Yaşam tarzlarıyla, müzikleriyle ve düğünleriyle rengârenk bir hayat süren Romanları, daha yakından tanımak için yaşadıkları yer olan Ilıcabaşı Mahallesi’nde ziyaret ettik. Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı Ilıcabaşı Mahallesi’nde yaşayan Romanların yaşamları ve kültürleri ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik.
Özhan Öztürk’ün 2017’de yayımlanan makalesine göre aslen Kuzey Hindistan kökenli olan Romanlar, MS. 420 yılı sonrasında Anadolu ve İran üzerinden dünyaya yayılmış bir Hint-Avrupa halkıdır. Günümüzde hâlâ devam ettirdikleri Hint kültüründen gelen eğlenceye ve dansa olan ilgileri ile bilinen Romanlar, rengârenk bir yaşam sürüyorlar. Türkiye’nin birçok bölgesinde de bulundukları bilinen halk, her ne kadar yaşadıkları yere uyum sağlasalar da kültürlerini ve yaşam biçimlerini devam ettirmeye çalışıyorlar. Biz de Romanların kültürlerini ve geleneklerini daha yakından tanımak için kendileriyle görüştük. Eski mahalle kültürünün yaşatıldığı Ilıcabaşı’nda kültürleri ve gelenekleri hakkında, mahalle sakinleri, mahalle muhtarı Alim Tarım ve Roman Dernek Başkanı ile söyleşi gerçekleştirdik.
Rengârenk bir yaşam
Eğlenceye ve müziğe olan tutkuları günlük yaşamlarına da yansıyan Romanların, günlerinin nasıl geçtiğini mahalle sakini Ersoy Bay aktardı. Hayatlarının eğlence üzerine kurulu olduklarını belirten Bay, “Sıkıntılı günlerde bile kendimize eğlenecek bir neden bulabiliriz. Eğlence bizim için bir nevi bayramdır. Örneğin, çocuklar 6. ayına ve 1 yaşına bastıklarında mahallede büyük eğlenceler düzenlenir. Aynı şekilde asker uğurlamalarında ve karşılaşmalarında da yaparız” dedi. Başka bir mahalle sakini olan Münevver Yanar bu konu hakkında, “Biz eğlence insanıyız, ben canım sıkıldıkça ‘Bugün benim doğum günüm’ derim, bir pasta alır, komşularımı çağırırım ve kendi çalgılarımızla eğlence düzenleriz. Müziği duyan herkes gelir zaten. Biz Türkiye’nin eğlencesiyiz, bizim kargaşayla bir işimiz yok. Bizim soframız her zaman herkese açıktır, gelen misafiri buyur ederiz.” ifadelerini kullandı.
Hıdırellez Bayramı
Mahalle sakinlerinden Özlem Yanar, Romanlarla bütünleşmiş olan Hıdırellez Bayramı’nı, “Daha önce Pınarbaşı’nda kutlardık ama artık izin verilmiyor. Hıdırellez’de ateş yakarız, piknik yaparız ve gönlümüzce eğleniriz ama artık bunu yapacak bir yerimiz yok.” şeklinde anlattı.
Hıdırellez gününde dilek tutma sürecinden bahseden Yanar, “O akşam dilek tutarız, bir kova yaparız ve içine gül yaprakları atarız. Ne kadar kolonya, parfüm varsa içine sıkarız, kapı kapı gezeriz. Dilek dileyen kişi üstündeki değerli bir eşyasını kovaya atar ve dilek tutar. Sabahında kovayı taşıyan kız gelinlik giyer, başına kırmızı bir yazma örter. Orada toplanır ve mani atarız. Her mani başına kovadan bir dilek çıkar ve o dilek onu çıkaran kişiye armağan edilir.” diye konuştu. Ersoy Bay ise başka dilek tutma geleneklerinden olan “buğday toplama” geleneğini şu sözlerle anlattı: “Sabah erken saatte buğday tarlasına gidilir ve orada yuvarlanıp dilek tutulur. Dilek dileyenler, birer avuç buğday toplarlar ve topladıkları buğdayı kapılarının önüne asarlar. Bunun bereket getireceğine inanılır.”
40 gün ateş sönmez
Eğlenceleriyle ve şenlikleriyle bilinen Romanların cenaze törenleri nasıl olur sorusuna mahalle sakini Emine Şengül, “Cenazelerimiz ve düğünlerimiz çok kalabalık olur. Cenaze evi kırk gün boyunca yalnız bırakılmaz. Bütün komşular orada sabahlarız, yer yetmediği zaman dışarıda yatarız. Bahçede ateş yakarız ve o ateş kırk gün boyunca sönmez. Müzik çalmayız, sesli konuşmayız, siyah giyiniriz ve başımızı asla açmayız. Düşmanımız da olsa her zaman kalabalık gideriz, ayrım yapmayız.” sözleriyle bu geleneklerini sürdürmeye devam ettiklerini belirtti.
Geçim kaynakları
Romanlar, çoğunlukla kargı dallarından ürettikleri sepet ve şemsiyeleri satarak geçimlerini sağlıyor. Gençler ise mevsimlik işçi olarak turistik illerde kendilerine iş buluyor. 15 yıldır Ilıcabaşı Mahalle Muhtarı olan Alim Tarım, Romanların geçim kaynakları hakkında şunları söyledi: “Genellikle hasırcılık işi ile uğraşıyorlar. Ellerinde çok büyük bir yetenek var, istediğin şeyi hasırdan yapabilirler. Ama alım olmadığı için ürünler elimizde kalıyordu. Pandemi bu açıdan çok işimize yaradı, pandemi sürecinde dışarıdan ithal edilemeyince müşteriler buradan almaya başladılar, bu sayede herkes çalışmaya başladı.”
“Gelişime yardımcı olacak kurslar açıyoruz”
Roman Derneği Başkanı Abdül Aydeniz, dernek tarafından gerçekleştirilen etkinlikler hakkında konuştu. Gelişim odaklı kurslar açtıklarını söyleyen Aydeniz, “Sepetçilik kursu, keman kursu, klarnet kursu, ahşap işçiliği, boncuk kursu, Germencik Dernek Başkanı Ali Yumruk ile birlikte yürüttüğümüz hasır bambu kursu ve diksiyon kursu olmak üzere pek çok kurs açıyoruz ve hepsi de şu anda faaliyetini sürdürüyor. Bunlar dışında Roman dans grubumuz var düğünlerde ve otellerde sahne alıyorlar.” diyerek sözlerini noktaladı.
Haber & Fotoğraf: Rojin Seraç
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...