Saruhanlar Köyü’nde neredeyse herkes ya kaşık yapıyor ya da kaşık işinden anlayan birinin evinden çıkıyor. Biz de bu işi yapan bir aileye konuk oluyoruz. Yapılan kaşıklar, Âdem Akpınar tarafından toptancılara veriliyor. Odun toplama ve inceltme işi Mustafa Akpınar tarafından yapılırken, kaşığın iç kısmını oyma işi Fatma Akpınar tarafından yapılıyor. Geriye kalan tüm işlemler ise Ayşe Akpınar’ın emeğinden geçiyor.
Kütahya’nın Gediz ilçesinde yer alan Saruhanlar Köyü, tarihinden gelen bir geleneği sürdürerek gürgen ağacından kaşık yapıyor. Ancak bu geleneği sürdürenlerin sayısı giderek azalıyor. Aile büyüklerinden gençlere aktarılan bu zanaat, ekmek parası sağlasa da geleceğin kuşakları bu meslekten uzaklaşıyor. Köyün yaşlıları, geleneklerini ve geçmişlerini hala yaşatmaya çalışırken, gençler büyük şehirlerde kendilerine yeni hayatlar kuruyor.
“Odunu artık kamyonla getiriyoruz ama o emeğin tadı yok”
Bir köy düşünün; köy halkı ekmek parasını baltayla kazanıyor. Herhangi bir teknolojiye uygun yapımlar yok, sadece el emeği göz nuru ile yapılan kaşıklar var. “Kaşık işini kolay sanan çok ama biz ne terler döktük bu uğurda, eskiden gürgeni sırtımızla dağdan indirirdik” diyen Âdem Akpınar, ‘‘Odunu artık kamyonla getiriyoruz ama o emeğin tadı yok. Şimdi oturup kaşığı oyuyorsun, ama yapan da azaldı, alan da seçici oldu. Herkes marketten plastik kaşık alıyor, el işine kıymet kalmadı. Ben 40 senedir bu işi yapıyorum ama son 10 senedir işler zayıfladı. Önceden toptancı ayda bir uğrardı köye, şimdi arayı uzattı. Eskiden çuvalla alırdı, şimdi ise seçerek alıyor. El işçiliğine bakıyor, sapı kalın mı, çizik mi var... Ucuza almaya çalışıyor. ‘Senin kaşık çok olmuş, şuradan kır biraz’ diyor. Biz de mecburuz, elimizde kalacağına veriyoruz. Yoksa nerden kazanacağız? Bazen kaşıkları Gediz’e ben kendim indiriyorum. Araba varsa götürüyorum, yoksa bekliyorum. Toptancıya yanaşınca hemen pazarlık başlar; ‘Ağabey kaç para istersin?’, ‘Çok olmuş bu sefer.’ Biz onun yüzüne bakıyoruz ama o bizim yorgunluğa bakmıyor. Ne yapalım, ekmek parası. Yaptın mı beklemez o kaşık. Talaş içinde, elin nasırlı, belin ağrıyor ama ‘Dursun’ diyemezsin. Bu yüzden gece gündüz bu işin başındayız.” diyerek kaşığın toptancıya ulaşım sürecine anlattı.
“Bizim zamanımızda her sabah, kalkar kalkmaz işe başlardık. O gürgen ağacının kokusu, baltanın vurduğu ses hâlâ kulaklarımda”
Kaşık yapımları bundan 10 yıl önce daha değerliydi fakat köydeki gençlerin çoğunluğu başta İzmir, Manisa ve Uşak olmak üzere farklı şehirlere göçtü. Geride anneleri, babaları kaldı ve bu işleri onlar yapıyor. Fatma Akpınar, “Kaşık yapmayı, eski zamanlarda herkes bilirdi ve her evde bir kaşık ustası olurdu. Bizim zamanımızda her sabah, kalkar kalkmaz işe başlardık. O gürgen ağacının kokusu, baltanın vurduğu ses hâlâ kulaklarımda. Köyde neredeyse her evde kaşık yapılırdı. O zamanlar hem işin hem de bu geleneklerin önemini anlardık. Benim çocuklarım, bu işi pek sevmiyor. Şehirde daha kolay işler buluyorlar. Eskiden bu iş sadece geçim kaynağı değil, aynı zamanda köyün ekmeği, çoluğun çocuğun rızkıydı ama şimdi, gençler ekran başında vakit geçiriyorlar. O kadar kolay bir iş değil aslında ama eskiden bu yana biz bu işin içinde büyüdük. Şimdi kaşık yapmanın ne kadar değerli bir şey olduğunu onlar anlamıyor. Bu iş hem köyümüzün hem de bizim bir parçamız oldu ve bırakmak da kolay değil.” diyerek geleneğin daha fazla sürmeyeceğini dile getirdi.
