Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi


ATIK SUYUN GERİ KAZANIMI

15.11.2025
Dosya

 

İklim değişikliği ve artan nüfus baskısı altında hızla tükenen su kaynakları, uzmanları atık su geri kazanım sistemlerine yöneltiyor. Aynı suyun birden fazla kez kullanılmasını mümkün kılan bu sistemler, yalnızca tasarruf sağlamıyor; Türkiye’nin su yönetimi haritasını da baştan sona yeniden şekillendiriyor. 

 

İçme suyu, insan sağlığı açısından doğrudan tüketilebilecek kaliteye sahip, kimyasal ve fiziksel açıdan temiz su olarak tanımlanıyor. Ancak iklim krizi ve artan nüfus, bu değerli kaynağın hızla azalmasına yol açıyor. Uzmanlar, bu noktada atık su geri kazanım sistemlerini önemli bir çözüm olarak gösteriyor, çünkü bu sistemler sayesinde aynı su birden fazla kez kullanılabiliyor. Bu bağlamda, Aydın Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdürü Hakan Olgaç ve İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği mezunu İlker Akbaş ile röportaj gerçekleştirdik. Akbaş ile gerçekleştirdiğimiz röportajda, su arıtma teknolojileri üretim bölümünü ziyaret ederek bu teknolojileri yakından inceleme fırsatı bulduk. Gerçekleştirdiğimiz röportajda, su krizine karşı alınabilecek tedbirler, kullanılan arıtma teknolojileri ve bu teknolojilerin kullanım alanları detaylı bir biçimde ele alındı.  

 

Her türlü su arıtılarak yeniden kullanılabilir 

Kullandığımız her türlü su arıtılarak yeniden kullanıma kazandırılabiliyor. Peki su arıtma teknolojileri nasıl ortaya çıktı ve günümüzde hangi alanlarda ne derece yaygın? İleri düzey su arıtma teknolojileri üreten özel bir firmanın fabrika müdürü olarak görev yapan İlker Akbaş, bize bu teknolojinin tarihini anlattı: “Su arıtma teknolojilerinin ortaya çıkmasına NASA öncü olmuştur. Bunun altında yatan hikaye ise şöyledir: NASA uzaya astronot gönderirken rokete yükleyeceği her bir kilogramın hesabını yapmak zorundadır çünkü roketin ağır olması olumsuz bir durumdur. Dolayısıyla rokete yükleyecekleri temiz su miktarını azaltmaya çalışıyorlar. Yani astronotların ihtiyacı olan tatlı su miktarı 100 kilogramsa, bunu 50 kilograma düşürmeyi hedefliyorlar ve bu düşünceden yola çıkarak astronotların kendi idrarlarını, su arıtma teknolojileri sayesinde arıtıp tekrar içilebilir su haline getirmesi fikrini ortaya koyuyorlar. Bu fikir bugünkü su arıtma teknolojilerinin temelini oluşturuyor. Şu an günümüzde kullanılan su arıtma teknolojileri de, idrarın arıtılarak içilebilir suya dönüştürülmesine izin veriyor fakat bu durum susuzluk karşısında kullanılabilecek son çare olarak görülüyor.” şeklinde ifade etti. Su arıtma teknolojilerinin tarihçesini öğrendikten sonra, iklim krizinin etkilerinin yoğun hissedildiği günümüzde; atık su geri kazanımı ve gri su sistemlerinin rolünü ele aldık. Su kaynaklarının giderek azalması nedeniyle atık su geri kazanımı ve deniz suyu arıtımının kritik önem taşıdığını belirten Akbaş, arıtma sistemlerinin kullanım alanlarına göre değişiklik gösterdiğini ifade etti: “Bireysel konutlarda genellikle gri su sistemleri kullanılırken, otel, hastane ve tekstil fabrikası gibi alanlarda arıtılmış deniz suyu tercih ediliyor. Bu sistemler, içilebilir suyun tasarruflu kullanılması açısından oldukça önemli çünkü içilebilir suyumuz ciddi oranda düşmektedir.” Bu durumun en somut örneği ise yeraltı suyunun seviyesinin son 30-50 yılda ciddi şekilde düşmüş olmasıdır. Akbaş,  “Eskiden yeraltı suyu zeminden 20-30 metre derinlikten çekiliyordu, şimdi 250-300 metre derinlikten çekiliyor. Bu seviye bize yeraltı suyunu ciddi miktarda tüketmiş olduğumuzu gösteriyor. Yüzey suyu dediğimiz baraj ve göllerdeki su miktarı ise  yağışlara bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Bu durumda geriye kalan tek su kaynağı, deniz suyu olarak görülüyor. Ancak deniz suyunun arıtılarak kullanılabildiği pek bilinmiyor ve atık su çoğu kişi tarafından su kaynağı olarak görülmüyor. Ancak içme suyunun azaldığı bu dönemde deniz suyunun arıtılabiliyor olması oldukça mühim bir konu çünkü bu sayede içme suyumuzun kullanımını azaltıyoruz.” ifadeleri ile su arıtma teknolojilerinin önemine vurgu yaptı. 

