Aksiyon filmleri denilince akla birçok oyuncu gelir. Bu oyuncuları kendimize idol olarak benimser, çoğu zaman ikonik hareketlerini taklit eder, viral hâline getiririz. Peki bu sahnelerin asıl kahramanları dublörler, onları tanıyor muyuz? İsimleri çoğu kişi tarafından bilinmese de heyecanla izlediğimiz aksiyon filmlerinin gizli aktörleri onlar. Dublörlük mesleğini ve zorluklarını bu işi yapanlardan dinledik.
Enver Aktay, 1994 yılında Bitlis merkeze bağlı Yolalan beldesinde dünyaya geldi. Eğitim hayatı boyunca her zaman sanata ve sinemaya büyük ilgi duyduğunu söyleyen Aktay, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde Radyo Televizyon Programcılığı okudu. Şimdilerde ise yaptığı projeler ile Türkiye sinema dizi sektörünün en iyi aksiyon oyuncularından ve Stunt koordinatörlerinden biri oldu. Aktif olarak sektörde yönetmen, aksiyon yönetmeni ve Stunt koordinatörü olarak hizmet vermeye devam ediyor. Birçok ulusal ve uluslararası dizi film projelerinde yer aldı. Handan Dönmez, 27 yaşında. Hatay’ın Antakya ilçesinde doğdu. Beden Eğitimi Spor Yüksekokulu mezunu olan Dönmez, oyuncu dublörlüğü ve Stunt ile ilgileniyor.
“Her dublör her sahneye uygun değildir.”
Dublörlerin genellikle aksiyon sahnelerinde ihtiyaç duyulan kişiler olduğunu ifade eden Aktay, “Herkes tarafından bilinen şekli ile dublörler, kostüm ve imajlarla canlandırdıkları oyunculara benzetilerek onlar yerine tehlikeli sahnelere giren insanlardır. Bunların dışında dublörler aynı zamanda başrol ile dövüşen, bir merdivenden yuvarlanan, araba çarpma sahnesinde kullanılan ya da yüksek bir yerden atlayan veya yanan kişilerdir. Sadece oyuncuya benzetilip oyuncunun yerine sahne alan değil, her türlü aksiyon sahnesine giren kişilerdir.” dedi.
Dublörlerin, tehlikeli sahnelerde yer aldıkları için ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı bireyler olmaları gerektiğini belirten Aktay, bu durumu şu sözlerle ifade etti: “Dublörler mutlaka güvenlik eğitimi almış kişiler olmalıdır. Aynı zamanda ilk yardım konusunda bilinçli olmalılar, yer alacakları sahnenin eğitimini almış ve o sahneye uygun kişiler olmalılar. Örneğin, yükseklik korkusu olan bir insanı binadan atlama ya da düşme sahnesine koyarsanız, bu durum kendisi ve başkaları için tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Her dublör her sahneye uygun değildir. Herkesin kendine göre başarılı olduğu sahneler vardır. Dublör koordinatörü, bu kişilerin beceri ve yeteneklerini bilerek onları yönlendirmeli. Her sahnenin (yüksekten düşme, yanma, araba çarpması, attan düşme, vurulma, patlama) kendine göre eğitimleri ve hazırlıkları vardır. Eğitimlerini tamamlamış ve bunu tecrübe etmiş kişiler seçilerek sahnelere alınmalı, yapım şirketlerinin bu insanların eğitiminin tam olduğuna emin olması gerekir. Aksi takdirde ciddi sakatlıklar, hatta ölümle sonuçlanan olaylar gelişebilir.”
“Yaşadığımız kazalar”
Tehlikeli bir iş icra ettiklerini dile getiren Aktay, “Allah’a şükür, ben ve ekip arkadaşlarım çok ciddi kazalar yaşamadık. Sektörde yeterli donanıma sahip olmayan insanları sahneye alıp büyük sakatlıklar yaşayan çok kişi gördük. Benim başıma gelen bazı sakatlık durumları ise şunlar: Bir sahnede dudağım patlamıştı 6 dikiş atmak zorunda kalmışlardı. Bir başka sahnede küçük serçe parmağıma kılıç gelmesi üzerine çatlamıştı, ayak bileğim yerinden çıkmıştı… Bunlara benzer kazalar, ezilmeler, burkulmalar bu işin bir parçası. Dublörler bu tehlikenin farkında olan insanlar.” şeklinde konuştu.
