Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Türkiye genelinde 10 Ekim - 16 Aralık 2022 tarihleri arasında 6-17 yaş arası çocukların yüzde 13,8'i ayda en az birkaç kez akranları tarafından zorbalığa maruz kalmaktadır. Zorbalık, bir öğrencinin ya da öğrenci grubunun, kendisinden güçsüz başka bir öğrenciye kasıtlı olarak zarar vermesini amaçlayan, tekrarlayan ve ısrarcı saldırgan davranışların tümüdür. Bu davranışların mağdur ve zorba arasında güç dengesizliği olduğunda gerçekleştiği belirtilmektedir.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu Ozan Yazıcı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunu, halen Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanında doktora eğitimine devam eden Tuğçe Peker Akman ve 21 yıldır psikolojik danışman olarak çeşitli okullarda çalışan Hilal Peker, bizlere akran zorbalığı hakkındaki bilgilerini aktardı.
Akran zorbalığı nedir?
Son zamanlarda sıkça duyduğumuz bir konu olan akran zorbalığının, bir öğrencinin veya öğrenci grubunun, bilerek kendinden daha güçsüz bir öğrenciye zarar vermesi ya da incitmesi olarak tanımlandığını söyleyen Yazıcı, sözlerine şöyle devam etti, “Bu zarar verici davranışlar, tekrarlanarak sürekli bir hale geldiğinde akran zorbalığı olarak nitelendirilir. Bu zorbalık sadece öğrenciler arasında değil, genç yaş grubundaki herkes arasında görülebilir. Fiziksel, sözel, sosyal, cinsel ya da siber saldırılarla gerçekleşen bu zorbalık, hedef kişiye huzursuzluk ve zarar verici davranışlara maruz bırakır. Ancak bir kez gerçekleşen davranışlar zorbalık olarak kabul edilmez.” diyerek akran zorbalığını açıkladı.
Zorbalık türleri nelerdir?
Zorbalığın, birçok farklı şekilde kendini gösteren bir sorun olarak karşımıza çıktığını söyleyen Yazıcı, zorbalığın birden fazla türü olduğunu belirterek, en yaygın olanının sözel zorbalık olduğunu vurguladı. Yazıcı, “Sözel zorbalık tehdit etme, dalga geçme ve lakap takma gibi davranışlarla kendini gösteriyor. Onun hemen ardından gelen fiziksel zorbalık ise vurma, itme, saçını çekme veya çelme takma gibi davranışlarla gerçekleşiyor. İlişkisel-sosyal veya psikolojik duygusal zorbalık özellikle küçük yaş gruplarında sıkça görülmekte olup, oyuna almama, yalnız bırakma veya görmezden gelme gibi davranışlarla kendini gösteriyor. Cinsel zorbalık ise cinsel içerikli küfürler veya sözlü ve fiziksel taciz girişimleriyle gerçekleşebiliyor. Son olarak, siber zorbalık da giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Sahte hesaplar kullanarak kişiyi rahatsız etme veya kişinin izni olmadan fotoğraflarını sosyal medyada yayınlama gibi dijital yollarla gerçekleştirilen bu tür zorbalık, gençler arasında özellikle sıkça görülüyor. Akran zorbalığı, genellikle iş yeri ve okul ortamlarında yaygın olarak görülen bir davranıştır. Ancak insanların bulunduğu hemen her yerde bu tür davranışlara rastlamak mümkündür.” diyerek zorbalık türlerini ve zorbalığa en çok nerede rastlandığını anlattı.
Zorbalık yapan ve zorbalığa uğrayanın özellikleri
Zorbalık davranışı sergileyen çocukların şiddete eğilimli olmalarını ve kendilerini kontrol etmede zorlandıklarını söyleyen Akman, “Ayrıca empati kurmakta zorlanan zorba çocukların, fiziksel olarak da diğer çocuklara göre daha güçlü oldukları görülmektedir. Popüler ve dışa dönük olma eğilimi gösteren zorba çocukların, tepkisel davranışları nedeniyle çevrelerindeki diğer çocuklar üzerinde olumsuz bir etki yarattığı bilinmektedir. Bu nedenle, zorbalık davranışlarının erken dönemde fark edilerek önüne geçilmesi, çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamaları açısından son derece önemlidir.” dedi. Zorbalık davranışına maruz kalan çocuklar ise mağdur çocuklar olarak adlandırılmaktadır. Bu çocukların genel özellikleri hakkında bilgi veren Akman, mağdur çocukların kaygı düzeylerinin yüksek olduğunu ve özgüven eksikliği yaşadıklarını belirtti. Akman, “İçe dönük bir yapıya sahip olan bu çocuklar, zorbalıkla karşılaştıklarında kendilerini savunmakta zorlanırlar hatta savunamazlar. Zorbalık nedeniyle başarısız ve aciz bir birey olarak hisseden mağdur çocuklar, duygusal olarak da olumsuz etkilenmektedirler. Bu nedenle zorbalığın önüne geçilmesi ve mağdur çocukların desteklenmesi, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini tamamlamaları açısından son derece önemlidir. Akran zorbalığı, her yaş grubunda görülebilen bir sorundur. Ancak yapılan araştırmalar incelendiğinde, özellikle 7 ile 15 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerde zorba davranışların daha yaygın olduğu görülmektedir. Bu nedenle, zorba davranışları erken fark edip, bireylerle bu konuda çalışmalar yapmak, bu davranışların önüne geçilmesi açısından son derece önemlidir.” diyerek, zorbalığa maruz kalan ve zorbalık uygulayan çocukların özelliklerinden bahsetti.
