Bir rengi duymak, bir sesin tadını almak ya da bir şarkıyı, belli bir notayı duymak, kişide sevilen bir tatlıyı yeme hissiyatı doğurabilir mi? Sayılamayacak kadar çok benzeri örneği olan sinestezi durumuna ve bu algı karmaşasına sahip “sinestet” kişiler üzerine Ağrı'da son 4 yıldır psikiyatr dalında görev yapan Uzm. Dr. İbrahim Taş ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Taş, sinestezi üzerine bilinmeyenleri anlattı.
Günlerin çağrıştırdığı renkler, bazı insanlar için sadece bir duygunun ifadesinden ibaret olmayıp onlar için değişmez bir rengi canlandırır veya müzik dinlerken sadece kaynaktan çıkan sesi duymayıp aynı zamanda o sese karşılık gelen bir renk, bir şekil hâlini alabilir. İbrahim Taş’a göre, sinestezi birçok etkenin aynı anda karşılıklı algılara sebep olma durumu olarak bilinir. Bir diğer ifade ile, bir duyunun başka bir duyu ile algılanabilmesidir. Bu durum, daha önce gördüğümüz bir şeyi sese, işittiğimiz bir sesin ise görsele çevrilmesidir. Basit bir örnekle, müzik işittiğimizde gözümüzde canlanan müzik notalarının şeklidir. Bu özelliğe sahip olan insanların beyinleri bu şekilde çalışır. Kısacası hissedilen bir duyu, başka bir duyuyu tetikler.
Sinestezik kişiler
“Sinestezik kişiler, genellikle hayal dünyası oldukça yoğun, kendilerinin bile farkında olmadığı kadar karmaşık kimselerdir.” diyen Taş, “Sinestezinin ya farkına varılmamasından dolayı ya da diğer psikolojik rahatsızlıklar kadar gündemde yer almamasından dolayı birçok kişi tarafından bilinmediğini vurguladı. İbrahim Taş'ın söylediğine göre, bu konuda yeteri kadar araştırma bulunmuyor. Ancak yapılmış bir araştırmaya göre, sinestezinin genetik olduğu düşünülüyor. Ek olarak, sinestezik kişilerin çocukluk döneminde soyut kavramlarla oldukça ilgili oldukları ortaya konuldu.
Sinesteziyi hayata uyarlamak
“Yapılan çalışmalarda, sinestezik kişilerin yaşadıkları algısal farkındalığın, aslında farkında olmadıkları gösteriliyor.” ifadelerini kullanan Taş, sözlerine şu şekilde devam etti: “Kimileri yaşadığı bu algısal farklılıkları uzmanlarla paylaştığında, sinesteziye sahip olduğu gerçeğini öğreniyor. Bazıları ise daha küçük yaşta yaşadıkları durumun farkına varıyorlar. Sinestezinin doğal görünen yapısından dolayı, kişiler bunu gerçek biri olarak algılıyorlar. Bazı kişiler sinesteziyi bir hastalıktan ziyade algı yüksekliği gibi görüp, bu durumdan hoşnut olabiliyorlar. En basitinden rutin ve iş hayatında yeteneklerini keşfedip nasıl kullanacağını öğreniyorlar. Buna örnek olarak, bazıları matematik gibi karmaşık işlemleri yaparken; sinesteziye sahip olanlar, sayıları çarparken renkleri kullanır, böylece matematiksel algısı güçlenmiş olur. Yahut, sanatsal işlerini yaparken sinestezik algılarını kullanarak daha fazla yaratıcı olabilirler. Bunu resme ve müziğe yansıtan, hayatının birçok alanına uyarlayan birçok insan var.”
Diğer insanlardan farklı oldukları gibi kendi içlerinde de farklılık taşıyorlar
Sinestezik kişilerin, birbirinden farklı duyulara sahip olabildiklerini belirten Taş, “Bazıları sesli harfleri renkli görebiliyorken; diğerleri sessiz harfleri renkli görebilir. Sinestezi türlerinin farklı olması gibi, bu durumu yaşayanların ne ölçüde yaşadığı, yaşamlarında bu algıları nasıl kullandıkları da farklı olabiliyor. Sinestezinin birçok türünün olmasıyla birlikte genelde en çok bilinen türler, “Bağlantısal” ve “Yansıtmalı” olarak ikiye ayrılır. Yansıtmalı sinestezide kişiler sosyal çevreleri tarafından uyarıldıklarında şekiller, renkler ve sayılar görürler. Bağlantısal türde ise, uyarılan ve yaşanılan hissiyat arasındaki etkileşim güçlü olduğu için, kişi her ikisini de birbiriyle bağdaştırır. Yansıtmalı sinestezide birey ney sesini duyunca sarı bir üçgen görür. Bağlantısal sinestezide ise, ney sesini duyarken aynı zamanda sarı sesini duyduğunu ifade eder. Yani yansıtmalı sinezteside ney sarı rengini çağrıştırırken; bağlantısal sinestezide ney sesi, doğrudan sarı anlamını taşır.” diyerek sözlerini noktaladı.
Haber: Yıldız Uluktekin
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...