“Yeteri kadar ilgi gösterilmiyor”
Türkiye’de dublörlerin yeteri kadar değer görmediğini dile getiren Aktay, “Türkiye’de Avrupa ya da Amerika sineması kadar dublörlerin değeri bilinmiyor. Tabii bu durum yıllar geçtikçe daha iyiye gidiyor, bu meslek el üstünde tutulmalı diye demiyorum fakat dublörler çok dirayetli, güçlü kişilerdir. Farz edin ki soğuktan dışarı çıkamadığınız bir günde, dublörler kar ve çamurun içinde sırılsıklam bir şekilde ellerinde kılıç, kalkan ile savaş sahnesi çekiyorlar ve 12 saati geçen çekim sürelerinden bahsediyorum. Bu mesleği icra eden kişiye saygı duymak gerekir. ” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de dublörlük…”
Türkiye’de, Avrupa ve Amerika sinemasında yer alan dublörler kadar yetenekli kişilerin var olduğunu vurgulayan Aktay, “Ne yazık ki buna rağmen onlardan çok gerideyiz, çünkü resmî olarak sendikası olan bir meslek grubu değil ve yasal hakları koruma altına alınmıyor. Verilen eğitimler ise yabancı ülkelere göre daha basit kalıyor. Avrupa ve Amerika, daha fazla ekipmana, zamana, paraya ve haklara sahipler. Meslek grubu olarak onların gerisindeyiz ama yetenek olarak hiçbir farkımız yok. Hatta bizim şartlarla onların şartlarını kıyasladığımız zaman, bizim dublörlerin daha iyi olduğunu söyleyebiliriz.” diye konuştu.
“Bu bir ekip işi”
Meslekte yaşanabilecek en büyük tehlikenin can kaybı ve büyük kalıcı sakatlıklar olabileceğini dile getiren Aktay, “En küçük ihtimalle sürekli ayakta tedavi gerektiren sakatlıklarla yaşamayı göze almalısınız. Bu işteki en önemli şey eğitimlerinizi almış olmanız ve sahne de sizin güvenliğinizden sorumlu ekibinize güvenmeniz gerektiğidir. Bu bir ekip işi ve her zaman ‘önce güvenlik’ diyen bir ekip lideri ile çalışmalısınız.” dedi.
Dublörlerin, öncelikle ruhsal ve fiziksel durumunun sağlıklı olması gerektiğini dile getiren Aktay, nedenlerini ise şu sözlerle ifade etti: “Geçmişinde bir spor branşı veya dövüş branşı ile uğraşmış insanlar daha hızlı ilerleme kat ediyor ve bu mesleğe daha uygun kişiler oluyor, çünkü bedenlerine daha iyi hâkim olabiliyorlar. Ayrıca bu kişiler, disiplinli ve ekip birliğine uyum sağlayan, algıları açık bireyler oluyor.”
Meslekte yükselmek
Bir dublörün meslekte yükselebilmesi için sürekli olarak bedenine iyi bakması gerektiğini ifade eden Aktay, “Bir dublörün en önemli varlığı bedenidir. Sürekli kondisyonun yüksek olmalı ve güçlü bir yapıda kalmak gerekiyor. Gelişime açık olunmalı, sürekli gelişen sinema sektöründe dönem ve modern aksiyonlara hâkim olmalı, her sahneyi en iyi ve güvenli şekilde vermenin gayesi içinde olunmalı.” dedi.
Sektörde kadın olmak
Bir kadın dublör olarak, kadınların sektörde nasıl bir yere sahip olduğunu aktaran Dönmez, sektörde kadın olmayı şu sözlerle ifade etti: “Kadınlar çok güçlü varlıklardır ve bir kadının eğer isterse her şeyi başarabileceğine inanıyorum. Bence kadınlar olarak çok özeliz, bu sektörde çünkü bu işi yapan az sayıda kadın Stunt var. Bu yüzden var olan kadın Stunt oyuncularına da ayrı bir değer veriliyor.”
Mesleğin çok tehlikeli olduğunu ancak hem kişinin kendisinin hem de güvenliği sağlayan hocaların ve ekibin büyük bir rolü olduğunu dile getiren Dönmez, “Elbette her mesleğin kendine göre zor yanları vardır ama dublörlük, tehlikenin içinde olmak demektir. Eğitimle olabilecek bir şey değil, tabii ki eğitim olmalı ama bu iş yetenek ve cesaret işidir.” diyerek sözlerini noktaladı.
Haber: Rojin Seraç
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA
Osmanlı İmparatorluğu'nda sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürü, toplumun temel değerlerinden ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...