Bilimle arıcılığı buluşturan ve DAGEM projesiyle yerel üreticiyi güçlendirmeye yönelik çalışmalara öncü olan Prof. Dr. Meral Kekeçoğlu, Türkiye’de arıların dünyasına yeni bir kapı aralayarak arıcılık mesleğini bilinçli icra etmenin önemini hem akademik çevrelere, hem de sahadaki üreticilere aktarıyor.
Türkiye’de arıcılık alanında hem bilimsel hem toplumsal katkılarıyla öne çıkan isimlerden biri olan Prof. Dr. Meral Kekeçoğlu, arı ekolojisi ve sürdürülebilir arıcılık konularındaki çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Düzce Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi olan Kekeçoğlu’nun öncülüğünde 2009 yılında kurulan Arıcılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM), bilimsel bilgi ile toplumsal faydayı birleştiren örnek bir merkez olarak öne çıkıyor. Yürütülen çalışma hem bilimsel hem sosyal yönüyle dikkat çeken ve Kekeçoğlu’nun arıcılık sektörüne kazandırdığı vizyonu gözler önüne seren bir çalışmadır. Kuruluşundan bu yana özellikle kadınlar, çocuklar ve yerel üreticilere yönelik eğitim ve uygulama çalışmalarıyla öncü bir rol üstlenen DAGEM, bölgesel kalkınmayı destekleyen modeliyle örnek teşkil ediyor. Yaptığı çalışmalar ve hedefleri hakkında Kekeçoğlu ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Kadınlar kovanın da, girişimin de lideri olabilir
Kadın girişimciliğine özel önem verdiklerini belirten Kekeçoğlu, “Kolonide lider kraliçedir. Kovanı yöneten de dişi arıdır ancak sahada arıcılığı kadınlar yapmasına rağmen kağıt üzerinde hep erkekler görünür. Biz bu eşitsizliği kırmak istedik.” ifadelerini kullandı. DAGEM’in kadınlara yönelik arıcılık eğitimleriyle, onların yalnızca üretici değil aynı zamanda kendi işinin patronu olmalarının hedeflendiğini belirten Kekeçoğlu, bu çalışmalar sonucunda kadınların ekonomik bağımsızlık kazandığını vurguladı. “Kadınlar neden kendi işini kurmasın? Biz onların bu alanda kendi işlerine sahip olmasına destek olduk.” diyerek projenin amacını özetledi.
Avrupa Girişimcilik Ödülü: Türkiye’ye gelen ilk ödül
DAGEM’in başarısı yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmadı. 2011 yılında Avrupa Komisyonu tarafından verilen “Avrupa Girişimcilik Ödülü” DAGEM’e layık görüldü. Kekeçoğlu, bu ödülün Türkiye’ye gelen ilk Avrupa Girişimcilik Ödülü olduğunu hatırlatarak, “Avrupa bizi yarışmaya başta almak bile istemedi ama biz kazanınca onlar şaşırdı, biz gururlandık.” dedi. Ödülün kazanılmasında özellikle Yığılca’da yapılan kadın odaklı kalkınma çalışmaları, bal üretim ormanları ve çocuklara yönelik eğitimlerin etkili olduğunu aktaran Kekeçoğlu, “Akademisyen, köye gidip üreticiyi eğitince bunu sıra dışı gördüler. Sabancı Vakfı da bu nedenle bizi Fark Yaratanlar programı kapsamında ‘Fark Yaratan’ seçti. ” sözleriyle toplumsal etkilerini paylaştı.
Arı biziz, bal da bizdedir
TÜBİTAK 4004 destekli “Arı Biziz, Bal da Bizdedir” projesinin 7 yıl süren uygulamaları sayesinde çocuklar, yalnızca arı kovanlarını değil arının doğaya ve insana katkılarını da yakından tanıma fırsatı buldu. DAGEM’e gelen öğrenciler kraliçe arının görevlerini, işçi arının kolonideki rolünü ve erkek arının üreme sürecindeki yerini uygulamalı olarak öğrendi. Kekeçoğlu, bu projelerin yalnızca bilgi vermek değil, davranış değişikliği yaratmak amacı taşıdığını belirterek şunları söyledi, “Çocuklar sadece balı tanımıyor, arının ürettiği diğer ürünleri de öğreniyorlar. Örneğin propolis, arıların kovandaki mikropları yok etmek için bitkilerden topladığı reçinemsi maddedir. Doğal bir antibiyotiktir. Arı sütü, işçi arıların özel bezlerinden salgılanan ve kraliçeyi besleyen çok değerli bir maddedir, doğurganlık üzerine güçlü etkileri vardır. Arı ekmeği, polenin arı tarafından fermente edilmesiyle oluşan, zengin vitamin ve enzim içeren bir süper besindir. Bu bilgileri öğrenen çocuk artık sadece arıyı sevmez, arıya saygı da duyar.”