Olgaç,: “Su arıtma teknolojileri, suyun tekrar kazanılması açısından oldukça önemli bir yere sahip. Bu teknolojilerin bir örneği ‘gri su sistemleridir’. Gri su; evlerimizdeki lavabo, duş, küvet ve çamaşır makinesi gibi alanlardan gelen hafif kirli ancak arıtıldığında yeniden değerlendirilebilen atık sudur arıtma işleminden geçtikten sonra otellerde, okullarda, hastanelerde, konutlarda ve endüstri tesislerinde; bahçe sulama, araç yıkama, klozet sifonu, zemin temizliği ya da yangın söndürme gibi amaçlarla yeniden kullanılabilir. Böylece su, kullanıma tekrar kazandırılmış olur. Bu sistem sayesinde aynı suyu iki kez kullanarak tasarruf etmek ve su kaynaklarının tüketimini yavaşlatmak mümkün.” ifadeleri ile su arıtma sistemlerinin önemini, tasarruf sağlayan gri su sistemi üzerinden örnekleyerek açıkladı. 

 

Aydın’da su arıtma teknolojilerinin yaygınlığı:  

Merak ettiğimiz diğer konu, Türkiye’de ve özellikle Aydın özelinde su arıtma teknolojilerinin kullanım düzeyi oldu. Akbaş, Türkiye ve Aydın’daki durumu şöyle değerlendirdi: “Su arıtma teknolojileri yurt dışında, özellikle ada ülkelerinde oldukça yaygın durumda. Örneğin Malta adası 1960'lı  yıllardan itibaren deniz suyunu arıtan ve bütün adanın içme suyu ihtiyacını denizden karşılayan bir ülke. İspanya’nın sahil kesimi ve Kanarya Adaları tüm su ihtiyacını denizden karşılıyor. Kıbrıs ve Yunan Adaları’nda da bu uygulama oldukça yaygın. Kuzey Afrika’da, özellikle Cezayir ve Mısır’da da arıtma tesisleri var. Ama asıl öncü ülkeler İspanya, Suudi Arabistan, İsrail ve Amerika. Avustralya’yı da bu kategoriye ekleyebiliriz çünkü Avusturalya’da yaklaşık 10 yıl önce ciddi bir kıtlık yaşandı ve bunun sonucu olarak büyük su arıtma tesisleri kuruldu. Biz bunlara ‘mega tesis’ diyoruz. Örneğin günde 500 bin ton tatlı su üreten tesisler var, bazıları 600 bin tonluk kapasiteye sahip. Su arıtma uygulamaları dünyada çok yaygın ve kapasiteler giderek artmaya devam ediyor. Bu oranı ülkemizde ve Aydın yerelinde değerlendirdiğimiz zaman şunları söyleyebiliriz: Son yıllarda yaşanan kuraklıkların etkisiyle su zengini statüsünden çıkarak ciddi su stresi altına giren Türkiye, geleneksel su kaynakları olan yer altı sularının aşırı tüketim nedeniyle derinlik kaybetmesi ve yüzey sularının azalması tablosu karşısında ileri arıtma teknolojilerine yönelmektedir. Aydın ise büyük su tüketimine sahip demir-çelik veya tekstil gibi sanayi kollarının sınırlı olması nedeniyle endüstriyel su arıtma uygulamalarında diğer merkezlerin gerisinde kalmaktadır. Bölgedeki tesisler incelendiğinde, Söke Organize Sanayi Bölgesi’nde endüstriyel müşterilere hizmet veren tesisler ile turizm