“Hep kolay iş istiyorlar, hemen büyük şehre gidiyorlar”
Oyun kaşığı ve yemek kaşıkları yapılırken, her ağaç kullanılmaz. Bazı ağaçların rengi, kokusu ve işlevi farklı olur. Genelde köy halkı gürgen ağacı kullanır. Bunun hakkında konuşan Mustafa Akpınar, “Bizim zamanımızda köyde herkes kaşık yapardı. İşimiz yoksa da kaşık yapardık. Gürgen ağacı, o kadar sağlam olurdu ki baltayı vurduğunda bile ayrı bir ses çıkardı. Şimdi gençler buna da sıcak bakmıyor. Hep kolay iş istiyorlar, hemen büyük şehre gidiyorlar ama bu işin zorluğu, ekmeğin değerini artırır. Kaşık yaparken ağacın içini bilmek lazım. Çünkü her ağacın dokusu farklı. Ben bu kaşığı keserken, yavaş yavaş ağacın rengini ve kokusunu alırım. Bu işin içinde o kadar çok anı biriktirdik ki… Zor bir iş ama helaliyle kazanıyorsun. Şehirdeki çocukların çoğu bizim gibi çalışmayı istemiyor; onlar için her şey kolay ama ben buna katılmıyorum.” diyerek hem hangi tür ağacın kullanıldığı hem de geleneği hakkında bilgi verdi.
“Her kaşık, bizim köyümüzün ve kültürümüzün bir parçası “
Saruhanlar Köyü, yalnızca bir zanaatın değil aynı zamanda bir halkın belleğinin taşındığı yerdir. Kaşık yapmak, geçmişin hatırasını elden ele, kuşaktan kuşağa aktarırken, bir yandan da köyün halkını birbirine bağlar. Bugün, bu gelenek giderek azalıyor. Ancak köyde yaşayan yaşlı nesil, hala eski yöntemlerle kaşık yapmaya devam ediyor. Bunun hakkında yorumlarda bulunan Ayşe Akpınar, “Kaşık yapmak kolay bir iş değil ama bizim için bir gelenek. Hepimiz küçükken annemizi, babamızı bu işin başında görürdük. Şimdi de ben yapıyorum ama çocuklarım bu işi pek anlamıyor. ‘Niye bu kadar uğraşıyorsunuz?’ diye soruyorlar. Onlar için bu iş, eski bir iş ama bu işin bir kültürü ve bir öyküsü var. O kaşıklar, bizim geçmişimizi, köyümüzü anlatır. Gençler bu işten uzaklaştılar; benim çocuklarım da şehirdeki rahat yaşamı tercih ediyorlar ama ben hala bu işi bırakmadım. Her kaşık, bizim köyümüzün ve kültürümüzün bir parçası. Bunun değerini bilmek lazım ama ne yazık ki onlar bunu anlamıyor.” diyerek bizleri kültürleri hakkında bilgilendirdi.
Kütahya Gediz Saruhanlar Köyü’ndeki emekçilere, bizlerle röportaj gerçekleştirdikleri için teşekkür ediyoruz. Bu haberimizde köyün genelinin aile mirası olan bu mesleği hakkında konuştuk ve gelenekleri hakkında bilgiler aldık.
Haber: Berkay Coşkun
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...