“Arı zehri Türkiye’nin yeni şifası olabilir”
Prof. Dr. Kekeçoğlu, DAGEM’de yürütülen bilimsel projelerin doğrudan halkın gelirine etki ettiğini vurguladı. Özellikle propolis üretiminin katma değerli bir ürüne dönüşmesiyle, arıcıların gelir seviyelerinde ciddi artış sağlandığını ifade etti. “Eskiden propolisi kovandan kazıyıp atıyorlardı. Şimdi bir kilosunu 20-30 bin liraya satabiliyorlar. Çünkü propolis, doğanın bize sunduğu en güçlü doğal antibiyotiklerden biri. Virüs ve bakteri üzerinde doğrudan etkili.” diyen Kekeçoğlu, arıcılara bu konuda hem teorik hem uygulamalı eğitimler verdiklerini söyledi. 2019 yılında başlatılan arı zehri üretimi projesiyle Türkiye’de bu alandaki ilk kapsamlı çalışmalar DAGEM çatısı altında yürütüldü. Kekeçoğlu, “Arı zehri, işçi arıların savunma amacıyla ürettiği bir salgıdır ama bu salgı öyle sıradan bir madde değil. MS, alzheimer, epilepsi gibi hastalıklarda tıbbi etkileri bilimsel yayınlarla destekleniyor.” dedi. Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüzlerce arıcının eğitim aldığı projede, sadece bir defalık eğitim değil yıllara yayılan sürdürülebilir eğitim modeli benimsendi. Kekeçoğlu, “Amacımız bu ürünü tıbbi forma dönüştürmek. Böylece Türkiye için hem sağlık alanında yeni bir ilaç pazarı oluşur hem de arıcılar büyük gelir elde eder.” ifadelerini kullandı.
Arı elçisi olun, doğaya sahip çıkın
Arıya duyulan korkunun yersiz olduğunu ve arının doğaya katkısının iyi anlaşılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Meral Kekeçoğlu, kamuoyuna “Arı elçisi olun” çağrısında bulundu. “Bir insanı öldürmek için 600 arı gerekir. Durduk yere arı kimseyi sokmaz. Sadece kendini savunur.” diyen Kekeçoğlu, çocuklara bu farkındalığı kazandırmanın önemine dikkat çekti. Aynı zamanda 30 ülkeden oluşan BKP Scientific Commission’da Türkiye’yi temsil ettiğini belirten Kekeçoğlu, her yıl farklı ülkelerde düzenlenen uluslararası gençlik kamplarında arıcılık ve doğa temalı etkinliklerin yapıldığını söyledi. “Türkiye’den gençlerin bu kamplarda yer almasını sağlıyoruz. Herkes bir arı elçisi olabilir.” diyerek sözlerini tamamladı.
Prof. Dr. Meral Kekeçoğlu’nun liderliğinde yürütülen DAGEM projesi, sadece arıcılık alanında bilimsel gelişmeleri desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda yerel halkın ekonomik ve sosyal güçlenmesine de katkı sağlıyor. Bilimi toplumla buluşturan bu yaklaşım, Türkiye’de üniversite-toplum işbirliğine dair güçlü ve sürdürülebilir bir model sunarken, arıcılığın geleceği için umut verici bir yol haritası çiziyor.
Haber: Şule Diş
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
EN YÜKSEK SUÇ ORANI NEDEN AYDIN’DA?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), her yıl olduğu gibi bu yıl ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
ESKİ BİR TÜRKMEN ENSTRÜMANIN YENİDEN DOĞUŞU: ERBANE
Eski çağlardan beri ritim ve müziğin vazgeçilmez bir enstrümanı olan ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...