“Akran zorbalığı ve akran çatışması arasında farklılıklar bulunmaktadır”
Milli Eğitim Bakanlığı, akran zorbalığının önüne geçmek için psikososyal müdahale ve önleme çalışmaları kapsamında, öğretmenler ve psikolojik danışmanlar için çeşitli programlar hazırlamaktadır. Bu programlar sayesinde öğrencilerle birlikte çalışarak zorbalığı önleyici adımlar atılmaktadır. Akran zorbalığı ve akran çatışması arasında farklılıklar bulunduğunu belirten Peker, “Akran zorbalığı, daha çok güçsüz bir kişinin kasıtlı olarak zarar görmesi şeklinde gerçekleşen bir davranıştır. Akran çatışması ise herhangi bir konuda süreklilik göstermeksizin, iletişimde çatışmalar yaşanmasıdır.” diyerek akran zorbalığı ve çatışması arasındaki farkı anlattı.
Zorbalığa uğrayan çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır?
“Kişi, akran zorbalığına maruz kaldığında, öncelikle bir yetişkin ile iletişim kurarak yardım istemelidir.” diyen Peker, “Zorbalığa maruz kalan bireyler, kendilerini ifade etmekte zorlanabilirler ve bu nedenle sessiz kalabilirler. Bu yüzden, bireylerin kendilerini ifade edebilecekleri ve güvenebilecekleri yetişkin bireylerle paylaşımda bulunmaları oldukça önemlidir. Ayrıca sessiz kalmamalı ve zorba davranışlara tepki göstermeli, yapılan davranışların rahatsız edici olduğunu karşılarındaki kişiye ifade etmelidirler.” diyerek, zorbalığa karşı sessiz kalınmamasını ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti: “Akran zorbalığına uğramış çocukların ebeveynleri veya bakım verenleri, çocuklarıyla ilişkilerinde bazı önemli ilkeleri göz önünde bulundurmalıdır. İlk olarak, güven verici bir ortam ve ilişki oluşturmak son derece önemlidir. Aileler, çocuklarına destek vermeli ancak onların bağımsızlığına da özen göstermelidirler. Çocuklara saldırganlık yerine özgüven kazandırılması ve mizah kullanarak tepki vermeleri öğretilebilir. Ayrıca, aileler sabırlı olmalı ve çocuklarıyla birlikte zaman geçirerek yeteneklerini geliştirmelerini teşvik etmelidirler.”
Öğretmenin rolü
Öğretmenlerin akran zorbalığıyla mücadelede önemli bir rolü vardır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan psikososyal müdahale ve önleme çalışmaları kapsamında, öğretmenlerin ve psikolojik danışmanların uygulamalarına yönelik çeşitli programlar hazırlanmıştır. Öğretmenler, öğrencilerin güvenini kazanarak sevgi ve saygı çerçevesinde iletişim kurmalı ve zorbalıkla ilgili sınıf içi etkinlikler düzenlenmelidir. Peker, “Zorbalık, maalesef birçok kişi için ciddi bir sorun teşkil ediyor. Bu nedenle zorbalığın herhangi bir türüne maruz kalan kişilerin bu durumu yetişkinlere bildirmesi ve destek almaları son derece önemlidir. Rehberlik birimi olarak, öğrencileri takip etmek ve zorbalık durumlarını tespit etmek önemlidir. Zorbalıkla karşılaşıldığında öğrencilerle iletişim kurulmalı ve nedenleri tespit edilerek müdahale edilmelidir. Ayrıca ailelerle iletişim kurularak işbirliği yapılması da son derece önemlidir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Akran zorbalığının önlenmesi, öğrencilerin eğitimi, okulların müdahaleleri ve ailelerin katılımı gibi bir dizi önlem gerektirir. Bu önlemler, gençlerin güvende hissetmelerine ve daha sağlıklı bir sosyal ortamda büyümelerine yardımcı olabilir. Zorbalığı önlemek ve toplumda daha fazla farkındalık yaratmak, herkesin sorumluluğundadır.
Haber & Fotoğraf: Nihal Senem Acar
DÜNYA ŞAMPİYONU MÜCAHİT KULAK: “DURMAK YOK, RİNGE DEVAM”
Dünya şampiyonluğu, spor dalında en iyi olanın taşıdığı prestij ve ...
TARİHE TANIKLIK EDEN MÜZE ‘‘ULUCANLAR CEZAEVİ MÜZESİ’’
Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi (Ulucanlar Cezaevi), 1925 ve 2006 yılları ...
HAYVAN DOSTLARIMIZDA KAN PARAZİTİ HASTALIĞI
Her canlı dönem dönem sağlık sorunları yaşamaktadır. Bu sağlık sorunlarının ...
İnsan ve diğer tüm canlıların hayatına devam edebilmesi için toprak ...
KADINLARIN VAZGEÇİLMEZ GİYSİSİ: KIRAS-FİSTAN
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne ait birçok yerde yıllardır ...
Türkiye’nin birçok şehrinde birbirinden güzel evler bulunmaktadır. Peki ya Ankara’nın ...
SIK RASTLANIP AZ BİLİNEN HASTALIK: KURDEŞEN
Vücudumuzda bir bölge kaşındığı zaman hafife alır, kaşıyıp geçmesini bekleriz. ...
DÜNDEN BUGÜNE: URLA SANAT SOKAĞI
Asıl adı Zafer Caddesi olan sokak, 2010 yılından sonra bir ...
CUMHURİYET’İN İLK KADIN MUHTARI: GÜL ESİN
Mustafa Kemal Atatürk, her zaman Türk kadınını modern toplumun simgesi ...
Aydın deyince aklımıza ilk incir, incir deyince de aklımıza ilk ...