yoğunluğunun yaşandığı Kuşadası gibi sahil şeritlerindeki oteller ve bazı fabrikalar, su ihtiyaçlarını karşılamak için deniz suyundan tatlı su elde eden sistemler kullanmaktadır. Genel olarak tarımsal amaçlı su kullanımının öne çıktığı Aydın'da, gri su sistemleri konusunda ise yaygın bir uygulama gözlenmemektedir; hatta kentin sıcak iklimi, bu tür sistemlerde arıtılan suyun hızlı tüketilmesini gerektirmekte, aksi takdirde koku gibi biyolojik sorunların ortaya çıkma riskini artırmaktadır. Bu nedenle, Aydın yerelinde su stresini azaltmak için gri sudan ziyade endüstriyel atık su geri kazanımı ve sahil şeridinde deniz suyu arıtımı uygulamalarının geliştirilmesi daha büyük bir potansiyel taşımaktadır.” 

Hakan Olgaç ise, arıtma teknolojilerinin Türkiye’deki yerine ilişkin, “Su arıtma teknolojileri ülkemizde daha çok, kamu kuruluşlarında kullanılmakla beraber, Aydın ölçeğinde bu sistemlerin kullanımı ne yazık ki sınırlıdır ancak zamanla yaygınlık kazanacağını söylemek yanlış olmaz çünkü Bakan Murat Kurum’un yaptığı açıklamaya göre 1 Ocak 2026 yılı itibariyle, yeni yapılacak belli büyüklük ve tipteki özel kamu ve binalarda yağmur suyu ve gri su sistemlerinin kurulumu zorunlu olacak.” ifadelerini kullandı ve ülkemizde gri su kullanımıyla ilgili sınırlayıcı bir mevzuat bulunmadığına değinerek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2022 yılında ‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldığını ve gri suyun yeniden kullanımına ilişkin teşvik edici esaslar eklendiğine de dikkat çekerek, “Yapılan değişiklik kapsamında Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 4. maddesine göre ‘Gri suyun yeniden kullanımına uygun altyapının oluşturulması’ esastır; 28. Maddeye göre ise ‘Gri su ve yağmur sularının yeniden kullanım imkanlarının değerlendirilmesi’ esastır. Bu değişiklikle birlikte su kullanımına resmen bir teşvik vardır.” dedi. 

 

Su tasarrufunun üç aşaması 

Su arıtma teknolojilerinin işleyişine örnek olarak konutlarda kullanılan ‘gri su sistemleri’ gösterilebilir. Çok katlı binalarda gri suyun yeniden kullanımı üç aşamada gerçekleşir: İlk aşamada banyo, duş ve lavabodan çıkan gri su, yanal borular aracılığıyla merkezi borulara toplanır. Ardından ikinci aşama olarak bilinen “Gri suyun taşınması ve işlenmesi” gerçekleştirilir. Bu aşamada toplanan ham gri su, arıtılmak üzere önce bodrum katına taşınır. Arıtma işlemi bittikten sonra su, yine borular kullanılarak binanın tepesinde bulunan depolama tankına pompalanır. En son aşama ise “Arıtılmış gri suyun dağılımı”dır. Bu son aşamada arıtılmış gri su, depolama tankından her kata ve her haneye yerçekimi ile taşınır.  

