İnsanlar geçmişten günümüze kadar iletişim kurabilmek için konuşma dilini hep kullanmışlardır. Fakat bu diller nesilden nesile, ülkeden ülkeye, şehirden şehire hatta semtten semte farklılık göstermiştir. Bu noktada ağız, lehçe, şive kavramları ortaya çıkmıştır. Bu ağızlardan biri olan, Aydın ağzı hakkında çalışma gerçekleştirmiş olan Doç. Dr. Ali İhsan Yapıcı ile birlikte bir araya geldik.
Lehçe ve şive yazı ile ilgili kavramlardır. Ağız ise herhangi bir yazı dili içerisinde konuşmaya dayalı farklılıklara denir. Yani ağız, bir yazı dili içindeki farklı konuşmalara denir. Lehçe ve şive ise yazı dili haline gelmiş dil kollarına verilen addır. Genellikle karıştırılan ağız ile şive kavramlarıdır. Örneğin, Aydın şivesi değil Aydın ağzı vardır. Türkiye Türkçesi ise bir şivedir veya diğer adıyla lehçedir. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Dili Anabilim Dalı’ndan, Doç. Dr. Ali İhsan Yapıcı, Aydın ağzından ve kökeninden bahsetti. Geçmişten günümüze kadar gelen bu ağzın şu anki yaygınlığına değindi.
Aydın ağzını tanımlayabilir misiniz?
Aydın ağzı kendine mahsus özellikleri olan, genel hatlarıyla baktığımızda Batı ağızları içinde değerlendirilen bir ağızdır. Tabii Aydın ağzı da tek müstakil bir ağız değildir, onun içerisinde de ağızlar vardır. Hatta yan yana iki köydeki ağızlar bile bazen değişiklik gösterebiliyor.
Aydın ağzının tarihi kökeni nereye dayanıyor? Göçlerin bu ağzın şekillenmesinde etkisi olmuş mudur?
Yakın dönemdeki göçlerin pek etkisi yoktur. Burada Aydınoğlu Beyliği döneminden itibaren, sonrasında Osmanlı Dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti döneminin etkileri olduğunu söyleyebiliriz. Son dönemde özellikle Balkanlardan gelenlerin de etkisi olabilir. Onun dışında Yörük dediğimiz yerleşimler daha eskidir. Selçukluların son döneminden hatta Beylikler Dönemi’nden başlatabiliriz bunu.
Aydın ağzını Türkiye’deki diğer ağızlardan ayırdığımızda hangi özellikleri daha belirgin oluyor?
Ses özellikleri bakımından değerlendirirsek, mesela hece sonlarındaki bazı ünsüzlerin düştüğünü ve buna bağlı olarak da önlerindeki ünlülerin uzadığını görürüz. Örneğin, “var” kelimesi yerine “vaa” denilmesi. Mesela “haber” kelimesi ünlü uyumuna uydurularak “haba” kelimesine dönüşüyor. Sondaki “r” düşüyor. “Ağlamak” kelimesi “Alamak” kelimesine, “Söylemek” kelimesi “sölemek” kelimesine dönüşür. Kapalı hece sonundaki bazı ünsüzler düşer ve bunun tesiri ile önündeki ünlü uzun telaffuz edilir.
Şekil özellikleri ile değerlendirecek olursak, Aydın ağzı ile özdeşleşen yönelme hali ile belirtme halinin nöbetleşe kullanılması söz konusudur. Bu durumla ilgili çeşitli söylemler söz konusudur. Bunun aşırı şekilde düzeltmeden kaynaklandığını söyleyenler var, karışma olduğunu söyleyenler var ve ağız özelliklerinin karışması olduğunu söyleyenler var. Bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır. Mesela “bana bak” kelimesi yerine “beni bak” kullanılması, yönelme hali ile belirtme halinin karışık söylenmesine örnek verilebilir. Bir de burada yazı dilinde bir de ona bağlı konuşma dilinde kullanılmayan, var olmayan şimdiki zaman şekilleri de mevcuttur. Bunlar da ilginçtir, örneğin “oturuyorum” kelimesi yerine “oturupdurun, oturubatırın, oturubbörüm” şeklinde söylenmektedir. Karacasu tarafına gittiğimizde, “yürümek” fiilinden gelişen “börümek” fiili var. Bazı yerlerden “yatmak” fiilinden gelişen “batmak ve vatmak” şekilleri vardır. Çine, Karpuzlu, Koçarlı’nın belki bir kısmında vardır. Muğla’da da bu “geliyoman, biliyoman, ediyoman” gibi farklı şimdiki zaman şekilleri vardır.
