, dolandırıcılık yaptı gitti. Esnafın kıvamı bozuldu. Keyifli yanı ise demin  de bahsettiğim gibi, robotların bu işi elimizden alamaması. Yaptığım işin el becerisi  gerektirmesi, bir zanaatın son temsilcisi olmak gurur veriyor.

 

Aydın’da bu mesleği sürdüren başka ustalar var mı, yoksa artık sayılı kişilerden misiniz?

Artık Aydın ilinde tekim. Evinde veya köyünde bu işi yapanlar var ama benim gibi sürekli  dükkanı olan, bu işi aktif olarak sürdüren kimse kalmadı. Benim de son dönemlerim zaten. 

 

Gençler bu işe ilgi gösteriyor mu?

Sizce neden artık bu tür zanaatlar unutuluyor? Gençler bu işe maalesef ilgi göstermiyor. Çünkü zanaat öğrenmek sabır ister, zaman ister. Bir genç  mesleğe girdiği zaman hemen para kazanmak istiyor, asgari ücret istiyor. Aileler de 14-15  yaşındaki çocukları için sigortalı ve ücretli çalışma şartı arıyor. Bu işe, “para” gözüyle değil,  “öğrenme” gözüyle başlanır. O sabır ve yaklaşım kalmadığı için de çırak yetişmiyor. 

 

Bu mesleği öğrenmek isteyen biri nereden başlamalı?

Nasıl bir sabır ve beceri gerekiyor? Öncelikle bu Aydın'da olmaz, çünkü burada potansiyel yok. İzmir gibi bu işin hala devam ettiği  yerlerde başlamalı. Benim gibi bir ustanın yanına girip uzun süre sabretmesi gerekiyor. Bize  gelen, “Çocuğuma ne kadar vereceksin?” diye soruyor. Ben de o yüzden eleman almıyorum,  çünkü bu bir eğitim süreci. Sabır, el becerisi ve merak bu işin olmazsa olmazlarıdır. 

 

Sizden sonra bu işi sürdürecek biri var mı? Bu meslek sizin için ne ifade ediyor? 

Ne yazık ki hayır. Ailemizde de bu işi sürdürecek, yetişkin insan yok. Bu meslek benim  hayatım, benim ekmek teknem. Ama artık son dönemlerim. Ben bıraktıktan sonra Aydın'da  ayakkabı sayacılığı da tarihe karışmış olacak. Gönül isterdi ki devam etsin, ama şartlar buna  izin vermiyor.

 

Osman Naz Usta'ya, mesleğine olan tutkusunu ve kaybolmaya yüz tutmuş bir zanaatın  hikayesini bizimle bu kadar samimi bir şekilde paylaştığı için teşekkür ederiz. Değerli emeği  ve sabrı, gelecek kuşaklara aktarılması gereken önemli bir miras olarak kalacaktır.

 

Haber: Aleyna Nur Ergün

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00