 

Atık sular zamanında kullanılmazsa zararı olabilir! 

Geri kazanım sistemlerinin kurulumu ne kadar önemliyse, işletilmesi de o kadar hassasiyet gerektiriyor. Özellikle gri su sistemlerinde (duş, mutfak gibi zayıf atık sular), arıtılan suyun hızlı bir döngü içinde tüketilmesi hayati önem taşıyor. Fabrika Müdürü İlker Akbaş, atık suyun geri kazanımı sırasında karşılaşılabilecek potansiyel risklere ve işletme zorluklarına dikkat çekti. Akbaş, özellikle Aydın gibi sıcak iklimlerde bu riskin arttığını belirterek, "Gri suyu geri kazandığınız zaman eğer sürekli bir döngü içinde kullanmazsanız, su beklemeye başlar ve kötü kokularla karşılaşabilirsiniz." uyarısında bulundu. Bu durumun temel sebebi, arıtılmış olsa bile suyun içinde eser miktarda organik madde barındırmasıdır. Akbaş bu süreci şöyle açıkladı: "Bahsettiğimiz koku, biyolojik bir faaliyet sonucu ortaya çıkan, bir çeşit çürüme kokusudur. Sıcak havalarda biyolojik süreçler daha hızlı çalıştığı için çürüme daha çabuk gerçekleşir ve koku problemiyle daha hızlı karşılaşabilirsiniz." Uzmanlar, bu tür olumsuz durumların önüne geçmek için iki kritik noktaya vurgu yapıyor: Birincisi dezenfeksiyon; Geri kazanılan suyun mutlaka ciddi miktarda klorlanması gerekiyor. Klorlamada bir zafiyet olması durumunda bakteri üremesi riski doğar. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise hızlı tüketim; geri kazanılan suyun bir depoda uzun süre bekletilmemesi, hızlı bir döngü içinde kullanılması şarttır. Akbaş, site ve bina yönetimlerinin bu sistemleri işletme konusundaki deneyimsizliğinin en büyük sorun olduğunu da ekledi. Olgaç ise dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda şu noktalara değindi: “Arıtılmış sular, özellikle de gri su içeriği nedeniyle içilebilir sudan ayrılır. Bu da kullanımında dikkat edilmesi gereken birtakım hususları beraberinde getirir: Sistem, suyun zemine nüfuz etmesini ve insanların veya hayvanların içmesini önleyecek şekilde tasarlanmalı; ayrıca gri suyun toprağa sızmasına ve birikmesine izin verilmemelidir. Mümkün olduğunca basit ve az bakım gerektiren sistemler tercih edilmeli, arıtılan sular 24 saatten uzun süre tutulmamalıdır. Böylece hem güvenli hem de verimli bir kullanım sağlanır.” ifadelerini kullanarak konuşmasını sonlandırdı. 

 

Atık suyun geri kazanım sistemleri doğru şekilde uygulandığında hem su tasarrufu sağlıyor hem de çevreyi koruyor. Bu tür faydalı sistemlerin ülkemizde daha fazla yaygınlaşmasını umarak röportajımızı sonlandırıyor, bize vakit ayırdığı için ASKİ Genel Müdürü Hakan Olgaç’a ve Çevre Mühendisi İlker Akbaş’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. 

 

Haber: Esma Nur Yüksekoğlu 

 

EN ÇOK OKUNANLAR

DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”

  Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...

OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA

  Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...

TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’

Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...

HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI

  Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...

EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?

  Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...

KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN

  Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...

İNCİR BİR MEYVE Mİ ÇİÇEK Mİ?

  Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...

TOPRAĞIN BİLİMİ PEDOLOJİ

  İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...

ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE

  Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...

SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN

  Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
İletişim Fakültesi / Gazetecilik Bölümü

Öğrenci Uygulama Haber Sitesi
+90 256 218 20 00