Aydın ağzının günümüzdeki kullanımı ne durumda? Şu anki genç nesil arasında yaygın mı?
Baktığımızda Aydın ağzı 40-50 sene önce daha yaygın durumdaydı. Ulaşımın gelişmesi, iletişim araçlarının yaygınlaşması ve okuma oranlarının artması ile birlikte ağız özellikleri yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştır ama bu tamamen kaybolduğu anlamına gelmiyor. Mutlaka ağız özellikleri belli bir kesim tarafından kullanılmaya devam ediliyor. Veya kişi bulunduğu ortama göre yazı diline bağlı konuşma dilini kullanıyor. Köye gittiği zaman ise hemen ağız özellikleri başlıyor.
Aydın ağzının korunması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için neler yapılmalıdır?
Bireysel yapılabilecek şeyler sınırlıdır. Fakat idari yönden yapılabilecek uygulamalar şunlar olabilir; ağız özelliklerinin kaybolmaması için o bölgenin çalışılması ve kayıt altına alınması gerekilebilir. Toplum bilinçlendirilebilir. Fakat bunu konuşma dilini yazıya karıştırmadan yapmak daha doğru olur. Çünkü karıştığı noktada Türkiye’de birden fazla dilin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Aydın ağzının edebiyat ve sanat üzerine etkileri var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?
Bazı şair ve yazarlar İstanbul Türkçesi ile eserlerini yazıyorlar, fakat bazı sanatçılar ise ağız özelliklerini eserlerine yansıtabiliyorlar. Günümüze bakacak olursak bazı yöresel film ve dizilerde, tiyatro oyunlarında yansıtılıyor. Bunu yazılı metinlerde de görebiliyoruz, hikayelerde ve romanlarda veya halk edebiyatı dediğimiz türkülerde yaşatıyorlar. Ayrıca atasözlerinde, kalıp ifadelerde yaşamaktadır diyebiliriz.
Aydın ağzının diğer Ege ağızları ile benzerlikleri ya da farklılıkları var mı?
Benzerliklerinin daha çok olduğunu söyleyebiliriz. Aslında idari sınırlar, ağız özelliklerini birbirinden ayırmaz ama biz sınıflandırmayı yaparken mecburen idari sınırlara göre yaptığımız için Aydın ağzı diyoruz. Yani Aydın ağzına ait bir özellik Muğla’da, Manisa’da, İzmir’de veya Denizli’de de görülebilir
Aydın ağzı gelecekte yok olma riski taşıyor mu?
Ulaşım araçlarının artması, iletişim araçlarının yaygınlaşması ve okuma oranlarının artması tabii ki yavaş yavaş bazı ağız özelliklerinin kaybolmasına sebep olacaktır. Bu durum sadece Aydın ağzı için geçerli değil, diğer tüm ağızlar için de geçerlidir. Ama bu ne kadar sürede kaybolur onu tam bilemeyiz. Bu durum gelişmelere ve gelişmelerin hızına bağlı biraz da ama ben tamamen kaybolmayacağı kanaatindeyim. Bütün özellikler kaybolmaz ve kısmen de olsa korunur.
Aydın ağzı kendi içinde de ayrılıyor mu?
Evet, Aydın ağzı tek bir ağız değildir. Örneğin aynı idari sınırlar içinde yan yana iki köy farklı konuşma özelliklerine sahip olabilir. Çünkü Anadolu’ya gelen Türkler Oğuz Türkleridir. Oğuz Türklerinin 24 tane boyu vardır. Bu 24 boydan 23 tanesi Anadolu’ya gelmiştir. Bu boylarda kendi içinde aşiretlere ayrılır. Mutlaka bu aşiretlerin de kendi içinde konuşma farklılıkları vardır. Anadolu’nun farklı farklı yerlerine yerleşen bu boylar, ağızların kendi içinde de ayrılmasına neden olmuştur. Bu yüzden Aydın ağzı homojen değildir, kendi içerisinde çeşitli ağız bölgeleri vardır. Ben bu bölgeleri sınıflandırırken şimdiki zaman ekine baktım. Şimdiki zaman eki “-yor”, eski “yorumak” fiilinden gelmiş bir kelimedir. Bazı bölgelerde bu kelimenin “yorun” şeklinde korunduğunu gördüm. Mesela “geliyorun” diyor, “geliyon” demiyor. Bir de Germencik ilçesinin Çarıklar, Dampınar mahalleleri var. Karşı tarafta Gözkaya mahallesinde, Farsak Türkmenleri vardır. Yenipazar’da da Karaçakallar var onlar genellikle “-yığ, -yiğ” şeklinde kullanıyor. Örneğin “geliğ, gidiğ” şeklinde. Çine ve Koçarlı taraflarında “biliyoman, geliyoman, geliyomaz, ediyomaz” şimdiki zaman ve geniş zaman olumsuz şeklini bu yapıyla kullanıyorlar. Tabii bunlar da homojen değildir, onlar da kendi içinde ayrılmaktadır.
Aydın ağzı kültürel kimliğini nasıl yansıtıyor sizce?
Kültürel kimliği konuşma özellikleri yansıtabiliyor. Mesela insanlar hatıralarını anlatırken, özellikle erkekler de askere gittiğinde konuşma özelliğinden dolayı komutanları veya diğer kişilerin “Sen Aydınlı mısın?” diye sorduklarını ifade ediyorlar. Derleme yaparken kaynak kişilerden bunları duyduk. Daha çok bence kelime dediğimiz, o bölgeye has çeşitli kavramları karşılayan çeşitli kelimeler yansıtıyor olabilir. Buna biz dil biliminde “leksikoloji” diyoruz. Leksik yönden, yani kelime bakımından ağızlarda farklı kelimeler olabilir, onların yaşayışını yansıtan kelimeler, tarımla ilgili özel kelimeler, hayvancılıkla ilgili özel kelimeler veya zanaatla ilgili özel kelimeler olabilir. Yani kelime bazında daha çok kültürel özelliklerin korunduğunu görebiliriz.
Son olarak Aydın ağzı ile ilgili yaptığınız akademik çalışma ve araştırma hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ben “Aydın ve Yöresi Ağızları” adlı bir Doktora Tezi çalışması yaptım. 2013 yılında tamamladım. Neden bu çalışmaya karar verdim? Çünkü yavaş da olsa ağızlar giderek terk edilmeye ve tamamen kaybolmasa da bazı özelliklerini kaybetmeye başlıyor. Bunların süratle derlenmesi gerekiyor. Bu yüzden yapılması gereken bir çalışmaydı ve daha öncesinde de yapılmamıştı. İlçe bazında ve çeşitli bölgeler bazında yapılmıştı buna benzer çalışmalar. Mesela “Nazilli Ağızları” bitirme tezi olarak yapılmıştı veya “Aydın Merkezi Ağzı” doktora tezi olarak yapılmıştı ama Aydın idari sınırlarını kapsayan genel bir çalışma yoktu ve yapılması gerekiyordu. Bu yüzden bu çalışmayı yapmaya karar verdim. Nasıl yaptığımıza gelecek olursak, bütün ağız bölgelerini tarayabilmek için Kuzey-Güney, Doğu-Batı hattında bir doğru çizdik. Bir de ara yönlerde doğrular çizdik. Genellikle o doğrular üzerindeki köylere gitmeye çalıştık. Bizim çalışmamız ağzın fotoğrafını çekmek gibi genel bir çalışmaydı. O yüzden ağız çalışmaları biraz daha dar çerçevede yapılmalı. Belki bir köy için bir tez çalışması yapılmalı ve orada daha uzun süre kalınmalı.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Türk Dili Ve Edebiyatı Bölümü Yeni Türk Dili Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Ali İhsan Yapıcı ile yaptığımız bu röportajda, Aydın ağzı hakkında kapsamlı bilgiler edindik. Aydın ağzının kökeni, etkileri, geçmişi ve geleceği hakkındaki önemli detaylara değindik. Bu keyifli röportaj için kendisine teşekkür ederiz.
Haber: Saniye Kaya
Fotoğraf: Abdurrahman Gürbüz
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...